tatlidede

Tanrı'nın Seyir Defteri - Mıgırdiç Margosyan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Tanrı'nın Seyir Defteri kimin eseri? Tanrı'nın Seyir Defteri kitabının yazarı kimdir? Tanrı'nın Seyir Defteri konusu ve anafikri nedir? Tanrı'nın Seyir Defteri kitabı ne anlatıyor? Tanrı'nın Seyir Defteri PDF indirme linki var mı? Tanrı'nın Seyir Defteri kitabının yazarı Mıgırdiç Margosyan kimdir? İşte Tanrı'nın Seyir Defteri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 07.05.2022 01:00
Tanrı'nın Seyir Defteri - Mıgırdiç Margosyan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Mıgırdiç Margosyan

Yayın Evi: Aras Yayıncılık

İSBN: 9786055753764

Sayfa Sayısı: 128

Tanrı'nın Seyir Defteri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Dünyanın nasıl yaratıldığı sorusu, tüm dinlerin ve aynı zamanda bilimin binyıllardır üzerinde önemle durduğu konulardan biri. Medeniyetin başlangıcından bu yana insanlığın zihnini kurcalayan bu büyük soruya bir cevap da, yeni kitabı Tanrı’nın Seyir Defteri ile Mıgırdiç Margosyan’dan geliyor.

Bugüne kadar yayımlanmış eserlerinden hayli farklı, yepyeni bir tarzda kaleme aldığı, ancak yine mizah ve ironi yüklü bu anlatısında Margosyan, kutsal kitapların Yaratılış bölümlerinden ilhamla, Tanrı’nın dünyayı yaratmasının hikâyesini, o bildik muzip üslubu ve bereketli diliyle anlatıyor.

“Ol deyince olduran, öl deyince öldüren” Tanrı’nın yoktan var ettiği yerin, göğün, yıldızların, denizlerin, tüm canlıların ve elbette insanın hikâyesini kadim Anadolu ve Mezopotamya topraklarında binlerce yıldır anlatıldığı şekliyle aktaran Margosyan, zaman zaman yaptığı “kronolojik” sapmalar ve “anakronik” hatalar karşılığında Tanrı’dan af ve merhamet dilemeyi de unutmuyor. Tanrı’nın Seyir Defteri, insanı insana yabancı eden tüm aktör ve faktörleri sarakaya almayı da ihmal etmeyen, son derece eğlenceli bir eser. Kitabın sonuna, daha önce yayımlanmamış Hokecaş isimli öyküsünü de ekleyen yazar, okuru yine Diyarbakır-İstanbul, geçmiş ve bugün arasında bir yolculuğa çıkarıyor.

Tanrı'nın Seyir Defteri Alıntıları - Sözleri

  • "Bahçenin her ağacından istediğin gibi ye, fakat iyilik ve kötülük ağacı'ndan yemeyeceksin; çünkü ondan yediğin günde mutlaka ölürsün."
  • Uyduruk tel kafesler bir yana, hatta ve hatta altın kafeslerde bile hayat, hayat değil; olsa olsa rezilliğin, kepazeliğin ta kendisi, anlamsız, haysiyetsiz bir yaşamın daniskası.
  • Bütün bu olup bitenlerden, yani canlılar arasındaki bu serzenişlerden, incir çekirdeğini dahi doldurmayacak boş lakırtılardan bittabi ki onları yaratan yüce Tanrı'nın haberi vardı, ama o bu teferruatlarla uğraşmaktansa yine kendi bildiği yolda kendi istediği doğrultusunda YOKTAN VAR ETMEYE DEVAM EDİYOR.
  • Her kim insan kanı dönerse, onun kanı insan vasıtasıyla dökülecektir, çünkü Allah kendi suretinde insanı yaptı
  • Allah insanı kendi suretimden yarattı, onu erkek ve dişi olarak mübarek kıldı.
  • "İyi davranmak, efendi bir tutum sergilemek daha makbul değil midir? Bil ki iyi davranmazsan günah kapıda pusuya yatmıştır ve unutma ki onun istediği sensin. Fakat o sana değil, sen ona üstün ol!'
  • Bülbülleri kızdırıp çileden çıkaran önemli bir başka neden daha vardı: o da sırf sesleri güzel diye kafeslere konarak hapsedilmeleri ve özgürlüklerinin kısıtlanmasıydı.
  • Uydurduk tel kafesler bir yana, hatta ve hatta altın kafeslerde bile hayat, hayat değil, olsa olsa rezilliğin, kepazeliğin ta kendisi, anlamsız, haysiyetsiz bir yaşamın daniskası!

Tanrı'nın Seyir Defteri İncelemesi - Şahsi Yorumlar

1K OKUMA GRUBU DİYARBAKIR'IN 3. BULUŞMASI GERÇEKLEŞTİ:: Merhabalar değerli 1k sakinleri, Bu buluşmamızda Serhat arkadaşımızın öneri kitabı kura ile seçilmişti. Moderatör olarak da toplantımızı kendisi yönetti. Sohbet havasında geçti. Grupça aşağıdaki soruları cevaplamaya çalıştık: -Yazarın dili -Kitapta geçen konuların kaynakları -Kitaptaki erkek egemen dilin kökenini -Yaratılış konusunun kutsal metinlerde geçen kısımlarının ve karşılaştırması TOPLANTIDAN KARELER: https://www.instagram.com/p/Bv96HbhjMC8/?utm_source=ig_share_sheet&igshid=no6hq21v6j5r (DİYARBAKIR KİTAP GRUBU 1K)

Yaratılış mitlerini o kadar ince ve mantıklı tiye alıyor ki yazar, aa doğru diyorsun, bir çivi bile olmadan nasıl yapıldı o gemi. Bildiğimiz Margosyan mizahı ile dolu kitap. Yetinmeyip, kitap üzerine konuştum. https://open.spotify.com/show/2u0H87rbrupvQIqLYoKLE8 https://soundcloud.com/birkitapbinhayat https://podcasts.apple.com/us/podcast/haftal%C4%B1k-t%C3%BCrk%C3%A7e-kitap-ele%C5%9Ftirleri/id1488396159 https://www.youtube.com/channel/UCbg_kXUHTQ2oaJpJdAa7PEw (Joy Ivy)

Tanrı'nın Seyir Defteri PDF indirme linki var mı?

Mıgırdiç Margosyan - Tanrı'nın Seyir Defteri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Tanrı'nın Seyir Defteri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Mıgırdiç Margosyan Kimdir?

23 Ara­lık 1938’de Diyarbakır'ın Hançepek Mahallesi'nde (Gavur Mahallesi) doğan Margosyan, eğitimini Süleyman Nazif İlkokulu, Ziya Gökalp Ortaokulu, daha sonra İstanbul'daki Bezciyan Ortaokulu ve Getronagan Lisesi'nde sürdürdü, sonra öğrenimini İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünde tamamladı.

1966-72 yılları arasında Üsküdar Selamsız'daki Surp Haç Tıbrevank Ermeni Lisesi'nde felsefe, psikoloji, Ermeni dili ve edebiyat öğretmenliği ve okul müdürlüğü yaptı. Daha sonra öğretmenliği bırakarak ticarete atıldı. Edebi çalışmalarını aralıksız sürdürdü. Marmara Gazetesi'nde yayımlanan Ermenice öykülerinin bir bölümü Mer Ayt Goğmeri (Bizim Oralar) adıyla kitap haline getirildi (1984). Bu kitabıyla 1988 yılında Ermenice yazan yazarlara verilen Eliz Kavukçuyan Vakfı Edebiyat Ödülünü (Paris-Fransa) aldı. Gavur Mahallesi (1992), Söyle Margos Nerelisen? (1995) ve Biletimiz İstanbul'a Kesildi (1998) adlı Türkçe kitaplarını, 1999'da ikinci Ermenice kitabı Dikrisi Aperen [Dicle Kıyılarından] izledi. Gavur Mahallesi, Avesta yayınları tarafından Li Ba Me, Li Wan Deran adıyla Kürtçe olarak yayımlandı (1999). 2010 yılında Türkçe kaleme aldığı Kürdan adlı kitabı Aras Yayıncılık tarafından yayınlandı. Evrensel Gazetesi'nde "Kirveme Mektuplar" adlı köşesinde yazmayı sürdüren Margosyan'ın bu makalelerinin bir bölümü Lis Basın-Yayın tarafından Kirveme Mektuplar adıyla 2006'da Diyarbakır'da yayımlandı. Aynı gazetede yazdığı makalelerin bir bölümü Belge Yayınları tarafından Çengelli iğne adıyla yayımlandı (1999). Ermeni yazınında taşra edebiyatının son temsilcisi olarak bilinmektedir. Agos, Gündem, Marmara ve Yeniyüzyıl gazetelerinde yazmıştır. Halen günlük olarak yayınlanan Evrensel gazetesinde "Kirveme Mektuplar" başlıklı köşe yazıları yayınlanmaktadır.

Mıgırdiç Margosyan Kitapları - Eserleri

  • Gavur Mahallesi
  • Söyle Margos Nerelisen?
  • Tespih Taneleri
  • Biletimiz İstanbul'a Kesildi
  • Tanrı'nın Seyir Defteri
  • Çengelliiğne
  • Kürdan
  • Kirveme Mektuplar
  • Memleket Meselesi
  • Zurna
  • Fıllaname

Mıgırdiç Margosyan Alıntıları - Sözleri

  • "İyi davranmak, efendi bir tutum sergilemek daha makbul değil midir? Bil ki iyi davranmazsan günah kapıda pusuya yatmıştır ve unutma ki onun istediği sensin. Fakat o sana değil, sen ona üstün ol!' (Tanrı'nın Seyir Defteri)
  • Veee, elimizi, kolumuzu kelepçeleyip yarin koynuna sokmayan tüm Çarşambaları da gerçekten sel alsın! (Kürdan)
  • Adi bir hırsızlık olayında, hırsızlığı yapan kişinin, sanki çok önemliymiş gibi(!) önce ve evvelemirde "Ermeni asıllı" olduğu vur­gulandıktan sonra olayı anlatılırken, yine aynı ülkenin yine "Ermeni asıllı" bir vatandaşı uluslararası bir başarı kazandığı zaman, nedense "Ermeni asıllı" olduğu göz ardı edilip esamesi bile okunmazken, da­hası; "Gavura kızıp oruç bozma" misali ve giderek "Ermeni!" söz­cüğünün en tumturaklı "küfür" yerine geçtiği bir diyar-ı vatan top­rağında; ben, hal-u perişanımı on altı kuruşluk damga pulunu da yapıştırdıktan sonra kimlerin önüne koyup arz etmeliydim? Arz et­tiğimde de; "kırk yıllık Yani, olur mu Kani" felsefesiyle(!) sorgusuz sualsiz infaz mı edilecektim? (Çengelliiğne)
  • Kadın dediğin yılda bir, hadi bilemedin iki yılda bir göbeğini şişirip burnuna dikmemişse, sekiz on kez bu işi yapmamışsa "kadınım" diye ortaya çıkmasın! (Gavur Mahallesi)
  • Başkaları da vardı. Bunlara göre de Tanrı'nın esas evi, insanin vicdanı ve onun sesiydi. (Söyle Margos Nerelisen?)
  • ''Ti-li-li, ti-li-liü" bizim yörelerde Ermeni'nin, Kürt'ün, Türk'ün, Sür­yani'nin, Keldani'nin, hasılı tüm toplumun sevinç çığlığıdır. Dü­ğünlerde, "toy"larda, nişanlarda, sünnetlerde çağrılıp söylenir. "Ti-li­ li"siz sevinç olmaz!" (Söyle Margos Nerelisen?)
  • Çünkü olmayan aklım zaten başımda değil ki! (Zurna)
  • "Diyarbakır diyarımdır, ilımdır Beni köle yapan dilımdır Alem bili, o yar benım yarımdır Ölsem gene vazgeçmenem senden yar." (Biletimiz İstanbul'a Kesildi)
  • "Söliyem, söliyem ama boşına. Çığhardığın çoraplari yatmadan evel yastığın altına koy ki, sebehleyin kolay bulasan diyiyem ama, ben bahan söliyem, ben bahan dinliyem. Gene hanki cehneme keyboldi getti çorabının teki?!" (Biletimiz İstanbul'a Kesildi)
  • Yöre halkı ısınmak için hala"bok"tan medet umuyordu... (Kürdan)
  • Çaya indim susuzun Susuzum uykusuzum Girsem yarın koynuna Elim durmaz huysuzum. (Biletimiz İstanbul'a Kesildi)
  • Tamam; "umut fakirin ekmeği" de, bu halk bu boş vaatlere kanıp daha ne zamana kadar umutlarını ekmeğine katık edip yiyecek'! Peki de; fakirlik, fukaralık ve tüm sefaletlerin yükünü neden hep bu ülkenin büyük çoğunluğu çekerken "vatanını en çok seven bir grup azınlık" hep soğanın cücüğünü, yoğurdun kaymağını ziftlenecek! "Külfet"i paylaşmakta garibanın sırtında sosyal adalet hep vardır da "nimet"i paylaşmakta sosyal adalet hangi var olmayan cehenneme tüyer' (Çengelliiğne)
  • Oysa okuyup “böyüg adam” olmak için beni buralara postalayan adamın hayatında hiçbir zaman okul zili çalmamıştı… (Tespih Taneleri)
  • Biraz fazlaca konuşup, onun bunun işine burnumuzu sokmaya can atar, bayılırız. (Gavur Mahallesi)
  • "Orta yerde düpedüz, göz göre göre bir haksızlık vardı. Neden daha doğar doğmaz ben bazi şeylerden yoksun bırakılıyordum? Bunu kimler ve ne hakla engelliyorlardı ? Eşitlik 'egalite' denen bir kavram bizim buralara hiç uğramamış mıydı?" (Söyle Margos Nerelisen?)
  • Cami minarelerinden günde beş vakit ezan okuyan müezzinin sesine,çan sesleriyle cevap veremeyen yıkık kiliseler!... Parçalanmış diri diri mezara gömülmüş bir mozaik... (Zurna)
  • Ne tuhaftır ki ve ne gariptir ki bu değişik vatan sevgisinin bedeli Kimilerine hep koltuk ama diğerlerine de hep sefalet olarak yansıyor. (Çengelliiğne)
  • Hele hele durduk yere önce namus, şeref derken ardından da dinden, imandan yola çıkıp, netekim sakalını sıvazlayarak, netekim göbeğini kaşıyarak, elindeki doksan dokuzluk tespihinin her bir taşını şak! şak! çekerken her defasında da aranağme, nakarat misali ikide bir Allah, peygamber deyu deyu yemin billahla bir şeylere, bir yerlere kapı aralamak isteyen yemin tellallarından, bu işin piri "uyanık" cambazlardan Tanrı hepimizi korusun Kirvem!... (Kirveme Mektuplar)
  • Netekim: "... Batılı tarihçiler ise Kürtleri, yalnız Batı Asya'da değil, dünyada kendi etnik yüzünü koruyabilmiş nadir halklardan biri olarak belirliyorlar. Batılı kaynaklar; iç içe yaşadıkları, komşuluk ettikleri birçok etnik varlık, soykırımlar, sürgünler ve asimilasyonlar sonucu eriyip yok oldukları halde, 'devletsiz halk' Kürtlerin, çevrilmiş, kuşatılmış hallerine, yok edici darbelere rağmen, etnik yapılarını koruyabilmelerini mucizevi başarı olarak niteliyorlar..." (Kirveme Mektuplar)
  • Bu kısa boylu büyük insanın hayatına kısaca bir göz atın: Hapislere hayali ihracat pisliğine bulaştığı için mi girdi, yoksa ihale yolsuzluklarına adı karıştığı için mi? Mafya babalarıyla işbirliği içinde olduğundan mı? Belki de yüz kızartıcı birçok suçun faili olduğu için! Devleti ve milleti soyan eşkıyaların pis bataklığında çöreklendiği için! Fakirin, fukaranın, gariban insanın, "kul hakkı"nı yediği için! Peki, "bugün bu gündür, var sen de küpünü doldur" bencilliğiyle ortalarda cirit atan, bulaşık yalayarak salya sümük yağcılıklarla kişiliksizliklerini, şahsiyetsizliklerini, hiç utanmadan, hiç arlanmadan, haysiyetsizce sergileyen, üstelik bunu üç-beş "mangır", üç-beş "metelik", üç beş "kuruş" için yapan, bunun için olmadık taklalar atan kimi insanlara benzemediği için mi onun arkasından küfrediliyor. Üstelik ve de en önemlisi kimsenin inançlarına karışmadığı, ama kendi doğrularını da dobra dobra, mertçe, yüreklilikle yazıp söylediği, iki yüzlülük etmediği, her türlü istismarcılıktan uzak durduğu için mi suçlanıyor? Yeryüzünde "utanç" denen bir kavramın yanı sıra, "düşünce özgürlüğü"nden bihaber olanlara sormak gerek: Bugüne dek kaç kitap yazdınız? Kaç kitabınız kaç dile çevrildi? Her insana onur verebilecek kaç uluslararası ödüle layık görüldünüz? Bir şiire, bir oyuna hiç imza atabildiniz mi? İnsanları güldürürken onları düşündürmenin ne denli zor olduğunu hiç bilebildiniz mi? Kitabı, kalemi, ödülü, şiiri bir yana bırakın; kaçınızın "özü ve sözü" seksen yıllık bir yaşam "oyununda" hep aynı potada kaldı, kalabildi veya kalabilecek? Kaçınız bindiğiniz "meçhule giden bu gemide" rotanızdan hiç şaşmadan yolunuza devam edebileceksiniz? Evet, doğrudur; bu kısa boylu büyük insana, yaşadığı günlerde zaten fazlasıyla gaflet ve hatta hıyanet içinde bulundunuz, bari ölümünden sonra baykuşluğu bırakın! Ölümünden sonra, ardından kimsenin övgü yapmamasını istemiş bu sevgili insan. Vasiyetine uyarak Can Yücel de bir güzel yergi(!) yazdı bu gazetenin sütunlarında. Eline, kalemine sağlık Can Yücel! Bundan daha güzel bir yergi dostlar başına! Anlayabilen devekuşlarına... Her gidenin ardından genellikle: "Onu unutmayacağız", "Anısı hep içimizde yaşayacak!" gibi şeyler söylenir. "Zaman", o acımasız "zaman", nedense hep galip gelir; "anılar'', "acılar" sevenlerin yüreklerinde tamamen yitip tükenmezse de küllenir. Sevgili Aziz Usta! Kitaplarının başı sağolsun! Sevgili Nesin Usta! Ölümsüz kaleminin başı sağolsun! Ustam! Bir mezara hapsolmak istemedin; çok iyi ettin. Bundan böyle bil ki; artık "gözlerimizin daldığı" en güzel yeşilliklerde, en engin maviliklerde hep seni bulacağız. Çünkü sen, hep orada "gözlerimizin daldığı" güzelliklerde olacaksın, çünkü sen oralarda gözlerimizin içine bakarak hep güleceksin ... ! (Çengelliiğne)

Yorum Yaz