tatlidede
tatlidede

Michael Köhlmeier kimdir? Michael Köhlmeier kitapları ve sözleri

Yazar, Müzisyen Michael Köhlmeier hayatı araştırılıyor. Peki Michael Köhlmeier kimdir? Michael Köhlmeier aslen nerelidir? Michael Köhlmeier ne zaman, nerede doğdu? Michael Köhlmeier hayatta mı? İşte Michael Köhlmeier hayatı...
  • 07.10.2022 21:00
Michael Köhlmeier kimdir? Michael Köhlmeier kitapları ve sözleri
Yazar, Müzisyen Michael Köhlmeier edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Michael Köhlmeier hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Michael Köhlmeier hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Michael Köhlmeier hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 15 Ekim 1949

Doğum Yeri: Hard, Avusturya

Michael Köhlmeier kimdir?

Doğum: 15 Ekim 1949 (65 yaşında), Hard, Avusturya

Eşi: Monika Helfer (e. 1981)

Eğitim: Marburg Philipps Üniversitesi

Şarkılar: Oho Vorarlberg

Albümleri: Sagen Stmk.

Çocukları: Paula Köhlmeier

Michael Köhlmeier Kitapları - Eserleri

  • Tanrıların Masalları
  • Aşk ve Uyku
  • Perilerin Şarkısı
  • Gül Parmaklı Şafak
  • Die Nibelungen
  • Odysseus'un Oğlu Telemakhos

Michael Köhlmeier Alıntıları - Sözleri

  • “Sen sensin ve sadece sensin. Bunu kimse senden alamaz ve kimseden ödünç alamazsın.” (Odysseus'un Oğlu Telemakhos)
  • "Şımarık insanlardan fazla nefret ettiğim pek az şey vardır." (Odysseus'un Oğlu Telemakhos)
  • Savaş, çürütür. Hem de her şeyi: Şehirleri, tarlaları, ticareti, insan ruhunu, hatta insan aklını. (Tanrıların Masalları)
  • ...yılların yıprattığı kalbini ona açtı. (Odysseus'un Oğlu Telemakhos)
  • İnsanoğlunun kalbini kim tanıyabilir ki? Bir tek Hermes. O Psychopompos, yani ruhların kılavuzudur, ölülerin ruhlarına Hades'e giderken yol gösterir. Onların şikayetlerini bilir. Peki ruhlar nelerden şikayet ederler? Yaşarken bastırdıkları arzularından şikayet ederler. Ve insanların karakterini bastırılmış arzulardan daha iyi ortaya koyan bir şey yoktur. Hermes, Olimpos'un insan sarrafıdır. İnsanların istek ve arzularını suratlarından okur. (Aşk ve Uyku)
  • Belki de her şey olacağına varmıştır artık... Gözlerini kapadığın zaman ufuk çizgisi üzerine üzerine gelmiyor, gökyüzü de başına çökmüyor artık. (Odysseus'un Oğlu Telemakhos)
  • Öküz Zeus'un bir sembolüdür, eşek ise Kronos'un. İkisi birlikte yaz ve kış mevsimlerini, yani bir yılı simgelerler. (Tanrıların Masalları)
  • Akhilleus'un neredeyse tüm vücudu ölümsüz olmuştu (peri annesinin onu fırında pişirmesi sayesinde) sadece Thetis'in (annesi) onu fırına tuttuğu yer, topuğunun arkasındaki kiriş, hâlâ insani özellikler gösteriyordu, ölümlüydü. Topukta son bulan bu kirişin ismini herkes bilir: "Aşil tandunu." (Tanrıların Masalları)
  • İnsan ruhunun bir şeyin olmuş olabileceği karşısında gösterdiği tepki, bir şeylerin olabileceği düşüncesi karşısında gösterdiği tepkiden çok daha şiddetlidir. (Tanrıların Masalları)
  • “Es war nicht zu spüren, daß die Welt begann. Und so wußte er nicht, wann und wo sie begonnen hatte.“ (Die Nibelungen)
  • Odysseus kişiliğinde "arayan insanı" simgeleştirmiştir; evlerini, aşklarını arayan insanları, fakat belki de ne aradığını bilmeyen arayan insanları. (Tanrıların Masalları)
  • Mitolojide yapılan davranışların istisnasız tümü kişiseldir. Herakles yaptığı işlerin tümünde sadece kendisini düşünüyordu. Düşmanlarını öldürmesinin tek sebebi, kendi düşmanları olmalarıydı. Toplum refahı gibi konular aklından bile geçmiyordu. İnsanlara yardım etmesinin tek sebebi, onların kendisine sempatik gelmeleriydi, yoksa haklı olmalarından dolayı değil. (Aşk ve Uyku)
  • Yanında kaldığı takdirde, asla ölmeyeceğine dair söz vermişti ona peri kızı. Aşkın verebileceği en büyük sözün bu olduğunu biliyordu adam... (Odysseus'un Oğlu Telemakhos)
  • "...çünkü Pandora Aşk Tanrıçası kadar güzeldi. Pandora yanında bir kutu getirmişti. Bu kutunun içinde tüm acılar ve dertler bulunuyordu: insanlara ıstırap çektirmek üzere yeryüzüne dağılmayı bekliyorlardı. Prometheus kardeşine şöyle dedi: "Pandora'nın kutusunu kapalı tut. Onu sakın açma." Fakat Epimetheus bir kez daha kardeşinin öğüdüne kulak vermedi. Kutuyu açar açmaz, tüm dertler ve acılar dünyaya dağılıverdi. Prometheus atılıp kapağını kapadı, fakat en altta bulunan 'umut' içeride kalmıştı. (Tanrıların Masalları)
  • "...özlemin yok olması da mümkün değildir, olsa olsa biçim değiştirir ve başka bir kalıpta varlığını sürdürür." (Tanrıların Masalları)
  • Artık ne bir hikâye anlatan, ne de bir hikâye anlatılmasına izin veren donuk, kara toprağın üzerinde yürür gibiydi. (Odysseus'un Oğlu Telemakhos)
  • Yasaları yapan zaten kendisiydi. Yargıç Theseus, devlet adamı Theseus'u yargılıyordu. (Aşk ve Uyku)
  • Tanrılar bakıştılar ve Hermes dedi ki: "İnsanlar böyle işte...sözlerine sadıklar. En azından bazıları." (Tanrıların Masalları)
  • Savaş çürütür. Hem de her şeyi: Şehirleri, tarlaları, ticareti, insan ruhunu, hatta insan aklını. (Tanrıların Masalları)
  • Amazonların Kraliçesi Hippolyte onlara ev sahibeliği yapıyordu. "Sizler ne kadar yakışıklı erkeklersiniz böyle!" diyordu Theseus ve Peirithoos'a. Kahramanlarımız bu sözler karşısında oldukça utanmışlardı, çünkü geldikleri yerde kadınların erkeklere böyle iltifatlar yapmasına alışkın değillerdi. Hippolyte ve sevgilisi Antiope, kahramanlarımız ile ilgileniyorlardı. Bir süre daha burada kalmaları için ricada bulunuyorlardı onlara. Hiçbir eksiklik hissetmemeleri için ellerinden geleni yapacaklardı. "Kalalım mı?" diye sordu Peirithoos. "Neden olmasın?" dedi Theseus. "Evet, neden olmasın?" dedi Peirithoos. (...) Fakat mesele oldukça karışıktı, çünkü hem Theseus ve Hippolyte, hem de Peirithoos ve Antiope arasında bir ilişki vardı. Peirithoos, Antiope'yi seviyordu, gerçi kara sevda ile değil, fakat yine de kız onun yatağına girmesine izin veriyordu. Bu durum karşısında Theseus ve Peirithoos, Antiope ve Hyppolyte'yi tutsak aldılar, daha doğrusu, onları kendi adamlarının hışmından korumak için kaçırıp saklandılar. Bir mağaranın içine sığınmışlardı. Çok romantik bir yerdi burası. Orada hem birbirlerini sevdiler, hem de kendilerinin hain olduklarını düşündüler. Her şey çok heyecan vericiydi. "Siyaset yapmaktan çok daha iyi değil mi bu?" diye sordu Peirithoos Theseus'a yanlarındaki kadınlar uykuya daldıktan sonra. "Evet, daha iyi "diye karşılık verdi Theseus. "Peki ya sen bu ikisini nasıl buluyorsun?" "Her biri ötekinden daha iyi." Ne Peirithoos, ne de Theseus, Antiope'nin uyanık olduğunu ve kendilerini dinlediğini fark etmemişti. "Ne dersin" dedi Peirithoos, "bir değiş tokuş yapalım mı? Sen Antiope'yi al, ben de karşılık olarak Hippolyte'yi." "Neden olmasın" dedi Theseus. "Bir kerelik denemeye değer." Bu sözleri işiten Antiope son derece üzülmüştü. Halkına ihanet ederek bu adamlarla beraber kaçmış ve bu romantik mağaraya sığınmıştı. Şimdi de başka birisiyle değiştirileceğini duyuyordu. Antiope mağaradan kaçarak Amazonların yanına geri gitti ve hücumu organize etti. Theseus, Peirithoos ve Theseus'u gerçekten seven Hippolyte kaçmak zorunda kaldılar. Ve akla gelmeyen başa geldiği zaman, yani Amazonlar Atina şehrine karşı topyekün bir saldırıya geçtikleri zaman, Amazonların Kraliçesi Hippolyte, Theseus ve Atina'nın yanında, kendi halkına, kendi kadınlarına karşı göğüs göğüse çarpıştı. (Aşk ve Uyku)

Yorum Yaz