tatlidede

Şeyh Edebali Kimdir, Nerelidir? Şeyh Edebali Türbesi Nerede? Kısaca Hayatı Hakkında Bilgi

Şeyh Edebali Hazretleri Edebalı olarak da bilinir. Şeyh Edebali Hazretleri 1206 yılında Türkmenistan'ın Merv şehrinde doğdu. Künyesi İmadüddin Mustafa b.İbrahim b.İnac el-Kırşehri'dir. Şeyh Edebali Osmanlı Devleti'nin kuruluş yıllarında yaşamış bir İslam ilahiyatçısı-din bilgini, Ahi şeyhi, Osman Gazi'nin kayınbabası ve hocasıdır.
  • 24.02.2021 17:00
Şeyh Edebali Kimdir, Nerelidir? Şeyh Edebali Türbesi Nerede? Kısaca Hayatı Hakkında Bilgi

Şeyh Edebali kimdir? Kuruluş Osman'da geçen Şeyh Edebali nerelidir? Şeyh Edebali ne zaman öldü, türbesi nerede? Şeyh Edebali'nin Osman Bey'e nasihati nedir? Şeyh Edebali kimdir, hayatı hakkında kısaca bilgi...

Kuruluş Osman dizisinde kanaat önderi, İslami bir lider olarak geçen Şeyh Edebali kimdir? Tarihin tozlu sayfaları içinden diziler sayesinde azda olsa tarihimizi merak ediyor ve önemli sahşiyetleri tanıyoruz. Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda büyük bir rol oynayan ve hatta kurulmasına büyük bir pay sahibi desek yeridir Şeyh Edebali Hazretleri. Kuruluş Osman dizisini her hafta pür dikkat izleyen seyircilerimiz için Şeyh Edebali kimdir?, Şeyh Edebali ne zaman öldü? Türbesi nerede? Şeyh Edebali'nin hayatı hakkında birçok soruyu araştırdık ve sizler için yayınladık.

ŞEYH EDEBALİ KİMDİR KISACA HAYATI

Şeyh Edebali Hazretleri Edebalı olarak da bilinir. Şeyh Edebali Hazretleri 1206 yılında Türkmenistan'ın Merv şehrinde doğdu. Künyesi İmadüddin Mustafa b.İbrahim b.İnac el-Kırşehri'dir. Şeyh Edebali Osmanlı Devleti'nin kuruluş yıllarında yaşamış bir İslam ilahiyatçısı-din bilgini, Ahi şeyhi, Osman Gazi'nin kayınbabası ve hocasıdır. Osmanlı Devleti'nin fikir babasıdır. Şeyh Edebalı veya Edabali uzun bir hayat sürdükten sonra 726 (1326) yılında Bilecik'te vefat etti. Zaviyesinin mescid olarak kullanılan dergâhının zikir odasına defnedilmiştir.

Şeyh Edebali'nin Çocukları

Şeyh Edebali'nin 3 çocuğu vardır. Bunlar Mahmud Paşa, Mehmed Paşa, Râbi'a Bala Hâtun. Osmanlı beyliği kurulduktan sonra epey bir süre Bilecik’te ikamet etmiştir. Yetiştirdiği müridi Dursun Fakih Osmanlı Devletinin ilk kadısı olarak bilinmektedir.

Şeyh Edebali Nerelidir?

Şeyh Edebali Hazretleri 1206 yılında Türkmenistan'ın Merv şehrinde doğmuştur fakat Şeyh Edebali aslen Karamanlı'dır. Edebalı ilk tahsilini Karaman'da yaptı. Hanefi hukukçusu Necmeddin ez-Zahidi'nin öğrencisi oldu.

Şeyh Edebali'nin Kızı Osman Bey İle Nasıl Evlendi?

Osman Bey rüyasını Şeyh Edebalı'ya anlatır. Edebalı rüyayı şöyle yorumlar:"Oğul Osman,Hak Teala sana ve soyuna hükümranlık verdi mübarek olsun, kızım Malhun Hatun senin helâlin olsun."der. Edebalı'nın bu yorumu üzerine Osman Gazi Malhun Hatun (Rabia Bala Hatun) ile evlenir.

Şeyh Edebali Ahilerin Başı

Şeyh Edebali  ahi teşkilatının reisi idi. Ahi Şehliğinin Edebalı'dan sonra kime geçtiği bilinmemektedir; ancak daha sonra I:Murat'a intikal etmiştir. Bilecik'in Osmanlılar tarafından fethedilmesinden sonra zaviyesini buraya taşıyan Edebalı,aynı şekilde dini hizmetlerine devam etmiştir. Osman Gazi'nin vefatından sonra kızı ve torunu Alâaddin Bey ile Bilecik'te  Edebalı'ya Kozağaç(Şimdiki Karaağaç) köyünün öşür ve hasılatı verilmiş, kızı Rabia Hatun da kendilerine verilen bu köyü tekkeye vakfetmiştir. Şeyh Edebalı uzun bir hayat sürdükten sonra 726(1326)yılında Bilecik'te vefat etti.Zaviyesinin mescid olarak kullanılan odasına defnedildi.

Şeyh Edebali Alevi mi?

Şeyh Edebali hakkında böyle bir bilgiye rastlamadık. Tarihte durum nasıldır bilinmez detaylı bilgi için ciddi araştırmalar gerekmektedir. Fakat eğitim hayatına baktığımızda alevi olmadığı tahmin edilmektedir. Bu sadece bir varsayımdır.

Şeyh Edebali'nin Türbesi Nerede?

  • Şeyh Edebali'nin türbesi Bilecik’teki en önemli tarih miraslarından bir tanesidir. Orhan Gazi Camii’nin üst tarafındaki tepelik alandadır. Yapılış tarihi belli olmamakla birlikte Orhan Gazi devrinde inşa edildiği kabul edilmektedir.

Türbede Şeyh Edebali ile birlikte, şeyhin neslinden altı büyük ve dört küçük sanduka vardır. Sanduka odasının haricinde iki oda daha bulunmaktadır. Türbe ve dergâh, Sultan II. Abdülhamid döneminde ve son olarak da 2012 yılında tadilat görmüştür. Türbenin hemen yanında aynı tarihlerde inşa edildiği tahmin edilen, Osman Gazi’nin eşi Bala Hatun ve annesinin sandukalarının bulunduğu bir türbe daha bulunmaktadır.

Bilecik Edebalı zaviyesine kendisiyle birlikte hanımı, kızı, zamanın büyüklerinden Molla Hattab-ı Karahisar,Şeyh Muhlis Baba ve isimleri bilinmeyen bazı yakınları defnedilmiştir.
 
Türbeye Nasıl Gidilir? Şeyh Edebali türbesi şehir merkezinde, Hisarlık Mevkii’nde bulunmaktadır. Belediye Binası önündeki Milli Egemenlik Caddesi takip edildiğinde, yokuş aşağı inen yol 1150 m sonra sizi türbeye ulaştırır.

ŞEYH EDEBALİ KİMDİR?

Şeyh Edebali'nin Eğitim Hayatı

Selçukluların Şeyh'ül İslam'ı Şeyh Sadrettin Konevi ve Mevlâna Celâleddini Rumi'nin çağdaşıdır. Künyesi İmadüddin Mustafa b.İbrahim b.İnac el-Kırşehri'dir. Edebalı ilk tahsilini Karaman'da yaptı. Hanefi hukukçusu Necmeddin ez-Zahidi'nin öğrencisi oldu. Daha sonra Dımaşk'a(Şam)giderek Sadreddin Süleyman b.Ebül-iz ve Cemalettin el-Hasiri gibi dönemin tanınmış alimlerinden dini ilim tahsil etti. Şam'dan ülkesine dönünce  tasavvufa yöneldi.Eskişehir yakınlarında bulunan İtburnu Köyü'nde bir zaviye kurarak halkı irşada başladı. Aşıkpaşazade zaviyesinin hiç boş kalmadığını, Edebalı'nın gelip geçen fukaranın hertürlü ihtiyacını gidermeye çalıştığını,hatta bu maksatla koyun sürüsü bulundurduğunu kaydederler.

ŞEYH EDEBALİ OSMAN BEY İLE NE ZAMAN TANIŞTI?

Edebâli Osman Gazi ile Bilecik’te tanıştı. Âlim ve sûfîleri çok seven Osman Gazi, mübarek günlerde şeyhin zâviyesine giderek dinî ve idarî konularda her zaman onun görüşlerine başvururdu (Cenâbî Mustafa Efendi, vr. 555a). Âşıkpaşazâde’nin, Osman Gazi’nin imamı İshak Fakih’in oğlu Yahşı Fakih ve Edebâli’nin oğlu Mahmud Paşa’nın rivayetlerine dayanarak anlattığına göre Osman Gazi bir gece Edebâli’nin zâviyesinde kalmış, rüyasında şeyhin koynundan doğan bir ayın kendi koynuna girdiğini, aynı anda göbeğinden bir ağaç bittiğini ve bu ağacın gölgesinin dünyaya yayıldığını, altından dağlar yükseldiğini ve her dağın altından da suların çıktığını görmüş. Osman Gazi rüyasını Edebâli’ye anlatınca şeyh, “Hak Teâlâ sana ve nesline padişahlık verdi. Mübarek olsun. Kızım Malhun Hatun da senin helâlin oldu” der. Edebâli’nin bu yorumu üzerine Osman Gazi Malhun Hatun ile evlenmiştir (Âşıkpaşazâde, s. 6; ayrıca bk. Terceme-i Menâkıb-ı Tâcü’l-ârifîn, vr. 3b; Mecdî, s. 20-21; Cenâbî Mustafa Efendi, vr. 556a). Bazı kaynaklarda bu isim Mal Hatun şeklinde geçerken Oruç b. Âdil de Tevârîh-i Âl-i Osmân’da (s. 8-9, 84) yukarıda anlatılan rüyayı Osman Gazi’nin değil babası Ertuğrul Gazi’nin gördüğünü ve şeyhin Osman Gazi ile evlenen kızının adının Râbia Hatun olduğunu kaydeder.

ŞEYH EDEBALİ’NİN OSMAN BEY’E NASİHATI

“Ey Oğul!

Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana... Suçlamak bize; katlanmak sana... Âcizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana... Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adâlet sana... Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana…”

“Ey Oğul!

Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana... Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana...”

“Ey Oğul!

Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı... Allah Teâlâ yardımcın olsun. Beyliğini mübârek kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin.”

“Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve duâlarla bize vaad edilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz.”

“Oğul!

Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelâmlısın... Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen, sabah rüzgârlarında savrulur gidersin!

“Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlûb eder. Bunun için dâimâ sabırlı, sebatkâr ve irâdene sahip olasın!..”

“Sabır çok önemlidir. Bir bey, sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir.”

“Milletin, kendi irfânı içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır.”

“Oğul!

İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezânında ölürler.”

“Dün ya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethe dilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazîlet ve adâletinle gün ışığına çıkacaktır.”

“Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir.”

“Bu dün ya da inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin.”

“Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin, deme! Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve îtibârın zedelenir...”

“Şu üç kişiye; yani câhiller arasındaki âlime, zenginken fakir düşene ve hatırlı iken îtibârını kaybedene acı!..”

“Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.”

“Haklı olduğun mücâdeleden korkma! Bilesin ki, atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli (korkusuz, pervâsız, kahraman, gözüpek) derler.”

“En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir.”

“Ülke, idâre edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir. Ülke sadece idâre edene âittir. Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idâresi onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştürdüler. Bunun içindir ki, yaşayamadılar, yaşatamadılar...” (Bu düstur Osmanlı’yı altı asır yaşatmıştır.)

“İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkamaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca lâflamaya başlar, lâf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflâh etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir...”

“Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur.”

“Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı... Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli.”

“Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinâyettir. Bey, memleketten öte değildir. Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz.”

“Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü, zaman yok, süre az!..”

“Yalnızlık, korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da... Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin.”

“Sevgi dâvânın esâsı olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!..”

“Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez. Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın!..”

Yazı mardinlife tarafından hazırlanmıştır. İstifade edilen kaynaklar: bilecik.gov.tr, islamansiklopedisi, vikipedia. Nasihat. (Osman Nûri Topbaş, Âbide Şahsiyetleri ve Müesseseleriyle Osmanlı, Erkam Yayınları)

Yorum Yaz