matesis
dedas

Toplumsal mutabakat aslında bir masaldır

Toplumsal mutabakat aslında bir masaldır

Yeni anayasayı sabırsızlıkla bekleyenler olarak sanırım 1 yıla yakın bir süreyi daha bekleyerek geçireceğiz.

Önce Sayın Başbakan partisinin bir toplantısında “bir yıl içinde bitirelim” dedi.

Daha sonra meclis başkanı anayasa takvimini açıklarken benzer bir süre verdi.

Açıkçası neden bu kadar uzun süre bekleneceğini bilmiyorum.

2007’de Profesör Ergun Özbudun başkanlığında bir heyet gayet çağdaş ve özgürlükçü bir anayasa hazırlamıştı ancak her ne olduysa o çalışma bir anda gündemden düştü, bir daha da söz eden olmadı.

Yani elde hazır bir taslak var, belki üzerinde bazı ufak rötuşlar yapılabilir.

Bunun için de öyle aylarca beklemeye gerek yok.

Meclis Başkanı Sayın Çiçek açıklamasında Nisan ayına kadar ilgili kurum, kuruluş ve STK’ların görüşlerini bekleyeceklerini söyledi.

Yani tamı tamına 5 ay boyunca sadece bunun için beklenecek.

Bu çok uzun bir süre.

Bu arada hiç dilden düşmeyen ve sihirli bir sözcükmüşçesine herkesin kullanmaya bayıldığı “toplumsal mutabakat” aranması da bana mantıksız geliyor.

Esasen toplumsal mutabakat tabiri de bir masaldan başka bir şey değildir.

Anayasa konusunda toplumsal mutabakata varılması mümkün değildir.

Eğer tek tip, her konuda aynı görüşleri taşıyan bir toplumdan söz ediyor olsaydık böyle bir mutabakattan söz edilebilirdi.

Ancak bizde ideolojik, etnik ve diğer pek çok tabanda büyük farklılıklar var toplum içinde.

Dolayısıyla bu kadar farklı kesimlerin ortak bir metin üzerinde mutabık kalması da çok zor, hatta imkânsız.

Şöyle bir düşünün; MHP tabanı ile BDP tabanı ortak bir metinde uzlaşabilir mi?

Mesela MHP tabanının isteyeceği “Türk milliyetçiliği” bazında bir metni Kürt tabanı kabul eder mi?

Ya da Kürtlerin anadilde eğitim gibi taleplerini MHP tabanı benimseyebilir mi?

Benzer bir örneği AK Parti ve CHP için de verebiliriz.

CHP mutlak surette bu metinde Kemalizm ve Atatürkçülüğün yine güçlü bir şekilde yer almasını talep edecektir.

AK Parti’nin bu tür ideolojik ibareleri elemesine CHP rıza gösterecek midir?

Bu örnekleri daha da uzatabiliriz.

Yani sonuç olarak böyle bir mutabakata varılamaz.

Varılmasına da gerek yoktur.

“Toplumsal mutabakatla hazırlayalım” yaklaşımı aslında "bu işi sürüncemede bırakalım hatta hiç anayasa yapmayalım" demenin diğer adıdır.

2007’deki anayasa çalışmasının başına gelen de budur zaten.

Her dönem güç kimdeyse anayasaları onlar hazırlar.

Bu dönem AK Parti başta olduğuna göre anayasayı da onların hazırlamasından daha doğal bir durum yoktur.

Aslolan ortaya çağdaş, demokratik ve özgürlükçü bir metin çıkmasıdır.

Her tarafı memnun edecek bir metin bulunamayabilir ama en azından toplumun önemli bir kesimini tatmin etmesi nispeten daha makul bir sonuçtur.

Ve bunun için de aylarca beklemenin de bir anlamı yoktur.

Bülent Arınç nereye?

Sayın Bülent Arınç’ı Refah Partisi döneminden beri takip ederim.

Güçlü bir hatiptir, sağlam bir duruşu vardır ama aynı zamanda duygusal bir yönü de vardır.

Hata yapana gözünü kapatmaz, kendi partisi bile olsa eleştirir.

Kabineden uzak kaldığı dönemde onu çok aradığımızı birkaç kere yazmıştım.

Ama son zamanlarda beni son derece şaşırtan bir Arınç portresi var karşımızda.

Sadece son yaptığı birkaç açıklamayla somutlaştıracağım ne demek istediğimi.

Deniz Feneri davasının sanıkları geçen hafta tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldılar bildiğiniz gibi.

Sayın Arınç yaptığı açıklamada bundan rahatsız olduğunu göstererek Ergenekon ve Balyoz davaları için de aynı uygulamanın yapılması gerektiğini söyledi.

Tutukluluk sürelerinin uzunluğuna itiraz edilebilir, bu doğrudur.

Ama kalkıp da ülkede kaos ortamı yaratmak ve seçilmiş hükümeti silah zoruyla değiştirmeye teşebbüs yani darbeyle yargılananları bir yolsuzluk davasıyla yargılanan kişilerle aynı kefeye koymak biraz garip bir durum.

Bu açıklama kesmemiş olacak ki Sayın Arınç’ı, birkaç gün sonra bir bomba daha patlattı.

Bu kez şoke oldum okurken.

Tam olarak şöyle diyordu:

"Bir siyasi olarak şu anda mazbatasını almış olmasına rağmen parlamentoda and içme fırsatını bulamayan arkadaşlarımıza görüşlerine katılmamama rağmen üzülüyorum. Bu durum milli iradeye saygısızlıktır. O arkadaşlarımızı özlüyorum ve parlamentoda görevlerine başlamalarını istiyorum".

Son cümleye kadar gayet normal bir açıklama ama o son cümle yok mu, acaba yanlış mı okudum diye bir daha bakmak zorunda bıraktı.

Bir bakalım Sayın Arınç kimleri özlüyormuş.

Kendisinin üyesi olduğu bir hükümeti devirmeleri için askerlere “artık yapın bir şeyler” diyen Balbay’ı özlüyormuş.

Yine bu amaçla toplantılar düzenleyen ve yöneten Haberal’ı özlüyormuş.

Toplumda kaos çıkararak yine kendisinin üye olduğu hükümeti devirmeye çalışmakla yargılanan Alan’ı özlüyormuş Sayın Arınç.

“Sayın Arınç dik duruşuyla ve açık sözlülüğüyle bu kabinede mutlaka yer almalıdır” dediğimizde bu tür “hikmetli” sözlerini kastetmemiştik.

Sayın Başbakan toplumun önemli bir bölümünün beklediği ve askerliğimi yıllar önce yapmış olmama rağmen benim de savunduğum bedelli askerlik konusunu gündeme getirirken, Sayın Arınç’ın çıkıp “şehitler verirken bedelli düşünülemez” demesini ve “askerden çok askerci” tarzı gibi değerlendirilen bu yaklaşımını da hoş bulmadığımı yeri gelmişken belirteyim.

Bizim tanıyıp takdir ettiğimiz Arınç bu değildi.

Eski Arınç nevi şahsına münhasırdı.

Ama bu Arınç’tan her tarafta çok var.

Çok uzun bir aradan sonra bu bayram Mardin’de olamayacağım. Bu yüzden içimde bir burukluk olsa da başta hemşerilerim olmak üzere tüm Müslümanların bayramını kutlar, bayramın Mardin’e, ülkemize, İslam âlemi ve tüm dünyaya barış, huzur, sağlık ve selamet getirmesi için vesile olmasını dilerim.

Yorumlar

Image
şükrü ademhan
07.11.2011 / 08:43

hep anayasa diyorlar.suç anayasalardamı?yoksa anayasayı tatbik etmeyenlerdemi?zihniyetler değişmedikçe.hoşgörü gelmedikçe,hukuk adalet ve eşitlik kavramı var olmadıkça yatırımdan mahrum bırakılmış bölgelere refah gelmedikçe,hep suçu anayasalarda bulacağız.tarih tekerrurdan ibarettir derler.doğru.1.meşrutiyet ilan edildi ama uygulanmadı ve sıkıntı devam etti ve hala şimdiye kadar devam ediyor.peki anayasamızın 10 maddesine nasıl bir düzenleme yapılacaktır.ne eklenecek .bırakın allah aşkınıza suç anayasa damı yoksa tatbik etneyen baba damı?sivri sinek davul zurna atasözü.her zaman ve her yerde zihniyetler değişmedilçe problelmler arka arkaya gelecektir gibi görünmeye devam edecek.tarih 1700-2011 suçlu hep anayasa.bence hep baba yasa bu işi bozuyor.

Image
yorumcu
06.11.2011 / 22:32

Sayın yazar iki ayrı,ama birbirine benzer konu hakkında kendi durduğu yerden baktığı için iki birbirine zıt anlayış tarzına sahip.Mesela;BDP'nin demokratik özerklik ilanı ile ilgili düşüncelerinde''kendisine oy vermeyenler buna cevaz vermezse ne olacak''mealinde bir yorum geliştirmişti.Burda da sözkonusu AK parti(AKP takıntım yok,çünkü;terimler bir şeyi ak veya kirli olmasına olumlu veya olumsuz etki yapmaz)olunca hemen ''uzlaşmazlık''mazeretine sığınıp,kolaycılığa kaçıyor.Diyelimki AK parti bu anayasayı tek başına yaptı.Bu anayasa 12 eylül diktasının yaptığı anayasadan hiçbir farkı olmaz.Çünkü;muzakere ve diyalogla,uzlaşma ile asgari müştereklerde anlaşarak yapılmayan bir anayasa kadük kalır.

Yorum Yaz