matesis
dedas

Tesadüf Mantığının Getirdiği Mutsuzluk

Tesadüf Mantığının Getirdiği Mutsuzluk
İnkar edenlerin Allah’a güvenip, O’nu tek veli edinememelerinin pek çok sebebi vardır. Ancak en temel iki sebebi,  Yüce Allah’ı tanımamaları ve Rabb’imizin sonsuz kudretini gereği gibi takdir edememeleridir.
Ancak insan kendisini ve herşeyi yaratan tek mutlak varlık olan Yüce Yaratıcı’yı tanıyıp, Allah’ın Kendisini tanıttığı mesajı olan Kuran’ı samimiyetle okur, Allah korkusunu ve sevgisini içine yerleştirir, gafletten kurtulur, aczini kabullenir, Allah’ın varlığının delillerini görür, ölümü ve ahireti çokca tefekkür ederse, onu sonsuz mutluluk ve kurtuluşa götürecek yola girmeyi başarabilir.
İman etmek insan hayatının en önemli konusudur. Doğru yaşandığında insana hem dünyada hem ahirette mutlu ve huzur dolu bir yaşam sunar. İman eden insanların, Allah’a karşı duydukları sevgi, bağlılık ve kadere olan teslimiyetleri, onları huzursuz edebilecek her türlü nedeni ortadan kaldırır. Çünkü inanan insan için hayatı boyunca ‘kötü’ olarak nitelendirebileceği hiçbir şey yoktur. Yüce Allah’ın, zahiren ‘şer’ gibi görünen herşeyi, kendisi için ‘hayra’ dönüştüreceğini çok iyi bilmektedir. Bu da inan insanın her zaman imani bir coşkuya sahip olmasını sağlar. Herkesin karamsar olduğu ortamlarda bile, onu üzecek herhangi bir neden mevcut olmadığından, neşesinden hiçbir şey kaybetmez.
Allah’a inanan, O’na dua eden, güvenen ve yarattığı kadere tam teslim olan insanların, diğer insanlardan hem ruhsal hem de fiziksel olarak daha sağlıklı olmalarının sebebi, yaratılışlarına uygun davranmalarıdır. İnsanın yaratılışına aykırı olan felsefe ve sistemler ise, insanlara hep acı, hüzün, sıkıntı ve bunalım getirmektedir.
İman ile insan ruhu arasındaki ilişki, tıp dünyasında da çeşitli araştırmaların konusu olmuştur. Örneğin bir bilimsel araştırma sonucuna göre, inanan gençlerin inanmayan gençliğe nazaran daha mutlu ve huzurlu oldukları ortaya çıkmıştır. Associated Press bu araştırmayı, 24 Ağustos 2007 günü “Birçok çocuk için inanç mutluluğun anahtarıdır” başlığı ile dünyaya duyurmuştur.
Ayrıca Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Dr. Herbert Benson’ın dini inanç ve bedensel sağlık arasındaki ilişkiyi inceleyen kapsamlı araştırmaları da, bu konuda dikkat çekici sonuçlar vermiştir. Benson, inançsız bir kişi olmasına rağmen, Allah’a olan inancın ve ibadetlerin insan sağlığı üzerinde başka hiçbir şeyde görülmeyecek derecede olumlu bir etki meydana getirdiği sonucuna varmıştır. Benson, ayrıca “diğer hiçbir inancın, Allah’a olan inanç gibi zihne huzur vermediği sonucuna” vardığını açıklamaktadır. (M. Grant Gross, Oceanography, A View of Earth, 6. baskı, Englewood Cliffs, Prentice-Hall Inc., 1993, s. 205)
Seküler bir araştırmacı olan Benson’ın vardığı sonuç, kendi ifadesiyle, insan bedeninin ve zihninin “Allah’a iman etmeye göre ayarlı” olduğudur. (Rod R. Seeley, Trent D. Stephens, Philip Tate, Essentials of Anatomy & Physiology, 2. Baskı)
İman etmeyen insanlar, ne kadar gayret etseler de, imani bir neşeye sahip olamadıklarından, hiçbir zaman gerçek mutluluğu yaşayamazlar. Çok isteseler bile, bir türlü samimi ve içten bir neşeye sahip olamazlar. Çünkü mutluluk hissini insan ruhuna hissettiren Allah’tır ve sadece iman eden kullarına bu hissi verir.
Ayrıca inanmayanlar çevrelerindeki yaratılış delillerini görüp, onlardaki simetri, düzen ve kusursuzluğu fark edip, Allah’ın gücünü gereği gibi takdir edemezler. Bu güzellikleri takdir edemedikleri için evrenin de tesadüfen olduğunu düşünüp, amaçsız bir yaşam sürerler.
İnanan insanlara ise Allah, O’nu veli ve dost edinmelerinin ve hoşnutluğunu gözetmelerinin karşılığında, bir nimet olarak manevi bir güç verir. Allah’ın emirlerine uyan ve Allah’ın rızasını kazanabilmek için çalışan inanlar, hem dünyada hem de ahirette mutlu bir yaşam sürerler. Allah, iman edenlerin dünya ve ahiret mutluluğuyla müjdelendiğini Kuran’da birçok ayette bildirir:
Müjde, dünya hayatında ve ahirette onlarındır. Allah’ın sözleri için değişiklik yoktur. İşte büyük ‘kurtuluş ve mutluluk’ budur. Yunus Suresi, 64
İman etmeyenler ise, mutsuzluklarını itiraf etmekten kaçınır ve suni sebepler ileri sürerler. Onları mutsuz eden ve ‘tesadüfen’ kendilerine gelip çattığını düşündükleri herşey, aslında Allah’ın onlar için yarattığı imtihanlardır. Yaşadıkları zorlukları, Allah’ın bir hikmet üzerine kendilerine verdiğinin şuurunda olmadıkları için, hoşlarına gitmeyen olaylar onları üzüp, mutsuzlaştırmaktadır.
Hüküm verenlerin hakimi Allah, Kendisine iman etmeyen, dolayısıyla akıl erdiremeyen bu insanların üzerine bir ‘pislik’ çökerteceğini bildirir:

Allah’ın izni olmaksızın, hiç kimse için iman etme (imkanı) yoktur. O, akıl erdiremeyenlerin üzerine iğrenç bir pislik kılar. Yunus Suresi, 100

Yorum Yaz