Ogün Deli kimdir? Ogün Deli kitapları ve sözleri
Türk Araştırmacı, Yazar Ogün Deli hayatı araştırılıyor. Peki Ogün Deli kimdir? Ogün Deli aslen nerelidir? Ogün Deli ne zaman, nerede doğdu? Ogün Deli hayatta mı? İşte Ogün Deli hayatı...

Türk Araştırmacı, Yazar Ogün Deli edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Ogün Deli hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Ogün Deli hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Ogün Deli hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...
Tam / Gerçek Adı: Ogün D. Orpars
Doğum Tarihi: 23 Mart 1969
Doğum Yeri: Ankara
Ogün Deli kimdir?
Ogün Deli, (d. 23 Mart 1969 Ankara) Türk araştırmacı, yazar,
1989'da Şentepe lisesi'nden mezun oldu. Ulus, Türkiye, Sabah gibi çeşitli basın kuruluşlarında görev yaptı. Yazıları; Divan, Güney Süvari, Yeni Kervan, Yankı, Kırmızı çizgi gibi dergilerde yayınlandı. "Türkiye Dergisi 95 Antolojisi"nde Başarı mansiyonu aldı. 1997 yılında “Gülhazan” ismi altında ilk kitabını yayınladı. 1998 yılında bu kitabın genişletilmiş son baskısı yapıldı. Yazar 2004 yılında “Agoni” isimli Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatına ilişkin kitabını yayınladı.
Ogün Deli, evli ve iki çocuk babasıdır.
Ogün Deli Kitapları - Eserleri
- Atatürk Nasıl Öldürüldü?
- Atatürk Nasıl Öldürüldü? - 2
- Agoni
- Kılçık
- Anıtkabir’in Gözyaşları
- Kamal Atatürk
- Atatürk'ün Ölümündeki Sır Perdesi
- Ankara Nerede Biter?
- Kemiksizler
Ogün Deli Alıntıları - Sözleri
- GERÇEK ATATÜRKÇÜLER BU MİLLETİN BAĞRINDA HİÇ BİR ÇIKAR VE MENFAT BESLEMEDEN ATATÜRKE OLAN BAĞLILIKLARINI SÜRDÜRMEKTE VE GÜN GEÇTİKÇE KUVVETLENMEKTELER, BU DA YÜCE TÜRK MİLLETİDİR. (Agoni)
- "Atatürk, Kurtuluş Savaşı yıllarında hiç içki içmemiştir. Bu, kendisinin ne kadar ciddi bir devlet adamı olduğunu gösterir. İçki içtiği zaman bile hareketleri ile konuşma düzeni hiç bozulmamış, fikir ve düşüncelerini gayet sağlıklı bir biçimde ortaya koymuştur. Bu gözlemler bırakınız Atatürk'ün siroz olacak kadar içmesini, sarhoş olacak kadar bile içki içmedigini gösterir. Bu gözlemler yazınızdaki görüşlerle tam bir uyuşma halindedir. Yani, Atatürk'ün alkolik sirozdan öldüğü hususu Atatürk'e uygun olmayan bir yakıştırmadır." (Agoni)
- Ölümün alkolle ilişkilendirilmesi yaygın kanı haline gelmiştir. Oysa bugün, tıbbın ulaştığı düzey içinde, konunun uzmanları, biopsi yapılmadan böyle bir kanıya varılamayacağı görüşündedirler. (Agoni)
- Türk milleti Ata'sını sıtmadan kaybetmiştir. Bu onun için daha onurlu bir ölüm nedenidir. Hoş bizim için Ata'mızın ölüm nedeni ne olursa olsun fark etmez ama Atatürk düşmanlarının elinden bu silahı almak zorundayız. Yabancı doktorlar bu tıbbi yanlışları ile yıllar sonra Atatürk düşmanı bazı meczuplara malzeme vermişlerdir. Atatürk'ün hayatında iki defa geçirdiği sıtma, bir kaç kez yüksek ateşle seyreden pnomoni (akciğer iltihabı), sayısız soğuk algınlıkları, bunların tedavisi için kullandığı ilaçlar (ki o zaman ilaçlar çok zehirli idiler), satma ilaçları bu gün bile çok zehirli/yan etkilidirler. Bu ilaçlar ve sıtmanın karaciğeri harap etmesi nedeniyle siroz oluştuğu kesinleşmektedir. Kullandıgı alkol belki bu tablonun oluşmasında yüzde 10-15 oranında katkı yapmış olabilir. (Agoni)
- "Atatürk, maiyetindekilere fazla güven gösterir gibi olmasına rağmen her zaman tetikte ve uyanık kalmasını bilmiştir. Ankara ve İstanbul içindeki gezilerinde olsun, yurt içi gezilerinde olsun kendini korumak için alınan tedbirlere güvenmeyip, her zaman dikkatli davranmıştır." (Agoni)
- Atatürk'ün uzun yıllar doktorluğunu yapmış olan (1923'den 1938'e kadar) Prof. Dr. Neşet Ömer İrdelp bu konu da şunları söylemekte; "... Ölümünden sonra otopsi yapılmasını, hükümetin isteyip istemediğini sorduk. Hükümet istemezse bizce de ihtiyaç yoktur" dedik. Hükümet buna lüzum görmedi. Yapılırsa bir dedikodu çıkardı. Büyük adamın ölümünden sonra lüzumsuz dedikoduya mahal vermek istemedik." (Agoni)
- Gerekli araştırmaların yeteri kadar halka indirgenmemesi Atatürk ve düşünce dünyasında boşluklar oluştururken, bir taraftan da hakkında asılsız haberler oluşturmak suretiyle (bu boşluğu fırsat bilenlerce) manevi şahsiyeti yıpratılmaya çalışılmaktadır. Bu durum aslında üzerinde yaşamaktan büyük mutluluk duyduğumuz biricik ülkemizi sömürü haline getirmeyi planlayan, kökleri içerde ve dışarıda bulunan örgüt ve devletlerin, planlı ve programlı çalışmalarından oluşmaktadır. (Agoni)
- Atatürk'ümüz alkolün neden olduğu sirozdan ölmemiştir. Ata'mız Türk milletini kurtarmak ve çağdaş uygarlığa götürmek için cepheden cepheye koşarken iki defa yakalandığı sıtma hastalığının ve tedavisi için kullanılan ilaçların bir komplikasyonu olan halkın sıtma dalağı dediği banti sendromundan ölmüştür. O'na yakışan ölüm budur. Yoksa düşmanlarımızın sözde doktorları tarafından uydurulan alkolik sirozdan ölmemiştir. (Agoni)
- Dr. Akil Muhtar Özden'in Bedi Şehsuvaroğlu'na verdiği notları arasında, “Atatürk'ün tedavisi amacıyla kullanılan civalı diüretiklerin; onun nasıl mutlak bir sona doğru gittiğinin ibret belgesidir.” (Agoni)
- "Atatürk'ün gezilerinde arkasında her zaman yaverleri olduğunu bildiği halde, tabancasını eksik etmediği ve üzerine almadan dışarı adım atmadığını çok iyi hatırlarım." (Agoni)