tatlidede

Panik atak ve Panik Bozukluk

Unutulmaması gereken temel şey panik bozukluğunun, kesinlikle ölüme, çıldırmaya ya da felç olmaya yol açan bir hastalık olmadığının bilinmesidir.
Panik atak ve Panik Bozukluk

Panik atak;  ani başlayan, 10 dakikada en yüksek düzeye çıkan, yoğun korku ya da rahatsızlık duyma dönemi olarak tanımlanabilir. Panik atağın çarpıntı, terleme, titreme ya da sarsılma, nefes darlığı ya da boğuluyor gibi olma, soluğun kesilmesi, göğüs ağrısı ya da göğüste sıkıntı hissi, bulantı ya da karın ağrısı, baş dönmesi, sersemlik, düşecek ya da bayılacak gibi olma, kendini ya da çevresindekileri değişmiş, tuhaf ve farklı hissetme, kontrolünü kaybetme korkusu, ölüm korkusu, uyuşma ya da karıncalanma, üşüme, ürperme ya da ateş basmaları gibi belirtileri bulunmaktadır. Panik atak hepimizin hayatımızın bir evresinde yaşayabileceği bir durumdur ve korku tepkisi ile bir arada ortaya çıkan semptomlar bütünüdür diyebiliriz. Korku bize tehlikeli durumlarda avantaj sağlayan hayatımızı devam ettirebilmemiz için gerekli bir duygudur. Örneğin karşımıza bir hayvan çıktığında (köpek, kedi, yılan, akrep vb.) korkarız. Sonra vücudumuzda sempatik sistem adı verilen tehlikeli durumlarda alarm veren ve sorunla savaşmak ya da bu durumdan kaçmak için sistem devreye girer. Sonra;
nefes alış verişlerimiz hızlanır: Bu da nefesimiz daralıyor ya da boğuluyormuş, soluğumuz kesiliyormuş gibi hissetmemize, göğüs ağrısı ya da göğüste sıkıntı hissine neden olabilir.
Kalbimiz hızlı çarpmaya başlar: Çarpıntı hissedebiliriz ya da kalp atımlarımızı daha yoğun hissedebiliriz.
Kan basıncımız artar ve kalbimiz özellikle kaslarımıza bol miktarda kan pompalar: Bu yüzden de terleme, titreme ya da sarsılma, ateş basması hissederiz ve bunun yanında uyuşma ya da karıncalanma hissetmemize yol açabilir. Ayrıca sindirim sistemimize daha az kan pompalanır bu yüzden de bulantı ya da karın ağrısı hissedebiliriz. Tüm bunların yanında kanımızdaki oksijen artar karbondioksit azalır ve beyin kan sirkülasyonu değişir: Kendimizi ya da çevremizi değişmiş, tuhaf ve farklı hissetmemize, kontrolümüzü kaybedebileceğimiz korkusunun oluşmasına neden olabilir.

Panik ataklar, günlük yaşantımızda yaptığımız bazı davranışlarımızın  sonucunda ortaya çıkan ve tamamen “doğal ve zararsız”  olan çarpıntı, terleme, nefes sıkışıklığı ya da baş dönmesi gibi    bedensel belirtilerin, hasta tarafından kötü bir hastalığın belirtileri olarak değerlendirilmesi  ve bunun sonucunda da  “kalp krizi geçiriyorum, öleceğim”, “çıldırıyorum”, “felç olacağım” şeklinde yanlış yorumlanması ile oluşur.

Tekrarlayan beklenmedik Panik Atakları ile ataklar arasındaki zamanlarda başka Panik Ataklarının daha olacağına ilişkin sürekli bir kaygı duyma, panik Ataklarının  “kalp krizi geçirip ölme”, “kontrolünü yitirip çıldırma” ya da “felç geçirme” gibi kötü sonuçlara yol açabileceği inancıyla sürekli üzüntü duyma ya da ataklara ve olası kötü sonuçlarına karşı önlem olarak (işe gitmeme, spor, ev işi yapmama, bazı yiyecek ya da içecekleri yiyip içmeme, yanında ilaç, su, alkol, çeşitli yiyecekler taşıma gibi) bazı davranış değişikliklerinin görülmesi kişide psikiyatrik bir bozukluk olarak panik bozukluk olduğunu gösterebilir.

Panik bozukluk tedavisi olan bir hastalıktır tedavide ilaç ve psikoterapinin etkililiği bilimsel çalışmalarla kanıtlanmış durumdadır. en iyi sonuç, bu iki tedavinin birlikte uygulanması ile alınmaktadır. Unutulmaması gereken temel şey ise panik bozukluğunun, kesinlikle ölüme, çıldırmaya ya da felç olmaya yol açan bir hastalık olmadığının bilinmesidir.

 

 

Yorum Yaz