tatlidede
tatlidede

Öğretmenleri Şiddet Gören Bir Toplum…

Öğretmenleri Şiddet Gören Bir Toplum…

Nerede benim çiçeklerim diyordu bir öğretmen, bana çiçeklerimi getirin diyerek gözyaşı döküyordu.

Doğduğu günün öğretmenliğe ilk başladığı ilk gün olduğunu söylüyordu bir başka öğretmen.

Büyükşehirlerin süslü, renkli, canlı ve kalabalık yaşamını ardına alıp tayinin çıktığı doğunun ücra bir köşesindeki dağ köyüne yürürken ardında ağlayan onca insana inat umutla tebessüm eden bir öğretmen bir sabah vakti elinde çantası köyün taşlı yolundan girerken köye yalın ayaklı, yamalı elbiseli çocuklar tarafından öylesine içten, öylesine samimi karşılanıyor ve ben daha önce neden buraya gelmedim diye hayıflanıyordu.

Bir mum ışığı altında öğrencilerini üşünüp sabaha kadar hazırlık yapan eriyen mum gibi eriyen eridikçe karanlıklara ışık veren bir öğretmen gün geliyor kendini uğurlarına adadığı öğrencilerinin özlemiyle son nefesini veriyordu.

Ve daha nice öğretmenler köyde, ilçede, şehirde sınıflarının içine girdiği anda varlıklarını öğrencilerinin varlığına armağan ediyordu.

Her öğretmenin emekle sürdüğü, gözyaşlarıyla suladığı irfandan, ilimden tarlaları vardı. Hayat hep öğretmenlerle verim buluyor ve anlam kazanıyordu.

Öğretmen sadece okulda değil hayatın her alanında öğretmendi. Öğretmen demek saygının bir başka anlamını karşılıyordu.

Öğretmen kendine güveniyordu, öğrenci öğretmene güveniyordu, anne baba öğretmene güveniyordu. En değerli varlıklar olan çocuklar “eti sizin, kemiği de sizin” diyerek öğretmenlere emanet ediliyordu. 

***

Zaman değişti.

Bir şeyler artık yolunda gitmiyordu. Öğretmenlik mesleği değer yitiriyordu.

Bir yanda öğretmenler, bir yanda öğretmenlerin varlıklarını adadıkları öğrenciler, bir yanda canlarını gözlerini kırpmadan öğretmenlere emanet eden anne babalar… Hepsinin arasında koca koca duvarlar inşa ediliyordu.

Öğretmen ile öğrenciler, öğretmen ile anne ve babalar bir araya geldiğinde adeta saygı susuyor, inanç tükeniyor, güven bitiyor bencillik duygusu, nefis ve hırslar artık konuşuyordu.

Tek amaçları akademik alanda başarılı, sosyal yaşamda örnek bireyler yetiştirmek olan öğretmenlerimiz artık arkalarında bilinçsiz bir anne baba desteği gören öğrencilerine bir şeyler veremiyordu.

Eskiden çocuklarını büyük bir samimiyetle okullara getirip öğretmelere emanet eden insanlar artık öğretmenin sınıf içerisindeki en masum uygulamalarını bile tartışma konusu yapmaya başladılar. Öğrencinin bir eksiğini görüp onu tamamlamak isteyen öğretmenler bu amaçla söyledikleri bir söz karşısında hemen karşılarında hiddetli bir öğrenci büyüğünü bulabiliyorlar.

Tek kaygıları sınıftaki öğrencilerine en üst başarıyı ve en iyi davranışları kazandırmak olan öğretmenleri ne öğrenciler ne aileler dinlemiyordu.

***

Bir doktor hastasını iyileştirmekten, bir öğretmen öğrencisini en başarılı bir şekilde yetiştirip hayata hazırlamaktan başka ne isterdi.

Ama toplum anlamıyordu.

Bazen söz bitiyor ve dahi şiddet sözü alır hale geliyor.

Bir cinnet psikoloji içerisinde adeta gözleri kör olan insanların eliyle en değerli varlıklarımız olan öğretmenlerimiz rencide ediliyor ve dahi dövülüyordu.

İş yoğunluğu, stres ve anlaşmazlıklarla bunalan her birey bu toplumun en savunmasız üyeleri olan öğretmenleri adeta hedef alır hale geldiler. Öğrencisi için okula giden insanlar nedense sorunları ve söylenenleri anlayıp birlikte çözümler üretmek yerine hemen celallenmekte ve çocuklarının önünde öğretmenlere şiddet uygulama girişiminde bulunabilmekteler.

Bunun son örneğini geçtiğimiz gün Mardin Okay Yaşar Anadolu Lisesinde yaşadık. Okul bahçesinde kavga eden öğrencilere müdahale eden ve kavgayı sonlandırmaya çalışan Müdür Yardımcısı Ömer Öncel, kavga etmekte olan ve okulun öğrencisi dahi olmayan bir öğrencinin yakınları tarafından hiçbir sözlü iletişime mahal verilmeden şiddete maruz kaldı.

Bu durum gerçekten eğitim camiasını derinden yaraladı. Bu ve benzeri durumlar öğretmenlerin verimini, performansını, aitlik duygularını olumsuz etkiliyor. Ve kimileri hala öğretmenlerin de yanlışları yok mu diyerek bu şiddet durumlarını örtülü bir şekilde meşrulaştırma gayretleri içine girebiliyorlar.

***

Şiddete maruz kalan arkadaşımızı evinde ziyaret ederek olayla birebir ilgileneceğini ifade Mardin Valisi sayın Ahmet Cengiz’in bu üzücü bu olay üzerine yaptığı açıklamada belirttiği gibi tek amacı, kutsal bir mesleğin ferdi olarak yarınlarımızın teminatı olan çocuklarımıza daha iyi bir eğitim vermek olan Öğretmenlerimize uygulanan her türlü şiddeti hiçbir gerekçe haklı göstermez

Bu ve buna benzer her olay ve girişim toplumun her üyesi tarafından şiddetle lanetlenmeli ve bu olaylara teşebbüs edenlere karşı toplumsal bir direnç oluşturulmalıdır. Toplumun ve vazgeçilmezi olan ve Cumhurbaşkanından esnafına herkesin eseri olduğu öğretmenlerimize yapılacak her türlü sözlü ve fiili şiddet ağır yaptırımlarla karşılık bulmalıdır.

Milli Eğitim Bakanımız sayın Nabi Avcı’nın kamuoyuna açık bir dille öğretmenler yönelecek hiçbir şiddet eylemini ve teşebbüsünü kabullenemeyeceğini ve bu teşebbüs ve eylemlerin kendisi başta olmak üzere bütün eğitim camiasına yapıldığını açıklaması ve bu konuda caydırıcı ve engelleyici yaptırımlar için yasal süreci hemen başlatacaklarının bilgisini vermelidir. 

İLETİŞİM GAZETESİ- 26/10/2013 Cumartesi

Yorumlar

Image
Zülkifl
06.11.2013 / 08:18

Değerli kardeşim Murat! Seni böyle yazı yazarken görenler şiddete karşısın zannetmesinler. Öğretmene sivillerden gelen fiziki şiddete karşı olduğunu yazmışsın. Ama İdareden kaynaklanan psikolojik şiddetin destekçisi olarak hep yanlarındasın.

Image
ali kanan
03.11.2013 / 21:24

sitasiler ellerini eğitimden çekmedikleri sürece olağan karşılayaz bu durumları.Eğitim siyasilerin arenası değildir...

Image
adb
02.11.2013 / 22:00

bekle hocam bekle açıklar bakan bey..vali beyin başvurduğu soyut şiddete ne denecek peki

Yorum Yaz