matesis
dedas

Yüksekdağ’ın “Barzani Yaklaşımı” ve Kürdistani Partiler

Yüksekdağ’ın “Barzani Yaklaşımı” ve Kürdistani Partiler
IKYB Başkanı Mesut Barzani, devlet güçleri bölgede hendek operasyonlarına başlamadan önce Ankara’ya bir ziyarette bulunmuş ve HDP yetkilileri ile de bir görüşme yapmıştı.  Söz konusu görüşmenin ayrıntıları, Dilşad Derkari tarafından kaleme alınan bir haber üzerinden, Türkiye medyasına da yansıdı.

Barzani’ye yanıt, HDP heyetine başkanlık eden Figen Yüksekdağ’dan gelir. Cevabını iki noktada toplar Yüksekdağ:
 
-Halkın, devletle bir sorunu yoktur. Tek sorun, AKP ve Saray’dır. Bunun tek çözümü de AKP’nin istifa etmesidir. AKP istifa edene kadar sokaklarda direnmeye devam edeceğiz.
-Önerilerinize teşekkür ederiz. Fakat bunlar bizim iç işlerimizdir ve başka birilerinin müdahalesi doğru değildir. Türk halkının iç meselesine dışarıdan müdahale etmenizi kabul etmeyiz.
Bu görüşmede Sayın Barzani’nin ‘Xûşka Leyla’ dediği Sayın Leyla Zana da olduğu basına yansıdı. 
Öncelikle şunu belirtmekte fayda görüyorum: Sayın Yüksekdağ’ın Kürtler konusunda hami kesilmesi bir Kürt olarak beni incitmiştir. Neden incitmiştir biliyor musunuz sevgili okurlar? Kürt olmayan birinin bir Kürt liderine karşı Kürtlerin sahibiymiş gibi adeta kapı göstermesi ve Kûrdi tarafı güçlü olarak bildiğimiz Leyla Zana’nın pasif kalmasından dolayı beni derinden incitmiştir. Elbette Kürt olmayan ve Kürtlerin dostu olan insan ve çevrelerin Kürtlerin haklarını savunmaları doğaldır. Ve bu durum dayanışma anlamında olumlu bir yaklaşımdır. Buna itirazım yok ama Yüksekdağ’ın ‘Devletle bir sorunumuz yok” demesi Kürtleri düşündürmeli bence. 15 yıl önce devleti şu anki iktidar mı yönetiyordu? O zaman da Kürtler hak talepli mücadelesini sürdürüyordu ve ‘devletle sorunlarımız var’ deniyordu. O zaman Sayın Yüksekdağ diye birisini Kürt halkı tanımıyordu bile. Son 10 yıldır ne oldu da Kürt sorunu devlet sorunu olmaktan çıktı da sadece bir kişinin veya seçimle iktidara gelmiş bir partinin sorunu haline gelmiş oldu? 1990’lı yıllarda hiç kimse “Kürt sorunu ANAP sorunudur” veya “ Kürt sorunu DYP sorunudur” demiyordu; ama şimdi “ Kürt sorununu AKP ve Saray Sorunudur” anlayışı veya algısı çok bilinçli bir şekilde yaratılmak isteniyor. Kanaatime göre bu, tamamen Kürtlerin kafasında zihinsel bir kirlilik yaratma amacına yöneliktir.     
Kürdistani Partiler Neden Yüksekdağ’ın Sözlerine Dair Bir Açıklama Yapmadı?
 Kamuoyunca “Kürdistani Partiler’ olarak bilinen siyasi Kürt partileri Yüksekdağ’ın bu sözlerine karşı demokratik bir tepki göstererek açıklamada bulunabilirlerdi. Ama bildiğim kadarıyla Kürt partilerinden böyle bir açıklama gelmedi. Bu kayıtsız durumun da düşündürücü olduğu açık. Gösterilmesi gereken tepkiler elbette demokratik, yapılması gereken eleştiriler dostça olmalıdır. Bu gibi yaklaşımlar ortaya konulmadıkça siyasi karmaşa ve berrak olmayan bir süreç yaşanmaya devam edecektir Kürt Sivil siyasetinde.
Sayın Yüksekdağ diyor ki “Bunlar iç işlerimizdir”. Kim ile kimin iç meselesi bu? Mesele olan ne? Bu nokta da açıklığa kavuşturulmalıdır kanaatime göre.
Yine Yüksekdağ diyor ki “AKP istifa edene kadar sokaklarda direnmeye devam edeceğiz.” Bu ne anlama geliyor? Seçimle gelmiş seçimle gitmesi gerekmiyor mu? Bu iktidar diktatör ise halk neden yüzde 50 oy veriyor? Bunu araştırmak ve buna göre politik seçenekler üretmek gerekmiyor mu? Türk halkı Ortaçağ koşullarında mı yaşıyor da hükümetin diktatör olduğunu bilmiyor? 
“Türk halkının iç meselesine dışarıdan müdahale etmenizi kabul etmeyiz.” diyen Yüksekdağ, bu cümlesinde Kürt halkı nerede acaba? Bunu sormak gerekmiyor mu? ABD, Rusya ve Avrupa ilkeleri Kürt sorunu ile ilgili önerilerde bulundukları zaman içişlere karışmak değil de Sayın Barzani görüş beyan ettiği zaman neden içişlere karışmak oluyor? Maden kendilerine böyle davranacaktınız neden onunla görüşme talebini kabul ettiniz?
Bu yaklaşımımızı bir Kürt insanı olarak ortaya koyma refleksi biçiminde hissettik. 
Saygıyla… 

Yorum Yaz