Tristan Tzara kimdir? Tristan Tzara kitapları ve sözleri
Rumen Asıllı Fransız Şair, Yazar, Dadacılık Akımının Kurucularından. Tristan Tzara hayatı araştırılıyor. Peki Tristan Tzara kimdir? Tristan Tzara aslen nerelidir? Tristan Tzara ne zaman, nerede doğdu? Tristan Tzara hayatta mı? İşte Tristan Tzara hayatı... Tristan Tzara yaşıyor mu? Tristan Tzara ne zaman, nerede öldü?

Doğum Tarihi: 16 Nisan 1896
Doğum Yeri: Romanya
Ölüm Tarihi: 25 Aralık 1963
Ölüm Yeri: Fransa
Tristan Tzara kimdir?
Asıl adı Sami Rosenstock'dır. Dadacılık hareketinin adındaki "dada" kelimesini 1916 yılında arkadaşlarıyla birlikte Larousse sözlüğünün rastgele bir sayfasını açarak buldu.[1] Dadacı Manifesto aynı yıl Tristan Tzara tarafından yazıldı. Tamamen rastlantılara dayalı ve geleneksel yazın kurallarının dışında bir edebiyat anlayışı geliştiren Tzara, şiirlerini gazeteden kesilen sözcükleri bir şapkada karıştırıp rastgele çekerek oluşturmuştur. 1921'de Paris'e yerleşerek, André Breton, Philippe Soupault, Louis Aragon ve Paul Eluard gibi şair ve yazarlarla, dilin yapısında ve kullanımında yaptıkları değişik ve çarpıcı denemelerle kamuoyunu ve sanat çevrelerini sarstılar.
Dil ve estetik kurallarını, bunların denetlemesini, mantık dizgesini yok sayan ve sözcük anlamlarına değer vermeyen, alabildiğine bağımsız çağrışımlarla ilkel ve doğrudan anlatım biçimi arayan bir sanat akımı olan Dadacılık; dünyanın, insanlığın yaşadığı yıkımdan umutsuzluğa düşmüş, hiçbir şeyin sağlam ve sürekli olduğuna inanmayan anlayışa sahip bir felsefi yapıdan etkilenmiş, I. Dünya Savaşı'nın yarattığı umutsuzluktan, boğuntu ve dengesizlikten, burjuva değerleri karşısında duyduğu tiksintiden kaynaklanan protesto eylemleri yapan ve güvensizlik ve umutsuzluk içeren yıkıcı bir devinimdi.
André Breton'un Dadacılıktan sıyrılması ve bir grup yazarın da bu sıyrılmayı taşkınlıkla dönemin kamuoyuna taşımasından sonra Dadaizm her ne kadar yaşatılmaya devam edilse de, Breton'un kurduğu Gerçeküstücülük etkisini arttırdıkça, Dadacılık da giderek ortadan kaybolmuştur. Tzara Dadacılık sonrası şiirlerini gerçeküstücülüğe yakın bir tarzda yazmıştır.
Tzara 1937'de Fransız Komünist Partisi'ne katılmış ve II. Dünya Savaşı'nda Fransız direnişçileri arasında yer almıştır.
Nihilist ve asi tavrıyla edebiyata yeni bir bakış açısı getiren Tzara'nın en önemli eserleri, L'Homme Approximatif (Yaklaşık Adam) (1931), Le Coeur à Gaz (Gazlı Yürek) (1938), Midis Gagnés (Hakedilmiş Öğleler) (1939), Parler Seul (Yalnız Konuşmak) (1950), La Face Intérieure (İç Yüz) (1953)dür. Ayrıca yazarın Dada Manifestoları adında bir kitabı da bulunmaktadır.
Tristan Tzara Kitapları - Eserleri
- Dada Manifestoları ve Diğer Metinler
- Dada Şansonları
- Dada Manifestoları ve Seçme Şiirler
Tristan Tzara Alıntıları - Sözleri
- Her seyirci entrikacıdır. (Dada Manifestoları ve Diğer Metinler)
- İnsan bırakmış yüceliğini Cehennemin ayaklarının dibine. (Dada Şansonları)
- Eğer yıldızların katına hızla yükselmenin zevkini tatmışsa, ölülerin ya da doğurgan kasılmaların çiçekleriyle süslü madenlere inebilmişse. Sarkıtlar: onları her yerde aramalı, acıyla büyümüş yuvalarda, meleklerin tavşanlarınki kadar beyaz gözlerinde. Böyle doğdu DADA, bağımsız olma ve topluluğun içyüzüne güvensizlik ihtiyacından. Bizimle birlikte çalışanlar, özgürlüklerini korur. Hiçbir kuramdan yana değiliz. Kübist ve fütürist akademilerden gına geldi artık: bu akademiler, biçimsel düşünce laboratuarlarından başka bir şey değiller bize göre. (Dada Manifestoları ve Diğer Metinler)
- Yası ortadan kaldırma hazırlığındayız, ve gözyaşlarının yerine, bir kıtadan öbürüne uzatılmış sirenleri koyuyoruz.  (Dada Manifestoları ve Diğer Metinler)
- Kübizm, nesneye basit bir bakıştan doğmuştu: Cézanne, bir fincanı, gözlerinden yirmi santimetre aşağıda tutarak çizerdi, kübistler fincana yukardan bakarak onun resmini yapıyorlar, kimileri de nesneden aldığı dikey bir kesiti bir kenara akıllıca yerleştirerek onun görünüşünü karmaşık hale getiriyor. (Burada, ne yaratıcı sanatçıları unutuyorum, ne de kesin form verdikleri malzemenin büyük amaçlarını.) Fütürist ise, aynı fincanı, birkaç güçlü çizgiyle, muzipçe süslenmiş ve yan yana dizilmiş bir nesneler dizisi olarak, devinim halinde görür. Entelektüel sermaye yatırımına yönelik iyi ya da kötü bir resim olmasına engel değildir bu tür bakış. Yeni ressam bir dünya yaratır, bu dünyanın öğeleri, aynı zamanda onun kullandığı araç gereçlerdir, herhangi bir kanıta gerek duymaksızın, yalın ve kesin bir yapıttır onun çizdiği. Yeni sanatçı karşı çıkar: Artık resim (simgesel ve yanılsama ürünü bir çoğaltım) yapmaz o, doğrudan doğruya taş, ahşap, demir ve kalaydan kayalar, anlık duygulanımın duru rüzgarıyla her yöne döndürülebilen öncü organizmalar yaratır. (Dada Manifestoları ve Diğer Metinler)
- Dada yaşamdaki her şey gibi gereksizdir. (Dada Manifestoları ve Diğer Metinler)
- Ruhun engin ıssızlığında nice ziyan olmuş şans gördüm. (Dada Şansonları)
- Faniliğimizin nafileliğinde yalnızca düşleri biliriz nurun bereketli hasadını ise asla. (Dada Şansonları)
- Çiçekli rıhtımlardaki tatlı işkencem. (Dada Şansonları)
- Her burjuva küçük bir oyun yazarıdır (Dada Manifestoları ve Diğer Metinler)
- Sözcüklerin de bir ağırlığı var ve soyut bir yapı kurmaya yarıyorlar. (Dada Manifestoları ve Diğer Metinler)
- DADA çılgınlık değildir, ne bilgeliktir ne de ironi, bak bana, kibar burjuva! (Dada Manifestoları ve Diğer Metinler)
- Sonsuzluk ölçeğine vurulunca, her eylem boşunadır. (Dada Manifestoları ve Diğer Metinler)
- Düzen, evrensel yetilerin, sadeliğin, katıksız kesinliğin yönettiği bir birliğin temsilidir. (Dada Manifestoları ve Diğer Metinler)
- Yazılan şeyin düşünce açısından usa yatkın biçimde açıklanabilir olduğuna inanılıyor. Ancak çok görece bir şeydir bu. Düşünce felsefe için iyidir, ama görelidir. Tehlikeli bir hastalıktır psikanaliz, insanın gerçek-karşıtı eğilimlerini uyuşturur ve burjuvaziyi sistemleştirir. Nihai gerçeklik yoktur. Diyalektik, sıradan bir biçimde/her halükarda edineceğimiz görüşlere bizi yönlendiren eğlendirici bir makinedir. Mantığın aşırı titiz inceliğiyle, gerçeği sergilemiş olduğumuzu ve bu gerçeklere ilişkin görüşlerin doğruluğunu sağladığımızı mı sanıyoruz? Duyular tarafından sıkıştırılmış mantık, organik bir hastalıktır. Düşünürler, bu öğeye gözlem gücünü eklemekten pek hoşlanırlar. Ama düşünmenin tam da bu muhteşem niteliği, onun güçsüzlüğünün de kanıtıdır. Gözlem yapılır, bir ya da birçok görüş açısından bakılır, var olan milyonlarcası arasından seçilir bu bakış açıları. Deneyim de, sonuç olarak rastlantının ve bireysel yetilerin bir sonucudur. (Dada Manifestoları ve Diğer Metinler)
- Körfez kalbin her şeyi öyle yükseğe uçuracak ki ürperen uçuşlarla bir ağaç gibi sıkışan ışıltı patlamaları arasında terk ediyorsun patikaları. (Dada Şansonları)
- Vaat edilmiş bin dille çevrelenmiş Sevinç öngörüyorum sana. (Dada Şansonları)
- Bir manifesto yazıyorum (…) Hem ben de ilkesel olarak manifestolara karşıyım, tıpkı ilkelere de karşı olduğum gibi. (Dada Manifestoları ve Diğer Metinler)
- Her edim beynin sıktığı bir kurşundur. (Dada Manifestoları ve Diğer Metinler)
- Bir gün sonsuz sıcaklığın pelerinini giyeceğim Üstüme. (Dada Şansonları)