tatlidede

Selahattin Duman kimdir, neden öldü? Selahattin Duman kaç yaşındaydı, hastalığı neydi?

Gazeteci Selahattin Duman, sabaha karşı hayatını kaybetti. Gazeteci Selahattin Duman'ın 71 yaşında sabaha karşı hayatını kaybettiği belirtildi. Duman, 14 Temmuz'da İzmir'de bir çekiciyle çarpışarak trafik kazası geçirmişti. Torbalı Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Duman'ın kazada kolu kırılmış ve aort damarında büyüme tespit edilmişti. Ünlü gazeteci kazanın ardından 19 gün yoğun bakımda kalmış daha sonra taburcu edilmişti.
  • 22.04.2021 12:33
Selahattin Duman kimdir, neden öldü? Selahattin Duman kaç yaşındaydı, hastalığı neydi?

Yazılarıyla bir dönemin en popüler köşe yazarlarından biri olan Selahattin Duman sabaha karşı yaşamını yitirdi.

Gazeteci Selahattin Duman'ın vefat haberini, yakın arkadaşı Zafer Mutlu sosyal medya hesabından cümlesini tamamlamadan, "Maalesef Selo’yu..." paylaşımını yaparak duyurdu. 

Gazeteci Hasan Cemal de Twitter'dan "Selahattin Duman’ı, sevgili Selo’yu, kıymetli dostumu, değerli meslektaşımı sabaha karşı kaybettik. Acım çok büyük. Gazeteci milletinin başı sağolsun. Hayat böyle, bir varsın bir yoksun. Huzur içinde yat kardeşim, seni hep iyi hatırlayacağım" mesajını paylaştı.

Üyesi olduğu Türkiye Gazeteciler Cemiyeti yayınladığı mesajda şu ifadelere yer verdi: “Gazeteci ve yazar olarak uzun yıllardır mesleğimize başarıyla hizmet eden Selahattin Duman’ın vefatını öğrenmenin üzüntüsü içindeyiz. Değerli meslektaşımızın ailesinin ve basın topluluğumuzun acısını paylaşıyor, baş sağlığı ve sabır diliyoruz.

Selahattin Duman, İzmir Torbalı'da geçen temmuzda trafik kazası geçirmişti. Duman'ın kazada kolu kırılmış ve aort damarında büyüme tespit edilmişti. Başka sağlık sorunları da bulunan gazeteci, kazanın ardından 19 gün yoğun bakımda kalmıştı. Duman, en son yaklaşık 10 gün önce geçirdiği ameliyatın ardından bu sabaha karşı hayatını kaybetti. Duman, vasiyeti üzerine Bodrum Gündoğan'da toprağa verilecek.

SELAHATTİN DUMAN KİMDİR?

4 Haziran 1950’de Kars’ın Sarıkamış ilçesinde doğan Duman Ankara’da AİTİA (Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi) Gazetecilik Yüksek Okulu’ndan mezun oldu.

Gazeteciliğe 1970 yılında Ankara’da Şemsi Belli’nin Memleket Gazetesi’nde başladı. Daha Sonra Adalet Gazetesinde sayfa sekreteri ve yazı işleri müdürü olarak çalıştı, Yeni Ulus Gazetesinde görev aldı.

1982’de İstanbul’a yerleşti ve Günaydın Gazetesi’nin yazı işlerinde çalıştı. 1986’da Sabah Gazetesi’ne geçti. 2002 yılında Vatan Gazetesi’nin kurucuları arasında yer aldı. Mayıs 1995 yılında köşe yazarlığına başladı.

Duman, en son olarak Oksijen'de köşe yazıları kaleme alıyordu.

Özge Nivan adında bir kızı olan Duman’ın üç kitabı yayınlandı, çeşitli filmlerde rol aldı.

Selahattin Duman,1974 yılında 24-25 yaşında Bilge Hanım ile evlendi, 29 yaşındayken, Özge adında bir kız (d.1979) babası oldu. Daha sonra boşandılar. Aynı eşi ile yeniden evlendi ve tekrar boşandı.

Kitapları :

1995 – Kendimi Tebrik Ederim
1997 – Suçumuz Mükemmel Olmak!
1997 – Bankamatik Kursu Açan Yok Mu?

2018 - Kadınları Anlarmış Gibi Yapma Sanatı

Filmleri :

1996 – Bir Erkeğin Anatomisi
2001 – Komser Şekspir
2007 – Romantik

Yaşadığı kazayı karikatürize ettiği yazısı

“NEŞTERİN KEMİĞE SÜRTMESİYLE KIRT KIRT DİYE SESLER GELİYORDU” 

Selahattin Duman’ın geçirdiği kazayı anlattığı yazısından bir bölümü şöyle:

” (…) Bir ameliyat daha oldum mu hiç hatırlamıyorum. Kırpık kırpık görüntüler gözümün önüne gidip geliyor. Bildiğim kadarıyla anestezi uygulamadılar. Kırık sol kolumu açtılar. Neşterin kemiğe sürtmesiyle “Kırt! Kırt!” diye sesler geliyordu.

Sonunda çile bitti. Beni yoğun bakıma altı okka ettiler. Buraları da hep hayal meyal. Akşamın bir vakti, şeytanın avrat boşadığı saatlerde benim 19 gün sürecek yoğun bakım çilem başladı.

Yoğun bakım servisleri, askeriye koğuşu düzeninde. Sıra sıra dizili yataklar, çeyiz sandığında açılacağı günü bekleyen çarşafın danteli gibi.

Tepemizde oksijen maskeleri, serum şişeleri, ilaç torbaları, damarlara girmiş iğneler, Kızılay bağış rozeti gibi göğüs mıntıkasına yapıştırılan elektrot başlıkları. Şekil olarak tamamız. Azrail koğuşa girse taşıdığımız aksesuarlara bakarak sıranın kimde olacağını bilir.

Arada bir yeni müşteri geliyor. Yani hasta. Altı tekerlekli yatakları sıklaştırıp, araya bir yataklık yer açıyorlar. Hasta oraya tıkıştırılıyor.

Yoğun bakımdaki ikinci, üçüncü günüm müydü ne. Benim yatağı az öteye iteklediler. Arada kalan boşluğa yeni somya kurdular. Üstüne de bir teyze koydular. “Teyze” dediğime bakmayın, kadın ölümsüzlüğün sırrını çözmüş gibi. Kafada da 14 dikiş.

Torba ilçesinden getirmişler. Tahminlere göre merdivenlerden yuvarlanmış. Kafayı da öyle kırmış. Sese koşan komşuları bulmuş, ambulans çağırmışlar.

“Teyze” ilk gecesinde gayet mülayimdi. Gelininin eline bakan kaynana gibiydi. Ne olduysa İzmir'deki torununun gelmesiyle oldu. Kısmen hafızası yerine gelen “Teyze” olayı kavgaya bağladı. Bağırıyor, çağırıyor. Derken hemşirelerin bir boş anını kollayıp yataktan kaçıyor. Ver elini koridorlar.

İçindeki ses “Yüreğinin götürdüğü yere git” diyor ama koğuştaki dış ses “Anca gidersin” diyor. (…) ”

Editör: Mustafa Kardaş

Yorum Yaz