matesis
dedas

Talana Uğratılan Kürtçe ve Tirkmancî

Talana Uğratılan Kürtçe ve Tirkmancî

Twitter: Xurcik


Son yıllarda Türkiye’de Kürtçe’nin serbestleşmesine yönelik olumlu gelişmeler oldu. Bu süreçte eline kalem alan kim varsa kendince bir şeyler yapmaya çalıştı. Ancak kontrolsüz olarak gelişen bu sürecin sonucunda Kürtçe çok ağır darbeler aldı.


Söz konusu çalışmaları yapan kişilerin büyük çoğunluğu Türkçe mantığıyla düşünüp kafalarındakini Kürtçeye uyarlamaya çalıştıkları gramer yapısı olarak (kelimeleri kastetmiyorum) Türkçe-Kürtçe karışımı bir dil ortaya çıktı. Bu dilin suni dillerden olan Esperanto’dan farkı yoktur.

Bu suni dile isim vermek gerekirse “Kürtçe adına Tirkmancî”, “İngilizce adına Turdish”, “Türkçe adına Türtçe veya Kürkçe”  denebilir.

Aynı durum müzik alanında da yaşanmıştır. Müzik demeye bin şahit gereken, parası olanın klibini çekip yayınlattığı bir çok klip Kürt müziğini 100  yıl geriye götürdü.

Yetmiş yıllık baskıların etkileyemediği Kürtçe maalesef bu yanlış yaklaşımlarla çok büyük bir darbe aldı ve mevcut durumu adeta içinden çıkılmaz bir hâle getirdi.

Tirkmancî dilinde pek çok makale, kitap ve hatta koca koca sözlükler yazıldı. Televizyonlarda bu dil kullanılarak bangır bangır yayım yapılıyor ve okuyanlar, dinleyenler ve izleyenler bu dili Kürtçe sanıyor.

Peki bir dilin varlığı bu kadar ucuz mudur? Nasıl olabiliyor da insanlar ve kurumlar onunla istediği gibi oynayabilme, kalıplarını değiştirme, kurallarını değiştirme ve çocuk oyuncağına çevirme hakkını kendilerinde bu kadar rahat bulabiliyorlar?!

İnsanlara bu dilin “akademik Kürtçe” olduğu söylendi. Sanki bir akademi var, o akademinin bir fabrikası var, o fabrikaya harfler veriliyor ve diğer taraftan da kelimeler ve kalıplar çıkıyor… İnsanların büyük bir bölümü de buna inandı ve anlamadıkları, dedeleri ve nineleriyle bile anlaşamadıkları bu dilin gerçekten orijinal Kürtçe olduğunu düşündü.

Yapılan bu yanlışlıklar hakkında sayısız örnek vermek mümkündür. Rastgele seçtiğim kimi örnekleri buraya alıyorum:

 

Yanlış şekli: Min rexne kir

Türkçesi: Eleştirdmi

Doğru şekli: Min rexne lê girt

 

Türkçesi: Cevapladı

Yanlış şekli: Bersivand

Doğru şekli: Bersivê daye

 

Türkçesi: Adı gözümden kaçmış                                                                                                        

Yanlış şekli: Navê wî ji ber çavên min revîyaye

Doğru şekli: Navê wî bi ber çavên min neketiye

                                          

Türkçesi: Kendine iyi bak

Yanlış şekli: Li xwe baş binihêre 

Doğru şekli: Hay ji xwe hebe

 

Türkçesi: Yaşadı                                                                                                                     

Yanlış şekli: Jîyan kir

Doğru şekli: Jîya

 

Türkçesi: Telefon açacağım                                                                                                                                                        

Yanlış şekli: Ez ê têlefonê vekim

Doğru şekli: Ez ê têlefon bikim

Türkçesi: Seni arayacağım (telefonla)

Yanlış şekli: Ez ê li te bigerim

Doğru şekli: Ez ê ji te re têlefon bikim

 

Türkçesi: Ona meydan okudu                                                                

Yanlış şekli: Jê re meydan xwand

Doğru şekli: Wî bê minnet kir

 

Türkçesi: Hoşuma gitmedi

Yanlış şekli: Li xweşa min neçû, li xweşa min nehat

Doğru şekli: Bi min xweş nehat

 

İnsanlar bir şeyi bilmedikleri zaman onu araştırıp doğrusunu öğrenerek o şekilde yazmak zorundadırlar; yoksa dil fabrikaları kurup kelime ve kalıp üretmek dili zenginleştirmez, aksine ölüme doğru götürür.

Bunun tersine davranıp yanlışlıklar yapan kimselerin şu kadarlık kısmı iyi niyetli şu kadarlık kısmı kötü niyetlidir diyemiyorum.  Bunu ölçebilecek herhangi bir aygıtım da yok.

Ancak gerçek olan şey bu yapılanların büyük bir vebal, büyük bir sorumluluk ve katliam olduğu, Kürtçe’nin talana uğratıldığıdır. Ne Kürtçe ne de başka herhangi bir dil buna layık değildir. Hiç kimsenin de bunu yapmaya hakkı yoktur.

Söz konusu durumu kaynaklarıyla beraber de yazabilirdim. Ancak bunu yaptığınız zaman eleştiriyi hazmedemeyen ve kendilerini otorite ve merkezde gören insanlar ve kurumlar maalesef söylenenleri yanlış anlıyor ve kendilerine veya mensup oldukları kuruma antipati ve hatta düşmanlık gibi algılayabiliyor. Böyle bir duruma  meydan vermemek için maalesef kaynak belirtemiyorum. Belki bir gün toplum olarak eleştiriyi hazmedebilecek seviyeye gelebilirsek o zaman yazabilirim.

Bir şeyi merak edip doğrusunu öğrenmek isteyenler dîwanlara, qesîdelere, masallara; koçerlere, dengbêjlere, qereçilere  ve hâlâ Kürtçe’den başka hiçbir dil bilmediği için tamamen ham kalabilmiş ve elimizde değil altın, inci ve elmas hazinesi gibi duran yaşlı insanlara başvurmalıdırlar.

Kişi ve kurumlar kendilerini otorite ve mamoste görmekten vazgeçip dilin hizmetkârı olarak görmelidirler. Bir şeyi bilmedikleri zaman hemen üretme yoluna girmek yerine araştırıp sorup öğrenmeye çalışmalıdırlar. Soracakları yer de Kürtçe’nin yazılı ve sözlü klasikleri olmalıdır. Soracakları yerler kişi olursa bile o kişiden mutlaka kaynak, belge ve delil istemelidir.

Toplumumuzun insanlarının büyük çoğunluğunun her şeyi en iyi bildiğini sanan kalıplaşmış bir yapısı var. Bu yapının doğurduğu zihniyet dil konusundaki çalışmalara da yansıyor. Dil namına doğru dürüst bir şey bilmeyen kimseler çıkıp en iyisini ben bilirim edasıyla ortalıkta cirit atıyorlar.

Bunun yanında dünyada bu alanda otorite kabul edilen kimi kimselere yeni bir şey söylediğim zaman “hiç duymadım?, kaynağı nedir?, nereden buldun?” dediklerine çok şahit oldum. İşte olması gereken de budur.

Geçenlerde bir devlet yetkilisi Türk Dil Kurumunun Kürtçe sözlük hazırlayacağını söyledi. Peki o kurum bünyesinde kaç tane Kürt dil bilimcisi var? Madem ki bir Kürtçe sözlük hazırlanacak, o zaman bunu Türk Dil Kurumunun değil devlet eli ve desteğinde kurulacak bir Kürt Dil Kurumunun hazırlaması daha mantıklıdır. Aksi takdirde yayımlanacak olan sözlüğün Kültür Bakanlığının hazırladığı ve baştan sona yanlışlıklarla dolu olan Mem û Zîn’inden bir farkı olmayacaktır.

Birisi bir yanlışlık yapıyor, bir diğeri doğru sanarak onu taklit ediyor, bir diğeri de onu, bir diğeri de derken ortalık allak bullak olmuş durumda.

Ve sonuçta işte size Kürtçe ile bir ilgisi olmayan yeni bir dil; Tirkmanci, Turdish, Türtçe

Yorumlar

Image
Ferhad
21.12.2012 / 15:08

"jiyana wxe jı dest da" "hayatını kaybetti" karşılığı olarak kullanılıyor. Tamam herkes için veya her durumda "çu rehma Xwedé" demeyin de "çu goré" diyebilirsiniz veya başka bir şey bulunur ama ifade Kürtçe olur. Özellikle deyimlerde çok yanlışlık yapılıyor.<br>Bu olumsuzluklara karşı dilin güzel kullanımı ile ilgili de örnek vermek istiyorum. Bu örnek, yine TRT6'teki "ciran ciran" sit-com'u. Senaristi profesyonel ve Türkiye'nin Kürt dilinde ilk stand up gösterisi yapan sanatçı Murat Batgi sayesinde bu dizide günlük dile ilişkin deyimler, bol bol ve yerinde kullanılıyor. <br>Bı slav u hurmet.<br>Ferhad

Image
Ferhad
21.12.2012 / 14:59

Hay ağzına sağlık Usta.<br>Ben de her zaman Türkçe düşünmenin sonucu olan Türkçe'de kullanılan kelimelerin birebir karşılşığının kullanılmasının yanlışlığını etrafıma anlatmaya çalışıyorum.<br>Çok örnek verebilirim. Şimdilik TRT6'te Galatasaray'ın renkeleri anılırken "zer u sor" deniliyor, halbuki Kürtçe'de bu iki renk birlikte anıldığında "sos u zer" denilir. Türkçe "eline sağlık" karşılığı "jı desté te re tendurusti" veya "desté te saxbe" deniliyor, Ben de diyorum ki "bera welat saxbe." Halbuki "desté te nerızı." ne güzel bir mukabele ne güzel bir dilektir.<br>U her wekidin an ji e.t.c.<br>Ferhad Dılbırin

Image
Şakin POYRAZ
21.12.2012 / 13:10

Ez te ji dıl û can pîroz dikim. Lê mıxabin ez ji wan kêmasîyan dikim. Ji ber go ev hesret di dilê medeyi.

Image
corz
19.12.2012 / 13:54

If you wish good advice, consult an old man.<br>Eğer iyi bir nasihat istiyorsan yaşlı bir adama danış.

Yorum Yaz