Memet Fuat kimdir? Memet Fuat kitapları ve sözleri
Eleştirmen, Yazar, Yayıncı, Çevirmen, Voleybol Antrenörü, Eğitimci Memet Fuat hayatı araştırılıyor. Peki Memet Fuat kimdir? Memet Fuat aslen nerelidir? Memet Fuat ne zaman, nerede doğdu? Memet Fuat hayatta mı? İşte Memet Fuat hayatı... Memet Fuat yaşıyor mu? Memet Fuat ne zaman, nerede öldü?

Tam / Gerçek Adı: Mehmet Fuat Bengü
Doğum Tarihi: 16 Şubat 1926
Doğum Yeri: Erenköy, İstanbul, Türkiye
Ölüm Tarihi: 19 Aralık 2002
Ölüm Yeri: İstanbul, Türkiye
Memet Fuat kimdir?
Edebiyat eleştirisi yazıları ile tanınan bir edebiyat adamı ve voleybola katkıları ile tanınan bir spor adamıdır. 1960’da De Yayınevi’ni kurdu. Yeni Dergi adlı edebiyat dergisini çıkardı. Altınyurt Voleybol Takımında antrenörlük yaptı ve amatör takımın deplasmanlı lige yükselmesini sağladı. Nazım Hikmet’in hayatı ve eserleri hakkında eserler verdi. Nazım Hikmet'in üvey oğludur.
16 Şubat 1926’da İstanbul’da, dedesi Mehmet Ali Paşa’nın Erenköy’deki köşkünde dünyaya geldi. Babası sanat eleştirmeni Vedat Örfi (Bengü), annesi Piraye Hanım’dır. O doğmadan önce yurtdışına giden babasını ilk kez beş yaşında iken gördü. Annesinin ünlü ozan Nazım Hikmet ile birlikteliği sırasında onlarla birlikte yaşadı. 1932’de anne ve babasının boşanmasının ardından annesi, Nazım Hikmet ile 1935 yılında evlendi. 1938’de üvey babası Nazım’ın tutuklanıp 15 yıl hapis cezasına mahkum edilmesinden sonra yaşamını dedesi Mehmet Ali Paşa’nın köşkünde sürdürdü.
Erenköy 38. İlkokulu'nda, Kadıköy 1. Orta'da, Robert Koleji'nde ve Haydarpaşa Lisesi'nde okudu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne 1946’da kaydoldu.
Nazım Hikmet'in etkisi ile yöneldiği edebiyat alanında Memet Fuat adıyla tanınmaya başladı. 1946’da ilk kitabını Tuna Baltacıoğlu ile birlikte yayımladı. Aşk ve Sümüklüböcek adlı kitabın ilk yarısında Baltacıoğlu’nun, ikinci yarısında Memet Fuat’ın öyküleri yer alıyordu.
1950'de Tuna Baltacıoğlu ve Oktay Verevler ile birlikte Memleketimizde ve Dünyada Kitaplar adlı bir dergi çıkardı. 1951 yılında ikinci kitabı Yaşadığımız yayımlandı. Aynı yıl, üniversiteyi tamamlamasından önce dedesi Mehmet Ali Paşa’yı kaybetti ve aile, maddi sıkıntı içine düştü. Yeditepe Dergisi’nde yayınladığı denemeler ile adını duyurmaya başladı. Üniversiteyi bitirince İstanbul’daki okullarda yardımcı öğretmen olarak çalıştı. Nazım Hikmet ile ilişkisi nedeniyle Milli Eğitim Bakanlığı’nda çalışmayı sürdüremeyince özel İngilizce dersleri verdi, kitap çevirileri yaptı. John Steinbeck, Erskine Caldwell, Jack London’dan öyküler, Walt Whitman’dan şiirler, Varlık Yayınları’na Edgar Allan Poe’dan, Katherine Mansfield’den öyküler çevirdi.
Gençliğinde yaşadığı akciğer rahatsızlığı sebebiyle askerliğe başladığı yedek subay okulundan çürük raporuyla çıkarıldı. Çocukluğundan beri tanıştığı ve Piraye'nin de akrabası olan İzgen Öksüzcü ile Edebiyat Fakültesi'ndeki arkadaşlıkları evlilikle noktalandı. Bu evlilikten 25 Temmuz 1961'de oğulları Kenan doğdu.
1959'da dergilerde çıkan eleştiri yazıları nedeniyle Ataç Eleştiri Armağanını kazandı. O sırada eniştesi Metin Yasavul ile De Yayınevini kurdu. Yayınevinin ilk kitabı olarak 1960’da Düşünceye Saygı’yı yayımladı ve bu eser, 1961 Türk Dil Kurumu Deneme-Eleştiri Ödülü’nü kazandı. Yayınevi, 1960 - 1980 yılları arasında, 20 yılda birçok kitap yayımladı. Yeni Dergiyi çıkardı.
İstanbul Altunizade mahallesinde Altınyurt Spor Klübü'nde çocuklara futbol öğretti, turnuvalar düzenledi. Daha sonraki yıllarda yardımlaşmaya dayanan bir takım sporu olan voleybolu seçti. Altınyurt Voleybol A Takımını deplasmanlı voleybol ligine taşıdı. Tam 10 yıl amatörlükten hiç ödün vermeden, yeni genç oyuncular yetiştirerek bu ligde kalmayı başardı. 1972 - 1980 yılları arasında genç, ümit, büyükler ve üniversite erkek ulusal takımlarını turnuvalara hazırladı. 1979 - 1982 yılları arasında Anadolu Hisarı Gençlik ve Spor Akademisi'nde voleybol dersleri verdi.
1980 - 1983 yılları arasında Yazko Edebiyat Dergisi’ni yönetti. 1981'de Adam Yayınları'nın yerli yayınlar editörü oldu. Nazım Hikmet’in, Orhan Veli’nin yapıtlarının yeniden basılmasına öncülük etti. 1985’te yayımlanmaya başlayan “Adam Sanat” dergisinin genel yayın yönetmenliği görevini 1999’a kadar sürdürdü. 1992’de "Çağdaşımız Makyavel" adlı kitabıyla Sedat Simavi Ödülü’nü Gülten Akın’la paylaştı.
1990'larda önce 1990 yılında bir ameliyatta kız kardeşi İzgen'i, arkasından da 1995 yılında annesi Piraye'yi yitirdi. 1995'te kendisi solunum yetmezliğinden yoğun bakıma alındı. Yoğun bakım sonrasında öldüğü güne kadar evinde çalışmaya devam etti. Bu sırada yazdığı ve derlediği birçok eseri yayımlandı. 1995’te kendisine Kültür Bakanlığı “Kültür ve Sanat Büyük Ödülü” verildi. 1996’da bunu “Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülü Altın Madalyası” izledi. 1997’de “Yaşasın Edebiyat” dergisinin yaptığı soruşturmada “Gölgede Kalan Yıllar” adlı yapıtı “Yılın Kitabı” seçildi. 1999'da ikinci kez girdiği yoğun bakımdan çıkar çıkmaz tutmaya başladığı güncesi, ölümünden sonra “"Ölünceye Kadar"” adıyla iki cilt olarak yayımlandı. 19 Aralık 2002'de akciğer yetmezliğinden yaşamını kaybetti. Karacaahmet Mezarlığı'na defnedildi .
Memet Fuat Kitapları - Eserleri
- Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi 1
- Nazım Hikmet
- Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi 2
- Güzelin Yararlısı
- Nazım Hikmet: Portreler
- Tiyatro Tarihi
- Pir Sultan Abdal
- Nazım Hikmet Üstüne Yazılar
- Karacaoğlan
- A'dan Z'ye Nazım Hikmet
- Namık Kemal
- Adlin - Adam Düzyazı Klasikleri
- İkinci Yeni Tartışması
- Orhan Veli
- Ahmet Haşim
- Bir Ayrılışın Öyküsü
- Yazarlığın Eteklerinde
- Dil Üstüne
- İki Yönlü Yozlaşma
- Türk Edebiyatı 1967
- Sana Deliler Gibi
- Türk Yazınından Seçilmiş Eleştiri Yazıları
- Yunus Emre
- Unutulmuş Yazılar
- Yaşlı Bir Şaire Mektuplar
- Tevfik Fikret
- Türk Edebiyatı 1966
- Eleştiri Üstüne
- Dadaloğlu
- Şinasi
- Köroğlu
- Yaşadığımız
- Aykırılıklar
- Gölgede Kalan Yıllar
- Din ile Felsefe
- Çağdaşımız Makyavel
- Düşünceye Saygı
- Türk Edebiyatı 1969
- Türk Edebiyatı 1968
- Türk Edebiyatı 1965
- Türk Edebiyatı 1963
- Türk Edebiyatı 1964
- Özgünlük Avı
- Dünya Yazınından Seçilmiş Çeviri Şiirler
- Duyumsanmayan Karanlık
- Sömürüsüz Bir Dünya
- Tribünden Palavra Anılar
- Demokrasi Kültürü
- Kültür Alışverişi
- Eğitim Sorunu
- Kitap Eleştirileri
- Toplum İle İnsan
- Ölünceye Kadar-Günce 2
- Ölünceye Kadar-Günce 1
- Eleştiri Üstüne
- Çoğunluğun Gücü
- Türk Edebiyatı 1972
- Türk Edebiyatı 1970
- Türk Edebiyatı 1971
- Unutulmuş Yazılar
- Eleştiri Sorumluluğu
- Biçemden Biçeme
- Çağını Görebilmek
- Tartışmalar
- İncelemeler /Memet Fuat
Memet Fuat Alıntıları - Sözleri
- Santkârın iyisi, eserlerini seyirci ile beraber seyreder. (Güzelin Yararlısı)
- Sevdiğini üzmemek için doğruyu gizleme! Çünkü bir vakit gelir ki sevdiğin o gizlediğin haberi öğrenirse korktuğundan fazla üzülür. (Namık Kemal)
- Deli eder insanı bu dünya; Bu gece, bu yıldızlar, bu koku, Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç (Orhan Veli)
- Sanatçıları kişiliklerinden soyutlayarak ele almak, bazı yöntemlercr savunuluyorsa da, aslında çok yanlış bir yaklaşımdır (Nazım Hikmet Üstüne Yazılar)
- Âteş gibi bir nehr akıyordu Ruhumla o ruhun arasından... (Ahmet Haşim)
- ...Ve işin en aşağılık tarafı şu ki yavrum galiba yalnızlığa alışıyorum... (Nazım Hikmet: Portreler)
- Yanılma özgürlüğümü yitirmek istemem. Sorular sorup yanıtlar aramanın tadı bambaşkadır. Bir yanıt bulabilirsem, bunun doğru yanıt olduğunu da düşünmem. Başka bir söyleyişle, bir yanıt bulmak değil de, bit yanıta yaklaşmaktır yaptığım. (Nazım Hikmet Üstüne Yazılar)
- " Tahir olmakta ayıp değil , Zûhre olmak da.. Hatta sevda yüzünden ölmekte ayıp değil.." (Nazım Hikmet)
- bütün hazları tattım, kitapları okudum, ah, kandırmadı; kaçmak, kurtulmak istiyorum. (Dünya Yazınından Seçilmiş Çeviri Şiirler)
- Bir de rakı şişesin de balık olsam. (Orhan Veli)
- Yasaklar konur, her türlü yayın, devlet eliyle yapılır, sanatçılar denetlenir, uyumsuzluk gösterenler ülkeden çıkarılır, cezaevlerine atılır, hatta öldürülür. Sonunda başarılı ya da başarısız, ama “iktidar”daki dünya görüşünün parelelinde bir sanat yaratılır. Demokrasiyle yönetilen ülkelerde ise böyle bir uygulama söz konusu değildir. (İki Yönlü Yozlaşma)
- İnsanları konuşturmamak, susturmak, düşündüklerini söyletmemek için bir sürü engel çıkarıyorsunuz... Sorunların tartışılmasına, doğruların araştırılmasına kesinlikle karşısınız... Aykırı bir görüş ileri sürenler, bilim insanları bile cezaevlerinde... Düşünen insanları neden yıldırmak, susturmak istiyorsunuz? “Voltaire tutuklanamaz!” diye bir söz vardır... Bir Fransız general, bir devlet adamı söylemiş... Hem devlet adamı, hem de general... Düşünün... Korkmayın canım, bir şey olmaz... (Cumhuriyet - 1 Şubat 1995) (Sömürüsüz Bir Dünya)
- Peyami Safa bu romanını ilk basıldığında Nâzım Hikmet’e adamış,ayrıca “Kara sevdayla” diye imzalayarak vermişti. (A'dan Z'ye Nazım Hikmet)
- Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya. Ona sorarsanız : ' Lafı bile edilmez, mikroskobik bir zaman.' Bana sorarsanız : ' On senesi ömrümün." Nazım Hikmet (Güzelin Yararlısı)
- "Dert çok... Hemdert yok... Yüreklerin kulakları sağır. Hava kurşun gibi ağır! " (Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi 1)
- "Onu sevmenin sözcükleri olmamıştır. " (Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi 2)
- "Bir akarsu geçiyor uykunun yanı başından Silmiş bellekten ölümlü düşünceleri... " (Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi 2)
- Türkiye’de okurlar da, tıpkı seçmenler gibi, ne kadar güçlü olduklarını bir türlü anlayamamışlardır. (Cumhuriyet, 4 Şubat 1995) (Sömürüsüz Bir Dünya)
- Bir sanatçı eleştiri gücü ne kadar yüksekse, o kadar iyi sanatçıdır. (Güzelin Yararlısı)
- "Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında; Yekpare, geniş bir anın Parçalanmaz akışında. Bir garip rüya rengiyle Uyuşmuş gibi her şekil, Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil. Başım sükutu öğüten Uçsuz bucaksız değirmen; İçim muradına ermiş Abasız, postsuz bir derviş. Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim, Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim." (Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi 1)