Roni Margulies kimdir? Roni Margulies kitapları ve sözleri
Yahudi kökenli, troçkist görüşlü gazeteci, yazar, şair ve çevirmen Roni Margulies hayatı araştırılıyor. Peki Roni Margulies kimdir? Roni Margulies aslen nerelidir? Roni Margulies ne zaman, nerede doğdu? Roni Margulies hayatta mı? İşte Roni Margulies hayatı...

Doğum Tarihi: 5 Mayıs 1955
Doğum Yeri: İstanbul
Roni Margulies kimdir?
Roni Margulies, (d. 5 Mayıs 1955[1], İstanbul) Yahudi kökenli, troçkist görüşlü gazeteci, yazar, şair ve çevirmen.
Robert Koleji'ndan mezun olduktan sonra İngiltere'deki çeşitli üniversitelerde öğretim gördü. İktisat üzerine doktora yaptı. İktisatçılık yapmamayı tercih eden Margulies Londra'da hayatını sürdürdü. Yahudi asıllı olmasına rağmen kendisini siyonizm karşıtı ve devrimci olarak tanımlamaktadır.[2] İlk şiir kitabını 1991 yılında çıkaran Margulies, toplam altı şiir kitabı, şiir çevirilerinden oluşan dört kitap, çocukluk anıları, siyasi tercümeler ve edebiyat, siyaset, tarih hakkında çok sayıda dergi ve gazete makalesi bulunmaktadır. 2002 yılındaSaat Farkı adlı eseri ile Yunus Nadi Şiir Ödülü'ne layık görülmüştür.
27 Ağustos 2009'da Beyoğlu'nda dört ÖDP üyesinin boyalı saldırısına uğradı. Konuyla ilgili olarak ÖDP başkanı Alper Taş, saldırganlar parti üyesi ise, gerekenin yapılacağını belirtti. Daha sonra ÖDP'nin resmî sitesinden yapılan açıklamada, eylemin Margulies'in "uğruna bedeller ödenerek yaratılmış devrimci değerlere yönelik provokatif ve saldırgan tutumu"na karşılık şiddet içermeyen demokratik bir tepki olduğu savunuldu.
DSİP üyesi olan Margulies, 2009-2013 tarihleri arasında Taraf gazetesinde köşe yazarlığı yapmıştır.
Roni Margulies Kitapları - Eserleri
- Uzaklıklar
- The Terrible Turk - Batı'nın Gördüğü Türk
- Larda Yüzen Alsancak
- Ya Seyahat!
- Saat Farkı
- Telgrafçiçeği
- Bugün Pazar Yahudiler Azar
- Ailem ve Yahudiler
- Şiir, Yahudilik Vesaire
- Ornitoloji
- Kalpsiz Dünyanın Kalbi
- Her Rind Bilir
- Sen Kalk da Ben Yatam
- Bilirim Niye Yanık Öter Ney
- Mağrur Olma Padişahım
- Gün Ortasında
- TK1980
- Apollo Yılları
- Elsa
- Gülümser Çocukluğum Ardımdan
- Türk’ün Hizmetçisi
Roni Margulies Alıntıları - Sözleri
- "Her şeyi yapabilirim, tüm kapılar açık hâlâ. Fakat bir akşam, on yıl sonra, yine bu odada, yine bu soru, yine bu cevap..." Telaşsız tırmanıp pencere kenarına sonra kendini bir yaprak gibi boşluğa bıraktı. (Her Rind Bilir)
- Oturmuş bir koltuğa bakıyorum. Kim bilir ne karmaşa yaşanıyor, ne fırtınalar kopuyor, ne planlar yapılıp ne umutlar sönüyor; kim bilir ne renkli, mutlu günler, ne mutsuz, bitmez saatler geçiyor o donuk pencerelerin ardında. Her bina bir yanardağ adeta. (Telgrafçiçeği)
- Kendimden biliyorum, o yaşta insan ölümsüz olduğuna inanır, bir an için bile sorgulamadan. (Ya Seyahat!)
- İlk gençlik yıllarımdan sonra, biraz daha Marx okudum. Din konulu yazılarında hiçbir küçümseme, dalga geçme, dışlama olmadığını fark ettim; Marx sadece anlar, açıklar ve anlayışla karşılar. ‘Kitlelerin afyonu’ demeden önce , ‘kalpsiz dünyanın kalbi, ezilenlerin iç çekişi’ der din için. Biz ise hep son kısmını hatırlarız: ‘Dini ıstırap, bir ve aynı zamanda, hem gerçek ıstırabın ifadesi hem de gerçek ıstıraba karşı bir protestodur. Din, ezilen yaratığın iç çekişi, kalpsiz bir dünyanın kalbi, ruhsuz koşulların ruhudur. Kitlelerin afyonudur.’ (…) “Marx'ın afyon benzetmesini dönemine uygun olarak okumak gerekir. İlaçtır afyon, birilerinin birilerini kandırmak, uyutmak, soymak için üretip sattığı bir uyuşturucu, ‘kapitalist bir komplo’ değil. Anlamadıkları, çözemedikleri, karınlarını doyuramadıkları, mutlu olamadıkları bir dünyada insanların çektikleri tüm acılara karşı yarattıkları bir ilaç, yaralarını rahatlatmak için imal ettikleri bir merhem. Evet, ilaçtan ziyade plasebo, şeker kaplı bir leblebi tozu hapı belki, ama doktorlar bilir, plasebolar ilaç içtiğini zanneden hastaları çok zaman iyileştirir. Böylesi bir ilacı ancak hiç acı çekmemiş olanlar; açlıktan, yoksulluktan, çaresizlikten, dünyanın adaletsizliğinden ve anlamsızlığından bihaber olanlar küçük görebilir.” (Kalpsiz Dünyanın Kalbi)
- "Ama ben yabancıydım hepsine, ben, Roni, tek bir bilen yoktu bunca insan arasında beni." (Bilirim Niye Yanık Öter Ney)
- Milli marşı “Korkma” sözüyle başlayan bir ülke biliyor musunuz? Vatandaşları “Ne var korkacak? Bizi korkutmaması gereken şey nedir? Korkacak bir şey var besbelli, ama ne?” diye düşünmeyen, korku içinde saçını başını yolmayan, ama çok büyük ve ölümcül iki tehlikeyle karşı karşıya olduğu hem milli marşı hem tüm milli kurumlan tarafından her gün vurgulanan bir ülke. (Larda Yüzen Alsancak)
- "Ne kaçmak mümkün, ne erişmek; yaptığımız tek şey kaçınılmazı belki biraz ertelemek." (Bilirim Niye Yanık Öter Ney)
- Ne oldu, anlayamıyorum, nasıl geldik bugüne? Bambaşkaydı umutlarım daha birkaç yıl önce. (Telgrafçiçeği)
- Savaşta, düşman önemli bir zafer kazandığında veya yeni bir silah icat edip meydana getirdiğinde askerin morali bozulabilir. Ama heykel düştü diye ya da “Yaa, düşman bize saldırıyor” diye moral bozulmaz. Veya bozulmaması gerekir. (Larda Yüzen Alsancak)
- Benimle aynı etnik kökeni paylasan insanların yaptıklarını başka, diğer insanları başka değerlendirmenin ne felsefi ne etik hiçbir haklılığı olamaz. Doğru ve yanlış cemaate ve kimliğe bağlı değildir ve olmamalıdır. (Kalpsiz Dünyanın Kalbi)
- Veya bir ülke ki, zamanında önemli işler yapmış ama 70 yıl önce ölmüş bir asker ve devlet başkanının resimleri tüm resmî duvarlara ve hatta özel işyerlerine asılsın, heykel ve büstleri tüm meydan, dörtyol ağzı ve eğitim kurumlarına dikilsin. Ve ama bu adamcağız hakkında tek bir ciddi araştırma, yorum, biyografi, değerlendirme yapılmasın, yazılmasın. "Küçük üreticiye her yıl yüzde 4,5 faizli kredi verilmesi vatanımızı ilelebet payidar kılacaktır” gibi veciz ve ayrıntılı sözleri duvarlara yazılsın, ilkokul öğrencileri tarafından ezberlensin, koca koca insanlar tarafından dua edercesine huşu içinde durmadan tekrarlansın, ama bu sözlerin 70 yıl içinde belki de aşındığını, faiz oranlarının artık biraz yükselmesi gerektiğini düşünmek bile yasalarla engellensin. (Larda Yüzen Alsancak)
- nasıl kuşku duyabilir ki insan: Her şey toprak, su, hava ve ateş. (Uzaklıklar)
- "Özlem, sitem filan, geçip gidiyor günler işte." (Bilirim Niye Yanık Öter Ney)
- Baştan yeniktir çağımızda her aşk. Herkes gibi yenildik işte biz de ... (Telgrafçiçeği)
- "Ölümün kendisi korkutmuyor beni -korkunç olan başkalarının ölümü- fakat bir başıma ölmek, nedense, kanımı donduruyor düşündüğümde." (Gün Ortasında)
- Özlem, sitem filan, geçip gidiyor günler işte. (Uzaklıklar)
- Ölüm, mutsuzluk, yaşama isteğini insanın elinden çekip alacak kadar büyük bir mutsuzluk. Üst üste gelen mutsuzluklar. Yaşamı yaşanır kılan küçük şeyleri, ezici bir dengesizlikle silip görünmez hale getiren mutsuzluklar. Bunları böylece düşünmedik. Ama ben haftalarca, aylarca toparlanamadım. Kendimi niye kötü hissettiğimi bilmeden, keyifsiz, tatsız günler geçirdim. (Ailem ve Yahudiler)
- Nasıl kırık dökük, Yarım yamalak, eksik Nasıl yamalı hayatlar Geçiyor gözlerimin önünden Bir zanaat mutsuzluk sanki Öğrenip bir önceki nesilden On yıllarca didiniyoruz Ve kuşkuya düşsek de bazen Sanıyoruz ki Böyledir, iyidir Ne olacak ki başka Budur hayat zaten Ya beceremiyoruz biz bu işi Ya da becerecek bir şey yok zaten ... (Telgrafçiçeği)
- Dillere yatkınlığım, bilmediğim dillere bile söylediğim birkaç kelimeyi tam yerli aksanıyla söyleyebilmem, önce büyükbabamdan, sonra da birçok dilin hep birden konuşulduğu bir aile ortamında büyümüş olmamdan geliyor olsa gerek. (Ailem ve Yahudiler)
- "Bu karmaşık, karman çorman şehirde kendi küçük düzenimizi kurduk işte." (Gün Ortasında)