tatlidede

Siyasette Zehirleyici Üslup ve Kerbela Yaklaşımı

Siyasette Zehirleyici  Üslup ve Kerbela Yaklaşımı

               Değerli okuyucularımız!!! Bilirsiniz Salı-Çarşamba ve bazen Perşembe günleri Siyasi Partilerin Grup Toplantıları yapılır. Faydalı ve işe yarayacak konuların işlenmesi  beklenen, toplumu ve insanları rahatlatacak telkin ve güzel önerilerin işlenmesi gereken bu dönemde,maalesef konuşma-üslup-yaklaşım ve rekabet dilinin düzey bakımından yerlerde süründüğü  ve gayrı ahlaki  yaklaşımlarla bir Salı günü gördük.CHP’in Genel Başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU’nun Grup toplantısında ortaya attığı ve toplumu akşam saat 22’ye yönlendirme yaklaşımı beklentiden çok,içi boş ve gerçeklerden uzak konularla dolu çıkarken,yalan,iftira ve aile kavramlarının siyaset malzemesi yapıldığına şahit olduk.Halkın oy tercihlerinin  yarıdan fazlasıyla Türkiye tarihinde ilk sivil Başkan  olan Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN için yok kaçacak,yok uçacak  ifadelerini daha önceki dönemlerdeki  gibi kullanması , bazı vakıf ve dernekleri isnatsız yakıştırmalarla töhmet altında bırakma söylemleri ve dışarıda eğitim almaya çalışan öğrenci vatandaşlarımızı birilerinin güdümündeymiş gibi göstermesi ve daha nice   toplumu zehirleyici kavramlarla dolu basit bir siyasi toplantıdan ibaretti.Bizlerde mecburen bu suni ve yararsız gündeme dair bir şeyler yazmak durumunda kalıyoruz.

            Toplumun,ülkenin ve dünyanın içinde bulunduğu gerçeklerden bihaber,farklı yol ve yöntemler izlenerek toplumu bir kez daha ayrıştırmak ve kutuplaştırmanın ötesine taşıyacak fikriyatın işlendiği bir durumla karşı karşıyayız.Bu izlenen yola nedir? Amacı nedir? Bu yolun yolcularına fayda sağlayacak mı? Bilmem ama!!!  Zehirli yılanların bile avına uygulamayacağı  bir yöntem izleniyor güzelim Türkiye siyaset arenasında. Aşkolsun Kılıçdaroğlu demek isterdim lakin çok yumuşak ve hafif olur düşüncesiyle, yaptığın son çıkış ile maalesef bardağı taşıran son damla misali hem basit ve hem de şahsınızı ve CHP zihniyetinin tezahuru olmuştur demekten kendimi alamıyorum.

            Yazının başlığını bilerek seçtiğimi öncelikle belirtmek isterim.Neden Kerbela yaklaşımı diye soracak olanlara,Kerbela olayı’nın öncesi,başlangıcı ve sonu itibarıyla çok çok ibretlik siyasi ve kültürel  hadiselerle  dolu ve bugün siyasi rekabet şeklinin benzeri  olan bir vakıa olduğunu görmek ve bilmek  için herkesin Kerbela Olayı’nı okumasını ve bilmesini özellikle tavsiye ediyorum. Çok kısa değinerek geçeceğim. Kerbela Olayı 10 Ekim 680’de bugünkü Irak sınırları içindeki Kerbela şehrinde, Hz.Peygamberimizin torunu Hz.Hüseyin bin Hz.Ali’nin, küçük bir birlik ile büyük bir ordusu  bulunan Emevi  Halifesi 1.Yezid’in karşı karşıya geldiği bir muharebedir.Güç ve kapasite bakımından kıyaslanamayacak derecede farklı olan bu iki savaşçı grubun özellikle (Yezid tarafı)nın diğerlerine uyguladığı savaş şartları İslam tarihinde bu günün siyasi şartlarının ve rekabetin ilk başlangıçı olarak görüyorum.Yok sayma,yok etme,tanımama,ölümle baş başa-yüzyüze getirtme ve gelecekte insanlığın arasında fırkat ve ayrılıkların o günden başladığını görebiliyoruz.Öyle ki, Allah’ın suyu olup dünyaları besleyebilecek kapasitede olan Fırat’ın suyunu bile Hz. Hüseyin ve taraftarlarına yasaklayan ve adeta susuzluktan ölmelerine dahi acımayan o yöntem çok anlamlar içeriyordu.Bebeklerin,yaşlıların ve kadınların içinde bulunduğu zor yaşam şartlarını günlerce görmezden gelen Yezid ve taraftarları neyin peşindeydiler.Tek hedefleri ülke yönetimine sahip olmak,iktidarın gücünü ellerinde tutmak ve rakiplerine nefes aldırmamaktı.Bunun için ne gerekiyorsa yapmak onlar için serbest ve  mübah görünüyordu.

           Nitekim öyle de yaptılar ve o günden bu güne gelen Sağ-Sol, Alevi-Sünni ve daha neler neler ile toplum hep kutuplaştırıldı ve farklı farklı  yönlere sürüklendirilmiştir.Siyasi arenada ilk fitnenin Kerbela ve biraz öncesinde başladığını görürken,izlenen yol,yöntem ve söylemlere bakıldığında, bugünün siyasi ortam ve şartlarına çok benzediğini görüyorum.Ondan dolayıdır ki, yol yakın iken lütfen bu yanlışlardan  dönün ve bu seviyesiz,ayrıştırıcı ve zehirli  söylem ve davranışlardan vazgeçin diyorum.Aksi halde vatandaş nezdinde çokta tasvip edilecek yerlerde olmayacaksınız.Yakın zamanda vatandaşın önüne seçim sandığı konulduğunda vay anam yandım diyeceğinizi görür gibiyim.Ha bu söylediklerim bu yaklaşımda olan ve bu yolla ilerlemeye çalışan,siyasetini bu çürük,problemli ve mide bulandırıcı söylemler üzerinde kurgulayan  bütün siyasi Parti yönetici ve liderlerinedir.Lakin Kılıçdaroğlu  biraz değil çok fazla bu yola kendini kaptırdığı görülmektedir.Sayın Kılıçdaroğlu,başta gençler olmak üzere bütün vatandaşlarımız ciddi bir Muhalefet yapmanızı,önemli,sağlam ve seviyeli işlerin peşinde koşmanızı beklerken,legal olan çalışmaları illegal göstermek,belgesiz,mesnetsiz ve ceviz kabuğunu doldurmayan Ahlaki nezaketten yoksun,saldırgan ve nefret dili ile yapılan bu tür açıklamalar siyasi yönden güç kazandırmayacağı gibi, tersine rüzgarlar estirebilir.

              Bütün siyasi  Parti liderlerimize son bir uyarı yaparak sonlandırmak istiyorum.Gerçekten bu konularla ilgili yazı yazmaktan bir vatandaş olarak da haz duymadığımı yine de belirteyim.Ülkede gerçekten bir Muhalefet ve Kılıçdaroğlu sorununun varlığını kimse inkar edemez.Lakin bu derece olmazsa dahi bu ve buna benzer yöntemler diğer partilerimizde de mevcudiyeti inkar edilemeyecek bir ülke gerçeğidir.Evet sayın liderler,siyasi mücadelelerinizde aile yapısını karıştırmayın. Nezaketsiz, kara,çirkin ve vatandaşa faydalı olmayan ayak oyunlarından vazgeçin.Saldırgan ve nefret dilini kullanmamaya özen gösterin.Gönüllere girmeye çalışırken,kutuplaştırmamaya dikkat edin.Ismarlama  değil,sizin ürettiğiniz ve ülkeye katma değer getirecek fikir ve projeler üzerinden hedefe gitmeye çalışın.Dışlayıcı ve ayrıştırıcılığa sebep olacak algıları oluşturmaktan vazgeçerken parmak sallamaktan vazgeçin.Çok kötü örnek oluyor ve dışarıdan hiç de şirin görünmediğinizi hatırlatayım.Siyaseti saldırarak değil, yumuşak,hakaretsiz ve yalandan uzak yapınız ki,sizlere olan güven sağlam olsun.

          Sonuç yerine: Sayın Kılıçdaroğlu: Böyle ciddiyetten uzak,asılsız  iddiaları dile getirmek ve bunlardan siyasi rant devşirmek  tek kelime ile acizliğin,basiretsizliğin ve içine düşülen durumdan çıkamama halidir.Kendi ayağınıza sıktığınızı bilin ve ısmarlama ile yaptığınız açıklama ve algı yaklaşımlarının hiçbir faydasını görmeyeceğinizi bilmelisiniz.Suyun üzerine yazılan yazılar misali bir anda çok büyüttüğünüz açıklamalarınız kaybolup gitti.Bu toplum aile müessesesine dikkat etmeyenleri affetmez,yalan dolan ve ahlaki değerlerden yoksun yaklaşımları benimsemez.Ülkenin bu derece gündemi varken,en önemlisi 5-6 şehit haberi varken, öyle bir günde belgesiz ve bel altı siyasetiyle toplumun algısını değiştirme portreniz günün sonunda maalesef geçmişinize uygun çıkmıştır.Takdir milletimizindir.Şahsımı biraz taraf gibi gösterecek bu yazı lakin, doğruları söylemek şayet taraf ise evet ben bir tarafım.Doğrulara,samimiyete ve gönül birliğine tarafım.Kalın sağlıcakla…..

Editör: Osman Yıldız

Yorum Yaz