matesis
dedas

Büyükayrık (Meşkoka Mezzin) Köyünde Sosyal Hayat! Büyükyarık Köyü Nerede? Nasıl bir köy? Büyükyarık Köyü nereye bağlı?

Kızıltepe'den Viranşehir'e doğru uzanan E-24 Karayolunun yaklaşık olarak yirminci kilometresinden sola kıvrılarak Arıklı Köyü'ne kadar uzanan yola girdiğimizde, Büyükayrık'a kadar 4 kilometrelik bir yolumuz kalmıştı. Yaklaşık olarak bir kilometre sonrasında Arıklı asfaltından sağa kıvrılan ve sağlı sollu taşlıkların arasında süzülen üç kilometrelik yolu da tamamlayarak köye giriş yaptık.
  • 06.08.2021 14:12
Büyükayrık (Meşkoka Mezzin)  Köyünde Sosyal Hayat! Büyükyarık Köyü Nerede? Nasıl bir köy? Büyükyarık Köyü nereye bağlı?

    Her gittiğimiz köyde olduğu gibi ilk uğrak yerimiz, yine köy okulu oldu. 1962 yılında kurulmuş olan okulun önünde sohbet eden köy gençlerine verdiğimiz selamın ardından okulun bahçesine girdik. Bahçede oynayan çocukların arasında bulduğumuz köy öğretmeni Hakan Kaya'nın uzattığı eli kendimizi tanıtarak sıktık. Kısa süren hal hatır sohbetinin arasında yanımıza sokulan köy gençlerinden Abdulvahap Ege'nin sesinden dinledik, Büyükayrık'ı.   

    Köyün çeşitli nedenlerle çevreye göç verdiğini,

    Yazları sıcak, kışları ılık bir iklimi olan köydeki bitki örtüsünün step olduğunu,

    Geçim öğelerinin ise, tarım ve hayvancılığın yanı sıra nakliyecilikle oluştuğunu dinledik ilk olarak.

     Halen köyde bulunan 45 hanede yaşayan ve geçmişten gelen görenekleri günümüzde de sürdüren 250 kişilik nüfusun %75 oranda okur yazar olduğunu da öğrenmemizin ardından, sohbetimizin konusunu köy ve köylünün tarihine getirdik.

   Köy yerinde eski bir kilisenin olduğunu duyduğumuzda ise bu yapıyı bir an önce görebilme refleksiyle harekete geçtik.

  Siyah taşların hakim olduğu çevreden elde edilen taşlarla inşa edilmiş olan köy evlerinin aralarındaki sokaklardan, köy öğretmeni ve köylü gençlerle beraber yürümeye başladık. Tarihi kiliseye doğru yürürken, halen kozmopolit bir yapıda olan köye ilk yerleşen kişinin kim olduğunu sorduk ama bu soruya tam bir cevap alamadık.

  (Bu sorumuzun cevabını, daha sonra ilçe merkezinde karşılaştığımız ve Yayıklı Köyü'nün muhtarı olan Mehmet Salih Yiğit'ten dinledik.   Günümüz insanının ataları itibarıyla köy yerine ilk yerleşen kişi Saidê Ahmet (Yiğit) adındaki şahıs olmuş. Yaklaşık olarak 200 yıl önce köye yerleşen bu kişi, Başak Köyü'nü kuran Hacı Dırbaz'ın torunlarından biridir. )

   Köyün çok eskilere dayanan kuruluş tarihi ile ilgili herhangi bir bilgiyi edinemediğimizden olsa gerek görmeye gittiğimiz kilise, hayallerimizde bir harabe olarak canlanandı.

   Kilisenin önüne ulaşmamız pek uzun sürmedi. Hayallerimize yansıyan harabenin aksine, köy evlerinin çoğunluğunda olduğu gibi siyah taşlarla inşa edilmiş ve dimdik ayakta duran yapıyı görünce şaşırdık. Elimizdeki makinelarla çekmeye başladığımız resimler, ayakta kalmış olan yapıya duyduğumuz şaşkınlığı somutlaştırıyordu sanki. Kilisenin gerek içinde ve gerekse dışında gördüklerimizi resmetmemizin ardından, ilgimizi hemen yan tarafta bulunan suni gölete kaydırdık.  Kilisenin içinden açılan bir tünelle bağlantısı olduğu söylenen suni göletten algıladığımız görüntülerde ise, yüzyıllardır değişmediğini düşündürten bir yapı hakimdi. Ve işte bu yapıdan yansıyan ortaçağ havasını soluyor gibiydik…                          

    Etrafı siyah taşlarla örülü olan bu gölete diğer taraftan uzanan ve     yaklaşık olarak 300 metre uzunluğunda olan kanalı, kilise ile gölet ikilisini bir anlamda tamamlayan tarihi kanalı, göleti incelerken fark etmiştik. Yağmur sularının bir bölümünü içinde gizlediği sarnıçlarda tutan, diğer bölümünü ise gölete taşıyan bu kanal; yapıldığı zamanın insanında bulunan güç ve zekanın ne kadar uyumlu olduğuna bir kanıt olarak günümüze ulaşmıştı sanki…

     Yağmur sularından ayrıca, bu kanala taşınan suyla ilgili olarak bir başka konuyu da 70 yaşındaki Hacı Süleyman Yiğit'ten ve Yayıklı Köyü'nü ziyaretimiz esnasında dinledik. Halen Derik ilçesine bağlı olan Konur (Şeb) Köyü'nde doğan Şeb Suyu, uzun zaman önceleri ve arazi yüzeyinde açılan bir kanalla Büyükayrık'a akıtılmış. Büyükayrık Kanalına akıtılan ve Büyükayrık köylüsünün su ihtiyacını karşılayan bu uygulamada rol alan Şeb köylüsünün görevi ise bu kanalın bakımını üstlenmek olmuş. Bu görev karşılığında ve Büyükayrık köylüsünden, hasat zamanı elde edilen hububat ile yağ alan Şeb köylüsüne “Kerrağ” denilirmiş. Kerrağlık ise sadece Şeb köylüsü tarafından ve her yıl bir aile olmak üzere, sırayla yapılırmış.

       Köy gençleri ve köy öğretmeni ile tamamladığımız bu küçük gezintinin ardından etrafımızdaki herkesle esinleşerek köy okulunun önünde bırakmış olduğumuz aracımıza bindik.

       Tarihine bir açıklık getiremediğimiz kilisesi, tam anlamıyla tarih kokan göleti, insan gücü ile zekasına ispatmış gibi gölete uzanan kanalı ve siyah taşlardan inşa edilmiş evleriyle, kuzeyden bakıldığında düz bir ovanın içinde yer alıyormuş gibi duran, güneyden bakıldığında  ise, önündeki uçsuz bucaksız ovaya hükmeden  yükseklikteki bir kaleyi andıran Büyükayrık'ı, tüm coğrafik gizemiyle baş başa bırakarak dönüş yoluna koyulduk.         

MEHMET BEDİ DEMİR / MARDİN LİFE

Editör: Nezir Güneş

Yorum Yaz