matesis
dedas

Ömer Rıza Doğrul kimdir? Ömer Rıza Doğrul kitapları ve sözleri

Dinî-İslâmî Konulardaki Yazıları ve Yayınları İle Tanınan Müellif, Gazeteci ve Mütercim Ömer Rıza Doğrul hayatı araştırılıyor. Peki Ömer Rıza Doğrul kimdir? Ömer Rıza Doğrul aslen nerelidir? Ömer Rıza Doğrul ne zaman, nerede doğdu? Ömer Rıza Doğrul hayatta mı? İşte Ömer Rıza Doğrul hayatı... Ömer Rıza Doğrul yaşıyor mu? Ömer Rıza Doğrul ne zaman, nerede öldü?
  • 20.06.2022 06:00
Ömer Rıza Doğrul kimdir? Ömer Rıza Doğrul kitapları ve sözleri
Dinî-İslâmî Konulardaki Yazıları ve Yayınları İle Tanınan Müellif, Gazeteci ve Mütercim Ömer Rıza Doğrul edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Ömer Rıza Doğrul hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Ömer Rıza Doğrul hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Ömer Rıza Doğrul hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1893

Doğum Yeri: Kahire, Mısır

Ölüm Tarihi: 1952

Ölüm Yeri: İstanbul, Türkiye

Ömer Rıza Doğrul kimdir?

Ömer Rıza, aslen Burdur'lu olup Mısır'a yerleşmiş bir ailenin çocuğu olarak Kahire'de doğdu. Tahsilini Ezher Üniversitesinde tamamlayıp Mısır'da gazeteciliğe başladı. Kahire'de yayınlanan es-Siyâse ve eş-Şa'b gazetelerinde; İstanbul'da yayınlanan Tasvîr-i Efkâr, Tevhid-i Efkâr, Sebîlü'rreşâd ve Vakit gazetelerinde yazılar yazdı.

1915 de İstanbul'a geçerek yazarlığını sürdürdü. Mehmet Akif'in kızı Cemile Hanımla evlendi. Vakit gazetesinde yayımladığı Türkiye-Mısır ilişkileri hakkındaki yazılarından dolayı1925 de İstiklal Mahkemesince tutuklandı, bir müddet sonra serbest bırakıldı.

1940 da Eşref Edip, İ. Hakkı İzmirli ve Kamil Miras ile birlikte çıkarmaya başladıkları İslâm Türk Ansiklopedisi ve Mecmuasında çok sayıda madde ve makale yazdı.

1940-1950 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde günlük siyasî yazılar yazdı. İstanbul Radyosu için İslâm dünyası hakkında siyasî icmaller hazırladı.

1947-1948 yılları arasında dinî, fikrî muhtevalı Selamet Mecmuasını çıkardı.

14 Mayıs 1950 seçimlerinde Demokrat Parti'den Konya milletvekili seçildi. Büyük Millet Meclisi Dış İşleri Encümeni'nde görev alıp çok önemsediği İslâm ülkeleriyle

kurulan ilişkilere öncülük etti.

Türk-Pakistan Kültür Cemiyetine başkan seçildi. Hayatını kalemiyle kazanan nadir

yazarlardan biri olan Ömer Rıza, uzun süren bir hastalık döneminden sonra

13 Mart 1952 de İstanbul'da vefat etti. Mezarı Edirnekapı Şehitliği'ndedir.

Ömer Rıza Doğrul Kitapları - Eserleri

  • Kanlı Gömlek
  • Hasan Sabbah Cennet Fedaileri
  • Aşkın İncisi Hz. Rabiatü'l Adeviyye
  • İslâmiyetin Geliştirdiği Tasavvuf
  • Kur’an ve İslam Üzerine
  • Yeryüzündeki Dinler Tarihi
  • Ekber Bir Türk Dahisi

Ömer Rıza Doğrul Alıntıları - Sözleri

  •  Allah’ım! Şu dakikalarda bütün sevenler sevdiklerinin yanına gidiyorlar, ben de sana geldim. Ya ilahi! Yıldızlar parladı, gözler uyudu. Padişahların kapıları kapandı, Senin kapın ise yalvaranlara açık. Allah’ım! Efendim, dünyada olan nasibimi kâfirlere verdim, ahirete ait olan nasibimi günahkar müminlere verdim. Dünyadan ancak zikrini, ahirette de ancak cemalini arzuluyorum. Allahım! belalar içinde değilim, belalardan da şikayet eder değilim. Arzum senden ne kudret helvası ve ne de bıldırcın etidir. Eğer bana dünyada ahireti bağışlarsan ben bunlardan razı olmam ancak Mevlanın cemalini görmek dilerim. Ya Rabbi senin Cehenneminden korkup sana ibadet ediyorsam o cehenneminde beni yak. Senin cennetine girmek için çalışıyorsam o zaman cennetine de beni ebedi koyma. Senin cemalini, didarına gurbiyetine aşıksam ondan da beni ayırma. (Aşkın İncisi Hz. Rabiatü'l Adeviyye)
  • Gece tamamıyla sakindi. (Hasan Sabbah Cennet Fedaileri)
  • Manevi bir gıda alamamak yüzünden ruhumu, müthiş bir hüzün kaplamıştı. (Ekber Bir Türk Dahisi)
  • Kendisine Beytülmal'i suistimal ettiği söylendiği zaman, Hz.Osman şu cevabı vermişti: -Diyorlar ki, ben akrabamı sever, onlara ihsanda bulunurum. Doğrudur. Ehl-i beytimi severim. Fakat ben bu muhabbetimi haksızlığa alet etmiş değilim. Ben, hak hususunda onlara zerre kadar taraftarlık göstermem. Onlara verdiğim para ise, sadece kendi servetimdendir. Ben, Müslümanların malını ne kendi şahsım ne de bir kimse için helal görerek almam. Resul-i Ekrem devrinde, Hz.Ebu Bekir ve Hz.Ömer devirlerinde kendi servetimden büyük miktarlarda hediyeler takdim etmiş bulunuyorum. O zaman genç, dinç bir adamdım. Bunu o zaman yapmadığım halde, ömrüm tükendiği zaman mı müfteriler bu sözleri söylüyorlar? Ben herhangi bir şehir veya vilayete fazla bir vergi mi tahrettim de onu aldım? Bana, ancak beşte birler gönderiliyor. Ve bunlar hak edenlere veriliyor. Bunlardan bir şey almak benim için caiz değildir. Ben de bunlardan bir şey almış değilim, bütün harcamalarım kendi öz malımdandır. (Kanlı Gömlek)
  • “Muhakkak ki Muaviye kuvvetli,liyakatli,zeki bir siyaset adamıydı.Dinsiz değildi. Bilakis dindardı.” (Kanlı Gömlek)
  • ""Söz, din namına verilmez Söz, insanlığın müşterek rabıtasıdır"" (Hasan Sabbah Cennet Fedaileri)
  • Acaba insanlar içinde böylesi var mıydı? Ömründe bir hata işlemeyecek, hiçbir hareketi kınanmayacak, hiçbir sözü muhalefet görmeyecek biri var mıydı? (Kanlı Gömlek)
  • Hz. Ömer’in bir Mecusi tarafından saldırıya uğraması sonucunda hançer darbesinden kurtulamayacağı anlaşıldığı zaman, halk ondan bir halef göstermesini rica etmiş,ısrar üzerine Hz. Ömer altı namzet göstermişti. Bunlar ; Hz. Ali,Hz. Osman,Hz. Talha, Hz. Zübeyr, Abdurrahman bin Avf ve Sa’d idiler. (Kanlı Gömlek)
  • Biricik tesellisi Allah’a karşı beslediği iman ve güven, dünyada çektiği mihnete karşı ahirette göreceği mükafattı. (Aşkın İncisi Hz. Rabiatü'l Adeviyye)
  • “Siz varken hiç kimse bu devletin başına geçmeyi düşünmez ve bu makama (hilafete) göz dikemez.” (Hz Muaviye; Hz Ali, Hz Zübeyr Hz Talha’ya hitap ediyor Ve fitnelere karışmamalarını söylüyor.) (Kanlı Gömlek)
  • BHAGVAN DAS, Împaratorun yanıbaşında idi ve düşmanların üçü imparatorun üzerine saldırmışlardı. EKBER bunların ikisini, yere sermiş, DAS bunların üçüncüsüne mızrağını saplamıştı. (Ekber Bir Türk Dahisi)
  • Her kim neyi severse onu sık sık anar. (Aşkın İncisi Hz. Rabiatü'l Adeviyye)
  • Muaviye’nin ,Şam’a davet teklifi üzerine Hz.Osman şu kati cevabı verdi: “Ben Hz. Peygamber’in komşuluğunu terk edemem! Bu yolda ölsem bile korkmam! “ (Kanlı Gömlek)
  • Bu uydurma hadislerden birine göre Hz. Peygamber, Hz. Ali’ye, “Sen benim kardeşimsin,vezirimsin,vârisimsin,halifemsin”demişti.Yine bu uydurma hadislerin bir diğerine göre Hz. Peygamber Hum çayının kenarında Hz. Ali’ye “Ben kimin efendisiysem Ali de onun efendisidir” tarzında sözler söylemişti. (Kanlı Gömlek)
  • Yedinci derece: İmam. İmam en yüksek gayeydi. İmam doğrudan Allah'la temas eder ve gaybın ilmi ona vasıtasız ulaştırdı. "Belag-ı A'zam", yani en yüce tebliğci ve "Namus-u Ekber", yani en büyük sır bu adamdı. Bu adam ise, Allah'ı da dini de inkardan başlayarak her şeyi yapabilirdi. Ona mübah olmayan hiçbir şey yoktu. Onun yetkisi çerçevesine girmeyen, onun emriyle harekete geçmeyen, onun arzu ve iradesine boyun eğmeyen bir kuvvet bulunamadı. Onun her istediği mutlaka olurdu. Can, mal, ırz ve mukadderat onun emrine bağlıydı. (Hasan Sabbah Cennet Fedaileri)
  • Mezdek, ikiliğe dayanan bir mezhep kurarak insanların eşit haklarla yaşamaları gerektiğini söyledi; eşitliğin yalnız mal üzerinde değil, kadınlar üzerinde de tatbikini savundu, insanlar arasında kopan düşmanlıkların ve muharebelerin para ve kadın hırsıyla vuku bulduğunu söyleyerek kadınları orta malı olarak ilan etti ve bütün mallara da aynı muameleyi tatbik etti. Onun esas itikadı şu idi :" İnsanlar nasıl yalnız su ve ateş gibi şeyleri serbest ve müşterek bir surette kullanıyorlarsa başka her şeyi de aynı şekilde ve müşterek bir surette kullanmaları icap ederlerdi.' (Hasan Sabbah Cennet Fedaileri)
  • Birer birer şehirden çıkıyor, şehirle dağ arasındaki mesafeyi katederek dağa tırmanıyorlardı. Hedefleri, Sâm Kalesi’nin harabeleriydi. Orada toplanıp anlaşacaklardı. Gecenin karanlığı içinde dağ başına doğru yol alan bu birkaç adam, kimseye tesadüf etmemeye ve takip edilmemeye dikkat ediyorlardı. Neyse ki onları takip eden yoktu. Herkes uykudaydı. Adamlar saatlerce yürüdükten, saatlerce yolların arızalarıyla mücadele ettikten sonra Hz. Nuh’un oğlu Sâm tarafından yaptırıldığı söylenen kalenin harabelerine vardılar. Birbirlerinden emin olmak için kendi aralarında bir şeyler fısıldadılar; içlerinde yabancı yoktu. Adamların önüne düşen biri, onları mağaraya benzer bir yere götürdü. Hepsi içeri girdiler. Sırtlarında taşıdıkları heybeleri yere indirdikten sonra oturdular. Yorgundular fakat dinlenmek yerine söze başlamak istediler. İçlerinden biri sözü açtı: “İsrailoğulları” dedi. “Mukadderatımızı tehdit eden tehlikeden nasıl kurtulacağız? Burada bunu konuşup bir karar vereceğiz. Konuşmaya başlayalım mı?” (Kanlı Gömlek)
  • Hoşnutluk, Allah’ın hükümlerine kalben teslim olmak, O’nun her istediğini her seçtiğine kalben inkıyad etmektir. (Aşkın İncisi Hz. Rabiatü'l Adeviyye)
  • Fakat hiçbir şey kendi kendine vücûd bulmaz; vücûd bulan her şeyin bir mucidi vardır ve her şey bu hakîkati ikrar etmektedir. (Kur’an ve İslam Üzerine)
  • Ben seni seviyorsam bundan sana ne! (Aşkın İncisi Hz. Rabiatü'l Adeviyye)

Yorum Yaz