matesis
dedas

Umut Kesmek Şeytani Bir Davranıştır

Umut Kesmek Şeytani Bir Davranıştır
“Allah'ın ayetlerini ve O'na kavuşmayı 'yok sayıp inkâr edenler'; işte onlar, Benim rahmetimden umut kesmişlerdir; ve işte onlar, acı azab onlarındır.’’ (Ankebut Suresi, 23)

Allah’ın yarattığı olaylara teslimiyet göstermeyerek, umutsuzluğa kapılmak Kuran’da yasaklanan ve yapıldığında kınanan bir davranıştır. Çünkü karşılaşılan her şey Allah’ın dilemesi ile gerçekleşmektedir. Bu durumda ortada üzülecek ya da umut kesilecek bir konudan bahsedilemez.

Umut kesmek şeytani bir davranıştır ve şeytanın isteklerini uygulamaktır. Bu ahlakı benimseyerek, karşılaştıkları olaylarda hiçbir çözüm yolu olmadığını düşünen insanlar, şeytanın tuzağına düşmüşlerdir.

“Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden umut kesmez’’ (Yusuf Suresi, 87)

Dolayısıyla derin düşünme yeteneğinden de yoksundurlar. Bu nedenle Allah’ın olayları hayırla yarattığını kavrayamayarak isyankar bir ahlak sergilerler. Allah’tan ümit kesen bu kişilerin ahirette karşılaşacakları son ise kötü bir azap yeridir. Her durumda Allah’a tevekkül edenler ise sonsuz cennet mekanı ile müjdelenirler. Şeytan, Allah’ı dost edinmiş bu üstün ahlaklı insanları kandıramaz. Allah, müminlerin şeytanın oyununu anlayabilme kabiliyetini bir ayette şöyle haber verir:

“(Allah'tan) Sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler (Allah'ı zikredip-anarlar), sonra hemen bakarsın ki görüp bilmişlerdir.’’ (Araf Suresi, 201)

Şeytan, Allah’ın hükümlerinin uygulanmasını istemez. "Sonra muhakkak önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Onların çoğunu şükredici bulmayacaksın."(Araf Suresi, 17) ayetiyle bildirildiği üzere insanların çoğunun din ahlakını yaşanmamaları için saptıracağına and içmiştir. İşte ümitsizlik de insanları Allah’ın yolundan alıkoymak için uyguladığı yöntemlerden biridir.

Olaylara ümitsizce yaklaşmak, günümüzde felsefe haline gelmiştir. Örneğin ümitsizliğe kapılmayan bir insan ‘polyanna’ olarak adlandırılmaktadır. Ayrıca insanlar şeytanın etkisiyle ümitsizlikten ilginç bir şekilde tat almaktadırlar. Karamsarlığın esas alındığı müzik çalışmaları ve filmler çokça yapılmaktadır. Duygusal çöküntü ve karamsarlık nedeniyle akıl sağlığını yitirmiş insanlara rastlamak bile mümkündür. Bu o kadar ciddi bir konu ki, insan bu durumda hayatına dahi son verebilmektedir.

Ayrıca bu hal üzerine olmak, kişinin etrafındakileri de etkiler. Dolayısıyla insan şeytanın oyununa destek vermiş olur. Farkında olsun ya da olmasın bu hareket ile insan, şeytana yardım ederek onun emri altına girmiş olur. Oysa insan, yalnızca Allah’a kulluk etmekle ve din ahlakını yayabilecek davranışlar sergilemekle yükümlüdür.

“İnsan, hayır istemekten bıkkınlık duymaz; fakat ona bir şer dokundu mu, artık o, ye'se düşen bir umutsuzdur. Oysa ona dokunan bir zarardan sonra tarafımızdan bir rahmet taddırsak, mutlaka: "Bu benim (hakkım)dır. Ve ben kıyamet-saatinin kopacağını da sanmıyorum; eğer Rabbime döndürülsem bile, muhakkak O'nun Katında benim için daha güzel olanı vardır." der. Ama andolsun Biz, o kâfirlere yaptıklarını haber vereceğiz ve andolsun onlara, en kaba bir azabtan taddıracağız.’’ (Fussilet Suresi, 49-50)

Yorum Yaz