tatlidede

Selim Bektaş kimdir? Selim Bektaş kitapları ve sözleri

Yazar Selim Bektaş hayatı araştırılıyor. Peki Selim Bektaş kimdir? Selim Bektaş aslen nerelidir? Selim Bektaş ne zaman, nerede doğdu? Selim Bektaş hayatta mı? İşte Selim Bektaş hayatı...
  • 04.02.2023 18:00
Selim Bektaş kimdir? Selim Bektaş kitapları ve sözleri
Yazar Selim Bektaş edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Selim Bektaş hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Selim Bektaş hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Selim Bektaş hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi:

Doğum Yeri:

Selim Bektaş kimdir?

Selim Bektaş Kitapları - Eserleri

  • Ve Diğer Kutsal Şeyler
  • Muz Beyazı
  • Sevgili Erdal - Erdal Öz’e Mektuplar
  • Ve Diğer Kutsal Şeyler

Selim Bektaş Alıntıları - Sözleri

  • "Yolun sonunda her zaman ışık olmak zorunda değil. Bazen yol başladığı yere döner.” (Ve Diğer Kutsal Şeyler)
  • D. H. Lawrence, E. Poe'ya değgin bir denemesinde, "Sevileni tanımak, anlamak, sevgiyi öldürür," diyor. Tuhaf bir düşünce. Anlamakla ölecek sevgi gerçekten bir sevgi midir ki! Belki bir sevgi sanısı, bir yanılgı olabilir. (Sevgili Erdal - Erdal Öz’e Mektuplar)
  • "Otel anahtarları hüzünlüdür." (Ve Diğer Kutsal Şeyler)
  • Üstelik kendi cinsini yiyen bir varlığa kim güvenirdi ki? (Ve Diğer Kutsal Şeyler)
  • Çöp bidonunun içinde o kadar çok kaldık ki kendimi çöp gibi hissetmeye başladım. Bin azgın yeşil tavşanın osuruğuyla yarışırdı çöpteki koku. (Muz Beyazı)
  • Susan Green'le bir şansım daha olabilir miydi? Bonnie'nin memeleri mi yoksa Susan'ın memeleri mi daha büyüktü? Tatsuko, sombrerosunu nereye saklamıştı? (Muz Beyazı)
  • 1. Bir yatılı okul düşün. Dünyanın en loş avlusunu ekle oraya. Bunu böyle yaptıktan sonra iki kımıltı al (insan olabilir), tenis oynasınlar... İşte beyazın biri gelip biri gidiyor. Öyle bakıyorsun ki, onlar değil de sen oynuyorsun sanki. Top çizgiyi aşıyor, kımıltı duruyor, karanlık daha karanlığa geçiyor: SIKINTI. 2. Çam ağaçlarının çok olduğu bir bahçe, bir bank. İki kadın oturuyorlar; konuşmadan... Uzakta bir çıkrık koptu (Merhaba Çehov!): SIKINTI. 3. Simsiyah bir kahvedeyiz. Sapsarı bir adam, oturuyoruz kahvede. Elimizdeki çay değil. Hüzün mü diyelim? Hayır: SIKINTI. 4. Düz bir yolda yürüyoruz. Sevinecek tek şey yok. SIKINTI. 5. Bir çocuk ağlaması işittin: SIKINTI. 6. Kiliseleri temiz tutmalı: SIKINTI. 7. Ahşap bir evde masal anlatıldı: SIKINTI. 8. SIKINTI. 9. Sıkılmayı iyi bilirim ben. O kadar az sevdiler ki beni: SIKINTI. (Sevgili Erdal - Erdal Öz’e Mektuplar)
  • “Yürümek yerine durursam daha çabuk varacakmışım gibiydi.” (Ve Diğer Kutsal Şeyler)
  • Övünmek için söylemiyorum - sen anlarsın - kendimle yetinebiliyorum ben. Bazen de düşünüyorum; belki de bütün kötülüklerin kaynağı bende... Durum ne olursa olsun, seçeceğim tek şey yalnızlık oluyor. Öyle pek yalnız da sayılmam ya. Benim şiir Tanrılarım, kendimle konuşma Tanrılarım, hüzün Tanrılarım, çılgınlık ve isyan Tanrılarım, bazen de düpedüz Tanrım var. (Sevgili Erdal - Erdal Öz’e Mektuplar)
  • "Müthiş sıkılıyorum. Daha kötüsü, insanlardan soğuyorum galiba… Oysa ben onlarsız, onlara güvenmeden edemem. Ama elimden ne gelir. Sevgiden, yakınlıktan, insanca davranmaktan anlayanlar o kadar az ki… Büsbütün kabalaşmaktansa, uzaklara gitmek daha iyi." (Sevgili Erdal - Erdal Öz’e Mektuplar)
  • Yolun sonunda her zaman ışık olmak zorunda değil. Bazen yol başladığı yere döner. Şimdi bunu anlatmanın bir anlamı yok, çünkü daha önce birkaç kez anlatıldı. 1. Yüzlerce kez anlatıldı. 2. Hiç anlatılmadı. 3. Hiç anlatılamaz. 4. Her şey anlatıldı. (Ve Diğer Kutsal Şeyler)
  • Müthiş sıkılıyorum. Daha kötüsü, insanlardan soğuyorum galiba... Oysa ben onlarsız, onlara güvenmeden edemem. Ama elimden ne gelir. Sevgiden, yakınlıktan, insanca davranmaktan anlayanlar o kadar az ki... Büsbütün kabalaşmaktansa, uzaklaşmak daha iyi. (Sevgili Erdal - Erdal Öz’e Mektuplar)
  • "Herkes kendi efsanesini kurmak ve yaşatmakla yükümlüdür. Ancak bireysel efsaneler var olduğunda ortak bir efsane oluşturulabilir" Cem Akaş (Ve Diğer Kutsal Şeyler)
  • Kalemi yavaşça kalbime sapladım. Çok yavaşça. Kırmızı mürekkep. En sevdiğim. (Muz Beyazı)
  • "Bencillik bu; evet ama insan ancak benciliğini gizlemeye yeltenmek iki yüzlülüğünden kurtulduğu zaman bağışlanabilir gibi geliyor bana. İyilik, kötülük bir alışkanlık olabilir; ama bencillik bir içgüdü gereği." (Sevgili Erdal - Erdal Öz’e Mektuplar)
  • Ölüp gidince mi kadrimizi bilecekler. (Sevgili Erdal - Erdal Öz’e Mektuplar)
  • Biz belki de dünyaya bunun için geldik: Bir drama katılmak! (Sevgili Erdal - Erdal Öz’e Mektuplar)
  • Nefes alıp verişini gözlerimde hissetmek güzeldi. (Ve Diğer Kutsal Şeyler)
  • "Ne yani? Sen bunun bir rüya olduğunu mu düşünüyorsun?" diyorum. "Uyandığında bunun bir rüya olduğunu anlayacaksın," diyor piyano kuşu, kendi şarkısıyla. (...) Rüyanın bittiğini anlıyorum ama oyun oynamanın verdiği zevk asla bitmiyor. (Muz Beyazı)
  • "Şehrin sınırları artık yatay değil dikey. İlk insanın ağaçları artık gökdelenler. Her şey aydınlık. Her şey parlak. Herkes yıldız. Köşe başlarında ya da başkalarının yatak odalarında yıldız tozu öksürenler, Ortaçağ işkence aletlerine umut bağlayanlar ya da huzuru hologramlarda arayanlar. İnsanlar yerine binalar, caddeler ve reklam panoları düşünüyor." (Ve Diğer Kutsal Şeyler)

Yorum Yaz