tatlidede

Patriot mu İstersin? S 400 mü? (Kapitalist Sistemde Ahlak)

                                                 Patriot mu İstersin? S 400 mü?                                  (Kapitalist  Sistemde  Ahlak)

                                                 Patriot mu İstersin? S 400 mü?

                                                     (Kapitalist  Sistemde  Ahlak) 

 

          Son birkaç yıldır dünyanın içinden geçmekte olduğu ekonomik kriz ve bu krizin ortaya çıkardığı olumsuzluklar, yapısı, konumu, amacı  ve hedefleri yüksek olan ülkeleri etkilemektedir özellikle.Bunların  başında kendini  küresel güç gören  ve gelişmeyi kendine hedef  seçen ülkeler  gelmektedir.Küresel güç olarak istemezsek dahi kabul ettiklerimizin başında ABD ve Rusya gelirken, konumu ve yapısı gereği iç ve dış mihraklarla devamlı boğuşan, gelişme ve büyümeyi kendine  hedef  koyan ülkelerin başında da şüphesiz Türkiye gelmektedir.Bu küresel güç(süz)ler için iyi  bir  ticaret pazar sayılan Türkiye’yi, özellikle  Ortadoğu (Irak-Suriye-Terör) meseleleriyle kasıyor-geriyor ve  kendilerine (Savaş Teknolojisi konusunda) mahkum ettirmeye çalışıyorlar.Lakin Türkiye de ben kaçın kurrasıyım diyerek  bu baskılardan kendine sürekli çıkış yolları arayıp ben hiç de  bu kadar çaresiz  değilim demektedir.Türkiye Kendime  göre devamlı  bir  alternatif yollar bulabilir ve bu meselelerde (Ortadoğu-Terör ve ekonomi) artık yapabilecek-uygulayacak proje  ve hedeflerim mevcuttur,çoğu zaman reste-resti görmektedir.Tabi  bu yaklaşım alışılmışın dışında olan bir şekil olduğundan bazen olumsuz  bedelleri beraberinde  getirmektedir.

           Türkiye Savunma Sistemi  antlaşması  kapsamında  AR-GE ortak  üretimini  yapmak  istiyor.Bunun için de iki önemli noktası vardır.Birincisi savunma   sisteminin aciliyetiikincisi ise teknoloji  transferinin  Türkiye  için  önemliliğidir.Bu  durum  Türkiye  açısından  önemi  şudur.1974’te  Kıbrıs  Harekatı  sonrasında  Türkiye’ye  uygulanan  silah  ambargosu  ve 90’lı  yıllardan  sonra  Terör  örgütleri ile  yapılan  mücadelede  bazı  NATO  ülkelerinin  Türkiye’ye değişik ambargo uygulamaları  önemli  etmenleridir.Türkiye  egemen  ve  bağımsız  bir  devlettir.NATO Müttefiki  olarak  istediği   silahlı  envanterini  elde  edebilmeli ve etmelidir..Bunun için de   kimseden ayrıca  izin  alması da  gerekmez.Bu işin ince  noktası  ise; Türkiye  sahip  olduğu  sistemi  NATO’ya  tahsis  eder,  sistemden  faydalanıp  faydalanmamak NATO’nun işidir diyerek,,,.Esas konuya geçeyim

          Patriot’mu istersin? S 400 Füzesi mi?.ABD mi? Rusya mı? 

         Öyle bir  tercih etmek  durumunda  bırakıyorlar ki; şaşırırsınız.Hesabınızı ince ,hassas ve onları  gücendirmeyecek şekilde yapmak  durumundasınız.Uluslararası ticarette ahlak olmayınca,Türkiye her iki tarafın silahlarına mahkum edilmektedir.Lakin Türkiye ahlaklı bir şekilde  benim her tarafım farklı savaş  sitilleriyle  donatılmış,farklı farklı silahlara  sahip komşularım,dümanlarım,tehdit  edildiğim ve savaş içerisinde olduğum terör  örgütleri mevcuttur.Dolayısıyla her iki silahı alabilirim yaklaşımını sergilerken iki de bir ABD  Başkanı’nın bukalemunlaşmasıyla ayrıca uğraşmaktadır.Bu silahları alması  da elzemdir.Kısa zaman öncesine kadar ABD’nin Türkiye ye,Rusya’dan S400 leri alma demesi uluslar arası ticaret anlayışının ahlaksızlığıdır.Bir yönü ile de onları  al ki,  benim Patriot’ları da almak mecburiyetinde  kalasın demek istiyor gibi geliyor bana..Çünkü  bilinmesi  gereken durum şudur.S400’lerin  vuramadığı  bazı  sistemler  olduğu  gibi, ona  göre de Patriot’ların da  vuramadığı  bazı  sistemler  vardır.Anlayacağımız o dur ki ve lobinin anlayışını düşününce,ABD  ve Rusya  birbirlerinin  silahlarını kontrol  ederken  pazara  çıkardıkları silahlarının karşılıklı  satışını da  sağlamaktadırlar.Satabilmeleri  içinde  önceden bu  silahların  kullanılacağı müsait  alanlar oluşturdukları  gibi,silah ticaret pazarı   diye  gördükleri ülkelere  karşı  her türlü tehdit  düşman ve  bu silahların kullanılma ihtiyacını sağlayacak ortamı  da yaratırlar.Pazarlık ve taktikler Patriot’ların alınmasına  yönelik olup, S400’lerin alınmasına karşı değildir.ABD  ve  Rusya  karşılıklı birbirlerini  ayakta  tutma  ve dünyaya hakim olma taktiklerini farklı  versiyonlarla d ergilemektedirler.Lakin  her ikisinin de  korktuğu şu  noktada sessiz  gibi  duruş  sergileyen İran’ın  kendine  alan  genişletmesidir.Buna  da Türkiye  üzerinden nasıl engel olunur  hesapları içerisindedirler.Türkiye’nin  en istikrarlı duruş  ve yaklaşımı,ben  herhangi  sıradan bir Avrupa  ülkesi değilim ve her  şekilde  güvende  olduğumu sağlarım demesidir.Bakalım bu hamur  ne kadar  daha  su  çekecektir.

        Kapitalist Ticaret Sistemin de Ahlak var mı? Sorusuyla devam edelim.Ne gezer diyerek kısa cevap ile bitirmeden bazı konulara değineyim.Kendilerini küresel güç,dünyanın hakimi görüp zannedenlerin hiçbir ticaretlerinde Ahlak anlayışını göremezsiniz.Kapitalizm’in ve Ahlak’ın kısa tarifi hatırlandığında,bunların ticaret anlayışlarına ve esas insanlığa  bakış açıları daha  iyi anlaşılacaktır. 

Kapitalizm: En anlaşılır  hali şudur.En kolay yoldan para  kazanmaktır.Üretilen ürünün maliyeti  en az seviye ile sağlanmalı,bu malın satışı ise  en pahalı  seviyeden yapılmalı, bunun için de her yolun mübah  görülmesidir. 

Ahlak:Ticari faaliyetlerde uyulması  gereken hukuki ve hukuki olmayan,etik değerlere  bağlı kurallar  bütünü tanımlamasını yapabiliriz…….

      Sorduk ya…Kapitalist Ticaret Sisteminde Ahlak var mıdır? İşte  bu küresel güç(süz)ler, genlerine işlemiş hayat tarzlarını dizayn etmiş bu anlayışlarına bilinçli  yaklaşmalı ve ikili ilişkileri ona  göre düzenlemek mecburidir.Ahlaklı Kapitalizm olabilir mi ? diye  içimizden  geçebilir. Olamaz.Buda şuna  benzemektedir. “Siyah  süt  olabilir mi?” ABD  ve  Rusya’ya  abdest  aldırmak gibi bir şey....Böylesi bir durum  mümkün  değildir. Anlayacağınız  çölde ağaç büyütmek gibi  bir  durum olur. Yanlış bir  sorunun cevabı olamaz(olmaz).  Kapitalizm , ahlak  olgusuna veya ahlak’ın  operasyon yapmasına imkan vermediği  gibi,  varoluşuna işsel  mantığında  ve  gelişim  evresinde  derin bir  ahlaksızlık  bulunduğundan  ahlak anlayışının hep karşısındadır.O yüzeysel tarifi ile Kapitalizm, bilindiği kadar  masum bir  olgu  değildir.

        Bir konudan  bir konuya atlamış görünsek de, olaylar birbirleriyle  bağlantılı olduğundan mecburen örneklendirmek durumundayız. Konu ticarette ahlak,müttefiklik,kapitalizm,terör,dünyayı dizayn ederken alışılmışın dışında “Bende varım-Yeter artık diyen” dört bir yanı sorunlu olan ve bu sorunların tek muhatabı bir ülke olan Türkiye’nin kimlerle ve  nelerle uğraştığıdır.Son günlere ve konun özüne dönecek olursak…

      ABD Patriot’lar konusunda zamanında Türkiye’nin koşullarını kabul etmemiş ve  teknoloji transferini vermemişti. Hemen hemen her konuda bir  müttefik gibi değil, adeta  bir düşman edasıyla hareket ettiği bir  gerçektir.Herkesçe  malum bu detaylara girecek olursak okuyucuyu detaylarla usandırırız.ABD’nin, Ortadoğu,Irak,Suriye ve Terör konularında destek vermediği gibi,S400’ler konusunda karşıt  tavır sergileme blöfünü Türkiye  yemeyip;Rusya dan S400’leri alma yolunu seçerek anlaşmaya vardı.Bu isabetsiz blöfü Türkiye yemeyince,ABD  Patriot’ları verebilmek için farklı ama yakışık olmayan sinyallerle hamleler yapmaya  başladı.Anlaşılan odur ki,Rusya’dan S400’lerin önüne  geçemeyince ABD, evdeki  bulgurdan da olmayayım hesaplarına girdi.ABD yönetimi ve Başkanı, şu noktada beraber hareket edelim,buranın kontrolünü sen yap,hassasiyetlerini biliyoruz,askerlerimi Suriye’den çekiyorum,müttefikimsin seni destekliyorum,Kuzey Irak’a geçiyorum nutuklarıyla bir ileri-iki geri adımlarla çarkıfelek misali dönüşler sergilenmeye başlandı.Bir gün çekiliyorum bir gün vazgeçtim,bir gün Kuzey Irak’a geçiyorum bir gün Kürtleri destekliyorum,bir gün şu silahları almanı istemiyorum bir gün benden de almanı bekliyorum açıklamaları müttefik ol(may)an  ABD gibi kendini Uluslar arası süper güç olarak gören bir  devletin liderine yakışan davranışlar  değildir.En son açıklama ise çok anlamlı “Türkiye Kürtlere saldırması durumunda ekonomik olarak onu mahvederiz” bu ne anlama geliyordu ve ABD için bu kadar önemli olarak gördüğü Kürtler hangi Kürtler idi.Hele hele tarafsız bölge,silahsız bölge,uçuşa yasak bölge,tampon bölge kavramları havada uçuşmaya başlayarak ve bu kavramları  herkesin farklı algılayıp yorumlaması tam bir facia.Biri ben kontrol ederim,biri sivilleri yerleştiririm,birileri de Arap askeri güçlerinin kontrolüne veririm söylemleri havada uçuşmaktadır.Tabi ki, Türkiye bütün bunları kendi üslubuyla yorumluyor ve hakkıyla cevaplamaktadır.Her zaman farklı alternatifleri olması gereken Türkiye’nin isabetli karar verme zorunluluğu vardır.

SONUÇ YERİNE:-Türkiye Rusya’dan S 400’leri,ABD’den Patriot’ları almalıdır.İstikrarlı duruşu sergilerken oluşturulacak tarafsız bölgeye hakim veya kontrolün içinde olmalıdır.Kendi üzerinden İran’a ulaşma ve daha fazla tehdit  bölgeleri oluşturulacağını hesaplamalıdır.Suriye’de meydana getirilecek oluşumdan haberdar bir  şekilde İsrail’in sessizliğini iyi okumalıdır.ABD’nin sergilediği lambada  dansının dam ve kavalyesini iyi tanımalıdır. 

Hoşçakalın.

[email protected]

Yorum Yaz