Pınar Öğünç kimdir? Pınar Öğünç kitapları ve sözleri
Gazeteci,yazar Pınar Öğünç hayatı araştırılıyor. Peki Pınar Öğünç kimdir? Pınar Öğünç aslen nerelidir? Pınar Öğünç ne zaman, nerede doğdu? Pınar Öğünç hayatta mı? İşte Pınar Öğünç hayatı...

Gazeteci,yazar Pınar Öğünç edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Pınar Öğünç hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Pınar Öğünç hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Pınar Öğünç hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...
Doğum Tarihi: 1975
Doğum Yeri: İstanbul
Pınar Öğünç kimdir?
1975 İstanbul doğumlu. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu. 22 yaşında, bir haber dergisindeki iş görüşmesine yazdığı hikâyelerle giderek gazeteciliğe başladı. 1997’den bu yana çeşitli dergi ve gazetelerde muhabir, editör, köşeyazarı olarak çalıştı. Jet Rejisör (Roll Yayınları, 2006), İnce İş (İletişim Yayınları, 2009), Asker Doğmayanlar (Hrant Dink Vakfı Yayınları, 2013) adlı kitapların yazarı.
Pınar Öğünç Kitapları - Eserleri
- Beterotu
- Aksi Gibi
- Cotturuk Defterleri
- Jet Rejisör Çetin İnanç
- Pandemi Zayiatı
- Asker Doğmayanlar
- İnce İş
Pınar Öğünç Alıntıları - Sözleri
- Bu, sınıf tanımayan bir virüs falan değil, etkilenen biziz. Patron teknesinde, hocalar, prof'lar yazlıklarında, Instagram'dan karantina güzellemeleri yapıyorlar. (Pandemi Zayiatı)
- Erkeğin sağ kolu kadının omzunda, o salise porselenleşmiş bir biblo gibi duruyorlar. Önlerinden birörnek eşofmanlı bir erkekle bir kadın geçiyor koşarak. Kaldırım karolarında dört koşar ayak; hiç görmeseler sanki bir tay geçiyor. Hiç görmüyorlar; zaten içlerinden bir tay geçiyor. Bu halde havadan mı konuşulur? Yutkunup "Bana karşı bir hoşlanman var değil mi?" diye soruyor erkek. Bu soruya, kendi başına asla soramayacağı bir soruyla karşılık veriyor kadın. "Senin?" Oysaki bildiği yerden. "Kuşkusuz," diyor erkek. İstatistiği tutulmuş olsa daha önce hayatında hiç "kuşkusuz" dememiş. İkisinin de yüzü karşı kıyıya dönük, karşı kıyının tuval üzerine yağlıboya haline bakar gibiler. Bir sonraki tasarlanacak yeni bir harekete mahal vermesin diye milim kıpırdamadıklarından kendileri çoktan natürmort. "Benim de var," diyor kadın. Yüzünde tek kas oynamadan sesi gülüyor. Sabah serinliğinde birbirlerinin sıcaklığını duyuyorlar. (Aksi Gibi)
- Çocukluk güzel, ama "güzel çocukluk" bugüne katlanmak için yaratılmış bir kuruluş efsanesi, öyle gelir hep bana. Nasıl kurulduğumuz önemlidir. (Beterotu)
- Geçmişinizi hatırlamaya çalışmak, üst üste basılmış fotoğraflara bakmaya benziyor. (Beterotu)
- "O günlere bir daha asla dönemeyecek gibi hissettim. Hangi güne geri dönülebilir ki zaten? Boş laf." (Beterotu)
- Dünyanın bu sefil halinden güzellik çıkarmaya çalışmak, çirkinliklerini düzeltme arzumuzu erteliyordu sanki. (Beterotu)
- "Birinin acı çektiğini gözlerinle gördüğünde onun için üzülüyorsun ama yüzünü görmeden sadece sesini duymak bütün insanlığa dair hüzün veriyor. Hikâyesini okumak da öyle." (Beterotu)
- "Önemsiz bir olay da tarihi değiştirebilir halbuki, büyük değişimler hep önemsiz olaylarla başlar." (Beterotu)
- İnsanlar düşünürken nasıl göründüklerini asla bilmezler. (Aksi Gibi)
- "Biz retçiler hep karşınızda olacağız. Hem de silahlarınıza karşı çiçeklerimizle bekleyeceğiz." (Asker Doğmayanlar)
- Onu mutlu etmeyen koskoca hayatını belki de hiç ses etmeden bana imrenerek geçirdiği yıllarında ben kaçıyor, tek gözümle de kaçışımı izliyordum. Onun için yapabileceğim var mıydı? Annelerimizi nasıl kurtarabilirdik, kendimizi kurtarmak bu kadar vaktimizi alırken? Annelerimizi kurtarmadan kendimizi kurtarabilir miydik? (Aksi Gibi)
- "İnsan yaşamının anlamı olmadığı yerde vatanın anlamı hiç yoktur. Bir defa insana, hayata değer veren bir toplum olmalı. Geçmişte bir Milli Savunma Bakanı bir şehit annesine, 'Ne var, yaşın genç, bir tane daha doğur' demişti. Tüm şehitlere hakaret olarak kabul ediyorum, bu edepsiz, densiz açıklamayı." (Asker Doğmayanlar)
- "Sık kullanılan bir caddedeki geçmişinizi hatırlamaya çalışmak, üst üste basılmış fotoğraflara bakmaya benziyor, hatırlamak daha zor." (Beterotu)
- Çamaşır suyunun lekeleri kat kat açmaya başlayıp sonra toptan yok edişinin içe yaydığı tanımsız ferahlık, sebepsiz tatmin hissine sığındım. (Aksi Gibi)
- Bir ömür bir bahçeye yeter ancak, o da kendi bahçene... (Beterotu)
- Bazı anları eritip sünger gibi emdiğini çok sonra fark eder insan. O bir haftayı bir ömür kadar uzun hatırladı. (Aksi Gibi)
- "Bir yandan çok fazla şey yaşanıyor, bir şey diğerini unutturuyor. Ama unutmaya, unutturulmaya çok müsait bir yanımız var. Mesele bu." (Pandemi Zayiatı)
- Yönetenler, turist avlamak için turizm çalışanlarına reva gördükleri "Keyfinize bakın. Aşılıyım" maskelerinin insanlık onuruyla ilişkisini kavrayamayacak kadar kopmuşlardı "insandan". (Pandemi Zayiatı)
- "Radyoda bir şarkının, yumuşakça, sesinin azalarak bitmesi gibi, birbirimizin hayatında gittikçe küçülerek kısa bir süre daha durduk ve tamamen yok olarak ayrı şarkılara geçtik." (Beterotu)
- Mesela işsiz kalan öğretmenler, hemşireler bizim iş yerine günlükçü çalışmaya geldiler çok bu dönemde. Onları görünce "Okusam ne olacak ki," diyor kızım. Bizimkini boşver, çocukların da hevesini kestiler. (Pandemi Zayiatı)