diorex
Dedas

Tasavvuftan Uzak Durmak Mı?

Tasavvuftan Uzak Durmak Mı?

Tasavvuf deyince yüzünü buruşturan çoktur.
Ama çoğu zaman reddedilen şey tasavvufun kendisi değil, tasavvuf adı altında sunulan çarpıtılmış hâlidir.

Tasavvuf Değil, Yanlış Temsil

Tıpkı kirli bir suya bakıp suyun aslını inkar etmek gibi…

Kirlenen, Asıl Değil Yansımadır

Tasavvuftan uzaklaşanın suyu bulanmış olabilir.
Ama kaynak hâlâ berraktır.
Yanıltıcı yansımalar hakikatin üstünü örtebilir; fakat örtü büyüdükçe, merak da büyür.
İhtiyaç inkârla değil, arayışla çözülür.

Temsildeki Kusur, Hakikatin Kusuru Değildir

Elektrik çarptı diye bütün şehri karanlığa mı terk ederiz?
Bir kaza oldu diye yolları trafiğe kapatır mıyız?
Depremde bina yıkıldı diye ev yapmayı mı bırakırız?

Hayır!
Ne yaparız?
Çürük malzemeyi ayıklarız.
Ehliyetsiz ustayı işten çekeriz.
Ama ışıksız, yolsuz, evsiz de yaşamayız.

Evet, sıkıntılar var. Pratikte bu işi temsil edenlerde eksikler, yanlışlar, hatta istismarlar var.
Ama bu, tasavvufun kendisini terk etmeyi haklı çıkarır mı?

Bir insanı elektrik çarptı diye, tüm evlerin elektriğini kesiyor musunuz?
Trafikte kaza oldu diye, bütün araçları yoldan mı çekiyorsunuz?
Depremde çürük binalar yüzünden insanlar öldü diye, bina inşa etmeyi ya da evde yaşamayı mı bıraktınız?

Hayır!
Sorun çürük malzemede, kalifiye olmayan ellerdeydi.
Ev sağlam olsaydı, yıkılmazdı.
Usta işini ehliyle yapsaydı, canlar toprağa düşmezdi.

Şimdi aynı şeyi tasavvuf için düşünün.

Evet, tasavvuf görünümlü yollar var; içi boş, dışı süslü.
Ehli olmayan ellerde eğrilen yollar var.
Ama bu, tasavvufun hakikatine sırt çevirmemizi gerektirmez.

Nasıl ki kötü bina korkusuyla sağlam evi terk etmiyorsanız,
Tasavvufun yozlaştırılmış versiyonlarından korkarak hakiki irfanı da terk etmeyin.

Tasavvuf, binanın kendisi değil; o binayı sağlam yapan ruh, temel, ustalık ve hikmettir.
İnsanı dıştan değil, içten inşa eden bir yolculuktur.

Sorun, tasavvuf değil; tasavvufçuluk oynayanlarla, yolu karartanlardadır.
Sorun, çürük evde değil; ustalığını unutanlarda, malzemeden çalanlardadır.

Çürükle Gerçeği Karıştırmak: Tasavvufun Aslı ile Gölgesi Arasında

Evet…
Bu günlerde Tasavvuf deyince kaşlar çatılıyor, dudaklar bükülüyor.
Çünkü tasavvuf adına konuşanların bir kısmı, hikmetin değil hezeyanın tercümanı olmuş.
Söz ehil ağızdan çıkmayınca, hakikat de kabukta kalıyor.

Ama bir şeyin istismarı, o şeyin aslını iptal etmez.
Suyun kirlenmesi, suyun hakikatini bozmaz; sadece kaynağa dönmeyi mecbur kılar.

Bugün tasavvufa mesafeli duranların çoğu, aslında tasavvufu değil; tasavvufun karikatürünü reddediyor. Ama bu reddediş, farkında olmadan bütün hakikat kapılarını kapatıyor.

Bir insanı elektrik çarptı diye tüm şehri elektriksiz bırakıyor musunuz?
Araba kazası oldu diye tüm yolları trafiğe kapatıyor musunuz?
Depremde yıkılan binalar oldu diye ev yapmaktan vaz mı geçtiniz?
Ya da içinde yaşadığınız ev sarsılır korkusuyla sokağa mı taşındınız?

Elbette hayır.

Ne yapıyorsunuz?
Çürük malzemeden, ehliyetsiz ustalardan, göz boyayanlardan uzak duruyorsunuz.
Ama sağlam evin, güvenli yolun, ışıkla aydınlanan hayatın peşini bırakmıyorsunuz.

Tasavvuf da böyledir.
Bugün her karşınıza çıkan hakiki tasavvufun temsili midir diye araştırmak gerekir.

Dıştan güzel, içten çürük yapılar olur.
Boyası var, ama harcı yok.
O hâlde ne yapmak gerekir?

Tıpkı bina yaparken yaptığınız gibi:
Temele inmek. Malzemeyi kontrol etmek! Ustayı tanımak.
Faturasına değil, ruhuna bakmak.

Tasavvuf, üç beş adamın diline düşmüş bir moda değil;
Hakikatin kalpte mayalanma sürecidir.
Nefsi yontmak, kalbi parlatmak, ruhu menzile ulaştırmaktır.
Makam değil, merhamettir.
Ritüel değil, rûhiyettir.
El öpmek değil, el tutmaktır.

Bu yolu çürükle karalayanlar çıkacaktır.
Ama çürüğe bakıp sağlamı terk eden, zararı ikiye katlar.
Hem yolunu kaybeder, hem özle bağını koparır.

 

Bugün tasavvuftan uzak duranlara diyoruz ki:
Evet, bu yolda yozlaşmışlar var.
Ama elektrik çarptı diye bütün lambaları söndürmek, evleri karanlığa terk etmek olmaz.
Kaza yaptı diye tüm arabaları garaja kapatmak olmaz, yola küsülmez.
Depremde bina yıkıldı diye ev yapmaktan vazgeçilmez.

Sadece çürüğü ayıklarsınız.
Çünkü sağlam olan hâlâ vardır.
Ve hakikat, hiçbir zaman kalabalığın çığlıklarında değil;
Sükûnetin, samimiyetin, sadeliğin içindeki o derin nefeste gizlidir.

O nefes de tasavvuftur.
Ama maskelenmiş hâliyle değil.
Aslıyla, özüyle, Allah dostlarının gönül terbiyesiyle...

 

Çürük Yapılar, Sağlam Temellere Gölge Düşürmez

Bazı yapılar dıştan gösterişli, içten çürüktür.
Harçsız, hesapsız, hikmetsiz...
Tesbihi var, terbiyesi yok.
Söz var, özü yok.
Ses var, nefes yok.

Ama bu, sağlam yapılara düşmanlık sebebi olamaz.
Aksine, sağlamı daha çok aramamız gerektiğini gösterir.

 

Tasavvufun Gerçek Mahiyeti

Tasavvuf:
Nefsi eğiten, kalbi parlatan, ruhu Rabbine taşıyan bir seferdir.
Makam değil; merhamet, el öp(tür)mek değil; el tutmaktır.

Şekliyle aldananlar, derinliği kaçırır.
Ama özü arayanlar, şeklin ötesine geçer.

 

Hakiki Mürşidler ve Kalp Mühendisliği

Her çağın çürüğü olur; ama her çağda bir hakikat mührü de vardır.
Kalp mühendisliği yapanlar, lafla değil hal ile öğretenler, saklanmış inci gibi bulunmayı bekler.

Onlar, yolu temsil ederken kendilerini değil, Hakk’ı gösterirler.

 

Terk Etmek Değil, Ayıklamak Gerek

Tasavvufun kirli yansımalarına bakıp,
tüm yolu terk etmek;
sağlamı, güzeli, hakiki olanı cezalandırmaktır.

Bizim görevimiz, çürüğü ayıklamak;
yolu değil, yanlış yolcuları terk etmektir.

 

Bir Hikmet Nefesi

Sular bulanabilir,
ama su yine sudur.
Yollar tıkanabilir,
ama yol yine yoldur.
Gönül karışabilir,
ama kalpteki çağrı yine Hakk’adır.

Tasavvuf bu çağrının adıdır.
Ne mutlu duyabilene…

M. Burhan Hedbi

 

Editör: Beşir Şavur

Yorum Yaz