matesis
dedas

Vuslat Ulaşmak mıdır Yoksa!

Vuslat Ulaşmak mıdır Yoksa!

Sahiplenmeyecekseniz boğazınıza düğüm atmayı da bileceksiniz. Büyük laflar etmesin! Söyleneceklerin söylemden öteye geçiş hali…

Anlatayım mı söylenecekleri…

Har kapı çalışında o sanma hayali. Yola çıktığında, her adım atanda onu görme hali.

Her yeri kaplamıştır sanki bedeni…

Bacaklarının soğuktan titrediğinin farkına varmamak. Ve yüreğinin dalga dalga yandığı hali!

Bu soğukta nasıl böyle yanar ki yürek?

Gündüz içinde günü, güneşi göremez olmak…

Yürümek, yürümek ve yürümek kendinden habersiz...

Dönen âlem miydi yoksa âlemi döndüren yüreğin miydi?
Su içen o, simit satan o, biletini düşüren o, annesine kızan çocuğun ağlayışı o, sevgilisini görüp kucaklayan o, adres soran o.

Bir güvercin kırıntı toplarken yanındaki serçe olup dolaşmaya razı olmak.

Gelmedi diyemem ki nasıl vebal alayım…

Nasıl inkâr edeyim ki hep içimde olanı...

Hadi sokulun kucaklaşın! Su serpin bekleyen yüreğime avuntu olursunuz derdimin diline…

Bezgin bir halde dolmuş bekleyen o, aceleyle işine koşan o… Allah’ım bugün ne çok var ondan…

Söz birliği mi etmiş herkes o olmaya…

Yoksa ben bilmem mi bende olanı…

Kim inanır ‘O’ olmaya çalışana!

Haykırmak istedim ‘O’ bende diye. Ta orta yerimde, yüreğimin de ortasında ama söylemekten öteye geçmişti bende…

Ulaşmak istediğinle zaten içinde berabersindir… Fakat vuslat umudu, umut duygularını canlı tutar o başka. Vuslatı zaten yaşıyorsun cidden âşıksan… Bilmez misin ki vuslat sondur, bitiş ve yok oluştur…

Ne demiş Mela: “Gelo dîsa bibîn im ez, çirayê wesletê hil bit. Bisoj im şubhê perwanê di ber wê nûr û şewqê da.” Yani: “Acaba vuslat çırasının yandığını (tutuştuğunu) bir daha görebilir miyim (nasip olur mu bir daha?) Pervane (ataşe, ışığa atlayan haşereler/kelebekler) misali o nur ve ışığında tutuşayım.”

Vuslat; sonunda bedenen kavuşmak, ulaşmaksa ki bunu bilemezsin. Bu müstakbeldir. Müstakbel ise meçhul! Ulaşacağından hiçbir zaman emin olamazsın… Meçhule varmak!

Peki, nedir bu vuslat: Vuslat; bedenen ulaşmak mıdır, yoksa ulaşmak ümidiyle yaşanan duygular mıdır?

Yanında olması ulaşmak mıdır? Yoksa böyle mi anladın-anladık!

Oysa gönlüne sahip olamadığının yanında olmak; oyalanmak değil midir?

Ulaşılmış olana emek, yürek harcanmaz…

Ne yolu gözlenir, ne kavuşmanın hayali kurulur.

Vuslat en sevgiliye çıkılan tatlı bir yolculuktur.

Ama sadece yolculuktur…

Belkide gözünü kapattığında nefesini yüzünde hissetmektir vuslat…

Yürüdüğü yollarda yürümek, aynı gök kubbeye bakabilmektir beklide vuslat…

Elini uzatsan tutacak gibi yakın, bir yıldıza binlerce yıl yürütecek kadar hasrettir vuslat.

Gülüşünü gördüğünde o anı donduracak kadar zamansızdır vuslat.

Beklemeyi, beklemekle büyümeyi öğrenmektir vuslat…
Yüreğinde tuttuğunu, düşmesin diye başka hayale takılmamayı becerebilmektir vuslat…

Ne bitmek bilmez yollar, ne buzun bıçak gibi kesen soğu, ne de ateşe yanmayı öğretemeyen yanışın tarifidir vuslat.

Evet, vuslat; kavuşmak mıdır, ulaşmak mıdır, yoksa kavuşmak ve ulaşmak ümidiyle yaşanan duygular mıdır?

Vuslatı ulaşmakla bitirenler anlayamazlar… Küçük hesapların peşinde olanlar, küçük kalırlar! Kimileri rüya görmek için uyumayı, kimileri de rüyalarını gerçekleştirmek için uyanmayı tercih eder. Vuslatı bedene sığdıranlar, sığ kalmaya devam ederek vuslatın tadına ulaşamayacaklar… Unutmayın, önemli ve anlamlı olan fazla yaşamak değil, paha biçilmez anlar yaratmak ve biliyorum inanmaya ne hacet makamından; inanıyorum bilmeye ne hacet makamına varabilmektir!

Ulaşmak; vuslat değil bir daha ulaşamamaktır… Vuslat; ayrılığı bitirmek değil, vazgeçişin üstesinden gelebilmektir... Vuslat beklemeyi becerebilmektir belkide! 

Yorum Yaz