matesis
dedas

süt için, süt için

süt için, süt için

Allah yürü ya kulum dediğinde, önünde ne dağ kalır ne de tepe.

Tüm sorunları süratle aşar. Ama mabut yürütmedikçe her şey sarma sarpar.


Daha geçenlerde süt hayvanı yetiştiricileri sattıkları sütten kâr etmediklerinden hayvanın yemine para yetiştiremediklerinden hayvanlarını mezbaha gönderiyorlardı. Üretici sütün ucuzluğundan şikâyetçiyken tüketici de sütün pahalılığından şikâyetçiydi.  Marketlerde kutu kutu duran sütlerin önünden geçip alamazlar. Sütü bir defa alıp içmek masraf değildir, ama bunu adet haline getirmek bu altından kalkılacak bir masraf değildir. Her sabah veya akşam çocuğa bir bardak süt ayın sonunda iyi bir meblağ para tutar.

Böyle bir ortamda süt dağıtmak seçim öncesi elektriği olmayan köye çamaşır makinası hediye etmek gibidir, yani götürüsü getirisinden fazla. Çünkü bu yapılan süt dağıtımına iki yönden bakmak gerekir. Bir dağıtanın gözüyle, iki sütü içenin gözüyle;

Dağıtan işinden memnun. Bu iş tutsa da tutmasa da maaşına halel gelmeyecek. Oysaki halkına süt dağıtmak 3.dünya ülkelerinden kalma bir alışkanlık. Amaç eğer yetersiz gıda almış öğrencilere gıda takviyesi yapmaksa o zaman bir tek süt dağıtmak bunun çözümü değil. Şu televizyonlarda Afrika’daki BM’nin sütü dağıtırken çekilen o görüntüler aynen Türkiye’deki çekilen görüntülerdeki gibiydi.  Çocukların sütü içerken verdikleri görüntü sanki hayatlarında ilk kez sütü içiyormuşcasınaydı.  İşin kötü tarafı eğer bu görüntüdeki çocuk uzun süreden beri ilk kez süt içiyorsa bu devletin aybıdır.

Dağıtan ülkesini ve milletini “muassır medeniyetlerin” seviyesine 3. dünya ülkesi uygulamalarıyla getiremez. Sosyal devlet halkının gıda yetersizliğinden sorumlu devlettir. Bunu da ancak doğru bir yöntemle çözer. Doğru yöntemler de uzun süreli yöntemler ise işe yarar. Buyüzden süt dağıtmak geçici bir çözümdür. Bana kalsa sütü marketlerde beleşe dağıtmak bundan daha ucuza gelir. Hiçbir şirket bunca sütü devlete beleş vermiyor hiçbir nakliye şirketi de bu sütü beleş dağıtmıyor. Buradan bakıldığında bu iş ancak birilerine para kazandırıyor gibi görünüyor. 

Oysa devlet süt üreticisine adam gibi iyi destek verse ki o da ineğini kesmek zorunda kalmazsa, marketlerde süt cüz’i bir fiyata satılsa ve farkı devlet kapatsa bu iş yani utanılacak bir tabirle “gıda desteği programı” uzun vadeli olurdu. Ayrıca öğrencilerin gıda desteği bir tek sütle karşılanamaz ki, bunun peyniri, fıstığı, fındığı, meyvesi , sebzesi vs. yok mu?

Ayrıca bu dağıtım kaç sene devam edebilecek? Daha evvel ben hatırlıyorum fındık-fıstık dağıtılırdı. Depolardaki satılamayan fındıklar tükenince dağıtım da biterdi. Bu süt dağıtımı devlet politikası olup gelecek on yıllar boyunca öğrencilere süt verilebilecek mi? Yoksa sadece seçime kadar mı sürecek?

Bir de sütü alanın gözüyle bakmak gerekir. Türkiye’de özel okullar, devlet okulları ve azınlık okulları var.  Ama ne hikmetse yalnızca devlet okuluna giden öğrencilere bu süt dağıtıldı. Yoksa özel okullarda okuyan öğrenciler fakir değil, öyleyse gıda desteğine de ihtiyaçları yok mu sanılıyor? Oysa özel okullar kanaatimce arzulanan kurumlar olmasa da devlete yükten çok katkı bulunuyorlar. Bu yüzden oradaki öğrencilere süt vermemek sanki ailelerinin zenginliklerinden dolayı onları cezalandırmaktır. Ya azınlık okulları? Onlara da azınlık oldukları için mi süt verilmedi?  Bu öğrencilere din, dil veya sınıf farkı yüzünden ayrımcılık yapmak sosyal devlete aykırıdır.

Umarım en azından bir dahaki süt dağıtımda bu fark ortadan kaldırılır ve tüm öğrencilere eşit davranılır.

Yorumlar

Image
Hasan Hadi
04.05.2012 / 14:10

Bayadır yoktunuz, tekrar hoşgeldiniz.

Image
ahmet
03.05.2012 / 15:31

süt içtim, dilim yandı

Yorum Yaz