diorex
sampiyon

Simgesel dili ve taşıyıcısı son bir nesil kalan sanat

Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde kadın ve erkeklerde sıkça görülen ve yok olmakla karşı karşıya kalan dövme geleneğini taşıyanlar bu sanatın simgesel dilini taşıyan son nesil konumundalar.

  • 29.12.2017 08:43
Simgesel dili ve taşıyıcısı son bir nesil kalan sanat
Dövme kimi zaman bir harf ya da yazı, kimi zaman bir şekil ya da figür…
Bazen süslenmek bazen bir şeyi vurgulamak için…
Ama belki de insanoğlunun en eski kendini ifade etme sanatı…

Bölgede yaşayan insanların vücutlarında sıkça görülen dövmeler, bölge insanının estetik yönüne göre önem taşıyor. Yapılırken insana acı vermesine rağmen dövmeyle birlikte bedene işlenen güzellik ömür boyu kendini gösterirken, günümüzde kimsenin dövme yaptırmaması üzerine bunu bedenlerinde taşıyanlar ise bu sanatın son taşıyıcısı konumundadırlar.

Soyluluğu, köleliği, ergenliği, erdemliği, kabile veya aşirete mensubiyeti anlatan dövmeler, kırsalın yaşlı geleneği olarak kalmış, günümüzde kentsel yaşamda gençler arasında resim motifleriyle vücuda işlenerek tattoo ismini almıştır.

Dövme motiflerinde; dinsel, büyüsel mitolojik, sosyal ve cinsel statü, aşiret ve aile işareti, niteliği taşıyan şekilleri kullanılmış. Bu motiflerin, kişiyi rahatsızlıklardan, nazardan korunduğundan güzellik ve yiğitlik getirdiğine olan inanç halen devam etmektedir. Kimi süs, kimi güzel görünmek, kimi başlık parasını artırdığı, kimisi kuma gelmeyi engellemek için kimisi de aileden tanıdığı için anlamını bilmediği halde gelenek olduğundan tercih etmiştir.

Geleneksel dövme çok geniş bir coğrafyada pek çok toplum tarafından uygulanmıştır. Anadolu´da en çok Güney Doğu Anadolu´da görülmüştür. Güney Doğu Anadolu tarihinde dövme “Dek” kelimesi ile anılırdı. Dövme yapan erkeğe “dekkak”, bayana “dekkake”, dövme yaptıran erkeğe “medkuk”, kadına “medkuke” denirdi. Güney Doğu Anadolu´da gezgin yaşayan bir topluluk olan Karaçiler bunu bir meslek olarak yapmıştı. Dövmeyi ergenlikten sonraki yaşlarda, zaman olarak da baharın ilk başlarında yapmayı tercih etmişlerdi. Dövme bayanlar arasında daha yaygındı. Motiflerdeki farklılığı belirleyen en önemli faktör cinsiyetti. Yapılışı, biçimi ile dövme, erkek ve kadın arasındaki farklılığı belirgin olarak ortaya çıkarmaktaydı. Göz deseni nazardan korunmayı, bolluk ve bereketi; yıldız mutluluğu; hayat ağacı figürü, yaşamı; kuş motifi yaşamı ve ruhu simgeler... Çok rastlanan güneş ve ay motifleri de yine yaşam kaynağını, sonsuz yaşam isteğini simgelemektedir.

Yörede “gurbet” adı verilen, geçimini boncuk, iğne gibi ufak tefek gereçler satıp, karşılığında yumurta, arpa, buğday vb. alarak karşılayan küçük gezici gruplar tarafından, 15-20 yıl öncesine kadar isteyenlere dövme yapıldığı, şimdi ise bu uygulama tarihe karışmış durumda. Dövme, kadınlar tarafından özellikle çene, çene altı, ayak bileği, boyun, göğüs ve el üstlerinde tercih edilmekte, erkeklerde ise burun üzeri ve alın ortasında, el üstlerinde, el bileğinde ve kollarda dövüne rastlanmaktadır.

"Eskiden güzellik için yapılırmış dövme. Dövmesiz kadın makbul değilmiş. Oysa şimdiki gençler çirkin buluyor dövmeyi. ve muhafazakar kadınlar ise günah! Değişen güzellik anlayışıyla, konjonktürün de etkisiyle dini nedenler ağır basıyor. Yaptıran olmayınca, yapanın da yerine birileri gelmiyor. Daq, 7 iğne birbirine bağlanıyor, hazırlanan karışıma bulanıp dövülmeye başlanıyor ve tabii kan akıyor, yara oluyor, kabuk bağlıyor. Bir haftada iyileşiyor. Güzel dövmeli kadınların başlık parası artıyor. Kumalık geleneği kadınlar tarafından ateşten gömlek biçiminde görüldüğü için de kadınlar, kuma gelmesin diye eline üç nokta dövme yaptırılıyor.

Güneydoğu'da asırlardan bu yana özellikle kırsal kesimdeki Kürt kadınlarının vücutlarının çeşitli yerlerine yaptırdığı ve İslam öncesi doğan ve dünyanın bazı bölgelerinde halen devam eden Şamanizm, Paganizm, Budizm, Zerdüştlük gibi bir çok inanç sisteminde kutsal kabul edilen güneş, ay, yıldız, kuş ve çeşitli geometrik figürler kutsal metinler gibi insan vücuduna işleniyor. Teknolojinin gelişimiyle birlikte Doğu ve Güneydoğu'da dak yöntemi ile yapılan dövme yapılışı tamamen yok denecek seviyeye geriledi.

Alın, çene, yanak, kol, parmak, el ve ayaklarında ve hatta göğüslerinde bile usta ressamların ancak çizebileceği ve İslamiyet öncesi bir çok dinde kutsal kabul edilen güneş, ay, yıldız, ağaç, kuş, yarım güneş, bilezik figürleri ile geometrik bir çok şekil bulunan 78 yaşındaki Ayşe Yusufoğlu, asırlar öncesinden gelen geleneğin canlı tarihini taşıyor. 

GÜNAH KORKUSU
            Yaşlı kadınları, sonradan öğrendikleri 'İslam'da dövme yaptırmak günah' düşüncesi korkutsa da onlar sadece güzellik amacıyla gençliklerinde bunu yaptırdıklarını dile getiriyor. Dövme yapımını annesinden öğrendiğini kaydeden Ayşe Yusufoğlu, "Duyduğuma göre yaptırdığımız dövmeler günahmış. Ahirette kerpetenle sökülecekmiş. Tabii bu bizi korkutuyor. Ancak, o zaman kimse günah olduğunu söylemedi. 50-60 yıl önce daha çok yaygındı. Dövmede kız çocuğu emziren anne sütü kullanıldığında ölene kadar çıkma ihtimali yoktur. Şimdiki genç kızlar da yaptırıyor ancak eskisi gibi değil. Çünkü çok acı veriyor. Biz yaptırdıktan sonra günlerce yataktan kalkamazdık. Ateşimiz çıkardı. Söz konusu figürlerin ne anlama geldiğini de bilmiyoruz. Ancak nesilden nesile gelen bir şey."

DÖVMENİN YAPILIŞI
Bölgede yaşayan kadınların ağırlıklı olarak güzelleşmek için tercih ettiği dövme sanatını uygulama bir tören havasında geçiyordu. Öncelikle dövme yapacak genç kızın kendisi ve ailesinin isteği üzerine vücudunun istediği bölümüne istediği şekiller ve figürler kibrit çöpündeki is yardımı ile çiziliyor.

İkinci aşamada ise dövme yapma konusunda usta olan yaşlı kadınlar, odanın bir köşesinde sürekli yanan idare lambasından duvara bulaşan veya odun ateşi ile yakılan kazanların dibindeki isi kazıyarak içine kız çocuğu emziren annenin bir üre bekletilen sütü ve koyun ödünü ekleyerek özel bir karışım elde ediyor. Kız çocuğu emziren anne sütü kullanılmasının nedeni dövmenin ölünceye kadar kalıcı olarak kalması, bekletilmesi de yarayı daha çabuk iyileştirmesindendir. Daha önce Malzemeler karıştırılıp bir süre bekletiliyor. Demlenip dinlendikten sonra seçilen desen kalemle tene çiziliyor. Demlenmiş ve dinlenmiş malzeme iğneyle desen çizgileri üzerinden deri altına ritimli vuruşlarla işleniyor. Bu işlemde desen çizgileri üzerinde açılan boşluklara boyalı karışım doluyor. Dövme yapılan yerlerden çok az miktarda kan çıkıyor. Kan çıkmasından sonra, dövme malzemesi karışım deriye tamamen karışıyor. Bu işlemden sonra, dövme yapılan desenin üstü temiz bir mendille silinip, yine temiz bir tülbentle sarılıyor. Dövme yapılan yer önce kızarıp şişmekte ve bir yara görünümü almaktadır. Desen çok büyük değilse 2-3 gün içinde kabuk bağlıyor, kabuğun düşmesinden sonra yara iyileşiyor. İyileşme dövmenin büyüklüğü ve küçüklüğü ile doğru orantılı olarak kısa yada uzun sürebilir. 3-4 gün veya bir hafta sonra dövme deseni mavi yada yeşilimtırak renkte tende ortaya çıkıyor. Dövmenin yapılış süresi dövme desenin küçük yada büyük oluşu ile ilgilidir. Dövme süresini arttıran yada azaltan nedenlerden biride dövme yapımında kullanılan iğnelerin sayısıdır. Bazen üç, bazen de onlarca iğne kullanılabiliyor.

DÖVME NE ZAMAN YAPILIR?
Dövme yapımında merbain denilen baharın başlangıcındaki ılık serin havalar tercih edilmektedir. Çok soğuk ve çok sıcak mevsimler tercih edilmemektedir. Çünkü bu mevsimlerde yapılan yaralar zor iyileşmekte, hatta yıllar sonra sorun çıkarmaktadır.

DÖVME YAPTIRMA NEDENLERİ
Dövme yaptırma nedenleri incelendiğinde doğadan ve yaşamdan olumlu beklentilerin ağır bastığı, olumsuzluklara karşıda önlem niteliğini taşıdığı anlaşılmaktadır.

Erkeklerde:
Güzel ve çekici görünmek
Güçlü sevgi ve aşk göstergesi
Çekici olmak, karşı cinsin ilgisini çekmek, evliliğe hazır olduğunun mesajını vermek
Cinsiyet örneğini belirleyicilik
Akrep ve yılan sokmalarına karşı önlem
İşaret ve soyluluğun simgesi

Kadınlarda:
Güzel ve çekici görünmek
Cinsiyet rollerini belirleyicilik
Erkeğini elinde tutmak, Üzerine Kuma gelmesini önlemek
Uzun ve ömürlü olmak
Nazardan ve kötü güçlerden korunmak ve tılsım kazanmak
Güçlü sevgi ve aşk göstergesi
Ayağının uğurlu gelmesi, elinin bereketli olması
Çocuklarının sağlıklı olması, yaşaması, düşük yapmaktan korunmak

FİGÜRLER
Motifler çekicilik, bereket, güzellik ve güç anlamlarını taşıyor. Nazara karşı koruduğuna inanılanlar da var. En çok tercih edilen motiflerden bazılarını sayalım:

Çekiciliği artıran ceylan: Deforme edilmiş ceylan motifinin evlilik hazırlığı yapan kızlara şans getirdiğine inanılıyor. Cinsel çekiciliği artırdığına da inanıldığı için genellikle namahrem bölgelere yapılıyor.
Hamaratlaştıran kırkayak: Birçok ayağı bulunduğu için her işi çabuk halledebildiği düşünülen kırkayak, evin işlerini çabuk ve sorunsuz halletmek isteyen kadınlar tarafından tercih ediliyor.
Güzelleştiren tarak: Mardinli kadınlar tarağın güzellik ve süs anlamına geldiğini düşünüyorlar. Tarak dövmesini de daha güzel görünmek için yaptırıyorlar.
Sağlık veren güneş: Genellikle el üzerine yapılan bu motif asalet, aydınlık ve umudu temsil ediyor. Güneşi bedeninde taşıyan kişinin sağlıklı bir hayatı olacağına inanılıyor.
Süslülere halhal: Ayak bileklerine taktıkları halhalları tarlada kaybetmekten sıkılan kadınlar kalıcı bir çözüm bulmuş ve halhalı dövme motifi haline getirmişler. Süsüne düşkün olanlar bu deseni tercih ediyor.
Tarak deseni, Güzel görünmek isteyen kadınlar yaptırıyor.
Nazardan koruyan göz: Nadir rastlanan motiflerden biri. Kem gözden, nazardan koruduğuna inanılıyor.

Genç kızlara ay: Genç kızların büyüdüklerinde ay kadar parlak ve güzel olmak için yaptırdıkları desen. Genellikle el üzerine yapılıyor.
Enerji için yıldız: El ve çene altına yapılan yıldız motifinin yaptırana olumlu enerji verdiğine inanılıyor.
Zehirli böcek ısırıklarından koruduğuna inanılıyor.
Tarlada koruyan böcek: Tarlada çalışırken zehirli böcekler tarafından ısırılmaktan korkanlar bu motifi tercih ediyor. Kadınlar tarlada çalışırken kendilerini korumak için yaptırıyorlar.

Beğenilmek için kalp: Karşı cinse kendini beğendirmek isteyen genç kızların tercih ettiği bir desen. Genellikle el, ayak ve göğüs üzerine yapılıyor.

MİSTİK BİR FİGÜR, RİTÜELDİR
Bölgedeki kadınların vücutlarına asırlardır yaptırdığı dövme geleneğiyle ilgili bir araştırma yapan Mehmet Sait Tunç, "Binlerce yıldır hangi aşiret bu bölgede yaşamışsa dövmeyi kendi bedeninde adeta mistik bir figür, bir ritüel olarak kullanmışlar ve halen kullanıyorlar. Bu figürlerin şekillerin hepsinin kendine göre bir yorumu ve bir anlamı vardır. Bu ritüelle beraber yaşar bölge insanı. Vücudunun bir yerine bir göz işaretini dövme olarak koyan biri, nazara göze gelmesin diye oraya koyar. Deq'te ısrar etmelerinin nedeni kendi yaşam biçimlerinden kaynaklanan bir figür olmasıdır. Eğer inanç açısından onlarla çakışan, örtüşmeyen bir tarafı olsa tabii ki bunu kullanmazlar. Kullandıklarına göre kendi yaşamlarıyla ilintili bir figür olarak, yaşam biçimi olarak değerlendirmek en doğrusu olur. Dövme sanatı kültürel yaşamın bir parçası; tamamlayıcısı adeta. Yalnızca dövmenin yaktığı ağıtlar, tuttuğu yaslar, anlattığı hikayelerle de yüzlerce yılın birikimini aktarıyor bölge insanı. Neden dövme yapıyorlar? Dövme yapmayı hangi toplumun kimden nasıl öğrendiği sorularını cevaplıyorlar. Şifa bulmak için, akrep sokmasın ya da kuma gelmesin diye yapılan dövmeler. Hepsinin ayrı hikayesi var. Kuraklık zamanı yapılan yağmur duaları, evlenme hikayeleri, ağıt ritüelleri."

TARİHTE DÖVME
Avusturya- İtalya sınırında dağlarda bulunan 10 bin yıllık “Buz Adam”ın bedeninde taşıdığı işaret ve 3 bin yıllık Mısır mumyalarında rastlanılan işaretlerle insanlar o dönemlerde de dövmeyi kullanmışlar.

Tarihte Eski Roma´da suçluları ve köleleri tanımaya yarayan dövmelere 19. yüzyıl İngiltere´sinde yaygınlaşmış, Akdeniz üzerinden gemiciler aracılığı ile Osmanlı denizcileri arasında yaygınlaşan dövme 17. yüzyıldan itibaren Yeniçerilerce bağlı bulundukları “orta”yı (bölük) simgelemek amacı ile yaptırılmaya başlanmış, Yeniçeri ocağı kapatılıncaya kadar sürmüştür.

NEZİR GÜNEŞ / MARDİN LİFE

Yorum Yaz