tatlidede

Tamirat

Tamirat

7 Haziran sonrası halkın huzuru üzerine kumar oynayarak hükumeti zor durumda bırakmak bahanesiyle tüm halkı zor bırakan çatışma ortamı, ne zamana kadar uzar bilmiyoruz.

Küresel arenada dilediği gibi at koşturan Siyonist temelli ve şahsi menfaati uğruna bütün dünyayı ve insanları yakmaktan sakınmayacak zihniyet maalesef kirli oyunlarını bu aziz memleketimizde de sahneye koymaya çalışıyor. Gerçi on yıllardır bunu yapıyorlar, ancak rakip güçlendikçe onlar da çirkinleşiyorlar. Çökertilmiş bir Irak, çökertilen bir Suriye ve ısrarla çökertilmeye çalışılan bir Türkiye… Türkiye’yi çökertmeyeceğini anladıklarından olsa gerek İran’la kol kola girdiler.

Birkaç aylık baş gösteren iktidar boşluğu özellikle Güneydoğu olmak üzere tüm ülkemizi yıprattı. Yüzlerce can kaybının yanı sıra milyarlarca maddi zarar, yıkılan mahalleler, göçler münasebetiyle sosyal hareketler, eğitimsiz kalan çocuklar, yakılıp yıkılan tarihi yapılar…

Olayların bu mecralara gelmesini zerre kadar bu ülkeye aidiyet hisseden hiç kimse istemezdi. Bugün Cizre, Sur, Silopi başta olmak üzere bütün karışık ilçelerde kullanılan silahları ve militanların eğitimlerini verenler Kürtlerin kara kaşı kara gözü için vermiyor bunları. Dolaysıyla, sözün özünü söylemek gerekirse, Türkiye bugün PKK ile mücadele etmiyor, en az dört beş devletin istihbarat ve özel savaş ajanlarıyla mücadele ediyor. Bunu HDP çok iyi biliyor. Halkın da bilmesi lazım.

Aylardır sokakları terörize edenler Kürt halkına en büyük zararı vermektedir. HDP bu gidişe “dur” diye haykırmasa ve yapılanların hata olduğunu kabul ettiğini ilan etmezse bölgedeki siyasi çıtasını düşürmek zorunda kalacak.

Aklı başında olan, sağlıklı düşünen bir insan bu manzaranın bir mücadele usulü olmadığının, bir mazoşist zulüm olduğunun farkına varır.

Olayların ne zaman kapanacağını bilmiyoruz, dedik. Biz hiçbir zaman başlamasını, demokratik ifadenin böyle ilkel bir vaziyete dönüşmesini istememiştik. Onun için dakika be dakika önce bitmesini istiyoruz.

Bu süreçte sokaklar temizlendikten sonra halka düşen temel görev, kendisini bu meselelerde istismar edenlerin laflarına kulak asmamaktır. Hükümetin açılan yaraların kapanması için planları hazırdır. Madden ve manen üstüne düşen görevleri de yapacak, istemeden yaptıkları hataları da telafi edecek adımları atmaktan çekinmeyecektir. Yani olaylar sonrası için “tamirat” çalışmalarının sabote edilmemesi hayati önem taşımaktadır.

Hükümetin onarım ve telafi çalışmalarını sabote etmeyi tasarlayanlar, şunu bilsinler ki haklı ve bölgeyi yokluğa ve acılara mahkûm etmekten başka bir şeye hizmet etmemiş olacaklar.

Evet, Türkiyeleşme, demokratikleşme, kucaklaşma yolunda düşülen bu yol kazaları derhal terk edilip bunların bir mücadele tarzı olmadığı bilinmelidir. Yok, “bu da bir mücadeledir” denilip ısrar edilirse yarın öbür gün çocuklarımıza verilecek cevabın şimdiden düşünülmesi gerek. 

Yorum Yaz