tatlidede

Bir Hastane ve Düşündürdükleri

Bir Hastane ve Düşündürdükleri

Geçen hafta “Coğrafya Gerçekten Kader midir” başlığıyla ele aldığımız yazımızda yine aynı yazı içerisinde “Biz her insanın kaderini, kendi çabasına bağlı kıldık” (İsra-13) ayeti kerime ile coğrafyanın teslimiyet gerektirmediğini uzun uzun anlatmıştık. İçerisinde bulunulan zor coğrafi şartların idareciler tarafından halka kabul ettirilmesinin doğru olmadığı gibi, halkın da bu durumu kabullenerek yaşamaya alışmasının da doğru olmadığını ifade ettik.

Bugün ise yine aynı yazının bir nevi devamı olan “Bir Hastane Ve Düşündürdükleri” başlığı ile hastanelerde geçen 20 günlük serüvenin zorluklarını kısmen dile getirmeye çalışacağız. Aslında karşılaşılan bu durumun imkânsızların neticesi değil, ihmalkârlığın neticesi olduğunu çok rahat bir şekilde söyleyebiliriz. Yine dile getireceğimiz sorunların geneli kapsamadığını, işini severek hakkıyla yapan ve vatandaşa hizmet sunan nicelerinin olduğunun da altını çizmek istiyorum. Onlara da buradan selam ve dualarımızı bir kez daha gönderiyoruz.

Her insanın hayatında bir veya birkaç defa mutlaka ihtiyaç duyduğu, kimilerimizin ise bir ömür mahkûm olduğu bu hizmet sektörünün (sağlık) hiçbir şekilde ihmal edilmemesi gerektiği açık ve nettir. “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” ya da “Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” gibi sözlerleaslında insan sağlığının ve insanın kendisinin ne kadar önemli ve değerli olduğu en güzel şekilde anlatılmak istenmiştir.

Toplumsal duyarlılığımız o kadar çokazalmış ki maalesef tüm önemli ve hayati konular bilinçsiz ve ideolojik saplantılarımıza kurban edilmektedir. Hâlbuki doğru veya yanlış olan toplumsal konularda hep birlikte hareket etmek bilinçli bir toplumun en önemli özelliği ve görevidir. Haksızlıklar ve yanlışlıklar karşısında hukuk normları çerçevesinde sesimizi yükseltmek, medeni bir şekilde tepkimizi dile getirmek olgunluk değil de nedir? Ancak maalesef ya ucu bize dokunur korkusu, ya bize dokunmadığı sürece ya da yapanlar bizdendir sorun olmaz düşüncesi ile hiçbir şeklide bu kadar hayati önem taşıyan konularda tepki göstermeyi beceremiyoruz.  Ya bireysel olarak, ki bu da sesimizin kısık çıkmasına ya da kaba kuvvete başvurarak haklı iken haksız duruma düşmemize sebep olmaktadır. Sözü çok uzatmadan mevzumuzu anlatmaya çalışalım.

Bölgenin tek Tıp Fakültesi olan Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesinin hali tam manasıyla içler acısı. İhmal zinciri kesinlikle salt yönetim kaynaklı değildir. Bunun da altını çizmekte fayda vardır.

Hastane yönetimi ile beraber, hasta yakınları ve vatandaşın bilinçsiz şekilde her ortamı hor kullanması sonucu ortaya çok kötü bir tablo çıkarmaktadır.

Yaşanan yoğunluk, belli branşlarda doktor eksiği (Hastane çalışanlarının beyanı), kliniklerdeki kirlilik, hasta hakkında bilgi alamama, yeterli bilgilendirme yapılmadan sürekli farklı kalemler adı altında ücret talep edilmesi, hastaneye ait tesislerde inanılmaz derecedeki kirlilik, içerde ve dışarda bulunan ıslak alanlarda durmadan boşa akan sular, yetersiz orandaki temizlik maddeleri, mikrop saçan wc’lerin durumu, hastane bahçesindeki kantin ve büfelerdeki fahiş fiyat uygulamaları gibi daha sayılabilecek onlarca aksaklık bulunmaktadır.

Daha çok orta halli veya maddi durumu yetersiz insanların tercih ettiği bu hastane ortamı maalesef hasta ile beraber hasta yakınlarına da bir çok sorun çıkarmaktadır. Çoğu kez hasta refakatçısının evine sağlığını kısmen kaybetmiş şekilde dönmesine sebep olmaktadır.

Bu kadar kötü durum maalesef insanları özel hastane ve özel hekim muayenehanelerine mecbur kılmaktadır. Tabi bu sadece durumu olan toplumun ancak yüzde on gibi küçük bir kesimine hitap etmektedir. Geri kalan yüzde doksanı ise maalesef kaderine terkedilmiş halde bırakılmaktadır.

Hastaneye ilk girişten itibaren otopark sorunu, hastanenin içine ilk adımınızı attığınız andan itibaren danışma görevlilerinin tavrı, kliniklerdeki hasta bakıcı, hemşire, doktor ve diğer yetkililerin yoğunluktan yana şikayetçi halleri, yatan hasta servislerindeki oda ve wc durumu, dağıtılan yemeklerde her defasında hasta yakınları ile çatal, kaşık ve yemek polemiği tam bir utanç kareleri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Muayene ücretlerinden sonra, ameliyat ücretine her defasında farklı kalemler adı altında ücret talebi, zaman zaman hasta yakınlarından ilaç tedariki istenmesi zaten maddi olarak çok zor durumda olan hasta yakınlarını maalesef daha da zor durumlara düşürerek onları içinden çıkılmaz hale sokmaktadır.

Sonuç olarak; bölgenin tek tıp fakültesi olan bu hastanede bu kadar sorun olması akla ziyandır. Bununla beraber hasta yakınlarının, bu kadar hor ve kötü kullanması ayrı bir sorun, hastane çalışanlarının ise hasta yakınlarına tepeden bakma ve yeterince hizmet sunmamaları devasa bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Yazılanlar birkaç günlük izlenimlerin neticesidir. Bunları görmek çok zor değildir. Sağlık bakanlığının tarafsız kişilerce hastane çevresi ve içinde birkaç saatlik denetim yapması burada yazılanların çok azının dile getirildiğini net bir şekilde gösterecektir.

Tabi şaşaalı(!)bir denetim olmaması koşuluyla.

Yoğunluğu mazeret olarak kabul etmekle beraber, yetkililerin ve çalışanlarının tavrı asla kabul edilebilir bir durum değildir. Ve ne acıdır ki, devlet hastanelerinin bazılarında bu durum yine söz konusu olabilmektedir.

Son olarak sağlık, ulaşım, eğitim gibi hassas konularda birey olarak her birimize çok fazla sorumluluk düşmektedir. Mevcudu korumak bile bazen üretemediğin zamanlar da seni idare edebilir. Unutmayalım ki herkesin yolu bir gün mutlaka buralara düşer. El birliği ile düzeltmek de hepimizin görevidir. Yanlışa hep beraber karşı çıkarken, doğruları da hep beraber alkışlamayı bilmeliyiz. Yoksa “bana ne” demek sorunları daha da büyütecektir. Ve yarın o sorunlar gelip bizi de bulacaktır.

Herkese sağlıklı günler dilerken, herkesi bu konuda sorumluluk almaya davet ediyorum.

Dua ile…

 

Editör: Nezir Güneş

Yorumlar

Image
BAHATTİN DOKUMACI
03.08.2022 / 11:53

bu kangren haline gelmiş sıkıntıları dile getirdiğiniz için size teşekkür ediyorum .inşallah yetkililer bu yazıyı okuyup bu sorunları çözerler

Image
Seyit hoca
03.08.2022 / 10:36

Yüreğinize sağlık elbette ki toplumu ileri taşıyan dürüst ve cesur insanlardır, maalesef ki bürokrasi de yaşanan kangren hali çok yayılmış, bürokrasi görevini yapmadığı-yapamadigi -yaptiramadigi durumda sosyal yaşam zorlaşır çekilmez hale gelir, vatandaş bu çözümsüzlükte karşı karşıya gelir, hocam yaşadığımız şehrin haline bakar mısınız, kaldırımlara kadar insanlar eşya yigiyor, binaların altı, çevresi organize sanayi bölgesini andırıyor.Yasânilabilir bir şehir oluşturamadik, yollar yamalı,her taraf toz, yeşil alan desen desen hikaye

Yorum Yaz