matesis
dedas

Yazlık Sinemada Filmin Seyrine Uyanık Başladık

Yazlık Sinemada Filmin Seyrine Uyanık Başladık

             HAKKINDA BEDDUA MI VAR BU KENTİN?          


      Mevsimlerin ne denli çabuk geçtiğinin fakında bile değiliz.Baharlara özlemlerimiz için mi acaba duygularımızı gözlerimizden önce kök salarak,derinleşerek hazını 'hep baharlarda' niçin yaşamak isteriz?

      Bir arayışa yedi yıldır baharın renkleriyle bakmayı arzularken bir türlü beklenen mevsime yanıt olamadı.Abbara ve sokaklarımızdan başlamak isterken daha ilk adımda insana,doğaya ve Antik Kent'in,baharlardan uzak yanlış ve plansız yönetimlerin ruhsuz makinalara sokakları da teslim etiğinin farkndayız bu festivalde.Hangi sokaktan yalpalamadan,düşüp bir yerlerimizi kırmadan kendimizi ''Sokak'' temalı Uluslararası Mardin Film Festivali'nin kısıtlı,seyyar ve mevsimlik yazlık sinemasına ya da SineMardin Sinema Salonu'na atabiliyoruz ki?

      Açık Müze Yazlık Sineması'nın film öncesi yanlızlığınn dondurucu kışta kalacağını düşünürken yavaş da olsa bereketli yağmurlara dönüşecek çiselemeler Majid Majidi ile sele dönüştüğüne tanık olunca ısındığımın farkına varıp baharı ''Serçelerin Şarkısı'' ile sokakları şimdilik bir başına bırakarak,nerdeyse omuzlarımızın ''Birbirlerimize çok ihtiyacımız var.'' fısıldaşmasına dik durup filmin seyrine uyanık başladık. 

      Yerel inanışlarımıza ve geleneksel 'Darb ı-Mesel'lerden alınan hisseyle,anadilimle:

      ''Min ağ le- kıntammu- fiyu fi-hak-a du'a/Tıklıp u-titkelles! u-itsér hacar kem-karra.'' 

     (Gömülenlerin ahı için hakkında beddua var bu kentin/Rengi solup,kireçlensin! taş kesilsin birkaç kere.)

      Mardin,Midyat ve Hasan Keyf'in dile gelen sesiydi sanki film öncesi kesme taş ustalarının görüntüleri,bakır işleme ustalarının kalem ve çekiç seslerinin bıraktığı perçinli süslemelerinde çeyizini tek tek açan bir gelin gibi yansımaya başladı emeğin Reyhané müziğinin yüreklerdeki derin duygularında.

      Bir cami bir kilise ve birkaç mühteşem Mardin,Midyat ve yıkık antik kent haliyle bile saldırıya maruz kalacak bir Hasan Keyf ve bakırcı-kalaycı sokağından son kalan kalaycının görüntüleriyle bir başka duyarlılık alıp-götürürken,serçelerin Majid Majidi için değil de gelecek yıkımlar için bestelediklerini varsaydığım ''Serçelerin Şarkısı''na odaklandık.

      Geleneksel kültürüne bağlı bir ailenin babası Kerim'in,değişimi yaşama katıp bir parçası olmaya çalışan çocuklarının mücadelesini merakla izlerken;işitme cihazını kaybeden kızının duyamadığı için adeta çıldıracak derecede insani duygusallığına imrendirecek kadar önemli bir karakter.

      Kerim,filmin başlangıcında devekuşlarının bakımlarıyla ilgili dört tarafı kapalı esir kampına benzeyen bir çiftlikte çalışırken kamptan bir devekuşunun kamp yaşamından özgürlüğe kaçışını Kerim'in kovalayışını,kendini devekuşuna benzeterek nasıl aradığını,bulamayınca işinden kovulduğunu patrondan, işine son verildiğini öğrenince de geçimini sağlamak için ne tür ağır işlerde çalıştığını Tahran'ın mobilleşen korsan hamallarının işkence boyutlarındaki savaşını ara vermeden 'nefes almadan' izledik.

      İzlerken,devekuşlarının bile özgürlüklerini kısıtlayanlara karşı duyulan ayak seslerini göklerdeki sıklaşan dik başlarının gövdeleriye birleştiğinde adeta Mardin keçecilerinin kocaman keçeyi birkaç nefes alışında nasıl da hallaçken keçeye dönüştürdüğünü düşündüm,filmin sonuna kadar ayık kaldım ve hiç 'uyutulmadığımın' farkındaydım. 

      Filmin sonrasını ve insanlığa vereceği mesajı sizlere bırakalım ki gerçeklere çok yaklaşan yönetmenlerin doğru filmlerinde yalnızca seyirci olmayalım.

      Devekuşunun dansına hiç tanık oldunuz mu?

      İran'lı yönetmen-senarist Majid Majidi'ye ve halktan seçip eğitiği ödül alacak kadar başarılı oyuncularına Mardin Halkları adına yürekten saygı ve sevgimizi iletirken;festival koordinasyonuna,SineMardin emekçilerine de teşekkürlerimizi sunuyorum.  

       


Yorum Yaz