matesis
dedas

TUTUMLU İNOVASYON-1: MÜŞTERİLERİ DAHİL EDİN

TUTUMLU İNOVASYON-1: MÜŞTERİLERİ DAHİL EDİN

Yazarlığını Navi Radjon ve Jaideep Prabhu’nun yaptığı Tutumlu İnovasyon kitabını sizler için bir yazı dizisi ile sunacağım.

Daha az ile daha çok nasıl yapılır? tutumlu inovasyonun (Tİ) temel sorusudur. Kitapta üç anahtar kelime olan “kalite, satın alınabilirlik, sürdürülebilirlik” piyasaya ürün sürmek isteyenler için önemli bir yol gösterici.

Mükemmel şirketler mükemmelliğe inanmazlar, sadece sürekli gelişim ve sürekli değişime inanırlar.

Kitapta öyle bir iddia var ki, çok az kişi karşı çıkabilir: Dünyada çok az şeyden emin olabiliriz, ama büyük ölçüde emin olabileceğimiz bir şey vardır; yüksek kaliteli ürünlere olan doyumsuz talep artmaya devam edecek, aynı zamanda bu taleplerin karşılanması için gerekli olan kaynakların bulunabilirliği sınırlı kalmaya devam edecektir.

Tutumlu inovasyonun birinci ilkesi olan müşterileri ürün süreçlerine dahil etmektir. AR-GE çalışanın, müşteri ihtiyacına odaklanması; müşterileri doğal ortamlarında gözlemlemesi, ardından en yararlı ürünün nasıl yapılacağını düşünerek, tasarımı en iyi hale getirmek için müşteri ve laboratuvar arasında mekik dokuması gerekmektedir.

Mahatma Gandi’ye göre; bir müşteri, kendi müessesemizdeki en önemli ziyaretçidir. O, bize bağımlı değildir. Biz ona bağımlıyız. O, işimize ayak bağı değildir. O, işimizin maksadıdır. O, işimize dışarıdan gelen bir yabancı değildir. İşimizin bir parçasıdır. Ona hizmet ederek, ona bir yapmış olmuyoruz. Ona hizmet etmek için bize bir fırsat tanıyarak, o bize bir iyilik yapmış oluyor.

Müşteriler kullanım kolaylığı ister. Piyasaya gerçekten ihtiyaç olan ve karmaşık olmayan ürünler sunmaya odaklanılmalıdır. NetBase’nin 2013 yılında yaptığı bir ankete göre, müşterilerin %93’ü pazarlama reklamlarını, tüm medya kanallarında, samimiyetsiz bulduğunu belirtmiştir.

İş modeli, müşterilere sürekli yeni teknoloji dayatmak üzerine değil müşterilerin ne düşündüğü ile başlamalı ve onların gerçek sorunlarını çözmek için yeni yollar aramak üzerine kurulu olmalıdır. AR-GE birimi, her şeyden önce müşteriden gelecek bilgi ve öngörü rehberliğinde hareket etmelidir. AR-GE ekipleri, müşteriler ile hemen paylaşabilecek prototipler tasarlayarak, gelecek geri bildirimlere bağlı olarak ürünlerde değişiklikleri yapabilmelidir. Küçük ama etkin birimler ile çalışılmalıdır. Bunun yanında konu inovasyon olduğunda parayı “nasıl” harcadığınız, ne kadar harcadığınızdan daha önemlidir.

Matt Bross’un piyasa uygulamalarına ilişkin tespiti dikkate değerdir.

Çığır açan teknolojiler yoktur, sadece çığır açan piyasa uygulamaları vardır.

Yorum Yaz