tatlidede

Saydam Turp - Mo Yan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Saydam Turp kimin eseri? Saydam Turp kitabının yazarı kimdir? Saydam Turp konusu ve anafikri nedir? Saydam Turp kitabı ne anlatıyor? Saydam Turp PDF indirme linki var mı? Saydam Turp kitabının yazarı Mo Yan kimdir? İşte Saydam Turp kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 22.05.2022 17:00
Saydam Turp - Mo Yan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Mo Yan

Çevirmen: Erdem Kurtuldu

Orijinal Adı: “Touming De Hong Luobo”, “Tie Hai”, “Ling Yao”, “Ren Yu Shou”, “Lao Qiang”, “Qi Ying”, “Feiting”, “Chulian”, “Qiyu”, “Jin Li”, “Ye Yu”, “Didao”

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750733680

Sayfa Sayısı: 272

Saydam Turp Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

994 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Japon yazar Kenzaburo Oe’nin, “Ben Nobel Ödülü’nü vermek için birini seçecek olsam Mo Yan’ı seçerdim,” sözleriyle değerlendirdiği Mo Yan, 2012’de bu değerlendirmeyi gerçeğe dönüştürerek Nobel Edebiyat Ödülü kazanan ilk Çinli yazar oldu.

Kimi eleştirmenlerin, dilini Gorki ve Soljenitsin’in şiirsel ve çarpıcı anlatımlarına benzettiği Mo Yan, Çin taşrasını anlatan yapıtlarında fanteziyle lirizmi kaynaştırırken bürokrasiyi taşlama ortamında irdeliyor, kara mizaha, hatta yer yer doğaüstü unsurlara yer veriyor. Buğday ve darı başaklarının arasından bir halkın acıları ve sevinçleri yükseliyor. Mo Yan, taşra yaşamını aktarmanın yanı sıra modern Çin’in kısa zamanda köşeyi dönen görgüsüz yeni zenginleriyle de okurlarını tanıştırıyor.

Mo Yan, Saydam Turp’un kahramanlarından Kara Çocuk’u ve kendi yapıtlarını şöyle tanımlıyor: “İnsanüstü bir yetenekle acıya katlanabilen ve insanüstü bir duyarlılığa sahip olan o kara tenli çocuk, bütün yazdıklarımın ruhunu simgeliyor.”

Saydam Turp Alıntıları - Sözleri

  • Şimdi düşünüyorum da "iyi niyetin nadiren iyi şeylere vesile olması"evrenin genel yasalarından biriymiş meğer.
  • "Şu küçük zavallıya bakın hele! Böyle bir havada yarı çıplak sokağa salmışlar." "Senden çıkmadıysa sevemiyorsun işte çocuğu."
  • Ağlayabilirdim ama kime ağlayacaktım ki? Bizim buralarda şöyle bir deyiş vardır: Dişi köpeğin işemesini görmek erkek adamın ağlamasını görmekten yeğdir.
  • Gerçekler hitabet sanatından daha üstündür, yalan gerçeği örtbas edemez, halka açık toplantılarda sık sık bunu dile getirdi dedem.
  • "Kız bu ya!" dedi annem. "Kız olmasaydı kim evinden atardı ki onu zaten!" dedi babam karanlık bir ses tonuyla, çubuğunu sertçe yere vururken.
  • Bir kaç gün önce şantiyedeki herkes öğle yemeğine gittiğinde demirci ustalarından birinin, çekiciyle çeliğe su vermek için kullandığı yepyeni kovası çalındı. Bunun üzerine Liu Taiyang bent kapağının üzerine çıkıp herkese bir güzel sövdü durdu yarım saat. Kara Çocuk'a yeni bir görev verdi: Her öğlen diğerleri yemek yerken şantiyede kalıp aletlere bekçilik edecekti, öğle yemeğiniyse demirci ustaları getirecekti mutfaktan, " Bu küçük köpek de bedava öğle yemeği yemiş olacak" dedi Müdür Yardımcısı Liu.
  • Prezervatifler, rahim içi araçlar, doğum kontrol hapları, tüp bağlatma ve kürtaj kaynar suda boğulan Miçinoku bebeklerine yapılan zalimliği ortadan kaldırmak için iyi araçlar olabilir. Ama burada, ayçiçeklerinin sarı sarı açtığı bu topraklarda işler daha bir karmaşık. Doktorlar ve ilçe hükümeti doğurganlık çağındaki genç erkek ve kadınları el birliğiyle ameliyat masasına yatırıp operasyon yapabilir, ama bizim köyün on öküzün bile yerinden kıpırdatamayacağı kadar kök salmış fikirlere sahip sakinlerini değiştirebilecek her derde deva bir ilaç var mı acaba bir yerlerde?
  • Eğer en kısa sürede bu bebekten kurtulmazsam ve bebek ebeveynlerinin ona bıraktığı yirmi bir yuan'ın hepsini yiyip bitirirse beni bekleyen şeyin ne olduğunu çok iyi biliyordum. Yaralı bacağımı sürüyerek kendimi dışanı attım. İlçede bir düzineden fazla köyü dolaştım, çocuğu olmayan bütün evlere girip çıktım, ama aldığım cevap her yerde hemen hemen aynıydı: "Kız istemiyoruz, bize oğlan lazım." Şimdiye kadar bizim ilçenin iyi insanlarla dolu, harika bir yer olduğunu düşünmüştüm hep, ama şu birkaç günde yaşadıklarım fikrimi tamamıyla değiştirdi. Etrafta bir sürü çirkin erkek çocuğu gördüm, ölü balığa benzeyen gözlerini koca koca açmış, bana bakıyorlardı, hepsinin alnını derin mi derin kırışıklıklar kaplamıştı, yüzlerinde büyük buhranlar geçirmiş ve sınıf nefretini tatmış olan fakir köylülerin o acı ifadesi vardı. Hepsi çok yavaş hareket ediyordu, belleri daha şimdiden bükülmüştü ve yaşlı adamlar gibi öksürüyorlardı. İnsanoğlunun bozulduğuna dair olan inancım daha da derinleşmişti şimdi. Bizim ilçenin bütün köylerinin aslında hiç doğmamış olmaları gereken bu küçük hazinelerle dolu olduğu gerçeğini bir kez daha anladım acı bir şekilde. Memleketimin geleceği için endişelenmeye başlamıştım, daha şimdiden yaşlanmış olan bu erkek çocuklarının üreteceği ve muhtemelen kendilerine benzeyecek olan gelecek nesli hayal etmeye cesaretim bile yoktu.
  • 1- ''Kar Bebekleri'' nde bebekler donarak ölmeleri için karın içine bırakır, yaşamak için güçlü bir inadı olanlar geceyi ağlaya sızlaya karın içinde geçirdikten sonra aileleri tarafından alınıp eve geri kabul edilirler. 2-"Michinoku'nun Kuklalan"ndaki bebeklerse doğar doğmaz, daha ilk çığlıklarını atmadan, içi sıcak su dolu bir fıçının içini oyarlar. O zamanlar bebeklerin ilk ağlamalarından önce hisleri olmadığına inanılıyor, bu nedenle de onları kaynar suda boğmak insanlık dışı bir hareket sayılmıyordu. Bebek, boğulmadan önce ağlamayı başarırsa ailesi ona bakmakla yükümlü oluyordu.
  • kızımın hutong'un içinde bir komşu kızıyla oynadığını duydum. Kız çocukları, kız çocukları, her yer hiç de hoş karşılanmayan kız çocuklarıyla kaynıyordu.
  • Benim şu ucuz merhametim - onun açısından bakarsak büyük bir lütuf sayılırdı bu - acıdan başka bir şey getirmedi bana. Şimdi düşünüyorum da "iyi niyetin nadiren iyi şeylere vesile olması" evrenin genel yasalarından biriymiş meğer. Sen birini kuyunun dibinden ya da ateşin ortasından kurtardığını sanırken diğerleri para için cinayet işlediğini söyler! Bun dan sonra iyilik yaptığıma tanık olmayacaksınız. Kötülük yapacağım anlamına da gelmiyor bu tabii.
  • Kurtuluş'tan sonra ekonomide yaşanan ilerleme ve sağlık koşullarının iyileşmesi sonucu terk edilmiş bebek oranında gözle görülür bir düşüş yaşandı, ama seksenli yıllara girdikten sonra terk edilmiş bebek vakaları yeniden baş göstermeye başladı, bu kez eskisinden çok daha karmaşıktı bunun nedeni. Bu kategorinin içinde erkek bebek hiç yok.
  • "Asıl tehlike deli bir köpeğin sivri azıdişlerinde değil, Mona Lisa'nın o tatlı gülümsemesinde saklıdır."
  • Öğleden günbatımına kadar ağladık. Yaşlı kadınlar bizi yemek yemeğe çağırdığında hâlâ ağlıyorduk. "Ne den ağlıyorsunuz?" diye kızdılar bize, "Susmazsanız 'toplu mezar'a atarız sizi." "Toplu mezar"ın nerede olduğunu bilmiyorduk ama çok korkunç bir yer olduğunu kestirdiğimizden sustuk hemen.
  • Karmaşık ve çok renkli olan kırsal yaşam büyük bir edebiyat eserine benzer, okuyup bitirmesi kadar okuyup bitirdikten sonra anlaması da çok zordur, yazma işinin ne kadar sığ ve ne kadar yavan olduğunu düşündürür bu bana hep.

Saydam Turp İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Mo Yan ile Tanışma: "Karmaşık ve çok renkli olan kırsal yaşam büyük bir edebiyat eserine benzer,okuyup bitirmesi kadar okuyup bitirdikten sonra anlaması da çok zordur." Bu cümle kitaptaki Uçan Gemi adlı öyküde geçiyor. Okuduğumdan beri kafamda geziniyor ve öykülerin arka planını ne güzel anlatıyor. "Çin mitolojisi... tarih, efsane ve mitin bir karışımıdır." Bu cümle de Oxford'un Asya Mitolojisi sözlüğünde geçiyormuş. Okurken bilgi eksikliğini duyduğum Çin mitolojisini araştırken karşıma çıktı ve kitaba asıl tadı veren puslu anlatımı nasıl güzel işaret ediyor. Mo Yan'ın dünyasına ısınmak için ilk önce öykülerini okumak istemiştim. Kitabı bitirdikten ve yazar hakkında araştırma yaptıktan sonra iyi yaptığıma inanıyorum. Öncelikle bu kitabı okumak isteyenlere bir tavsiyede bulunmak isterim. Eseri daha iyi özümseyebilmek için Çin'in özellikle son yüz senelik tarihine bir bakmalısınız. Çünkü öykülerin arka planını döneminin siyasal ve toplumsal olayları oluşturuyor. Ayrıca Çin mitolojisine ve sanat anlayışına bir göz gezdirmeniz de daha keyifli bir okuma için iyi olabilir. Çünkü öyküler efsanelerle, mitlerle, fantastik öğelerle bezeli. Çin kültürü dünyanın kadim kültürlerinden biri. Çin dili ise dünyanın en zor dillerinden biri olarak biliniyor. Ayrıca Çin, kültürel olarak da bugün yakın olmadığımız bir ülke. Bu yüzden kitabı Çince aslından çeviren yazar/erdem-kurtuldu' yu bu doyurucu çeviri için takdir ettim. Ve kendisinin Çinceden çevirdiği diğer kitapları da listeme hemen ekledim. Böyle çok eksik olduğum Çin edebiyatı alanında biraz ilerlemeyi umuyorum. Kitapta seçme on iki öykü yer alıyor. Mekan olarak Çin taşrasını görüyoruz. Zaman tam olarak belli olmasa da tarihsel ipuçlarından faydalanarak 1960'lardan 1980'lere uzanan bir süreç olduğu fark ediliyor. Kitaba ismini veren Saydam Turp adlı öykü bir novella uzunluğunda ve kitabın üçte birini kaplıyor. Kanımca en sağlam öykü de bu. Diğer öyküler yaklaşık 5 ile 40 sayfa uzunluklarında. Eser bittikten sonra yaptiğım okumalarda öykülere özellikle hakim olan ve Çin tarihine damgasını vuran üç önemli olay olduğunu gördüm: İlki, Büyük İleri Atılım adı verilen ekonomik başarısızlık ve peşinden gelen insani felaket :Çin'de 1958-1961 yılları arasında Çin Komünist Partisi tarafından gerçekleştirilen ekonomik ve sosyal bir kampanyaydı. Mao Zedong liderliğindeki kampanya hızlı bir sanayileşme ve kolektifleştirme yoluyla ülkeyi tarım ekonomisinden sosyalist bir topluma dönüştürmeyi amaçlıyordu. Farklı kaynaklara göre 10 ile 20 milyon insanın açlıktan öldüğü tespit edilmiş. İkincisi , Kültür Devrimi adıyla bilinen hareket. Ülkedeki bütün Batı tesirini silmeyi hedefliyordu ve eski kültüre dair her şeyi yasaklıyordu. Çin Komünist Partisi Genel Sekreteri Mao Zedong'un iktidardaki son 10 yılı içinde (1966-1976) Çin Devrimi'nin ruhunu yeniden canlandırmak için başlatıldı. Birçok insanın yerinden, işinden edilmesine sebep oldu. Sonuncusu ise Çin'in Tek Çocuk Politikası: 1979 yılında aşırı nüfus artışının önlenmesi amacıyla uygulanmaya koyuldu. Etnik azınlıklar ve bazı istisnai durumlar bu politikadan muaf tutulmaktaydı. Bu yasak kırsalda tutunamamış tabi ki bütün cezalara karşı gizli saklı fazla çocuk yapılmış. Bazen ilk çocuk kızsa doğar doğmaz öldürülmüş veya terk edilmiş. Teknoloji geliştikçe anne karnında cinsiyet tespiti yapıldığında kürtaj yoluyla kız çocuklar aldırılmış. Çin cinsiyet tespitini de yasaklamış. Toplumda büyük bir kaosa yol açmış bu durum. Ve bu politika son birkaç yıla kadar sürüyormuş. Bugün Çin'de erkek nüfusu kadın nüfüsundan otuz küsür milyon fazlaymış. Bu öykünün kahramanları kimler peki? Artık tahmin edersiniz az çok: Fakir, yorgun, aç, örselenmiş, yılgın insanlar... Pek azı da iktidardakilerin semirttikleri. Öne çıkan çoğu kişi çocuk. Çocuk gözüyle anlatarak yazar, tarihi yumşatmak mı istemiş, olayların kendisinden çok izlenimlerine mi dikkat çekmek istemiş? Bilemedim. Konuşmamayı tercih! eden Saydam Turp'un Kara Çocuğu... İnsanları çözmüş gibi konuşmazsam daha az belaya uğrarım diye düşündün muhtemelen. Ama bir türlü kurtulamadın. Çünkü insanlar ötekiyle! daha çok ilgilenirler. Senin insan sesine kendini kapatıp doğanın en ufak kımıldanışlarına duyarlı kepçe kulaklarını unutamam sanırım. Büyük bir kara mizah öyküsünün kahramanı demir yiyen Demir Çocuk, sen de Kara Çocuk'la yan yana duracaksın hep dimağımda. ( Bir devlet politikası olarak eldeki tüm demirlerin eritilip demir yolu yapımında kullanıldığını ve ailesi zorunlu olarak çalışan çocukların bir yerde kapalı tutulduğunu sonradan öğrendim) Ve terk edilen, kürtaj ettirilen, öldürülen ya da "belki bu sefer erkek olur" umuduyla sürekli sayısı arttırılan kız çocukları sürüsü... Sizi anımsarken ki duygum çok net: Acı. Insanlardan başka aralara serpiştirilen ve geleneklerde büyük rol oynayan hayvan ve bitkileri okumak da güzeldi. Köpekler, tilkiler, balıklar; turplar, darılar, tatlı patatesler... Yazarın anlatımına gelecek olursak hayli sert. Gerçekçi bir dili var. Bol bol küfür görüyoruz. Halk deyişleri ve halkın günlük konuşma dili yansıtılmış. Tasvirleri çok canlı. İnsan cesetleriyle ilgili kısımları okurken midem epey zorlandı. Karşınıza yer yer hayaletler, mucizeler, büyüsel güçler çıkıyor. Ben çok seviyorum bu anlatım tarzını. Gerçeklerde her zaman puslu bir taraf vardır çünkü. Her büyülü gerçekçi anlatıma yapıştırıldığı gibi yazara da yazar/Gabriel-Garcia-Marquez'e benzeme damgası vurulmuş. Ben çok benzetemedim. Kendisi bir söyleşide yazar/William-Faulkner 'den etkilendiğini belirtmiş. Bu durum çok hoşuma gitti. Çünkü kitap/dosegimde-olurken--8875 'i okuduğumdan beri Faulkner benim için keşfedilmeyi bekleyen bir heyecan unsurudur. İncelemeyi bitirirken kitapta geçen hoş bir detayı paylaşmak istiyorum. Terk Edilmiş Bebek adlı öyküde yazar, ayçiceği tarlasında kitap/durgun-don--150486'un kahramanları Gregor ile Aksinya'nın ayçiçekleri arasında koşuşunu hayal ediyordu. Öykü bitince ben de ayçiçekleri arasında durmuş Gregor ile Aksinya'yı hayal eden Mo Yan'ı hayal ettim. Sonuç olarak Saydam Turp'u sevdim ama büyük bir sanat eseri diyemem. Ancak yazarın daha büyük eserleri için bana ipuçları verdi. Ve çok daha iyi seyler okuyacağımı sezdirdi. gonderi/104998044 etkinlik vesilesiyle okuyan bütün okurlara keyifli okumalar dilerim. black iyi ki aklıma düşürmüşsün de girmişim Mo Yan'ın dünyasına. Bize kattığın her kitap ve yazar için teşekkür ederim:) (Gönül.)

Nobeli boşuna almamış zahar.: Mo Yan. Küçük yaşlarda okulunu bırakıp çiftçilik yapmaya başlar. Zorlu bir yaşamın içinde çırpınır. Bu kitabında Çin Halk Cumhuriyeti' nin Büyük Atılım adıyla başlattığı ikinci beş yıllık kalkınma planını çocuk gözüyle eleştiren hikayeler yazmıştır. Yine Silahlı İşgücü Müfrezesinin de katliamlarını konu edinen öykü de yer almakta. NOT: Büyük Atılım: 1958- 1963 yıllarında köylüyü, işçilere ya da moden köylüye dönüştürmek için çıkarılan kalkınma planıydı. Fakat plan büyük bir kıtlığa yol açar. İnsanlar yok yere öldürülür ya da zor şartlar yüzünden hastalıktan ölür. Çocuklarından uzak, Nazi Tarımı gibi birşeydir bu zulüm. Ancak kendi insanına yapar bunu Çin. Ve bu dönemde tarımdan sanayiye geçiş programı nedeniyle metal eşyalar bütünüyle toplatılır. Hikayeler genel itibariyle çocuksu hislerle yazılmış, bir çocuğun iç dünyasını çok iyi tasvir eder. Çin toplumunun erkek çocuk sahibi olabilmek için bir çok kız çocuğu sahibi olmalarını, bu uğurda çektikleri çileleri güzel bir üslupla anlatır bize. Hikayeler genel olarak çok güzeldi. Farklı bir yazar tanımak istiyorsanız Mo Yan Can dır. Aşağıda hikayeler ile ilgili kısaca yazdım. 1 SAYDAM TURP (KARA ÇOCUK) Küçük yaşta annesini kaybeden ve bir süre sonra da babası tarafından terkedilip üvey annesiyle yaşamak zorunda kalan o çocuk. Kara çocuk. Dilsiz değil ancak küçük yaşına rağmen insanlara karşı dilsiz gibi davranmanın rahatlığını kavramış. Sen susunca insanlar da artik üstelemez konusmak için, öyle biraz. Sırtı yaralarla dolu, küçük yaşı küçük bedeniyle küçücük işçi. Önce taş kırıcı sonra, demirci fırınında çalışır. Kendisine piç denir sürekli ancak onu garip görünüşü nedeniyle seven duvar ustası ve onun sevdiği Juzi. Faulkner'in Ağustos Işığı romanındaki Christmas geldi gözlerimin önüne. Acıya dayanaklı çocuk, inatçı çocuk. Oldukça başarılı ve çok güzel bir öyküydü. 2-) DEMİR ÇOCUK Tahta çocuk, Büyük Atılım projesiyle anne babasından koparılan ve bir kreşte bakılan onlarca çocuktan biridir. Eli kürek tutan herkes gitmiştir çünkü demir eritip ray yapmaya. Serbest bırakılırlar ama evinin yolunu unutmuştur, ağlaya ağlaya düşer yola ve Demir Çocuk gelir, demir yiyerek onun peşine takılır. Çince deki çevirisi "Ateş Arabası" olan tren raylarına dalarlar. Ikisi iyi birer dost olurlar. Güzel bir hikâyeydi. 3-) HER DERDE DEVA Silahlı İş Gücü Müfrezesi Çin - Japon savaşı sırasında bildiriler dağıtan halkı örgütleyen bir örgüt. Yine bir çocuğun gözünden bu örgütün kanlı infazını anlatıyor. Güzel bir hikâyeydi. 4-) İNSAN VE HAYVAN Bu öyküde bir çocuk dedesini anlatmıştır. Yaşamdan kaçıp bir mağaraya sığınışı konu edilmiştir. Kızıl Darı Tarlaları nı okuyanlar bu hikayeyi rahatlıkla tanıyabilecektir. Çok güzel bir hikâyeydi. 5-) ESKİ TÜFEK Farklı ve güzel bir hikâyeydi. 6-) TERK EDİLMİŞ BEBEK En ilginç öykülerinden biridir. Tek çocuk politikasının anlatıldığı hikâyede, iyi niyetli bir adam, ayçiçeği tarlasında o dönemler sıklıkla terkedilen kız bebeklerden birini bulur ve eşinin rızası olmadan evine getirir. Öyle bir dönemdir ki erkek çocuğu bulana kadar yığınla çocuk yaparlar ve kız çocukları bir yerlere terk edilir. Hikaye kısa ama bir o kadar da etkilidir. Çok güzel bir hikâyeydi. 7-) UÇAN GEMİ Yine çocuk ağzı ve gözüyle yazılmış, çocuksu fikirlerle donatılmış, bir çocuğun iç sesinin ve dilenmeye çıkan bir grup dilencinin hikayesidir. Bir sabah, sıcağa ve soğuğa sövdükleri bir anda uçak düşer. Bu bir uçak olsa da çocuğun gözünde Uçan gemidir. Çok güzel bir hikâyeydi. 8-) İLK AŞK Bir ilkokul çocuğunun ilk aşkını şiirsele yakın bir dille anlatan sıcacık bir öykü. Güzel bir hikâyeydi. 9-) TUHAF BİR KARŞILAŞMA Yine kısa öykülerden biri. Hayaletlere inanmayan birinin, sabah olmak üzereyken karşılaştığı, o sabah ölmüş olan bir adamla olan diyaloğunu anlatan güzel bir hikâyeydi. 10-) ALTIN SAZAN Balık tutmaya giden dede, torununa altın sazan a dönüşen bir kızın hikayesini anlatır. Torun hikayeden sonra tutulan balığı göle salıverir. Kısa ve güzel bir hikâyeydi. 11-) GECE AVI Amcasıyla beraber yengeç avına çıkan küçük bir çocuktur kahramanımız. Çin mitlerinde oldukça yer alan tilki, bu öyküde de yer alır. Gecenin bir vakti ava çıkarlar ve çocuk kaybolur. Hayal aleminde amcasıyla birliktedir ama aslın da yanındaki amcası değildir. Gölden bir kız çıkar ve geleceğe dair bir şeyler söyler. Gerçekten de söylediği şey olur. Küçük ve güzel bir hikâyeydi. 12-) TÜNEL Çin'in tek çocuk politikasını içeren bir hikâye. Üç kızı olan adamın tek isteği karısının bir erkek çocuğu doğurmasıdır ancak devlet yetkilileri denetimleri sıklaştırır. Adam da boş durmaz ve evinin altına bir tünel yapar. Hamile olan eşini de tünele indirir ve orda doğurmasını sağlar amacına ulaşmıştır ve doğan erkek çocuktur. Güzel bir hikâyeydi. Herkese keyifli okumalar. (Metin Pir)

Bazen yazarlari tanımak için, birden fazla şans vermek gerektigini anladim bu kitapla.Kitap okuma kulubu olarak, Nobel ödülü almış ilk Çinli yazar oldugu icin okumaya karar verdik ve ilk "Değişim" kitabini okudum. Benim için tam bir hayal kırıklığı oldu ve gönülsuzce bu kitabina başladım. Kitap bittiğinde ise iyi ki okudum dedim. Çin edebiyatini , kültürünü ve tarihini anlama açısindan aydınlatıcı bir kitap. Okuduklarım yüreğimi dağlasa da, anladımki insan ve politikalari ve hatta gelişim aşamaları dunyanin her yerinde aynı malesef. Çocuklara yönelik tutumlar, özellikle kiz bebeklerine uygulanan yontemler, kitabin cogu yerinde bana "empati yapmadan oku, yoksa kitabi bitiremeyeceksin" dedirtti. Insanin acımasizligi ve bunun devlet tarafindan yasal hale getirilmis oldugu gerçeği bir kez daha yüzümüze çarpılıyor.Bu kitabinda yazar o donemin Çin dunyasını cogunlukla cocuklar uzerinden anlatmis. Açlık-Çocuklar, Katliam-Cocuklar, Aşagılama-Çocuklar. Ve hepsi birer yetiskine dönüstügunde uzerlerine yuklenen her seyi de beraberinde getiriyorlar.. Yer yer masalsı, fantastik ögelerle o donemin Çin yaşantısını guzel anlatmış. (Elif Ayşe Kabasakal)

Saydam Turp PDF indirme linki var mı?

Mo Yan - Saydam Turp kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Saydam Turp PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Mo Yan Kimdir?

Guan Moye (Mo Yan) (doğum 17 Şubat 1955), Çinli yazar. Gerçek adı Guan Moye'dir fakat eserlerinde Çince "Konuşma!" manasına gelen Mo Yanmahlasını kullanır. "Sürekli sansürlenen ve eserleri korsan yollarla çoğaltılan Çinli yazarlar arasında en meşhuru" diye bilinir. Batı dünyasında Kızıl Darı Tarlaları filmine konu olan iki romanı ile bilinir. Çin'in Franz Kafka'sı ya da Joseph Haller'i olarak gösterilir. İsveç Akademisi'nin "som med hallucinatorisk realism förenar saga, historia och samtid - who with hallucinatory realism merges folk tales, history and the contemporary", yani "sanrısal gerçekçilikle halk hikayelerini, tarihi ve şimdiyi kaynaştırma"daki ustalığına yaptığı atıfla 2012 Nobel Edebiyat Ödülüne layık görülmüştür.

Mo Yan Kitapları - Eserleri

  • Değişim
  • Kızıl Darı Tarlaları
  • İri Memeler ve Geniş Kalçalar
  • Yaşam ve Ölüm Yorgunu
  • Saydam Turp
  • İçki Cumhuriyeti

Mo Yan Alıntıları - Sözleri

  • Bazen insan ırkının bozulmasıyla gittikce daha zengin ve daha rahat hayat koşullarının oluşması arasında bir baglantı olduğunu düşünüyorum.Zengin ve rahat hayat koşullarınin peşine düsmek insan ırkının hedefidir,ama bu hedefe ulaşmak bazı koşullara baglıdır,bu da kaçınılmaz olarak derin ve korkutucu bir çelişkiyi ortaya çıkarır.Insanlar insan ırkina ait bazı mukemmel özellikleri kendi çabalarıyla ortdan kaldırirlar. (Kızıl Darı Tarlaları)
  • İnsanoğlu toprağı bir anlığına ihmal etse, toprak onu bir yıl unutur. (Yaşam ve Ölüm Yorgunu)
  • "Şu küçük zavallıya bakın hele! Böyle bir havada yarı çıplak sokağa salmışlar." "Senden çıkmadıysa sevemiyorsun işte çocuğu." (Saydam Turp)
  • Bir kaç gün önce şantiyedeki herkes öğle yemeğine gittiğinde demirci ustalarından birinin, çekiciyle çeliğe su vermek için kullandığı yepyeni kovası çalındı. Bunun üzerine Liu Taiyang bent kapağının üzerine çıkıp herkese bir güzel sövdü durdu yarım saat. Kara Çocuk'a yeni bir görev verdi: Her öğlen diğerleri yemek yerken şantiyede kalıp aletlere bekçilik edecekti, öğle yemeğiniyse demirci ustaları getirecekti mutfaktan, " Bu küçük köpek de bedava öğle yemeği yemiş olacak" dedi Müdür Yardımcısı Liu. (Saydam Turp)
  • ...sakın çekinmeyin, eşeklerin vücudundan gelen bu iki hazine kötü gözüküyor ama tadı çok lezzetlidir, yemezseniz çok şey kaybedeceksiniz, yerseniz yine çok şey kaybedeceksiniz , gömülün hadi , yiyin , yiyin , yiyin hadi şu Ejderha ve Zümrüdüanka’nın Getirdiği Şansı. (İçki Cumhuriyeti)
  • " Birbirlerinden binlerce kilometre uzakta olsalar da birbirlerine görünmez bir aşk ipiyle bağlıdır gerçek âşıklar, bir ömür boyu sürecek aşk eninde sonunda karşına çıkar, bundan kaçış yoktur." (Kızıl Darı Tarlaları)
  • Her bekleyişin bir sonu olduğunu, bu son ortaya çıkınca da bu sonun ne kadar sıradan ve öylesine kendiliğinden olduğunu çok sonraları kavramış. (Kızıl Darı Tarlaları)
  • “...ağaçlar yerinden olursa ölür ama insan yaşamaya devam eder.” (Değişim)
  • Kadınların gözyaşlarına dayanamıyorum. Kadınlar ağlar ağlamaz burnumun direği sızlardı. Kadınların ağlarken gördüğüm an düşüp bayılırdım. Bu zayıf mizacım bütün hayatımı mahvetti. (Yaşam ve Ölüm Yorgunu)
  • Kadeh kaldırıp ayı da çağırıverdim,gölgemle birlikte üç kişiyiz artık (İçki Cumhuriyeti)
  • Sarayda tanıdığın varsa memur olmak kolay,eskiden beri böyle süregelmiştir (İçki Cumhuriyeti)
  • Gerçekler hitabet sanatından daha üstündür, yalan gerçeği örtbas edemez, halka açık toplantılarda sık sık bunu dile getirdi dedem. (Saydam Turp)
  • İçkinin karakteri pervasızdır,dizginlenemez;içkinin mizacı sular seller gibidir,ağzına geleni hiç çekinmeden söyler (İçki Cumhuriyeti)
  • Zaman değişti, her şey bunun kanıtı adeta. (Değişim)
  • ".... Başarıya giden yolda kestirme yoktur, sadece dağın o engebeli yolunu tırmanmaktan korkmayan, cesur insanlar zaferin o şanlı zirvesine ulaşmayı umut edebilirler!" (İçki Cumhuriyeti)
  • Ama benim tüm yaşamım bir mücadeleyle geçti, nerede bir hayat varsa orada bir mücadele var, derler ya hani, işte öyle. (İri Memeler ve Geniş Kalçalar)
  • “... içki içerken şarkı söylemek güzel bir kadına serenat yapmaya benzer, hayat kısadır, güzel kadınlar sabah çiyi gibidir.” (İçki Cumhuriyeti)
  • Tüm yaşanmışlıklar hoş kokulu meyvelere ve yere düşen oklara benziyormuş. Tüm yaşanacaklarsa ninemin belli belirsiz görebildiği bazı kısacık aralıklarmış.Sadece şu kısa, yapışkan ve kaygan bir şimdi varmış ninemin umutsuzca tutunmaya çalıştığı. (Kızıl Darı Tarlaları)
  • Topraktan gelen her şey yine toprağa döner. (Yaşam ve Ölüm Yorgunu)
  • Aşksız evlilik en büyük ahlâksızlıktır. (Yaşam ve Ölüm Yorgunu)

Yorum Yaz