tatlidede

Şişmanlık ve Beslenme

Şişmanlık (Obezite) bütün dünyada ve toplumlarda çığ gibi artan, çağımızın epidemisi sayılan bir sağlık sorunudur. Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan “Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması-2010” ön çalışma raporuna göre Türkiye’de obezite sıklığı erkeklerde %20,5, kadınlarda % 41,0, toplamda % 30,3 olarak saptanmıştır. DSÖ tarafından obezite, sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanmıştır. Yetişkin erkeklerde vücut ağırlığının %15-18'i, kadınlarda ise %20-25'ini yağ dokusu oluşturmaktadır. Bu oranın erkeklerde %25, kadınlarda ise %30'un üstüne çıkması obeziteyi oluşturmaktadır.
Şişmanlık  ve Beslenme

Şişmanlık vücuttaki yağ kütlesinin kas kütlesine oranındaki artış olarak tanımlanabilir. Vücut ağırlığında boya göre artış gözlemlenir. Şişmanlık günümüzde birçok toplumda görülmekte birlikte çağımızın en büyük sağlık sorunu olarak gösterilebilir. Vücuttaki bu orantısız yağ artışı bazı hastalıkları da beraberinde getirir. Bu sorunlar sadece fiziksel olarak kalmaz ve sosyal hayatı da etkiler. Özellikle ergenlik çağında başlayan, düzensiz ve sağlıksız beslenme alışkanlıkları fazla kilolara; fazla kilolar ise obeziteye kadar ilerleyebilir. Özellikle bu yaşlarda kazanılan sağlıklı beslenme alışkanlıkları şişmanlık sorunuyla karşılaşmayı tamamen ortadan kaldırabilir.

Şişmanlık beden kütle indeksi denilen bir yöntem ile belirlenir. Beden kütle indeksi kilo/boy olarak hesaplanır ve çıkan sonuca göre şişmanlık derecesi belirlenir. Eğer beden kütle indeksi 30’un üzerindeyse bu kişiler şişman olarak adlandırılır ve bu indeks arttıkça durum obezite olarak adlandırılmaya başlanır. 30’ un altındaki kişiler ise normal veya zayıf olmak üzere farklı kategorilerde değerlendirilir. 20-24.9 arasındaki indekse sahip kişiler normal olarak kabul edilir. Beden kütle indeksinin hesaplanmasında yaş da önemlidir. Çünkü yaş büyüdükçe indeks oranı da artmaktadır.

Şişmanlık Şu Şekilde Sınıflandırılabilir:

  • Anatomik Olarak: Görünüşe dayalı bir sınıflandırmadır. İnce yapılı, orta yapılı ve kalın yapılı olmak üzere 3 çeşittir.
  • Cinsiyete Veya Yağ Dağılımına Göre: Android- elma tipi, jinoid- armut tipi olmak üzere iki çeşittir.
  • Etiyolojik: Aşırı beslenmeden veya doğuştan kaynaklıdır.
  • Fizyolojik: Yağ hücresinin hacminin büyük veya yağ hücrelerinin sayısının fazla olmasıdır.

Kalıtsal veya çevresel faktörler şişmanlık (obezite) nedenleri arasında gösterilir. Hormonal ve sinirsel faktörler kalıtsal şişmanlığa yol açabilir. Hipofiz bezindeki sorunlar, tiroid hastalığı, pankreas ve cinsiyet hormonlarındaki sorun şişmanlığı tetikleyebilir. Hormonlarda yaşanan bu sorun kişinin enerjisinin azalmasına ve iştahının artmasına neden olabilir. Yemeklerden alınan enerji, günlük hayatta harcanmadığı takdirde vücudumuzda yağ olarak depolanır. Kalıtsal faktörler dışında bu durumda çevresel faktörlerle de görülebilir. Kişinin çok fazla yemesi, yağlı ve şekerli şeyler tüketmesi şişmanlığa neden olur. Yanlış ve aşırı beslenme vücuttaki enerjiyi artırır, bu enerjinin kullanılmaması sonucu şişmanlık (obezite) gözlemlenir.

Şişmanlığın Yol Açtığı Hastalıklar 

  • Kalp ve Damar Hastalıkları: Özellikle belirli bir yaşın üstündeki kişilerde şişmanlık kalp ve damar hastalıkları için en önemli sebep olarak gösterilebilir. Şişman kişilerde daha fazla damar tıkanması gibi sorunlar gözlemlenmektedir. Ayrıca yine şişman kişilerde kanda taşınan oksijen miktarı azalmakta bu da kalp ve damar sorunlarına neden olmaktadır.
  • Hipertansiyon: Şişman bireylerde normal bireylere göre daha fazla hipertansiyon riski bulunmaktadır.
  • Safra Taşları: sık aralılarda kilo alıp vermek safra taşlarına neden olduğu gözlemlenmiştir.
  • Gut Hastalığı
  • Kanser
  • Şeker Hastalığı
  • Karaciğer Hastalıkları
  • Osteoartritin

Sayılan bu hastalıklar şişmanlık sonucunda ortaya çıkmakta veya şişman olan kişilerde, normal olan kişilere göre 2 kat daha fazla görüldüğü gözlemlenmiştir. Ayrıca şişmanlığın çok fazla artması sonucu obezite ismi verilen hastalık ortaya çıkmaktadır. Obeziteye sahip olan kişilerin hayatları aşırı zorlaşmakta ve başkalarına bağımlı bir şekilde yaşamaya başlamaktadırlar. Vücuttaki kütle artışı ayaklara binen yükü de arttırmakta ve bunun sonucunda yürümekte sorunlar yaratmaya başlamaktadır. Obezite olan birçok insan yürürken ayaklarında hissettikleri acı yüzünde yürüyememekte ve yatağa bağımlı hale gelmektedir. Ayrıca vücuttaki kütle artışı ile birlikte, deride aşağıya doğru sarkmalar da gözlemlenmektedir. Obezite zamanla kişinin hayatını tamamen ele geçirmektedir. Sadece fiziksel ağrılar değil ayrıca sosyal hayatın da yok oluşuyla birlikte depresyon gibi psikolojik sorunlara da neden olmaktadır.

Şişmanlığa ( Obeziteye) Neden Olabilen Hatalı Yeme Davranışlarının En Önemlileri Şunlardır;


• Normal ihtiyacın üstünde besin alımı, özellikle çalışan kişilerde sağlıklı besinler yerine fast food tarzı enerji yoğunluğu yüksek besinlerin çok tüketilmesi.
• Hızlı yemek, büyük lokmalar alınması, az çiğnenmesi.
• Öğün atlanması, öğün aralarında sürekli bir şeyler atıştırılması.
• Yemek yerken başka aktivitelerle uğraşılması (sohbet etmek, TV seyretmek, okumak vb.)
• Uzun süre sofrada kalınması.
• Sıkıntılı, stresli ve öfkeli durumlarda aşırı yemek yenilmesi
• Ziyaret ve davetlere sıklıkla katılınması ve ikramların reddedilmemesi
• Akşam yemeğinden sonra yatıncaya kadar sürekli atıştırılması
• Gece uykudan uyanıp yemek yenilmesi
• Günlük su tüketiminin az olması, su yerine yüksek enerjili iceceklerin tercih edilmesi olarak sıralanabilir.

Yıllar önce, obezite tedavisinde tek tedavi seçeneğinin enerjisi kısıtlanmış diyetler olduğu düşünülmekteydi. Günümüzde ise, yaşam tarzı değişikliklerinin bu programın zorunlu bir parçası olması gerektiği vurgulanmaktadır. Fiziksel aktivite, sadece ağırlık kaybının sağlanmasında değil, kaybedilen ağırlığın korunmasında da çok önem taşımaktadır. Yaşam tarzı değişikliğinin oluşturulmasında multidisipiliner tedavi modellerinin çok daha etkin olduğu belirlenmiştir.
Obez bireylerin küçük miktarlarda ağırlık kaybetmesi bile (başlangıçtaki ağırlığın %5-10’u) kısa dönemde sağlığın geliştirilmesine katkı sağlar veya obezitenin neden olabileceği komorbid hastalıkların ciddiyetini azaltabilir.

Kilo Verme Yöntemleri 

İdeal kilo verme zamanla ve yavaş yavaş olarak belirtilmiştir. Şişmanlık (obezite) bir sağlık sorunudur ve tedavi edilmelidir. Fakat tedavi doğru ve sağlıklı bir yol ile gerçekleştirilmelidir. Araştırmalar sonucunda hızlı kilo vermenin sağlıklı olmadığı görülmüştür. Bir anda ve çok fazla kilo vermek kişide yağ dokusunun azalmasına değil daha çok kas dokusunun azalmasına neden olur. Kilo vermekteki amaç ise yağ dokusunda azalmanın sağlanmasıdır. Ayrıca hızlı kilo veren kişilerde daha sonra bu kiloları hızlıca tekrardan aldığı gözlemlenmiştir. Haftada 0,5-1 kg kayıp ideal bir kilo kaybıdır.

Beslenme Tedavisi 

Kilo vermek için en çok kullanılan yöntemlerden birisidir. Şişmanlık (obezite) ve beslenme tedavisi diyetisyen eşliğinde hazırlanan bir program ile gerçekleştirilir. Beslenme tedavisi; doğru besinlerle doğru miktarda enerjiyi alma prensibine dayanır. Vücuda alınan enerji ve vücudun harcadığı enerji doğru olarak hesaplanır ve beslenme tedavisine başlanır. Bu tedavide dikkat edilen kısım kişinin bazal metabolizmasının altında enerjili bir diyet uygulamamaktır. Bu sayede vücuda doğru miktarda ama daha az enerji girer ve kişi doğru miktarda (haftada 0,5-1 kg) kilo verir. Hızlı kilo kayıpları beraberinde sağlık sorunlarına ve daha sonrasında tekrardan kilo alımına neden olacağı için kesinlikle tavsiye edilmez ve uygulanmaz.

Diyetisyenler tarafından uygulanan beslenme tedavisi kişinin protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve minerallerin doğru oranda vücuda alması ile uygulanır.

Protein: Proteinli besinler kişiye tokluk hissi verdiği ve vücuttaki kas kütlesini koruduğu için beslenme tedavisinde özellikle tercih edilir. Ancak proteinli besinlerde aynı zamanda yağ da bulunur. Bu yüzden protein için belirli bir sınır belirlenir ve bu sınırın üstüne çıkılması istenmez. Günlük enerjinin kayda değer bir bölümü proteinlerden gelir bu yüzden günlük protein önemlidir fakat belirlenen sınırın aşılmaması gerekir.

Yağ: Yağlı besinler de tokluk hissi verir. Bunun yanı sıra proteinlere nazaran daha fazla enerji verirler. Beslenme tedavisinde yağ oranı azaltılmalı fakat yine belirli bir sınırın altına inilmemelidir. Çünkü yağda çözünen vitaminlerin (A,D,E,K) vücutta kullanımı için belirli bir miktar yağ alınması gerekir.

Karbonhidrat: Günlük enerjinin yarısından çoğu karbonhidratlar ile sağlanır. Beslenme tedavisi ayarlanırken basit karbonhidratlardan ziyade kompleks karbonhidratlar (kuru baklagiller) tercih edilir. Ayrıca kuru baklagiller gibi kompleks karbonhidratların daha iyi tokluk sağladığı görülmüştür.

Vitamin Ve Mineraller: Eğer besin tedavisinde uygulanan programdan vücuda çok az enerji alımı varsa bu durum vitamin ve minerallerin de alımında sorun yaşanacağı anlamına gelir. Kilo vermekten ziyade sağlıklı kilo vermek önemlidir. Kilo verirken vücutta kalsiyum demir gibi minerallerin ve vitaminlerin azalması başka hastalıklara neden olabilir. Bu yüzden vücuda alınan besin değerlerine çok dikkat edilmeli ve gereken az veya fazla alın mamalıdır.

Sıvı: Şişmanlık (obezite) ve beslenme tedavisi için en önemli etken sıvıdır. Günlük 2,5-3 litre su (sıvı) alınmalıdır. Sıvı hem yağların yakılmasında önemli bir araç hem de vücudun detoksu için önemli bir etkendir. Sıvı metabolizma atıklarını atar. Yemek öncesinde içilen bir bardak su tokluk hissini oluşturacağı için yemede azalma görülür. Bu sayede günlük alının fazla besinden kaçılabilir. Ayrıca çoğu zaman kişi susadığında açlık da hissedebilir. Besin yerine sıvı tercih edildiği takdirde bu his geçer. Böylece aç olunmadığı halde besin alınımının önüne geçilmiş olur.

Şişmanlık (obezite) çağımın büyük bir sorunudur. Yanında fiziksel ve psikolojik sorunlar getiren büyük bir hastalıktır. Fakat elbette çözümleri de vardır. Bu çözümlerden en çok tercih edileni besin tedavisidir. Besin tedavisi doğru yapıldığı takdirde olumlu sonuçlar ile karşılaşılır. Tabi ki besin tedavisi spor gibi başka yöntemlerle de desteklenirse daha sağlıklı bir kilo verme süreci gerçekleşir. Besin tedavisi ile şişmanlık (obezite) sorunu ortadan kaldırılabilir ve daha sağlıklı bir yaşamın önü açılabilir.

Sonuç Olarak;

Pek çok yöntem olmakla birlikte kilo kaybının sağlanabilmesi için tedavideki değişmez ana ilke; harcanan enerjinin daha fazla alınan enerjinin daha az olmasıdır. Hastalara gerçekçi olmayan, başarması, uygulaması zor, ağırlık kaybı yöntemlerini önermek yerine, sağlıklı ağırlığa ulaşmaya, hastalık risklerini azaltmaya ve sağlıklı yaşam biçimi oluşturmaya yönelik diyetler yapılmalı.

Kısa sürede hızlı ağırlık kaybını hedefleyen düşük kalorili diyetler ile bilimsel olmayan popüler diyetler, çeşitli sağlık sorunlarına neden olmaktadır. Obezitenin beslenme tedavisindeki amaç; enerji açığı oluşturarak kas ve vital organlarda kütle kaybı olmadan yağ depolarında azalma sağlamak ve vitamin, mineral ve elektrolit kaybını önlenmek olmalıdır.
Tıbbi beslenme tedavisinin başlangıcında gerçekçi hedefler belirlenmelidir. Gerçekçi bir hedef olarak zayıflama programının ilk 6 aylık döneminde, fazla ağırlığın %5-10’unun kaybedilmesi amaçlanmalıdır. Bu da haftada 0.5-1 kg kayıp

Yorum Yaz