Said Halim Paşa kimdir? Said Halim Paşa kitapları ve sözleri
Osmanlı devlet adamı Said Halim Paşa hayatı araştırılıyor. Peki Said Halim Paşa kimdir? Said Halim Paşa aslen nerelidir? Said Halim Paşa ne zaman, nerede doğdu? Said Halim Paşa hayatta mı? İşte Said Halim Paşa hayatı... Said Halim Paşa yaşıyor mu? Said Halim Paşa ne zaman, nerede öldü?

Doğum Tarihi: 1863
Doğum Yeri: Kahire
Ölüm Tarihi: 1921
Ölüm Yeri: Roma
Said Halim Paşa kimdir?
Sait Halim Paşa, 11 Haziran 1913 - 14 Şubat 1917 tarihleri arasında, fiili gücün İttihat ve Terakki ve özellikle de Talat Paşa - Enver Paşa - Cemal Paşa üçlüsü elinde olduğu bir dönemde sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamıdır.rnrn1863 yılında Kahirede doğmuştur. Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşanın dört oğlundan biri olan Mehmet Abdülhalim Paşanın oğludur. Sait Halim Paşa ilk ve orta tahsilini Kahirede özel olarak yapmış, Arapça, Farsça, İngilizce ve Fransızca öğrenmiştir. Daha sonra İsviçrede beş yıl siyasal bilgiler öğrenimi görmüştür.rnrn1888de Mîr-i Mîran rütbesi ile ve Mecîdî nişanı ile Şûra-yı Devlet (Danıştay) âzâsı olmuştur. Kendisine, 1889da II. ve 1892de I. rütbe Osmânî ve 1899da murassa Mecîdî nişanı, 1900de de Rumeli Beylerbeyi pâyesi verilmiştir. 1908de ise bulunduğu Şûrâ-yı Devlet âzâlığından kadro dışı bırakılmış, ancak aynı dönemde Belediye genel seçimlerinde Yeniköy belediye dairesi reisliğine tayin olunmuştur. Daha sonra ise Cemiyet-i Umumiye-i Belediye ikinci reisliği, 1908de de Âyân Meclisi âzâlığı yapmıştır. 23 Ocak 1912-23 Temmuz 1912 tarihlerinde Şura-yı Devlet reisliği de kendisine verilmiştir.rnrnSait Halim Paşa 1912de reislikten çekilmiştir. Bu sırada İttihat ve Terakki Cemiyetinin genel sekreterliğine seçilmiş, Mahmut Şevket Paşanın sadrazamlığı sırasında 1913de de 2. defa Şûrâ-yı Devlet reisliğine ve üç gün sonra Hariciye Nezaretine (Dışişleri Bakanlığına) atanmıştır. Mahmut Şevket Paşanın şehit edilmesinden sonra 1913de Sadrazamlığa (Başbakanlığa) ile getirilmiştir.rnrnSait Halim Paşa, 1913 Eylülünde, Bulgarlarla Edirnenin Osmanlı devletinde kalması ve Meriç nehri hudut olmak üzere sulh imzalanması hizmeti sebebi ile Padişah tarafından İmtiyaz Nişanı ile onurlandırılmıştır.rnSait Halim Paşanın mezarırnrnOsmanlı Devleti 1914 yılında tarafsızlığının ihlal edilmesi nedeni ile I. Dünya Savaşına katıldı. Bu süreçte Almanya sefiri Baron Wangenheim ile Yeniköyde Sait Halim Paşa Yalısında ittifak anlaşması imza edilmiştir. 1915te Hariciye Nazırlığından, 1917de Sadrazamlıktan çekilmiştir (yerine Talat Paşa geçmiştir).rnrn1919 Mart ayında harp ilanı sırasındaki bazı kabine azaları ve Sait Halim Paşa tutuklanmış, Paşa, diğer milletvekilleri ile beraber tahliye olunduktan sonra Romaya gitmiştir. 6 Aralık 1921de bir Salı günü akşamı araba ile evinin kapısına geldiği sırada Ermeni komitacısının silahlı saldırısına uğrayarak hayatını kaybetmiştir. Naşı İstanbula getirilmiş ve 30 Aralık 1921 günü Yeniköydeki yalısından alınarak büyük törenle II. Mahmut Türbesinin bahçesine defnedilmiştir.
Said Halim Paşa Kitapları - Eserleri
- Buhranlarımız ve Son Eserleri
- Osmanlı İmparatorluğu ve Dünya Savaşı
- Buhranlarımız
- Said Halim Paşa Bütün Eserleri
- Bütün Eserleri
- Buhranlarımız ve İçtimai Hayatımız
- Buhranlarımız
- Toplumsal Çözülme
Said Halim Paşa Alıntıları - Sözleri
- Batı uygarlığının parlaklığına öyle hayran olmuş, öyle tutulmuşuz ki, onu oluşturan nedenleri kavramaktan aciz kalmışız. Söz konusu nedenlerin sonuçlarını, uygarlığı oluşturan nedenler gibi anlama yanlışına düşmüşüz... (Bütün Eserleri)
- Kadının da bir medeniyet unsuru olmak kıymet ve ehemmiyetini taşıdığında şüphe yoktur. Buna hiçbir şekilde itiraz edilemez. (Buhranlarımız ve Son Eserleri)
- Çünkü eğer biz bir ilerleme neticesi olarak daha fazla serbestliğe hakikaten ihtiyaç duysaydık, onu elde etmeye ciddi olarak gayret ederdik. (Buhranlarımız ve İçtimai Hayatımız)
- Çok garip bir ihtilal devresi yaşıyoruz. Bizzat memleket, kendini idare etmekte olanlarla mücadele ediyor. Onların aşırılıklarına, evham ve hayallere dayanan tasavvurlarına karşı devamlı harp ederek aydınlarını itidale, hikmet ve basirete davet ediyor! (Buhranlarımız ve İçtimai Hayatımız)
- Bir bireyin ya da bir toplumun durumunun iyiliğinin, manen ve fikren yükselmesinin yalnızca kendi çabasına bağlı olduğu bir gerçektir. Öyleyse başkalarının çaba ve çalışmaları sayesinde aczimizi telafi edemeyeceğimizi itiraf ve kabul etmek zorundayız. (Said Halim Paşa Bütün Eserleri)
- Bir milletin sahip bulunduğu hürriyetinin derecesi, manevi ve fikrî ilerleme yolunda sarf edeceği cehd ve gayretlerle ölçülür. (Buhranlarımız ve İçtimai Hayatımız)
- Bir yönetim, yalnız bir adamın veya bir partinin değil, belki bütün bir kuşağın eseridir. (Buhranlarımız)
- Bir Fransız'a sorunuz ki eğer Fransa hükümet adamları, komşuları olan İngilizlerin kanun ve tüzüklerini uygulamaya kalkışacak olurlarsa Fransa'nın hâli ne olur? Buna cevap olarak, şüphesiz Fransa'nın mahvına sebep olur diyeceğinden şüphe yok. (Buhranlarımız)
- Özgürlük, insanoğlunun gerçeği arayıp bulma ve adaleti uygulama yolunda harcanan çabasının ürününden başka bir şey değildir ve bir milletin eriştiği özgürlüğün derecesi, ancak fikri ve manevi ilerlemenin ana yolunda harcayabileceği adımların ölçüsüdür. (Buhranlarımız)
- Bir idare yalnız bir adamın veya bir partinin değil, bütün bir neslin eseridir. (Buhranlarımız ve İçtimai Hayatımız)
- Ona göre "her yol Roma'ya değil, "her yol Mekke'ye gider". (Buhranlarımız ve İçtimai Hayatımız)
- Çünkü memleketin çöküşüne sebep olan eski nesiller gibi duyup düşündüğümüz müddetçe ve onlarla aramızdaki fark aynı fikir ve hislerin meydana çıkış şeklinden ibaret bulundukça, bizim neslimizin de geçen nesillerden daha iyi bir şey yapamayacağı apaçık ortadadır. (Buhranlarımız ve İçtimai Hayatımız)
- Yine öğreneceğiz ki, herhangi bir ulusun yasa ve gelenekleri, üzerinde yaşadığı topraktan daha değerli olan manevi yurdunu temsil eder. Çünkü, herhangi bir topluluğu ulus durumuna getirenler bunlardır. Başka bir ulusun egemenliği altına giren bir toplum, toprağını değil, yasa ve geleneklerini kaybettiği için bağımsızlığını kaybeder... (Bütün Eserleri)
- Toplumsal sorunlar konusunda gösterdiğimiz bütün bu Batıperestlik bizi, Batı biçimide demokratlaştırma isteğinden başka bir şey değildir. Oysa biz, ortaya çıkışımızdan beri en gerçek bir demokrasi içinde yaşamış, temelden demokrat bir toplumuz. Uygulamak istediğimiz Batı demokrasisi ise daha dün doğmuş, türlü kötülüklerle lekelenmiş, iğreti ve geçici bir durumdur. Aristokratik bir geçmişle, bugünkü Batı toplumunu bıktıran ve bazı önlemler almaya zorlayan eşitlikçi eğilimler arasında bir değişim durumudur. (Said Halim Paşa Bütün Eserleri)
- Batı uluslarının imrenmemiz gereken yönleri, geleceğe doğru aşama yapmak için seçtikleri ilkeler, bu ilkelere gösterdikleri saygı ve bunları korumak için gösterdikleri özveri olmalıdır. Onların amaçlarına ulaşmak için uyguladıkları yöntemlere bakmamalıdır. Asıl imrenilecek şeyler, onların çalışma biçimleri, eğitim yöntemleri ve özverili yurtseverlikleridir. İşte Batı uluslarının gerçekten hayran olunması ve örnek alınması gereken yönleri bunlardır. (Said Halim Paşa Bütün Eserleri)
- Türkiye aleyhinde yürütülen bütün faaliyetlerde şuurlu-şuursuz, açık ya da saklı olarak katı bir Haçlı Seferleri ruhuna dönüş ortaya çıkmaktadır. (Osmanlı İmparatorluğu ve Dünya Savaşı)
- Bir ulus, bir zorbayı zorla tahtından indirmekle özgürlüğünü kazanmış olmaz. Öncelikle yapılması gereken şey, zorbalığın geri gelmesini engelleyici önlemleri almaktır. (Bütün Eserleri)
- Vatanın başına gelen felaketler, vatan evlatlarının ahlaki noksanları sebebiyledir. (Buhranlarımız ve Son Eserleri)
- Mustafa Kemal'in kusuru, memleketi kurtarma meselesinde onun şanını elinden alabilecek bütün rakiplerini ortadan kaldırmak için her yola başvurmasıdır. (Osmanlı İmparatorluğu ve Dünya Savaşı)
- Oysa biz ortaya çıkış zamanımızdan beri, en gerçek bir ” demokrasi sistemi altında yaşamış, esasen demokrat bir milletiz. Uygulamak istediğimiz Batının demokrasisi ise henüz dün varlık kazanan, çeşitli kötülüklerle lekeli, sahte ve geçici bir yapıdır. Aristokratik uzun bir geçmişle bugün Batı toplumunu bıktıran ve bazı önlemlere sarılmaya zorlayan eşitlikçi eğilimler arasında bir inkılâp durumu dur. Osmanlı demokrasisi ise esaslı ve kesin toplumsal bir durumdur. (Buhranlarımız)
Editör: Nasrettin Güneş