tatlidede

Mazlumun Ahı ve Bozuk Maya !!! Ahlak ve Maneviyat

Mazlumun Ahı ve Bozuk Maya !!!  Ahlak ve Maneviyat

                                 Mazlumun Ahı ve Bozuk Maya !!!  Ahlak ve Maneviyat

                               

            Herkesin ömrünün belli evrelerinde unutamayacağı dönemler,acı-tatlı,kolay-zor ve inişli-çıkışlı zamanları-anıları  vardır ve olmuştur.Değişik ölçülerde soğuklarla da karşılaştığı da kesindir.Lakin toplum olarak Şubat 2023’ün 6’sı olan Pazartesi gününün o sabah saat 04:17 sonrasında yaşadığımız kanları donduran O  Zemheri soğuğunu  unutamayacağız.Günlerdir millet olarak içimiz buz kesti.Ben ömrümde hiç bu kadar üşüdüğümü hatırlamıyorum.Maalesef etkisi  hala devam ediyor ve edecek gibidir.Neden bunu söylüyorum? Çünkü bir sürecin sonrasında yansımalar iyi olursa, geçmiş bir nebze unutulabilir ,aksine olumsuzluklar öne çıkarsa unutmak biraz zor olmaktadır. Hani “Sinek ufaktır,lakin mide bulandırır” derler ya,işte o mide bulandıran sinekler,bir çok olumlu sonucu bulandırdığını görüyoruz.Bu da bir yönüyle Ahlak ve Maneviyat anlayışının zayıflığından kaynaklandığını söyleyebilirim.Neyi ima ettiğimi merak edenler için söylüyorum.Depremzedelere uygulanan fahiş ev  kiraları  ve eşya taşıma ücretleri..İnanın bu davranışlar o insanların yaşadığı büyük acılardan daha fazla acı verdiği kesindir.Yazıklar olsun diyerek……..devam edeyim.

                 Ülke olarak Kahramanmaraş merkezli  deprem sonucunda,şu 15 günlük süre içerisinde afadzede kardeşlerimizin ve ülke olarak yaşadıklarımız  yetmezmiş gibi, sonrasında tezahür eden bazı (kişiliksiz davranış ve yaklaşımlar) hastalıklar üzüntü vericidir.Şu yazımda sadece iki konuya değinecek, sonrasında daha çok söyleyeceklerimizin  olacağı kesindir.Neden kişiliksiz nitelemesini kullandığımı şu tanımlamaları söyleyince anlayacak,hak vereceksiniz.Sahtekar Müteahhitler-Müteahhit geçinenler (Doğru çalışanları tenzih ederim),fahiş fiyatlarla mekan ve ev kiralayan ve yüksek meblağlarla taşımacılık yapan acımasız kurnaz tilkiler….Müteahhitleri şimdilik çöpe atarak diğer sinek ve tilkilerden bahsedeyim.Hiç bir şeyin (korkunun-çekincenin) hesabını yapmadan,her alanı  ve her noktası risk-tehlike kokan deprem bölgesine en uzak yerlerden çıkıp gelenler,birbirlerine haber salıp çağıranlar,işbirliği şeklinde,belli ki hazırlıklı olarak  (kamyon,asansör,elemanlarla)  üşüşmüş durumda. Aslında bu durumlar bize kuzu postuna bürünmüş aç kurtlara benzeyen sözde  insanların nasıl bir Bukalemun  gibi şekil değiştirdiğini göstermektedir.

                 Deprem sonrası kira ve taşımalarda fahiş ve astronomik artışlar yapanlara karşı depremzedeler  adına bütün vatandaşlar karşı çıkmalı tespit edilenler kolluk kuvvetlerine bildirilmelidir. Böyle bir durum afet üzerinde fırsatçılıktır, insanlıkla alakası yoktur.Afetzedeler üzerinden hiç kimsenin kazanç, prim sağlama yoluna tevessül etmeye hakkı  da yoktur. Afetzedelerin taşınma sürecinde fahiş fiyat uygulayanların önüne geçilmeli,bağlı oldukları oda temsilcileri ve sektör paydaşları, nakliye firmalarıyla temaslar sağlamalı,gerekirse buradan çıkartılmalıdırlar.Kötü bir kişi bütün ailenin adını kötüye çıkaracağı kesindir.Ferdi çalışanlara karşı ise kesinlikle kolluk kuvvetleri ciddi önlemler almalıdır.Vicdan meselesi olan bu yaklaşımlar sonradan çıkaracağı sızı büyük olacaktır. Krizi fırsata çevirmeye çalışanlar bilmelidirler ki,bu şekilde (sözde kazanç) elde ettikleri bu paralardan ne kendileri nede yakınları hayır göremeyecektir.Mazlumun ahı ağırdır,büyüktür ve aynı zamanda kısa zamanda karşılık bulduğu  da açıktır.Fitil fitil çıkar,benden söylemesi… Peki Soruyorum…

                Ne yapmaya çalışıyorsunuz? Siz nasıl bir varlıksınız? Bu zor durumda olan kardeşlerimize millet evini açarken,ekmeğini bölüşürken sizin bu fırsatçılığınız neyin nesi? Ben var ya ben sizleri, mazlumun , mağdurun  ve acizlerin durumundan faydalanmaya çalışan, basit,çirkin,seviyesiz, vampir,tilki ve sansar kılıklı Ahlaksızlar olarak niteliyor ve en basit şekliyle kınıyorum…Bir saniye öncesine göre hayatı alt üst olan,evi yıkılan,eşyası yok olan,evladını,annesini bir yakını veya kendini kaybetmiş,yalnız kalmış olan, evladının “Bizi buradan götür” eşinin “başka yere gidelim” diyen, bir şekilde hayatına devam diyebilen,içi yanmış,acı-tatlı bir çok anısını toprağa gömmüş bu insanlara bu şekilde davranmak normal bir durum  olmayıp,resmen toplumu tehdit eden,insanlar arası güveni yok eden iğrenç bir iç hastalıktır.Ben bu durumu İnanç eksikliği, Ahlak ve Maneviyat zayıflığının tezahürü olarak niteliyorum.

            Toplumsal yaşamın her alanına girmek üzere veya girmiş olan ve artarak devam eden kronik bir hal ve sorun haline dönüşen (Bana necilik,bana gelsin de nasıl gelirse gelsin,Ahlak ve Maneviyattan uzak) bu hastalıklara karşı,önlem alınmaz ve önüne geçilmez ise,ciddiyetle  gerekirse toplumsal bir seferberlik uygulayarak,toplumsal baskı ve Hukuk Kuralları devreye sokulmaz ise, hepimiz bu sarmalın içerisinde kaybolacağımız kesindir.Unutulmamalıdır ki,bizi biz yapan,inancımızın gereği ve dinimizin en güzel süsü olan Ahlak ve Maneviyat,,İnsana su-hava ve güneş kadar önemli bir ihtiyaçtır.Kamil insan olma olgusunun göstergeleridir.

             “Bütün milletimiz ve şehirlerimiz aynı şekilde ve daha fazlasını yaptığına inanıyor,affınıza sığınarak bir örnek  Mardin’den vermek istiyorum”

            “  “Asrın felaketi”  olarak adlandırılan afetin ardından birçok vatandaşın evi yıkılmış,hasar görmüş, maddi ve manevi olarak zor bir duruma düştüğünü hepimiz gördük. Bu durumu fırsat bilen kişiler kira ve ev fiyatlarında artışa gitmiş,taşımacılık yapanlar fırsattan istifade uçuk ücretler talep etmeye  çalıştığını  da gördük. Lakin birçok ilde fiyatlar yüzde yüze yakın artarken, aksine gururlanarak ifade etmeliyim ki,memleketim olan  MARDİN’de kira ve ev fiyatları sabit tutuldu,artırılmadı. Depremzede vatandaşları ailesi olarak gören Mardin halkı kira fiyatlarında artış yapmak yerine depremzedelere evlerini  ücretsiz  olarak açtı. Bazı vatandaşlar ise depremzede vatandaşların kira ücretlerini ödemek için Emlakçılar ile iletişime geçti.STK’lar ve istisnasız  bütün vatandaşlar  canı gönülden iyilikte adeta yarışarak  30 bine yanın kardeşlerine  kucak açmışlardır.”

                Sonuç olarak,,,İnsanların gözyaşları,üzüntüleri  ve acıları üzerinden kendine mutluluk ve çıkar sağlayanlar ve buna  insani ticaret diyenler,(Kusura bakın diyorum)bu yaptıklarınızın insanlıkla uzaktan-yakından alakası olmadığı gibi düpedüz hayvanlıktır.Çünkü hayvanlar sadece kendi nefsinin hesabını yapmaktadır.İçmek için suya eğilmiş bir insana yılan bile saldırmıyor be, sizler yılandan da betersiniz.Haa.. Unutmadan şunu ifade edeyim. Sizler geçmişinde ve kökeninde bu pislikleri hiçbir zaman barındırmamış Ahlaklı-Maneviyatçı  ve Yardımsever Milletimizin bir parçası olmayacak ve yer edinmeyeceksiniz.Toplum olarak takipçiniz olacak,bu hastalığınızın içimize sinmesine İnşaallah müsaade etmeyeceğiz.Mayanız bozuk ise yeriniz çöplüktür,buyurun yerinize diyorum.

              ” Maya bozuk oldu mu, hangi süte çalınsa o maya tutmaz”.Kalın sağlıcakla..

 

Editör: Osman Yıldız

Yorum Yaz