tatlidede

Paul Watzlawick kimdir? Paul Watzlawick kitapları ve sözleri

Psikolog Paul Watzlawick hayatı araştırılıyor. Peki Paul Watzlawick kimdir? Paul Watzlawick aslen nerelidir? Paul Watzlawick ne zaman, nerede doğdu? Paul Watzlawick hayatta mı? İşte Paul Watzlawick hayatı...
  • 04.02.2023 16:00
Paul Watzlawick kimdir? Paul Watzlawick kitapları ve sözleri
Psikolog Paul Watzlawick edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Paul Watzlawick hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Paul Watzlawick hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Paul Watzlawick hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi:

Doğum Yeri: 25 Temmuz 1921, Villach, Avusturya

Paul Watzlawick kimdir?

Paul Watzlawick (25 Temmuz 1921 - 2007 31 Mart) Avusturyalı-Amerikalı aile terapisti, psikolog, iletişim kuramcısı ve filozof oldu. Bir kuramcı iletişim teori ve radikal yapısalcılık, o alanlarda yorumladı aile terapisi ve genel psikoterapi.Watzlawick insanların duygusal sorunları gidermek için çalışıyor çok eylemi kendi acılarını oluşturmak inanıyordu. O en etkili isimlerinden biri oldu Mental Research Institute ve yaşamış ve çalışmış Palo Alto, California

O memleketi 1939 yılında liseden mezun olduktan sonra Villach, Avusturya, Watzlawick okudu felsefe ve filoloji de Università Ca 'Foscari Venedik ve kazanılanfelsefe doktoru Sonra okudu 1949 yılında derecesi Carl Jung Enstitüsü'nde de Zürih, o bir derecesi aldı analitik psikolojinin o onun araştırma kariyerine devam 1957 yılında 1954 yılında El Salvador'da Üniversitesi.

1960 yılında, Don. D. Jackson ona gelmesi için düzenlenmiş Palo Alto araştırma yapmak Mental Research Institute (MRI). 1967 yılında ve daha sonra o öğrettipsikiyatri de Stanford Üniversitesi'nden. Palo Alto evinde bir kardiyak arrest 85 yaşında ölümüne neden oldu.

Paul Watzlawick Kitapları - Eserleri

  • İyideki Kötü
  • Mutsuzluk Kılavuzu

Paul Watzlawick Alıntıları - Sözleri

  • "Sevilmek her hâlükârda esrarengiz bir şeydir." (Mutsuzluk Kılavuzu)
  • Sınırsız özgürlük fikrinden yola çıkıyorum, sınırsız despotluk oluyor vardığım nokta. (İyideki Kötü)
  • "... "anlamak"la "anlaşmak" arasındaki fark. Bu ikisinin bilinçsizce birbirine karıştırılması en kıyak kavgaların nedeni. Zira insan, başkasının görüşünde olmadan, yani onunla anlaşma içinde olmadan da, onu eksiksiz anlayabilir." (İyideki Kötü)
  • Sevilmek her halükârda esrarengiz bir şeydir. (Mutsuzluk Kılavuzu)
  • Olog'un aklına, dünyanın rezaletini neden sadece kendisinin böyle açıklıkla görebildiği, diğerlerinin ise kıllarını kıpırdatmadan yaşayıp gittikleri ve duruma boyun eğdikleri sorusu takılıvermişti. (İyideki Kötü)
  • Bir zamanlar bir adam vardı, kendi halinde mutlu bir hayat sürmekteydi, ta ki amaçsız bir merakla, belki de tamamen saçmalamaktan, kendisine, yaşamın kendi kuralları olup olmadığını sorana kadar. (İyideki Kötü)
  • ... gerçekleşen bir umuttan daha göz açıcı bir şey yoktur ve boşlukta kalmış bir umuttan da daha yanıltıcı. (İyideki Kötü)
  • Oysa düşler sabun köpüğüdür. (Mutsuzluk Kılavuzu)
  • Mükemmellik peşinde olmak, insan ruhuna musallat olabilecek en tehlikeli hastalıklardan biridir. (İyideki Kötü)
  • Bu kuzu postundaki kurtların birçoğuyla çeşitli vakaları anlatırken tanışacağız. (İyideki Kötü)
  • “Tarihi yok sayan, onu tekrar etmeye mahkûmdur”; daha vurucu bir deyişle: “Gü­neşin altında yeni bir şey yok — unutulanın dışında.” (İyideki Kötü)
  • Adamın biri duvara bir resim asmak ister. Çivisi vardır ama, çekici yoktur. Komşuda bir tane vardır. Kısacası adamımız komşuya gidip çekici ödünç olarak istemeye karar verir. Ama birden ikirciklenir; ya komşusu çekici ödünç vermek istemezse? Zaten dün de beni öyle usulen selamlamamış mıydı? Ama belki de acelesi vardı? Yoksa acelesi bahane miydi? Bana karşı içinden bir şeyler mi geçiriyor? Ne geçiriyor olabilir, ona bir şey yapmadım ki boşu boşuna takı­yor kafayı bana; biri benden ödünç bir alet istese hemen veririm, o niçin vermiyor, insan insandan böyle küçük bir iyiliği nasıl esirgeyebilir? Bu herif gibileri insana yaşamı zehir ederler. Yetmiyormuş gibi kendisine muhtaç olduğumu sanıyor bir de. Neymiş, bir çekici varmış. Yetti valla! Ve bunun üzerine bir hışım komşunun kapısına dayanır, kapıyı çalar ve beriki daha “Hoşgeldiniz.” diyemeden “Çe­kicini al da başına çal, terbiyesiz herif!’ diye bağırır. (Mutsuzluk Kılavuzu)
  • Şaşılacak şey, daha Çicero bile, televizyonu ve onun etkilerini her nasılsa görmüştü. M.Ö 80 yılında şunları yazmıştı: "Eğer korkunç olayları dakika başı görmek ve duymak zorunda kalırsak, içimizdeki en hassas yapıya sahip olanlar bile, acı veren izlenimlerin sürekliliğinden dolayı, sonunda her türlü insani duyarlılığı yitirecektir." (İyideki Kötü)
  • “Saygıdeğer baylar, sizi temin ederim, çok fazla bilmek gerçek bir hastalıktır. [...] Zira bilginin doğ­ rudan, kaçınılmaz meyvesi atalettir, yani kollarını kavuşturup oturmaktır.” (İyideki Kötü)

Yorum Yaz