Destan dizisinde geçen efsane gerçek mi? Çift başlı kurt efsanesi tarihte yaşandı mı, kimdir?
Atv'nin sevilen yeni dizilerinden olan Destan dizisinde geçen çift başlı kurt karakterini get tarihte gerçek olup olmadığını birçok izleyici İnternet ortamında araştırmaya başladı.

Atv'nin sevilen yeni dizilerinden olan Destan dizisinde geçen çift başlı kurt karakterini get tarihte gerçek olup olmadığını birçok izleyici İnternet ortamında araştırmaya başladı.
Çift başlı kurt ne demek? sorusu Destan dizisinin tanıtımıyla gündem oldu. Ebru Şahin'in hayat verdiği karakterin fragmanda çift başlı kurt kız olarak tanımlanması izleyicinin de dikkatini çekti.
Peki ama çift başlı kurt ne demek?
Çift başlı kurt hikayesi nedir?
Göktürkler Dönemini anlatan
Destan dizisinin tanıtımında şu ifadeler yer aldı: Ben Dağ’ın kızı Akkız! Eksiği tam yapmaya! Köleyi hür kılmaya!
Destanımı dağa göğe yazmaya geldim! Çift başlı kurt gelecek, Türk yurdu dirilecek!
İŞTE O Hikâye
Göktürklerden geldiği bilinen iki destandan biri Bozkurt Destanı ve diğeri Ergenekon destanıdır. Her ikisi de kurttan türemiş olunduğunu gösteren bu efsanelerin, biz günümüze ulaşabilen ve şekil değiştirip Türk dünyasının muhtelif mekânlarına uyum sağlayan uzantılarından hareketle, kurdun Türk inanç sistemindeki yerini belirlemeye çalışacağız
Erken devir Türklerinde en önemli hayvan sembollerden birisi kurttur. Türklerde türenilen varlık olarak sayılan kurtlar daha ziyade Gök menşeli olarak kabul edilmiştir. Erkek kurt resimleri, kaya resimlerinde (petroglifler) şaman ve kam aletleri ve elbiselerinin üzerinde yer almıştır. Zamanla kurt, devlet, hükümdarlık ve yiğitlik gibi kavramlarla ilişkilendirilmiştir. Göktürk ve Uygur devri Türk freskolarında ki kurt başlı bayrak tasvirleri görülmektedir. Burgut Abidesi ile Buncikeş saray freskoda görülen erkek ve dişi kurtlar türeme efsanelerinin sanata yansımasıdır. Oğuz’a yol gösteren gök yeleli erkek Kurt’un güneşten çıkmış olması Kültigin Kitabesinin doğu tarafından “Tanrı güç verdiği için babam hakanın ordusu Kurt gibi düşmanı koyun gibi imiş” gibi ifadeler Kurt’un Gök ehli olduğuna işaret etmektedir
Türkler zevk, düşünce ve inanışlarına göre bazen bir renge ilahi bir boya da vermişler ve onu Tanrının rengi gibi görmüşlerdir. Uygurca Oğuz Kağan Destanı’nda “Ufukta bir Kurt (Börü) görünür. Oğuz Kağan’ın ordusu kurdu izler, kurt bir yerde kayıp olur. Oğuz hakan Tanrı bizim buraya gelmemizi buyurdu, deyip orada durur.” Gök Kurt, Tanrının alameti ve habercisi gibi Türklere yol göstermiştir . Mavi şeye karşı saygı bütün Türk halklarında vardır. Eski inançlara göre bu renk Tanrı rengidir. “Gök” kelimesi genel olarak yaşamak yenilenmek gençleşmek yeşermek anlamını verip göyermek bu anlamdadır.
Nuh Efsanesinde Tufan’dan sonra Nuh’un oğlu Yasef’e de Turan denilen Türk toprakları düşer ki, efsanelerde Türkler bu Yasef’ten gelmiştir. Yafes’in oğullarından birisinin ismi Maruh ve Onun Lakabı Türk’tür. Türkçeyi ilk defa ortaya çıkaran bu kişidir. Bundan dolayı kendisine Türk denilmiştir
Çin kaynakları Kök Türk Kağanlığı Fetret devrinden çıkarken liderliği üstlenen yol gösteren A-shih-na (Aşina) ve Ashih-teler (Aşite) isimli iki ünlü aileden söz etmektedir. Çin yıllıkları Kök Türklerin Hunların bir kolundan geldiğini açıklamaktadır. Efsaneye göre bu aşiretin adı Aşina’dır. Kök–Türklerin atalarını düşmanları tamamen imha edince bir tek çocuk kurtulur. Kolları ve bacakları da kesilmiş olan bu çocuğu kurt besler. Efsaneye göre Tanrı bu kutlu soyun yok olmasını istememiştir. Çocuk ile Kurt birleşirler ve dünyaya 10 çocukları gelir. Kurt Tanrı’dan gelen buyruğu dinleyerek bunlara yol gösterir. Çoğalan bu aile Aşina adını alır ve çadırlarının önüne Kurt başlı bir sancak asarlar
Adilhan Adiloğlu, Kurdoğan’ı izah ederken, Türk mitolojisindeki Al-Ruhu, demir–demirci kültü ile bağlanıp etimolojik tahlilinin yanı sıra kahramanın destandaki yeri itibariyle de tezini savunmakta ve Sümer–Türk bağlantısından da delil getirmektedir[ Ayrıca, yazar Karaçay Balkar ve OsetNart destan kahramanlarından Örüzmek’ten söz etmektedir. Bu Kafkas destan kahramanı gökten gelmiş bir taşın içinden çıkmış ve bir dişi kurdun sütüyle beslenmiştir
Bu tahlillere bir boyut daha eklenebilir. Türkçe de ala, kır ve boz büyük ölçüde eşanlamlı olup yekdiğerlerinin yerine kullanılırlar. Türk mitolojisindeki geyik “alageyik”tir. Kurt “Bozkurt”tur. At “kır at”tır. Eş anlamlı bu üç kelime Kara ve Ak’ın karışımı karşılığında kullanılır. Buradaki kara, siyah değildir. Ak da beyaz değildir. Kurt Alagan bize göre Bozkurt demektir.
Karaçay–Balkar ve OsetNart destanlarında “Ala wgan” ve “Kurdalagon” adlı kahramanlar vardır. İri cüsseli olan Alawgan kendisine uygun bir kız bulamayınca “emegen” (dev) bir kadınla evlenir. Alagan’ın etimolojisini yapanlar bu kelimeyi “alanların Kurt soyundan olan demircisi” veya “ Kurt Soylu Alangan” şeklinde izah etmektedirler Al –Ruhu veya iyesi koruyucu bir iyedir. İyelerin ak veya kara iye olmaları arasında çok ince bir çizgi vardır. Nihayet her ikisi de iyedir. Kara iyeler kendilerinden korunmak için onlardan çekinilir. Ak iyelerden ise yardım alınabilmek için onlara iyi davranılır. Od–ateş hastalık mikroplarını yakarak öldürür. Aklar paklar. Ancak ister ise her şeyi yakar. Kutsallığına inanılan Kurt gücü temsil ederken, icabına riayet etmeyene karşı da bu gücünü cezalandırıcı olarak gösterebilir.
Azerbaycanlı halk bilimci İ.M. Hekimoğlu’na göre Karapapak Türkleri arasında yaşayan halk inançlarına göre kurt ile Boz donlu Kurt ayrıdırlar. Donu boz olan Kurt, bozkurt hayatı boyunca sadece bir kurtla çiftleşirler. Dişisi veya erkeği ölen bir bozkurt başka bir kurtla çiftleşmez. Halk arasında birbirini çok seven çiftler için bozkurt benzetmesi yapılır. Bu tür çiftler ardı sıra ölürler. Anadolu’da bu türden ölümler için “dayanamadı yanına gitti” denilir
Kırım Tatarları Kıpçak bölgesinde Kurt’a “Börü” ve Kırsal kesimde ise “Kaşkır” veya “Kurt” denilmektedir. Kurda Kaşkır (Kaşı kır olan) denilmesi kurdun adının telaffuz edilmek istenmemesindendir. Kurt kutsal olup tekin olmayan diğer güçler gibi onun isminin telaffuzundan kaçınılır. Aile fertleri içerisinde hanımın eşinin ismini vermemesi inancında olduğu gibi. Kırım’da Kurt ismi genellikle “Börü” kelimesi kullanılarak karşılanır. Kırım’da halen köy, nehir ve mahalle ismi olarak Kurti adı vardır. Tatar-Türk düşüncesine göre “Kara Oğuz nerede var ise, kurt da orada vardır.
Kurt ile ilgili inanç muhtevalı tespitler gündeme “don” kavramını da getirmektedir. Halk sufizm’de de tuttuğu önemli yer itibariyle Kurt Donu’na girilebilmiş olduğu fikri ağırlık kazanmaktadır. Güvercin, Aslan, Geyik donuna girilebildiğinin örneklerini biliyoruz. Kurt bazen canavar kelimesi ile karşılanabilmektedir. Bu anlamda Kurt sıradan bir hayvandır. Kendisinden türetilmiş olunan, yol gösteren, manevi güç yüklü, kut bulmuş olan kurt boz olan ismi verilmesinden çekinilen ve ondan bahsedilmesi gerekince Kırkaş-Kaşkır gibi isimlerle tanımlanan kurttur. Bu kurt sergilediği yaşam tarzı ile örnek olmaktadır. Donuna girilen kurt budur. Bunun payı ayrılmaktadır. Zira bu kurdun semavi boyutu vardır. Bunun verebileceği muhtemel zararlardan korunmak için de birtakım saçılar yapılmaktadır. Mesela ona nezir adanmaktadır.
Kamizmde “Angır” diye bilinen kutsal bir kuş vardır. Bu kuş öterken ağlar gibi sesler çıkarır, bu kuşun eti yenilmez, öldürülmesi halinde bir felaketin olacağına inanılır. Köpeğin, Börü–Kurt gibi ulumasında da baykuşta olduğu gibi ölüm getireceğine inanılır. Köpeğin kurt gibi uluması gözüne kötü ruhların kara iyelerin görünmesi sebebiyledir. Bütün köpeklerde bu türden iyelerin hasleti yoktur. Sadece anlında “Görmekçi” denilen iki benek bulunan köpekler bu iyeyi görebilir ve görünce de ağlarlar.
Anadolu’da baykuşun görünmesi ve köpeğin kurt gibi uluması ölüm haberi olarak bilinir. Onları uzaklaştırmak için onlara yiyecek verilir. Bu, kazayı savmak için yapılmış bir sacıdır.
“TürükTengrisi”, “Türük Hakanı”, “TürükBuyruku” ve “Türk Budunu” bir bütünü oluşturuyordu. Türk’ün Tanrısı; Türk’e Budununu Türk Hakanının Türk Buyruğu üzere yönetmek üzere kutsamıştır.
Türk kağanları kendilerini, insanları idare etmek üzere Tanrı tarafından görevlendirilmiş olarak kabul ve takdim etmiş, böylelikle de hâkimiyetlerini ilahi bir menşe’e dayamamışlardır. Onlar Gök tarafından tahta çıkarılıyordu. Onlara Gök ve Yer tarafından hayat veriliyordu. Kutsal değil kutlu idiler. Tek Tanrı İnancına dayanan ve Gök dini diye isimlendirilen din Gök Türklerin dini idi. Bu dine Tengricilik de denilmektedir. Bu dinde Kağanlar da Gök’te kut buluyorlardı.
Göksel bir varlık olduğuna inanılan Kurt da şüphesiz Tanrı değildi, Göksel olması itibariyle Kut bulmuş olacağından sadece kutsaldı. Kut bulmuş kağanın bayrağına kutlu hayvan Kurt yakışırdı.
Erzurum ve çevresinde doğum yapacak hanımı al basmaması için yastığının altına bir parça Kurt derisi konulur. Kadını ve çocuğu koruyacağına inanılan bu uygulamanın derinliklerinde Ata Ruhu, Kurt Ata inancı olmalı
Güney Doğu Anadolu’da kırsal kesim ebelerinde mutlaka bir Kurt Kafatası kemiği bulunur. Ebeler kırk basan çocukları bu kurt kafatasını hamam tası gibi kullanarak yıkarlarsa çocukların şifa bulacağına inanılır
Karaçay Türklerinde hamile kadınlar yanlarında kurt dişi taşırlar. Dünyaya gelmiş erkek çocuğun beşiğinin dört yönüne kurt resmi çizerler
Kuzey Azerbaycan’da loğusa kadının yastığının altına bebek erkek ise; kurt dişi, bıçak, kurtağzı, kartal gagası, kemik konulur. Kız olsa dopak, makas, iğne, sap, üsküf, ayna konulur
Editör: Mehmet Nezir Güneş