diorex
sampiyon

Necati Demir kimdir? Necati Demir kitapları ve sözleri

Prof. Dr. Necati Demir hayatı araştırılıyor. Peki Necati Demir kimdir? Necati Demir aslen nerelidir? Necati Demir ne zaman, nerede doğdu? Necati Demir hayatta mı? İşte Necati Demir hayatı...

  • 06.07.2023 13:00
Necati Demir kimdir? Necati Demir kitapları ve sözleri
Prof. Dr. Necati Demir edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Necati Demir hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Necati Demir hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Necati Demir hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Tam / Gerçek Adı: Necati Demir

Doğum Tarihi: 20 Nisan 1964

Doğum Yeri: Ordu

Necati Demir kimdir?

Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Ana Bilim Dalı Başkanı.

Bilimsel araştırma konusu olarak; dünya bilimine ve barışına katkısı olması sebebiyle, dünya kültürleri içinde önemli bir yeri olduğuna inandığı Türk Kültürünü incelemeyi hedeflemiştir. Bir kültürün oluşmasındaki en temel unsurun dil olduğunu göz önünde bulunduran Necati Demir, ilk araştırma ve çalışmalarını dil üzerinde yapmış, Türkçe kelimelerin kökenlerine inmiştir. Araştırmasını yaptığı kelimelerden biri de, birçok yabancı dil bilimcisinin dikkatini çeken yılkı sözcüğüdür.

Türk Kültürünün binlerce yıl; önceleri Fars ve Arap; 1850’lerden sonra Avrupa; 1950’lerden sonra ise Amerikan kültürlerinden etkilendiğini; Türk toplumunun bugün kendi kültürünü unutarak başka kültürlerin gölgesinde kaldığını Gölgede kalanın gölgesi yoktur ifadesiyle vurgulayan Necati Demir, bu büyük kültürün yeniden hatırlatılması ve canlandırılmasına katkılarda bulunmuştur. Bu amaçla 1984 yılında başlattığı çalışmaya arkadaşlarını da ortak etmiş ve bir bilimsel çalışma gurubu oluşturmuştur. Bu bünyede; Türkçe olduğu kadar yabancı dillerde de yayımlar yaparak, bu kültürü tekrar uluslararası bir platforma taşımıştır.

Bir ülke kültürünün oluşmasındaki önemli etkenlerden bazıları olarak; ninnileri, çocuk oyunlarını, mânileri, masalları, fıkraları, atasözlerini, tekerlemeleri, türküleri, efsaneleri, destanları, ... örnek göstermiştir. Necati Demir, ayrıca 20 yıl boyunca alan araştırması yapmış, Türk Masalları, Türk Efsaneleri, Türk Ninnileri, Türk Manileri, Türk Atasözleri ve Türk Çocuk Oyunları’nı derleyerek Sözlü Türk Kültürü’nün en büyük arşivlerinden birini kurmuştur. Bu araştırmaların birinci ciltleri yayımlanacak duruma gelmiştir.

Necati Demir Kitapları - Eserleri

  • Oğuz Kağan Destanı
  • Ulu Han Ata Bitiği
  • Dede Korkut Destanı
  • Satuk Buğra Han Destanı
  • Türklüğün Binlerce Yıllık Anayasası: Oğuz Kağan Töresi
  • Anadolu Türk Masallarından Derlemeler
  • Türkçe Sözlük Bilgisi
  • Dede Korkut Destanı'nın Türkmenistan Boyları
  • Müseyyeb Gazi Destanı
  • Oğuzname
  • Danişmend Gazi Destanı
  • Hacıemiroğulları Beyliği
  • Saltık Gazi Destanı 1-2-3
  • Türk Edebiyatı Araştırmaları
  • Türkçe Sözcük Bilgisi
  • Oğuzname
  • Turan Hakanı Alp Er Tunga
  • Bozkurt ve Ergenekon Destanı
  • Battal Gazi Destanı
  • Türkçe Cümle Bilgisi
  • Türk Efsaneleri
  • Felsefi Propedotik
  • Ulu Han Ata Bitiği
  • Oğuz Kağan Destanı
  • Dil, Tarih, Kültür ve Edebiyat Araştırmaları I
  • Dil, Tarih, Kültür ve Edebiyat Araştırmaları II
  • Anadolu'dan Türk Ninnileri
  • Giresun İli ve Yöresi Ağızları
  • Türk Ninnileri
  • Danişmend-Name
  • Elik Keçisi Efsanesi ve Beşikdüzü
  • Anadolu Türk Halk Masalları (10 Cilt Takım)
  • Ordu İli ve Yöresi Ağızları
  • Türk Tarihi Araştırmaları
  • Satuk Buğra Han Destanı
  • Anadolu Türk Masallarından Derlemeler
  • Taceddinoğulları Beyliği

Necati Demir Alıntıları - Sözleri

  • “Madem ki Türkler/ Oğuzlar bu dünyada sonsuza kadar yaşayacak soyları ve boyları geniş coğrafyalara yayıla. Her işlerinde bu nasihatler ve öğütleri esas alırlarsa dünya memleketlerine padişah olalar…” (Türklüğün Binlerce Yıllık Anayasası: Oğuz Kağan Töresi)
  • Türkler, tarih boyunca çok geniş coğrafyalara yayıldıklarından, âdeta hareketin sembolü olmuşlardır. Ana vatanlarında ve gittikleri yerlerin çoğunda, değişik unsurlara karşı mücadele etmek zorunda kalmışlardır. Bu mücadelelerin bir kısmı destanlaşarak tarih boyunca milletin hafızasından silinmeyip edebîleşmiştir. Çeşitli dönemlerde edebiyatımıza yansıyan bu önemli tarihî olaylar yazıya da geçirilmiş ve destan olarak adlandırılmıştır. (Müseyyeb Gazi Destanı)
  • Elik keçisi efsanesi, Türkistan’da efsaneler ile benzerlikler taşır. Uluğ Türkistan’da yalnız kalan çocuğa kuş ve kurt yardım eder. Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki bu ailenin yaşamasını ise kuş ile keçi (Geyik) sağlar. Türk Kültürünün binlerce yıl sonra bir başka coğrafyada bilinç altının ortaya çıkması gerçekten ilginçtir. (Syf 22) (Elik Keçisi Efsanesi ve Beşikdüzü)
  • Müseyyeb Gazi Destanı; Kerbela Olayı'ndan sonra, Türk milletinin yapılan haksızlardan aldığı bir tür hayalî intikamdır, denilebilir. (Müseyyeb Gazi Destanı)
  • Türk dili, Türk ulusunun yüreğidir, beynidir. -Mustafa Kemal Atatürk (Türkçe Sözlük Bilgisi)
  • Oğul acısı, yurt yoksulluğu çok acı vericidir, derler. Yüce Tanrı cümlemize göstermesin. Sonuç itibarıyla kuruluk hastalığı ile yaşlılık yoksulluğu çok zor imiş. Yüce Tanrı kimseye göstermesin. Er, oğul çağrılmadığı yerlere varmasa, İnsan olan hürmetini bir lokma için bin tane kızıla (altın para) vermese iyi... Aslını, kökünü bilmediği yerden kız almasa, Soyunu aslını tanımadığı soya sopa kız vermese iyi... (Dede Korkut Destanı)
  • Her kim insan doğasında vefa belirtisi ararsa,bu huma kuşunun gölgesinden devlet ummaya benzer. (Felsefi Propedotik)
  • Yezid buyurdu, bir mektup yazdılar: "Ey köylü oğlu! Türkmen'sin. Bu yaptığın iş midir? Kimse duymadan şehre gelirsin. Kimse duymadan camiye girersin. Bu işi edersin. Erlik bu mudur? Erlik, asker toplayıp başa baş cenk etmektir. Gel, şimdi cevap ver. Ama yine başaramazsan ben sana cevap vereyim. Fakat gel, şimdi cenk etmeden önce sana bir nasihat vereyim. Eğer kabul edersen et. Yaptıklarına tövbe eyle. Eğer sözümü kabul etmez isen sana bir iş edeceğim ki âlem sana gülecek" dedi. (Müseyyeb Gazi Destanı)
  • Allah'a tevekkül ettim, ondan başkasından bir şey ümit etmiyorum. (Satuk Buğra Han Destanı)
  • Hareketsiz toplumların ve milletlerin destanı olmaz. (Müseyyeb Gazi Destanı)
  • 1489-1554 yılları arasında Trabzon ve çevresinde; gayrimüslim Kumanların yaşadığı, bu yöre için tutulan tahrir defterlerinde açıkça yer almaktadır. ( 45 Hane) (Syf 27) (Elik Keçisi Efsanesi ve Beşikdüzü)
  • Önceden yaşamış Oğuz halkı şöyle dermiş: "Oğuz ilinin halkının göçüp yürümediği yol var mıdır? Evini kurup oturmadığı yer var mıdır?" (Oğuz Kağan Destanı)
  • Dünyanın âdemî kişisi (insanı) ezile, cadısıyla devi kala. Hakk'a kulluk etmek gide, sözü kala. Şehre, pazara seyretmeye gelen Türkler, Türkmenler pahalı bir nesneyi alamayalar, Komşu, komşu evine varmaktan geri dura. Beyler, paşalar önünde söylenen yalan yanlış sözler ola. Ulular, ekabirler meclisinde söyletmek için yalancıları ola. Ol günleri görmeden söyledim ben Dede Korkut görmüşçe. İnanın bana Oğuz Kavmi. O günlere koma, benim canımı al Yüce Tanrı'm. (Dede Korkut Destanı)
  • 1336 yılında Türkler Trabzon’un yaklaşık 4 km güneyine kadar inebildiğine göre, bu yıllarda Trabzon Devleti’nin Trabzon Kalesine sıkışmış durumda olduğu anlaşılmaktadır. (Syf 73) (Elik Keçisi Efsanesi ve Beşikdüzü)
  • Yıllarca yaptığımız araştırmalarda gördük ki Karadeniz Bölgesi Orta Asya Türk Kültürü’nün en canlı olarak yaşadığı bölgelerden biridir. (Syf 16) (Elik Keçisi Efsanesi ve Beşikdüzü)
  • Türkiye'deki günümüzde durumu ele alacak olursak, özetle şu sonuçlara varılabilir: Artık ninniler söylenmemekte, çocuklarımız çeşitli basın ve yayın organları vasıtasıyla yabancı kültürlerle yetişmektedir. Ders kitaplarındaki başka milletlerin masalları, çocuklarımızın ufkunu daraltmaktadır. Fıkraların ortadan kalkmasıyla insanlar meselelerini kaba kuvvetle çözmeye başlamıştır. Atasözleri unutulduğu için tecrübelerin aktarılması tarihe karışmıştır. Türk destanlarını okumayan gençler, yabancı kahramanların hayranı olup çıkmaktadır. (Danişmend Gazi Destanı)
  • Türk milleti, güzel sanatlara yatkındır. Dolayısıyla Türk milleti; tarihin derinliklerinden beri, söyleyeceği sözleri ahenkli, ezgili ve ölçülü bir biçimde, dilin imkânları el verdiğince söylemeye çalışmıştır. Türkçenin ilk edebî metinleri sayılan Orhun Yazıtları’ndan bu yana ulaşabildiğimiz eserlerden anladığımıza göre bu gayretinde başarılı oldukları açıkça ortadadır. (Türk Ninnileri)
  • Yoh men hecem, Men yalanam, Kitap-kitap sözlerimin Müellifi: menim anam!... (Türk Edebiyatı Araştırmaları)
  • Nasır Nasıreddin Muhammed b. Kalavun, saltanat döneminde Türk kültür hayatının Mısır'da canlı tutulmasında önemli bir rol oynamıştır. (Ulu Han Ata Bitiği)
  • Çaresiz Melik, Tanrı'dan başkasından istekte bulunmaz, Çünkü o bilir ki bu dünya kalıcı değil geçicidir. (Danişmend Gazi Destanı)

Yorum Yaz