tatlidede

Mavera Ne Demek? Mavera Anlamı Nedir?

2021 yılı Ramazan'ın girmesiyle TRT 1 Ramazan ayına özel sınırlı bölümden oluşan bir konsantre dizi yayınlıyor. Dizisinin ismi, Mavera: Hace Ahmet Yesevi'dir. Her gün saat 23:45'de başlıyor. Peki Mavera ne demek? Mavera anlamı nedir? Mavera kelimesi neyi ifade eder? Kökeni nedir? İşte cevabı...
  • 13.04.2021 22:15
Mavera Ne Demek? Mavera Anlamı Nedir?

TRT1 ekranlarında Ramazan ayına özel olarak yayınlanacak yeni bir dizi başlıyor. Son dönemlerde TRT ekranlarında izleyici ile buluşan diziler, birçok izleyici tarafından oldukça sıkı bir şekilde takip ediliyor. Ramazan ayına özel olarak Mavera: Hace Ahmet Yesevi dizisini ekranlara getirecek olan kanal, dizide Türk edebiyatının temellerini atan Ahmet Yesevi’nin hayatını konu alıyor.

Mavera dizisinin başrollerinde Görkem Sevindik, Necip Karakaya, Gökhan Atalay ve Korel Cezayirli yer alıyor. Peki dizinin adındada yer ala mavera ne demek? Mavera anlamı nedir? Mavera Türkçe mi, Arapça mı kökenlidir?

  • Mavera Kökeni

Mavera kelimesi Arapça'dan dilimize geçmiş bir kelimedir. TRT 1'in yeni dizisi Mavera: Hace Ahmet Yesevi ile daha çok merak edilmeye ve aranmaya başlandı. İşte mavera ne demek anlamı...

MAVERA NE DEMEK?

Mavera sözlük anlamında TDK'da "öte, görülen âlemin ötesi." demektir. Arapça (ﻣﺎﻭﺭﺍﺀ)
bir kelime olan Mavera, bir şeyin ötesinde, arkasında, gerisinde bulunan yer, zaman vb., öte anlamındadır.

  • Mavera Kelimesinin Cümle İçinde Kullanımı

Mâverâ-yı hüsn ü hikmet keşf olur her dem sana / Bak ne sûret gösterir seyreyle ibret perdesi (Karagöz Gazeli).

Eyüb’ün mâverâsı gözlerime bir kat daha nurlu göründü (Yahyâ Kemal).

Bilhassa secde demlerinde bir su uzaktan, mâverâdan sesleniyor gibiydi (Rûşen E. Ünaydın).

Görülen âlemin ötesi: Bu sülûk erbâbının yoktur nihâyet seyrine / Kanda ersen mâverâsına güzâr eyle yürü (İsmâil Hakkı Bursevî).

Kimse bilmez mâverâ-yı perdede hâli nedir / Kim bilirse mâsivâdan âkıbet cümle bezer (İsmâil Hakkı Bursevî).

Mâverâ-yı benefşevî (benefşî): Ultraviyole, mor ötesi. Mâverâü’t-tabîa: Fizik ötesi, metafizik.

  • Mavera Kelime İşaret Dili İle Gösterilmesi

Türk İşaret Dili
Parmak Alfabesiyle Gösterilişi

m a v e r a

MAVERA DİZİSİ KONUSU NEDİR?

Çekimleri Konya’da devam eden dizi de Söz dizisine damga vuran Görkem Sevindik başrol olacak. 6 bölümden oluşacak olan dizi İslamiyet’i Türkler’e anlatan Yesevi ve arkadaşlarının yaşadıklarına yer verecek. Türkçeye önem veren Ahmet Yesevi aynı zamanda büyük bir din Alimidir. Türk İslam tarihine damga vuran Hace Ahmet Yesevi’nin Bağdat’a gelir.

Yönetmenliğini Doğan Ümit Karaca’nın üstlendiği, tarihteki ilk Alperenlerin hikayesi Mavera, Yusuf Hemedani tarafından Bağdat’a gönderilen Hace Ahmed Yesevi’nin o dönem adeta küçük bir dünya olan Bağdat’ta verdiği dirlik ve beraberlik dersinin mücadelesini konu alıyor.

Mavera Dizisi Oyuncu Kadrosu;

TRT 1 Ekranlarında yayınlanacak olan dizinin başrol koltuğunda Hâce Ahmed Yesevi rolünde Korel Cezayirli yer alıyor. Diğer oyuncular ise şu şekilde; Görkem Sevindik, Yusuf Gökhan Atalay, Necip Karakaya, Tansel Öngel, Zara, Hasan Küçükçetin ve Ferit Kaya.

MAVERA NEREDE ÇEKİLDİ?

12 Nisan 2021 Pazartesi akşamı yayın hayatına başlayıp, 11 Mayıs Salı akşamı 30. bölümü ile final yapacak olan Mavera dizisinin çekimleri için dizinin konusu ile uygun olarak Konya ilinden yararlanıldı. Dizi çekimlerinin birçoğu Konya’nın Meram ilçesinde Karahüyük Mahallesi’nde gerçekleştirildi.

Mavera 2. Tanıtım (Ramazan Boyunca TRT 1'de)

Ekstra bir bilgi olarak aynı ismi taşıyan Mavera dergisi hakkında bilgi verelim.

MAVERA

1976-1990 yılları arasında çıkan aylık edebiyat dergisi.

Aralık 1976 - Haziran 1984 arasındaki ilk doksan bir sayısı Ankara’da, daha sonra İstanbul’da yayımlanan derginin kurucuları Rasim Özdenören, Cahit Zarifoğlu, Erdem Bayazıt, Mehmet Akif İnan, Alaeddin Özdenören ve Ersin Gürdoğan’dır. Bazı özel sayılarının birkaç ay birleştirilerek, 96. sayının iki aylık olarak (Kasım-Aralık 1984) yayımlanması dışında genelde düzenli bir neşir seyri olmuştur. Dergi 1990 yılına kadar yayımını sürdürmüş, ardından kapanmıştır (görülebilen son sayı Ağustos 1990’da çıkan 164. sayıdır).

Mavera’nın ilk sayısında kurucular adına Rasim Özdenören’in kaleme aldığı “Mavera” başlıklı yazıda önce “mâverâ” kelimesinin anlamı üzerinde durulmuş, kelimenin bilginin deneysel olmayıp sezgisel olduğunu ifade eden felsefî bir görüşü de içine aldığına dikkat çekilmiş ve edebiyatın, amacı kendinden ibaret olan bir çalışma alanı olarak görülmediği belirtilmiştir. Çıkış amacı ise “son birkaç on yıldır çok büyük aşamalardan geçerek bugün reddi mümkün olmayan bir düzeye ulaşan yerli düşüncemizin edebiyatına yeni açılımlar getirmek” olduğu ifade edilmiş, “Mavera, bir yaşama biçimi halinde öz uygarlığımızı yeniden yürürlüğe koyma davasını güdenlerin edebiyat alanındaki bir buluşma yeridir” denilmiştir (nr. 1, Aralık 1976, s. 46).

Dergiye yön verici isimler, sahip çıktıkları yerli düşünce anlayışını ve Batılı yazarları da izleyerek kazandıkları modern edebiyat zevkiyle biçimlendirdikleri orijinal ürünler ortaya koymuşlardır. Bu açıdan bakılınca şiir ve hikâyelerin yanında ilk sayılardan itibaren yayımlanmaya başlanan Cahit Zarifoğlu’nun “Yaşamak” başlıklı günlükleriyle Rasim Özdenören’in derginin fikrî arka planını veren, ortaya koydukları edebiyatın teorisine ilişkin yazıları önemli çalışmalardır. Edebiyatla uygarlık arasındaki paralelliğe dikkat çekilen “Ruhun Romanı”, “Ruhun Malzemeleri”, “Aşkın Edebiyat”, “Malzemenin Ruhu” gibi başlıklar taşıyan bu yazılarda Rasim Özdenören “İslâmî edebiyat” kavramı üzerinde de durarak ilgi çekici yorumlar yapmıştır. Bu yazılarda klasik İslâm edebiyatı ürünleriyle çağdaş İslâmî duyarlıklı yazarların eserleri karşılaştırılmakta, bugünkülerin, konusundan yazarlarının eleştirici tavrına kadar birçok bakımdan o dönem eserlerinden farklı olacağı ifade edilmekte, klasik edebiyatla bugünkü edebiyat arasında mukayese yaparken de eserin muhtevası yerine yazarın yazıya yansıyan İslâmî tavrına bakmanın daha anlamlı olacağı belirtilmektedir (“Yazarın Tavrı Önemlidir”, Mavera, nr. 8, Temmuz 1977). Dergide daha çok kavramlardan yola çıkarak yazdığı yazılarda yeni fikrî ayrıştırmalar yaptığı görülen Rasim Özdenören’in gelenek kavramını yorumladığı, dile bakış açılarını izah ettiği ve kendileri hakkındaki bazı polemiklere cevap vermek üzere yazdığı yazılar da bu bağlamda anılması gereken çalışmalardır.

Dergide şiir, hikâye, günlük, deneme, eleştiri türündeki ürünlerin yanında farklı kişilerle yapılmış konuşmalara, edebiyat, sanat, kültür, politika konularındaki açık oturumlara da yer verilmiş, bu açık oturumlarda edebiyatta evrensellik ve yerellik, çağdaşlık kavramı, siyaset ve sanat, millî sinema, mimari, hat sanatı ve hikâye sanatı gibi konular tartışılmıştır. İlk sayıdan başlayarak derginin gövdesini oluşturan ana bölümden sonra yer alan “Çeşitlemeler” kısmında edebiyat ve sanatın aktüel konu ve olaylarına değinilmiştir. 17. sayıdan itibaren Cahit Zarifoğlu bu kısımda açtığı “Okuyucularla” sayfalarında, gelen mektupları değerlendirmiş, kendine has üslûbuyla bu sayfaları derginin merakla okunan bir bölümü haline getirmiştir.

İlk yıllarda hemen bütünü sanat ve edebiyata ayrılan dergide zamanla aktüel ve politik konular da yer tutmaya başlamış, İslâm dünyasında olup bitenlere geniş yer ayrılmıştır. Böylece kalabalık bir okuyucu kesimine hitap etmeye başlayan derginin tirajı dört beş binlere doğru yükselmiş, bazı yazarlarının da katıldığı bir Afganistan seyahatinden sonra renkli orijinal fotoğraflar kullanılarak hazırlanan ve iki baskı yapan “Afganistan Özel Sayısı”yla (nr. 62, Ocak 1982) tiraj 10.000’e ulaşmıştır.

Ölümleri dolayısıyla Fethi Gemuhluoğlu (nr. 12, Kasım 1977), Necip Fazıl Kısakürek (nr. 80-82, Temmuz-Ağustos-Eylül 1983) ve Cahit Zarifoğlu (nr. 129, Eylül 1987) için özel sayılar hazırlayan derginin 46. sayısı “Hikâye”, birleşik 92-95. sayıları “Tasavvuf Özel Sayısı” olarak çıkmıştır. Televizyon kültürü üzerine geniş bir fikrî yelpazeden isimlerin katılımıyla gerçekleştirilen soruşturma 71. sayıda yayımlanmıştır.

Başlangıçta çeviriden çok yazarlarının ürünlerine dayanan bir dergi olması kararlaştırılan Mavera yayımladığı üç dört çeviri yazı dışında uzun süre bu ilkesine bağlı kalmış, derginin geçmiş sayılarının değerlendirildiği 100. sayıdan sonra Thomas S. Eliot ve Ezra Pound’la yapılmış uzunca iki konuşmanın çevirisi 101 ve 108. sayılarda çıkmıştır. Derginin bu döneminde Bilge Karasu ile sanatı üzerine yapılmış bir konuşma ve “Kapitalistleşme Sürecinde Edebiyat Dergileri” konulu bir soruşturma, “İnsan-Makine İlişkileri” ile Sezai Karakoç’un “Fecir Devleti” şiiri üzerine yapılan oturumlar bulunmaktadır. Dil konusunda süregelen tartışmalara taraf olmayacağı belirtilen dergide orta bir yol izlenmiştir.

Çekirdek kadroyu oluşturan ve daha önce Diriliş, Edebiyat gibi dergilerde de yazmış olan kurucu yazarların yanı sıra aralarında Osman Sarı, İsmail Kıllıoğlu, Mehmet Maraşlıoğlu, Mehmet Kahraman, Mehmet Atilla Maraş, Kadir Tanır, Atasoy Müftüoğlu, Bahri Zengin gibi isimlerin de bulunduğu çok sayıda yazarın katkılarıyla yayımına devam eden Mavera’da 40’lı sayılardan itibaren Mustafa Çelik, Recep Seyhan, Ramazan Dikmen, Adnan Tekşen, Âlim Kahraman, Ali Haydar Haksal, Mustafa Özçelik, Osman Özcan gibi isimlerden oluşan yeni bir yazarlar kuşağı belirmeye başlamıştır. Mehmet Ocaktan, Alaeddin Soykan, Mustafa Ruhi Şirin, Necmettin Turinay, Fehmi Koru, Mehmet Çağlar, Meral Maruf, Seyfettin Ünlü, Ömer Lekesiz, İlhan Kutluer, Osman Bayraktar, İhsan Işık dergide ürünleriyle görülen diğer belli başlı isimlerdir. Ayrıca Hasan Aycın çizgileriyle, Özkul Eren hazırladığı kapak desenleriyle dergiye katılmıştır.

Yorum Yaz