tatlidede

Ümmetin Ortak Değeri Kudüs ve Mescid-i Aksa

Ümmetin Ortak Değeri Kudüs ve Mescid-i Aksa

Yaratılış kadar kadim, peygamberler sireti kadar eski bir şehirdir Kudüs. Filistin devletinin başkentidir Kudüs… Kudüs’ü bu kadar değerli kılan Beytü’l Makdis’te bulunan, III. Harem olarak anılan namı değer Mescid-i Aksa…

Asıl adı Aramice de “Beth Makdeşa”, İbranice de “Beth Hamikdaş” ve Arapça da “Beytü’l-Makdis” olup “mukaddes ev” anlamına gelen mübarek mekân. “Beyti’l Makdis” İslami tabir ile “Mescid-i Aksa”; Kudüs’te bulunan ve Mescid-i Haram’dan sonra inşa edilen Allah mabedinin adıdır. Hadis’te de beyan edilir ki; “Mescid-i Haram’dan sonra içinde insanların Allah’a ibadet etmeleri amacıyla yapılan en eski ikinci mabettir” diye ifade edilir.

Bugün Kâbe’ye çevresiyle birlikte Mescid-i Haram denildiği gibi, Mescid-i Aksa’ya da çevresiyle birlikte Harem-i Şerif denilmektedir. Harem bölgesi; eski Kudüs’teki kuzeyi 321, güneyi 283, doğusu 474 ve batısı 490 m. uzunlukta olan ve yer yer 30-40 m. yüksekliğe ulaşan surlarla çevrili bulunan, içinde Kubbetü’s-Sahra’nın da yer aldığı kutsal mekân kastedilmektedir. Yapımına Hz. Davut zamanında başlanan, tamamlanması Hz. Süleyman’a nasip olan Beytu’l-Makdis; birçok peygamberin makamı ve Allah için yaptıkları, ibadetleri için mabet olarak kullandıklar bir külliye’yi andıran mekânın adıdır. Mescid-i Aksa’ya; Mescid-i Aksa denilmesinin hikmeti ise, Arapça aksa “uzak” anlamındadır ve mabedin Mekke’ye uzaklığından dolayıdır. Yani Mekke’ye-Hicaz’a uzak mescit anlamına karşılık gelmektedir.

Vahiy’in ışığında Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı incelediğimizde; Hz. İbrahim ve Hz. Lut’un bu mekânda bulunduğunu, Hz. Musa’nın kavmine kutsal mekâna sığının demesi, müfessirlerce Kudüs’ü işaret ettiğini beyan etmektedir. Bunun yanında iffetin ve temizliğin timsali Allah (c.c)’ün ona vermiş olduğu büyük mucize ile Hz. İsa’yı babasız olarak dünyaya getiren Hz. Meryem’in mekânı ve makamıdır. Yine ayette ifade edilir ki Hz. Zekeriya’da Hz. Meryem’in bakımı ile yine bu mekânda görevlendirildi. Zira Kur’an’da Hz. Zekeriya’nın Mescid-i Aksa’ya Hz. Meryem’in eğitimi ile ilgili olarak sık sık uğradığı beyan edilmektedir. Bununla birlikte ayet ve hadislerde birçok peygambere mekân ve makam olarak ev sahipliği yapmıştır. Kudüs;

Hz. İbrahim’den Hz. Musa’ya, Hz. İshak’tan Hz. İsa’ya pek çok peygambere ev sahipliği yapmış, imanın, azmin, ibadetin ve Allah aşkının nebiler tarihi kokan şehirdir. Mescid-i Aksa birçok nebinin uğrak yeri olup, başta Yahudi ve Hıristiyanlar için kutsal olmak üzere, bir dönem biz Müslümanların da Kıblesiydi. Bu zaviyeden baktığımızda her üç din mensuplarınca da kutsal kabul edilen bir mekândır.

İslam tarihinde Mescid-i Aksa için vukuu eden en önemli hadise ise İsra ve Miraç hadisesidir. Bu hadise; Hz. Peygamber bir gece Kâbe’nin çevresinde uyku ile uyanıklılık arası bir durumda iken vahiy meleği Cebrail gelmiş, ona Burak adlı beyaz bir binek getirmişti. Burak, adımını gözünün gördüğü son noktaya basmaktaydı. Önce Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya götürüldü ve orada iki rekât namaz kıldı. Oradan da göklere yükseltmiş “Sidretü’l-Müntehâ” denilen en üst makama ulaştırılmıştır. Hz. Peygamber bu makamı da geçerek Cenabı Hakk’ın huzuruna erişmiştir. Gece yolculuğu anlamına gelen İsra, Hz. Peygamber (sav) in geceleyin Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya götürülmesini ifade eder. Bu hadise hakkında Kur’an-ı Kerim’de bir Sure’nin adını taşımakla beraber bu Sure’nin ilk ayetinde;

سُبْحَانَ الَّـذ۪ٓي اَسْرٰى بِعَبْدِه۪ لَيْلاً مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اِلَى الْمَسْجِدِ الْاَقْصَا الَّذ۪ي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ اٰيَاتِنَاۜ اِنَّهُ هُوَ السَّم۪يعُ الْبَص۪يرُ

Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed'i) bir gece Mescid-i Haram'dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya götüren Allah'ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.”

Resülullah’ın ziyaret edilmesini teşvik ettiği üç mescitten biridir Kudüs’te bulunan Beytü’l-Makdis’teki Mescid-i Aksa. (Bu diğer iki mescit Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi’dir.) Hz. Süleyman ve Hz. Davut’dan yadigâr kalan bu kutsal mescit Müslümanların ilk kıblesidir. Bu nedenledir ki peygamber efendimiz hadislerinde Müslümanlara seslenerek; “Mescid-i Aksa’yı ziyaret edin” demektedir. Yine bir Hadis-i Şeriflerinde; “Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevi ve Mescid-i Aksa’da kılınan namazların evde ya da diğer mescitlerde kılınan namazlardan daha faziletli olduğunu” beyan etmiştir. Peygamberimizin teşviki doğrultusunda her Müslüman’ın imkân elde ettiği takdirde bu üç güzide mescitleri ziyaret edip dua edip ibadetlerinin sevabına nail olmasıdır duamız.

Hz. Süleyman’a nispet edilen Peygamberimizden nakledilen şu rivayette manidardır, “Hz. Süleyman, Mescid-i Aksa’nın inşaatını bitirince yaptığı bir duada Allah’tan üç şey istemiştir:

 1. Allah’ın hükmüne uygun hüküm verme kabiliyeti,

 2. Kendisinden önce ve sonra hiç kimseye nasip olmayacak mal-mülk sahibi olmak,

 3. Yaptırdığı mescidine ibadet niyeti ile girecek herkesin, oradan bütün günahlardan arınmış olarak anasından doğduğu günkü gibi çıkması… Hz. Peygamber, Hz. Süleyman’a ilk iki dileğinin verildiğini söyler ve “Üçüncü dileğinin de verilmesini umarız” diye buyurdu.

Evet, Kudüs tarihte birçok kere el değiştirmiş ve uzun süre Müslümanların kendinse hizmette bulunduğu bir dönem yaşasa da, bugün hak ettiği değerden yine mahrum olup layık olduğu yönetim altında değildir. Hatta adeta esir ve esaret dönemi yaşamaktadır. Hatırasında ve köklerinde biz inanlar için derin izler bırakan yerler olarak mahzun ve mağdur parçamız, son dinin mensuplarından ilgi ve alaka beklemektedir. Peygamberimiz “Beytu’l-Makdis’e gidiniz, eğer gidemez ve içinde namaz kılamasanız kandillerinde yakılmak üzere oraya zeytinyağı gönderiniz.” ifadesi, daha o mekânlar fetih edilmeden söylenmiş anlam yüklü bir mesajdır. Başta Hz. İbrahim ve ailesi olmak üzere Hz. Zekeriya ve Hz. Davut gibi nice peygamberin metfun olduğu bu kutsal ve mübarek mekân, ümmetin ortak değeri Kudüs ve Mescid-i Aksa bizlerden ilgi, alaka ve teveccüh beklemektedir. 

Yorum Yaz