tatlidede
tatlidede

Spor Üzerine- Futbolda Acı Gerçeklerimiz

Spor Üzerine- Futbolda Acı Gerçeklerimiz

            Soru:Sağlık için spor yap sözüyle ne anlatıyor?

           Cevap: İnsanların sağlıklı kalmaları için yürüyüş, koşu vs gibi bir alanda spor yapmalarının faydalarından bahsedilmektedir.Sadece genç yaşlarda yetmez, yaş ilerledikçe riskli sporlardan uzak durulması, tempolu yürüyüş, hafif koşu, tenis, bisiklet, yüzme, golf, kas kaybını önlemek için hafif aletli jimnastik, pilates gibi sporların tercih edilmesi gerekiyor. Neden spor yapmalıyız? Rekabet gücünü artırmak, boş zamanları geçirmek, günlük aktiviteleri desteklemek, vücuttaki kas deformasyonları ve kas gücü kayıplarını önlemek, felç ve bazı eksiklikleri olan insanların, nörolojik hastaların rehabilitasyonu, eksikliklerini kompanse ("telafi etmek, dengelemek" ) etmek ve en  önemlisi sağlık için spor yapılır.Buraya kadar yazılanlar  herkesi  bir yönü ile ilgilendirdiği için  mümkün mertebe hayata geçirilmesi lazımdır.Lakin esas dile getirmek istediğim konu spor ile kişisel sağlığımızı nasıl koruruz konusu değildir.Yazının başlığı olan “Futbolda Acı Gerçeğimiz” dir.

       Dünyada Futbol öyle bir sektör olmuş ki, oyun,sağlık,tanıtım,reklam ve en önemlisi gücü kontrol edilemeyen bir ekonomik alan haline gelmiştir.Milyon Dolarların kontrolsüz bir şekilde havalarda uçuştuğu,el değiştirdiği ve hatta aklandığı renkli fakat karanlık bir alandır futbol.Hala da kullanımının birinci  amacı ekonomik sektör olsa da, bir yönü de toplumun dikkatini bir noktada toplamak ve diğer alanlara yönelmelerini (fazla düşünmelerini ) engellemek olarak görüyorum. Şu tabir hafife alınmamalı diye düşünüyorum “11 kişinin bir yuvarlak peşinde koşarken, milyonları kendilerine şakşaklattırması durumu” çok acı olsa gerek.

              Geçen hafta sonuna doğru giderken  Cuma akşamı 21:45’te Derbi Maçında Karadeniz fırtınası Trabzonspor, Aslanlar diye tabir edilen Galatasaray’ı kendi sahasında ağırlıyordu.Bilenler bilir,bilmeyenler için yazayım.Bir futbol maçında sahaya,kaleci ile beraber 11 futbolcu çıkmaktadır.16-17 futbolcuda yedek beklemektedir.Bu yedeklerden bir oyunda en fazla 5 futbolcu değiştirilerek oyuna katılabilir.Her iki takımda maça çıkacak kadro olan ilk 11’ lere bakınca ne kadar kendi öz benliğimizden uzaklaştığımızı gördüm.Ne demek “Öz benliğimizden uzaklaştık” diyenler olabilir.Şöyle ki, bu ilk 11 futbolcunun sadece 2 veya 3 tanesi Türk, diğer 8 veya 9 futbolcu yabancıydı.Buna mukabil yedek kadrolara baktığımızda 16 futbolcudan sadece 3 veya 4 futbolcu yabancı iken, 12 Türk futbolcusu yedek bekletiliyordu.Bu duruma da futbol takımlarımızın varlığından işte “Benim Takımım” diye  sıkılmadan bahsedebiliyoruz.Şu çizdiğim portre aslında Türk Futbolunun neden böyle yerlerde süründüğünü çok güzel açıklamaktadır.Ne şampiyonlar Liginde,ne UEFA’da ve nede diğer kulvarlarda başarımızın olmayışının sırrını burada aramak gerekir kanısındayım.Ha bu durum, sadece bu bahsettiğim iki tane guzide kulubümüzde mevcut değildir.Her yıl ilk sıralara oynayan diğer 5 Futbol kulubünde farklı değildir.Nedendir bilmem! Bu ilk 5’ler diye tabir ettiğimiz takımların,alt yapıları,tesisleri,malzemeleri,ekonomik güçleri,Hoca,Antrenör  ve Yönetimleri yok mu? Tabi ki vardır.Hem de en üst düzeyde.Güçlü,yakışıklı,variyetli,söz sahibi ve tuttuğunu koparan cinsten üstelik.Lakin bu kulupler sezon sonu mali durumlarına gelince hepsi,milyon dolarlarla borçlu çıkıyorlar.Uçuk rakamlarla futbolcu  transferleriyle ellerindeki imkanları heba ediyorlar.Türk Futbolcularına gelince ise hepsinin ceplerinde akrepler dolaşıyor.Kısacası Türk Futbolcusuna yatırım yapmak nedense işlerine çok az gelirken, bunun arka planında kirli kokular dolaştığını sanırım sizlerde hissediyorsunuz.Madalyonun diğer tarafında ise,Anadolu takımlarına baktığımızda kendi kıt imkanlarıyla ve Türk Futbolcularıyla “1-2 Yabancı destekle” bu işi pekala çok iyi yürüttüklerini görebiliyoruz.Hatta Anadolu Takımlarının maçlarını izlerken daha fazla zevk almaya başlıyoruz.Asla ve kat’a milliyetçilik yapmıyorum, yabancı düşmanlığı da sergilemiyorum.Sadece ve sadece gördüklerimi ve hissettiklerimi dile getiriyorum.

       Yanılıyorsam lütfen beni uyarın.Sosyal medya  hesaplarımdan yorum yazın, eleştirin. Şu lanet Teknoloji bu derece yok iken,bizler  de bu seviyelerde kullanmaz iken, şöyle bir beyin jimnastiğiyle hatırlayalım. “ Cep Telefonları -Bilgisayar vs. yok olmazdan” en az her birimiz,yakınlarımız hariç 20-30  kişinin alan kodu ile telefon numarasını ezberimizde biliyorduk.Şimdi 5 kişinin telefon numarasını ezbere bilen varsa,bana göre IQ’sü  çok çok yüksektir.Bilmiyoruz kardeşim.Hafıza diye bir şey kalmadı.Unutkanlık,dalgınlık,bahane üretme yönümüz üst sevilerde.Buradan sonlandırma noktasına yönelirken,,,,

           Bahse konu ilk 5 büyük takımlardaki yabancı futbolcu isimlerini (Fernando Muslera - Gheorghe Hagi - Gheorghe Popescu - Wesley Sneijder - Harry Kewel-. Quaresma-Guti-Bobo) vs vs. öğrenmeye uğraşırken,Türk Futbolcu isimleri olan  (Ahmet-Mehmet-Hasan-Hüseyin-Şeyhmus-Feyyaz-Cüneyt-Oğuz-Ali-Aykut-Recep ve Kemal) leri unutmaya başlıyoruz.

             Değerli Dostlar…Ülke olarak galiba diğer alanlarda olduğu gibi Futbolda da,Üretim-İstihdam ve İhracatı beceremiyoruz.Beceremediğimizin kanıtı da son sıralarda oluşumuz en büyük kanıttır.Ha önümüzdeki  günlerde yazacağım konu “Mardin Artuklu Üniversitesi” nin geçenlerde açıklanan eğitimdeki son sıra başarısı(z)yla ilgili olacaktır.Kalın Sağlıcakla

 

 

Editör: Osman Yıldız

Yorum Yaz