tatlidede

Uludere için Ankara'daki o dedikodu

Uludere için Ankara'daki o dedikodu

Uludere’de ne olduğu ile ilgili tartışmalar hala devam ediyor, çünkü olayın failleri hala bulunamadı. Olayın faillerinin bulunamadığı yerde dedikodu da çok olur. Bu dedikoduların önüne geçebilmek adına yapılması gereken bu olayın faillerini ortaya çıkarmak olmalı...

Roboski’de 34 insanımızın hayatını kaybettiği olayla ilgili olarak ilk başlarda birçok farklı söylem dile getirildi.  İstihbaratın MİT’ten gittiğini söyleyenler daha ilk saatlerden itibaren bu iddialarını dile getirdiler ve hala da bu iddialarının arkasında duruyorlar.

Bu iddia dile getirilirken Genelkurmay Elektronik Sistemleri Komutanlığı’nın (GES) MİT’e devredilmesinin de aynı günlere denk gelmesini bir yere not almak gerekiyor.

Uludere saldırısında mesele istihbaratım kimden geldiği değil, bombalama emrini kimin verdiğidir. Bu noktada TSK’da görevli bir komutanın Uludere olayı ile ilgili olarak istifa ettiği iddiaları basına yansısa da bu istifanın Uludere’den önce verildiği belirtildi.

Son olarak Amerikan Wall Street Journal'ın iddiası gündeme geldi. İddiaya göre  istihbaratın ABD'den alındığı, ilk görüntülerin predatorlerden geldiği yönünde. Ancak hemen peşinen söyleyeyim bu iddia doğru bir iddia değil ve tamamen yönlendirme bir haber.

Bu haberi  bozulan Türkiye-İsrail ilişkilerini, Mavi Marmara’nın yıldönümünü ve İsrail’in dört adet Heron’u Türkiye’ye iade etme haberlerinden bağımsız olarak okumamak gerekiyor. Musevi lobisine yakın olan bu gazetenin haberini bugünlerde yayımlamasını ve bunun Türkiye’deki yansımalarını da böyle okumak gerekiyor.

 Bu haber, 1990’lı yıllarda  Cizre’de kullanılan Alman tanklarına karşın o dönem Almanya’nın gösterdiği tavrın bir benzerinin Amerikan Yönetimi tarafından da gösterilmesini sağlamak için yapılmış psikolojik savaş haberidir.

Uludere’de katledilen 34 vatandaşımızın hesabını birileri vermeli, bu aydınlatılmalı.Adalet duygusu bunun üzerinden sağlanmalı.

Uludere saldırısını düşünenlerin bunun üzerinden bir dizayn yaptığı kanısındayım. Peki, Başbakan Erdoğan Uludere’yi neden açıklamıyor sorusunu eminim ki birçoğunuz benim gibi soruyorsunuz.

Size şuana kadar Ankara’da üst perde de bir kısım insanın fısıltı yoluyla yaydığı ama kimsenin basınla paylaşmadığı o vahim iddiayı anlatayım.

Bahoz kod adlı Fehman Hüseyin’in bölgede olacağı ile ilgili olarak daha önce istihbarat alındığı noktasında resmi yetkililer olay sonrasında açıklama yaptılar. Başbakan Erdoğan’ın bunun üzerinden yanıltıldığı iddia ediliyor. Ankara’da konuşulanlara göre olay şöyle gelişiyor:

Bahoz Erdal’ın telsizinin katırın heybesine konulduğu ve dinlenen telsiz konuşmaları sonrası Bahoz Erdal’ın bölgede olduğu ile ilgili istihbarat verildi. Bu noktada  Başbakan Erdoğan’ın da bilgilendirildiği ve Başbakan Erdoğan’ın da “Gereğini yapın” dediği ifade ediliyor. Ankara’daki fısıltı gazetesine göre Başbakan Erdoğan’ın bu konuşmasının ses kaydı da birilerinin elinde bulunuyor. Bu nedenle Başbakan Erdoğan bu olayın faili budur diyemiyor ve talihsiz bir olaydır değerlendirmesini bunun için yapıyor”

Bu iddiayı ortaya atanlarla ilk başta istihbarat MİT’ten gitti tartışmaları arasında parellerlik kuran bu fısıltı gazetesi ne kadar ciddiye alınır bilmem, bildiğim bir şey varsa bu olayın gerçek failleri yargı karşısına çıkarılmadığı sürece bunun üzerinden siyasetin dizayn hareketinin devam edeceği.

Roboski’de gerçekleşen olayın Silvan saldırısı gibi dönüm noktası olduğunu ilk başlarda ifade ederken bunun üzerinde siyasetin dizayn hareketinin de geleceğini ifade etmiştim. Uludere’de yaşanılanların arkasında kimin olduğunu görürsek, istihbaratı kimin verdiğini ve kimin kimi kullandığını anlarsak sanırım Türkiye’de kimin ne yaptığını da anlamış oluruz.

Şemdinli saldırısı sırasında hükümet savcının görevden alınmasına müsaade etmiş ve sonrasında da uzun bir süre sessiz kalmış ama daha sonra olayın faillerini yargı karşısına çıkarak gereğini yapmıştı. Çok geç gelen bu adım sonrası aynı takviminin Uludere’de sergileneceğini söyleyenlerin de sayısı az değil. Bu sürecin hızlanması hem hükümetin hem de Türkiye’nin hayrına olur.

Yorumlar

Image
Shwan
12.06.2012 / 15:13

Kürtler, başbakanın 'gereğini yapın' demesinin ne anlama geldiğini çok iyi biliyorlar.<br>'Kadın da olsa çocukta olsa güvenlik güçlerimiz gereğini yapacaktır' dediği vakit Wan da olanları gördük. Polis genç, yaşlı demeden Wan'lı kadınları tekmeleyip sırtlarına bastılar postallarıyla. Hakkari de bir çocuğun kafası dipçiklendi. Bir çocuğun kolu bükülerek kırıldı sanırım Wan da. <br>Bü hükümet, dolayısyla AKP ve başbakan kürtlerin maruz kaldığı bütün insanlık dışı muamelelerden sorumlular. Pozantı dan, Roboski den ve bunlar gibi kendi iktidarları döneminde vuku bulan kürtlere reva görülen bütün insanlık dışı muamelelerden sorumlular...<br>Roboski katliamında tek gerçek başbakanın hereğini yapın dediği gerçeğidir. Başka gerçek/ hakikat yok...

Yorum Yaz