Mircea Cartarescu kimdir? Mircea Cartarescu kitapları ve sözleri
Romen şair ve yazar Mircea Cartarescu hayatı araştırılıyor. Peki Mircea Cartarescu kimdir? Mircea Cartarescu aslen nerelidir? Mircea Cartarescu ne zaman, nerede doğdu? Mircea Cartarescu hayatta mı? İşte Mircea Cartarescu hayatı...

Tam / Gerçek Adı: Mircea Cărtărescu
Doğum Tarihi: 1 Haziran 1956
Doğum Yeri: Bükreş, Romanya
Mircea Cartarescu kimdir?
1 Haziran 1956 tarihinde Romanya’nın Bükreş kentinde doğdu. 1980 yılında, Bükreş Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Rumen Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu. 1980-1989 yılları arasında Rumen dili öğretmeni olarak çalıştı, sonra Yazarlar Birliğin’e katıldı ve Critice dergisi editörü olarak çalıştı. 1991 yılında Bükreş Üniversitesi Rumen Edebiyat Tarihi Kürsüsü’ne öğretim üyesi olarak kabul edildi. 1994-1995 yılları arasında Amsterdam Üniversitesi’nde misafir öğretim görevliliği yapan Ca˘rta˘rescu, halen Bükreş Üniveritesi’ndeki görevini Edebiyat Tarihi doçenti olarak sürdürüyor.
Ca˘rta˘rescu’nun yazarlık kariyeri 1980 yılında yayımlanan Faruri, vitrine, fotografii kitabıyla başladı. Şiir, roman ve deneme türünde eserler veren, hemen her kitabıyla ülkesi Romanya’nın önemli edebiyat ödüllerini kazanan Ca˘rta˘rescu, Nobel Edebiyat Ödülü’ne de aday gösterildi. Çevrildiği ülkelerde de büyük ses getiren yazarın en önemli romanları şunlar; Visul (1989), Le rêve (1992), Nostalgia (1993), Travesti (1994) ve Orbitor-2 cilt (1996-2002).
Mircea Cartarescu Kitapları - Eserleri
- Travesti
- Nostalji
- Orbitor
- Orbitor
- Orbitor
Mircea Cartarescu Alıntıları - Sözleri
- Bazen olgun görünüyorlardı, yüzlerinde ayın, kadının ve doğurganlığın üzüntülü gölgesi olan bir sır içinde kapalıydılar fakat onlarla konuşup oturursan hemen çocuk olduklarını, matematik defterlerine hâlâ renkli prensesler çizen birer çocuk olduklarını anlıyordun... Onlara bakarken, yirmi sene içerisinde onları evlenmiş, ayrılmış, tekrar ve tekrar hamile kalmış, bir sürü doğum hapları yutan, pedlerini değiştiren, bebek bezlerinin birini çıkarıp başkasını bağlayan, hepsi kocalarını yiyerek ve kafalarındaki gri macunlarını boşaltarak şehvet düşkünlüğüne boğulmuş kadınlara, züppe dudulara, bakımsız ev hanımlarına, içlerine kapanık öğretmenlere, mazoşist entelektüellere, ağzı bozuk işçilere dönüştürecek hormonal beladan daha da çok nefret ediyordum. Neden düşmeleri gerekiyordu? Neden hiç olmazsa aralarından yalnızca birileri şimdi oldukları gibi saf, zarif ve dertsiz kalamıyordu? Çünkü yalnızca kendi varlıkları bu mucizeyi tanıyordu: ruhla kusursuz bir şekilde karışan beden. Çirkin kurtçuk bir kelebeğe dönüşürken, zarif kelebekler olan küçük kızlar niye kıllı, doğuran ve hırslı larvalara dönmeliydiler? Bedenselliğe ve akla karşı birleşen zaman ve seks her zaman galip geliyordu. Evlenecek yaşa gelen çıplak ve altın saçlı kız, her zaman uylukları arasına kemikli bir diz sızdıran ve galipçe kum saatini gösterip sırıtan iskelet tarafından ele geçiriliyordu. Bakire kız her zaman ölüm tarafından, seks olan, kurnaz, iğrenç ölüm tarafından bıçaklanıyordu ve dölleniyordu. "Merak etme, onun sonu da yine yatak olacak..." Evet, tümü bir yatağa yetişecekti: Bir gerdek yatağı fakat kılık değiştirmiş katafalktan başka bir şey olmayacak bir yatak. (Travesti)
- Acı çekerek, başarısızlık ve kasık tuzağının gururlu reddedilişi sonucu gerçek varoluşun ve bilinçli olmanın işkencesi ile çok azı tanışacaktı. Diğerleri yaşayacaklar, birbirlerini sevecekler, çocuk yapacaklar ve onların aptal mutluluklari dışında dünyada başka şeylerin de olduğunu öğrenmeden gebereceklerdi. Lanetlenişimi nefretle, utançla, istihza ile kabulleniyordum. (Travesti)
- "Kadın olmayı ne kadar çok isterdim" dedi Jegor aniden. "Sen şanslısın, kadın olacaksın. Biz erkekler hiçbir işe yaramayız. Zaten hiçbir zaman bilemeyeceğimiz şeylerin peşinden koşarız. Sınırsız zirzopluğumuz yüzünden diğer insanlardan uzakta yaşamımızı mahvediyoruz. Gerçek insan varlığı kadındır. Bizlerse değişmiş, dumura uğramış insanlarız. Dünyayı karnımızdan doğuramadığımızdan kafamızdan doğurmak için çırpınıp duruyoruz. Kadın yaşar, erkek yazar." (Nostalji)
- Onlara ne ile karşılık verebilirdim? Benim zavallı mısralarımla mı? (Travesti)
- Yaşamaya devam etmeyi denemek bana saçma geliyor.. (Nostalji)
- Ve yine de geçmişle gelecek arasında, iki kanadı arasında duran kelebeğin solucan su bedeni gibi duruyoruz. Sinir filamenlerimizi kenarlara kadar gönderdiğimiz için birini uçmak için kullanabiliriz, diğeri ise onun tarafındaki gözümüz eksikmiş gibi bize yabancıdır. Fakat tek bir kanatla nasıl uçabiliriz? Simetrinin peygamberleri, aydınlatılmışları, kafirleri ne olacağımızı ve be olmamız gerekeni öngörüyorlar. Fakat onların per speculum in aenigmate gördüklerini hepimiz çok berrak, en azından geçmişimizi gördüğümüz berraklıkla göreceğiz. O zaman bize eziyet çektiren nostaljimiz de tam olacak, zaman kaybolacaktır, hafıza ile aşk, beyin ile cinsel organlarımız bir bütün olacaktır ve biz melekler gibi olacaktır. (Orbitor)
- " Alttaki iç organları üstteki iç organlara, cinsiyeti beyne karşı koyan gizli bir simetri vardı ve bu yüzden bir gün yüksek yerlere erişebilmek için kendi lağım çukurumuzun dibinin dibine kadar ulaşmalıydık." (Travesti)
- Tekrardan, sanki gerçekten görünmezmişim gibi, hiç kimse benimle ilgilenmedi. (Travesti)
- Ben ruhun insanıydım, onlar etin insanı; ben okuyan ve insanların yerine geçecek metni yazacak olan, onlar, mutlu ve aptal birer bitki gibi yaşayanlardı. (Travesti)
- ... yaşayamasam da yaşıyormuş gibi görünmeye çalışacaktım, çünkü onu kaybetme korkusu, ... kendi kişiliğimi koruma gereksinimimden daha güçlüydü.. (Nostalji)
- Ne oluyor bana, ölümden sonra ne bekliyor beni? İsterdim - çok isterdim inanmayı! - ... (Nostalji)
- (...) geniş bir taş kaldırıp sarı yumurtalarını toprağın ıslak içine doğru taşıyan bir karınca telaşı keşfediyordum. Yalnızlık içinde o kadar mutluydum! (Travesti)
- Aniden yalnızlığı, boğazımın etrafına sıkıca sarılmış ve birinin yavaşça büktüğü bir tel gibi hissettim. (Travesti)
- "Gerçek yazar başkasından beslenir." (Nostalji)
- "Yine de, ah, ne bileyim, belki REM benim bütün düşündüklerimin hiçbiri değildir. Belki de her şeyin harabeye dönmüş olması, bir zaman var olup da bir daha hiç olmayacağı gerçeği karşısında yalnızca bir duygu, ürkek bir yürek çarpıntısıdır. REM, anıların anımsanması, belki de nostalji'dir. Ya da bambaşka bir şey. Ya da bütün bunların hepsi birden, belki. Bilmiyorum, bilmiyorum." (Nostalji)
- Hayatım boyunca bir köy helasının kabininde kilitli kalmış gibiydim. (Travesti)
- Ve hangi sargı bezinden maske ve hangi cerrahi eldiven seni hatıraların salgıladığı enfeksiyondan kurtarabilir? (Orbitor)
- Kadın yaşar, erkek yazar. (Nostalji)
- Çirkin kurtçuk bir kelebeğe dönüşürken, zarif kelebekler olan küçük kızlar niye kıllı, doğuran ve hırslı larvalara dönüşmeliydiler? (Travesti)