matesis
dedas

Yılbaşı ve Müslümanlar

Yılbaşı ve Müslümanlar

             Büyük İslam âlimlerinden İbn-i Haldun mukaddime isimli eserinde şöyle der:

             “Mağlup halklar her zaman galip halkları taklit ederler.

              Tarihe baktığımız zaman bu sözün haklılık payının olduğunu görmekteyiz. İslam dünyasının güçlü olduğu dönemlerde, bu günkü batı devletleri her alanda İslam dünyasını taklit etmekteydiler. Uzun süre İspanya’da hüküm süren Endülüs Emevi devleti döneminde ispanyanın belirli kentleri birer kültür merkezi olmuş, bu merkezlerde Avrupa’nın dört bir yanından gelen öğrenciler eğitim almış, Arapçayı öğrenmiş, Araplar gibi giyinmeye başlamış, çocuklarına Arap isimleri koymaya başlamışlardır. Yaklaşık altı yüz yıl geniş coğrafyalarda hüküm süren ecdadımız gittiği her yerde yerli halk tarafından yaşam tarzları taklit edilmiştir.

            Günümüzde ise batıda sanayi devrimiyle başlayan, Rönesans ve reform hareketleriyle devam eden siyasi ve ekonomik gelişmeler hız kazanmış durumda. Özellikle bilim ve teknolojideki baş döndürücü gelişmeler sayesinde dünya artık küçük bir köy halini almıştır. Bu gelişmeler ise Müslümanların dini, ekonomik, siyasal, kültürel örf adet, gelenek ve göreneklerini de olumsuz yönde etkilemiştir. Öyle ki gerek kılık kıyafette, gerek yeme içmede, gerekse dilde Müslüman âleminde öyle değişiklikler yapmış ki bir zaman Hıristiyan âleminin din adamları Müslüman kız ile Hıristiyan kızları birbirinden ayırmak için Hıristiyan kızlara haç takmalarını tavsiye etmişlerdir.

            İslam âleminde taklitçilik ve özenti o kadar çoğalmış ki batı kültüründeki en küçük ayrıntı bile kısa zamanda kültürümüze de yerleşmektedir. Kültürümüze yerleşen geleneklerden biriside hiç şüphesiz Hıristiyan âleminin kutladığı yılbaşıdır.

            Her yıl 25 Aralık Hz. İsa (a.s.)’ın doğumunun yıl dönümü kabul edilerek bir hafta boyunca çeşitli etkinliklere yer verilmektedir. Katolik ve Ortodoks kiliseleri de bu olayı sahiplenmek suretiyle Hz. İsa (a.s.)’ın doğumunun hatırasına bu süre içinde üç dinî ayin gerçekleştirmektedir.(1) Aynı hafta içinde Noel yortusu dolayısıyla çam ağaçları kesilip cadde, balkon ve evler süslendirilip ışıklandırılmaktadır. İlk defa Almanya’da 1605 yılında ortaya konulmuş, daha sonra da bütün Hıristiyanlık âlemine sirayet eden “Noel Baba” efsanesi de yaygın bir biçimde işlenmiştir. Noel Baba aslı ve mesnedi olmayan, ancak sözde iyiliği temsil eden ve bu gecelerde çocuklara oyuncak, şeker vb. hediyeler dağıtan, genellikle karla örtülü, kırmızı başlıklı paltosu ve kocaman beyaz sakalı ile temsil edilen efsanevî bir kişidir.(2)

            Birkaç gün sonra yeni bir yıla daha girmiş olacağız. Dolayısı ile tüm dünyada yeni yıla girmenin telaş ve hazırlıklarına da müşahede etmekteyiz. Yılbaşı nedeni ile mağazalar indirime girmekte, bankalar faiz kampanyaları başlatmakta, Milyonlarca çam fidanı kesilip süslenerek o gecenin hazırlığı yapılmaktadır.

            Elbette ki bir yılın insan hayatında önemli bir yeri vardır. Aslında Günümüzde bile Rumî, Hicrî ve Miladî olmak üzere üç takvim farklı ülkelerde hala kullanılmaktadır. Dolayısıyla yılbaşı, milletlerin örf, adet, kültür ve kabul ettikleri takvime göre değişmektedir. Nitekim kameri aylara ve hicrî takvime göre yılbaşı Muharrem ayının ilk günüdür ve bazı Müslüman ülkeler tarafından hala kullanılmaktadır. Bu gayet doğal ve olumludur.

            Yanlış olan ise örf, adet ve kanun gereğince, zararlarından ötürü yasaklanan bazı davranışlar yılbaşı perde edilerek geçici bir süre için meşru sayılmasıdır. İki yılı birbirine bağlayan bu zaman diliminde cinnet geçirmişçesine işlenen yanlışlara, hatalara ve yapılan lüks harcamalara anlam vermek mümkün değildir.

            Alışılagelen yılbaşı gecelerinin etkisinde kalınarak hindi tüketimine, çam kesimine, Noel Baba efsanesine, içkiye, uyuşturucuya, lüks ve çılgınca eğlenceye önceden reklamlar yapılarak davetiye çıkarmak, örf ve adetlerimiz bir yana, millî birlik, beraberlik ve ülke menfaatine ters düşmektedir.

            Peygamberimiz(s.a.v) “Herhangi birinizin elinde bir hurma fidanı varken, kıyamet kopacak olsa, derhal onu diksin.(3)uyarılarına muhatap olan Müslümanlar olarak bırakın bu gecede Allah’ın razı olmayacağı davranışları sergilemeyi, sebepsiz yere bir fidanın dahi eğlence uğruna katledilmesine dinimiz asla müsaade etmemiştir. Çünkü ağaç veya fidan bir canlıdır. Onun hayatı toprağa kavuştuğu anda başlar. Ona duyulan merhamet, onu toprakla buluşturmaktır. Can çekişen bir balık için su ne ise, havasız bir ortama terk edilen insan için temiz hava ne ise, ağaç için toprak da odur.

            Bunun için Yılbaşına yaklaştığımız bu günlerde bir Müslüman’ın yapması gereken, dinimizde, kültürümüzde olmayan kutlamalar yerine nefisini muhasebe etmesidir. Bir sene daha ömür sermayesinden tükettiğini, Allahın vaad etmiş olduğu ahiret yurduna bir adım daha yaklaşmış olduğunu, geçmiş yıllarda rabbini razı edecek davranışta bulunup bulunmadığını hatırlamasıdır. Ayrıca gelecek yıla yetişip yetişmeyeceğini, yeni yılda ise Allah’ın rızasını kazanacak hangi fiilleri yapması gerektiğini düşünüp planlamalıdır.

 

                                                                                                                            Ahmet SIRDAŞ

                                                                          Mardin müftülüğü aile irşad ve rehberlik bürosu

                                                                                                        İl koordinatörü

 

 

(1)- Yeni Türk Ansiklopedisi Komisyon, Ötüken Yayınevi, İst. 1985 c. 7, s. 2687.

(2)- a.g.e. c. 7, s. 2687.

(3)- Ahmed b. Hanbel,Müsned, III, 191.

 

 

 

Yorum Yaz