tatlidede

Yanağımda Soğuk Bir Buse - Mine Sultan Ünver Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yanağımda Soğuk Bir Buse kimin eseri? Yanağımda Soğuk Bir Buse kitabının yazarı kimdir? Yanağımda Soğuk Bir Buse konusu ve anafikri nedir? Yanağımda Soğuk Bir Buse kitabı ne anlatıyor? Yanağımda Soğuk Bir Buse PDF indirme linki var mı? Yanağımda Soğuk Bir Buse kitabının yazarı Mine Sultan Ünver kimdir? İşte Yanağımda Soğuk Bir Buse kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 28.06.2022 07:00
Yanağımda Soğuk Bir Buse - Mine Sultan Ünver Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Mine Sultan Ünver

Yayın Evi: Portakal Kitap

İSBN: 9786059696081

Sayfa Sayısı: 288

Yanağımda Soğuk Bir Buse Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

"Hayat böyle sırlı bir hâl işte! Bana düşense hasret, keder ve yalnızlıktı. Hem öksüz hem de yetimmiş gibi yalnızdım."

Sabiha Sultan; Sultan Vahdettin'in kızı, Halife Abdülmecid Efendi'nin oğlu Ömer Faruk'un eski zevcesi, İran Şahı Ahmet Şah Kaçar ve Mustafa Kemal Paşa'nın evlenmeye talip olup hüsrana uğradıkları güzel sultan...

Yıl 1952... Hanedanın kadın mensuplarına yurda dönüş izni çıkmasıyla Çengelköy'de bir köşkte yaşıyor yalnız ve kırgın sultan Sabiha. Hâlâ gönlünde boşandığı zevcesi Ömer Faruk'un aşkı, üç kızının Mısır'daki mahzun evlilikleri ve yurda boynu bükük dönüşün verdiği derin bir hüzün içerisinde...

Ve Neva... Milli Mücadele'nin hareketli günlerinde bir isyanı bastırmak için yollara düşüp uzun süre dönmeyince öldüğüne hükmedilen kocasının yollarını gözlüyor hâlâ.

Bu; Çengelköy'de bir köşkte yolları kesişen ve hasretle geçen ömürlerinde tek gayeleri yaralarını sarmak olan iki kadının dostluk hikâyesi...

Bu; Balkan Savaşları'nın acı rüzgârlarından Milli Mücadele'ye, Mustafa Kemal ve Sultan Vahdettin'in arasında yaşananlardan hanedan ailesinin son günlerine, ?Hasta Adam" Osmanlı'dan Cumhuriyet'e kadar pek çok olaya tanıklık ederken aslında bir devir ve gönül kırıklarıyla geçen bir ömrün hazin öyküsü...

Yanağımda Soğuk Bir Buse Alıntıları - Sözleri

  • Evet, bir kadına en iyi dost bir başka kadın oluyordu. Ve tuhaftır ki bir kadının en büyük, en azılı düşmanı da yine bir kadındı.
  • İnsanoğlu hiç değişmiyordu. Vicdanıyla hırsları arasında bocalıyor ve nihayet kan döküyordu.
  • Çünkü farklı olmak yalnızlığı da beraberinde getiriyordu.
  • Bir iptiladır sanat, âdeta nefestir;
  • Hiçbir şeyi tam olarak bilemeyiz ama iyile kötü, doğruyla yanlış, talihle bahtsızlık “kader” denilen teknede mayalanır; bazen parlak bir yıldız gibi ışıldar, bazen de bir mezar gibi hep karanlık kalır.
  • Zira aşk korkaklara haram!
  • Asaletin getirdiği zarafeti hiçbir fotoğraf yansıtamaz.
  • Felaket, açlık, yokluk, belirsizlik, korku sadece acıyı, feryadı, yoksulluğu, öfkeyi büyütmüyor; çocukların yaşını da büyütüyor.
  • İnsan birden nasıl da umutlanıyor! Hayali hayale, arzuyu isteğe ekliyor. Zaman kısalsın, bilinmeyenler aydınlansın, geçmişin kara tülü üstünden atılsın istiyor. Gerçeğin metal gibi ağır yükü hafiflesin…
  • Hayatta insana en çok sıkıntı veren yine kendisidir. Hayattan lezzet almasını bilerek varlığını gökyüzüne çıkaran veya elem çekmeyi tercih ederek yerin dibine sokan da…
  • Bir tür sihirdir musiki. İnsanda hüzün ve neşeyle karışık güzel hisler uyandırır.
  • İnsan olmanın karşılığıdır acı çekmek. Acı insanın gölgesidir. Olgunlaştırır, sağlamlaştırır, bir yandan da çürütür.
  • İnsan mı zamanın içinde yaşar, yoksa zaman mı insanın içinde?
  • Fakat sevgi, her yanda bitebilen kötü otlar gibi, rasgele yeşerip büyümemeli yüreğimizde. Hassasiyetle seçilmeli sevgi tohumunu ekeceğin toprak. Zira ancak toprağın verimine göre tohumun filizi sana layık bir fideye dönüşebilir.
  • Ve ister istemez her insanın bir son gecesi olur.

Yanağımda Soğuk Bir Buse İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Vuslat Ama Nasıl Bir vuslat?: Kitabı okumakla tanıklık ettiğim birçok hâdise oldu. Osmanlı’nın son anlarını. Milli Mücadele yıllarını. Cumhuriyet’in kuruluşunu, geçmişle bağlarımızın koparıldığı Yeni Türkiye’nin inkılâpları hengâmesinde yaşanılanları okudum kitapta. Sultan Vahdettin’in vefatını, sonrasında yaşanılanları, borçlarından dolayı icra memurlarının cenazeyi haczetmesini, bu sebeple cenazenin bir ay süreyle defnedilememesini de okudum. Hazindi. Şapka inkılâbının ilk anlarını. Şapka yüzünden idam edilenleri. Dönemin karanlık yüzünü. Kanlı hallerini. İstiklal Mahkemelerini. Bir gün önceki gösteriden sonra bir gecede yargılanıp (!) kadın olduğu belli olmasın diye yanındaki yirmi iki erkekle başına çuval geçirilip idam edilen Kahramanmaraş’lı Şallı Bacı’yı. Sırf reisi cumhurlarının emrini yerine getirmek için kadın şapkası giyen erkekleri. Ve onların gülünç hallerini okudum. Kimilerinin kendini inkılâpların değişimine bıraktığını, kimilerinin geleneğe bağlı kalmak istediğini okudum. Bilhassa kadınların örtülerinden sıyrılmalarını isteyen devlete karşı boyun eğdiklerini. Boyun eğmelerinden ziyade değişimin cezbedici vaatlerine kapıldıklarını okudum. Sabiha Sultan. Vahdettin’in kızı. İran Şahı da talip olmuş ona. Mustafa Kemal de. Hikâye biraz da onun etrafında şekilleniyor. Sürgün yıllarından bahsediyor. Evliliğinden. Kızlarından. Tekrar vatanına dönmesinden. Hanedanın kadınları dönüyor ama erkekleri hâlâ dönememiş. Sürgünle ilgili düşüncelerini dile getirirken Sabiha Sultan “Sürgünümüzü, tarihin normal seyri içinde kabul etmek lazım. Zira her şey yenilenir, değişmek dediğimiz şey hayatın içinde hep yok mudur? İhtiyaçtır. Rıza göstermekten ve acısını çekmekten başka yapacak bir şey yok.” diyor. İlginç geldi bana. Belki bu görüşleri şu yorumla birlikte değerlendirmek lazım: “Osmanlı ailesi mensupları sürgünde yokluk, özlem ve acı dolu günler geçirdi, geçiriyor; ama dünyanın neresinde olursa olsunlar, memleketimiz aleyhinde bir tek söz söyletmiyor. Cumhuriyet aleyhinde hiçbir teşebbüse dâhil olmadı, olmuyor.” Kitapta Kedili Kütüphane olarak da bilinen Beyazıt Devlet Kütüphanesi müdürü ve Darülfünun müderrisi İsmail Saib Efendi’yi de okudum. “O ki hafızasının ve ilminin şöhreti Ankara’da dahi bilinirdi. İstanbul kütüphanelerindeki tüm yazmaları hangi kütüphanede, hangi kitaplıkta ve hatta numaralarına varıncaya dek ezberinde tutabilen” bir Osmanlı Efendisidir. Maalesef şapka inkılâbından sonra, ilmiye kıyafeti olan sarığını hırkasını çıkarıp şapka takmamak adına Darülfünun’daki derslerini bırakıp emekli olmuş. Sonrasında ömrünü küçük taş bir odada, yokluk ve unutulmuşluk -belki unutturulmuşluk- içerisinde tamamlıyor. Eşsiz bir akıl Hâfız-ı Kütüp’e o zamanın yöneticilerinin reva gördüğü buymuş işte. Kitapta iki hayali kahramanın hikâyesini de okudum. Binbaşı Sencer ve musikişinas Neva Hanım. Bunların birbirlerine olan derin aşklarını. Beraber yaşadıkları kısa bir dönemi. Sonrasında isyanların sebep olduğu uzun ayrılık günlerini. En sonunda bir vuslat var. Ama nasıl bir vuslat? Onu da sizin okumanıza bırakıyorum. (Sait Köşk)

“Vahdettin ile Mustafa Kemal arasında bir kadın Sabiha Sultan” bu cümle belki de dikkat çeksin diye konuldu kapağa sanıyorum. Ki konulmasa da elden bırakılmayacak bir eser yine olurdu. Kapak aksine başrol Neva Hanımda. Neva hanım sayesinde bir döneme tanık olurken, bir hayat içinde müzikle yürüyorsunuz. Ve siz bunları yaparken yazar öyle sade, öyle kafa karıştırmaz anlatıyor ki; tarihle iç içe geçen diğer kitaplardan farkını da burda ortaya koyuyor.. (Özge Yılmaz)

Konu, anlatım süper... Balkan savaşlarından 50 li yılara uzanan güzel bir Roman. Osmanlının yıkılış döneminden, Cumhuriyetin yükseliş dönemine farklı bakış açısıyla bakılmış. Beyazıt Kütüphanesi Hafız-ı Kütüb’ü İsmail Saib Efendi yi ilk bu kitap da tanıdım ve araştırdım. Yazarın diğer kitaplarını araştırmaya başladım bile... Tavsiye ederim... (Birgül Özdemir)

Yanağımda Soğuk Bir Buse PDF indirme linki var mı?

Mine Sultan Ünver - Yanağımda Soğuk Bir Buse kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Yanağımda Soğuk Bir Buse PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Mine Sultan Ünver Kimdir?

1980 Çankırı doğumlu. Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde lisansını, aynı üniversitenin Geleneksel Türk El Sanatları bölümünde yüksek lisansını tamamladı. Minyatür, tezhip ve ebru gibi geleneksel sanatlar üzerine serbest sanatçılardan ve Kültür Bakanlığı atölyelerinden eğitim aldıktan sonra minyatür sanatçısı olarak yurtiçinde, ABD’nin birçok eyaletinde ve Avrupa’da toplam 10 sergi açtı. Minyatür dalında Türkiye çapında iki ödül kazandı. New York ve Washington şehirlerinde yaklaşık iki yıl yaşadıktan sonra Avrupa şehirlerinde kısa süreli ikamet etti.

Üniversite yıllarında başladığı iş hayatına devam etmekle birlikte çeşitli dergiler için edebiyat, sanat ve tarih alanında öne çıkan simalarla söyleşiler hazırlayıp düzenli olarak kültür-sanat ve gezi yazıları yazıyor.

Mine Sultan Ünver Kitapları - Eserleri

  • Nar-ı Aşk
  • Sultanın Rüyası
  • Hilalin İki Ucu
  • Yanağımda Soğuk Bir Buse
  • Sesin Efendisi Itri Mucizem
  • Tanzimatın Validesi Bezm-i Alem
  • Aşk Medeniyetinin Sevda Hikayeleri
  • Aşk-ı Muhammed
  • Meluncanlar-Osmanlı'dan Amerika'ya
  • Çürük
  • Sırlı Kalem

Mine Sultan Ünver Alıntıları - Sözleri

  • Garip bir yolun yolcusuyum ben şimdilerde, öyle divane... (Nar-ı Aşk)
  • "Osmanlilarin yardimi olmasa o yitik hazine toprak altında kalmaya mahkum olup unutulacaktı. " (Hilalin İki Ucu)
  • Sevda geçer yalan olur, sonra sonu sokar yılan olur. (Tanzimatın Validesi Bezm-i Alem)
  • Susmaktır aşk, sermayesiz kalmaktır.. (Nar-ı Aşk)
  • Kimi densizler, savaşa cesaret edip çarpışan kadın gördün mü hiç derler! Cins-i latifi böylelikle küçümserler. Oysa yeryüzünün neresinde olursa olsun, kadınlar değil midir erkeklerin sebep olduğu savaşlarda asıl acıyı çeken? Şan, şöhret ve zaferler, kimi zaman savaşma arzusunu saklamak için onur ve gurur kisvesine sığınan erkeklerin olsun! Acılar ise kadınlar ve çocukların... (Meluncanlar-Osmanlı'dan Amerika'ya)
  • "Söze en güzel manayı verip onu şiir yapandı aşk. Aşk ölümdü, can vermeydi, kurban olmaydı... Bir gizli hazineydi ve ancak Bir olanaydı aşk!" (Sultanın Rüyası)
  • Anlam ile müziğin harman olup bir ahenge bürünüşüydü hissettiği. (Sesin Efendisi Itri Mucizem)
  • "Klapleri evirip çeviren, kaderde söz sahibi bir Allah O "Kün ! emrini verdikten sonra imkânsızdan bahsedilir mi? " (Hilalin İki Ucu)
  • Çünkü farklı olmak yalnızlığı da beraberinde getiriyordu. (Yanağımda Soğuk Bir Buse)
  • Demek ki bir insan gittiği yolda yalpalamıyorsa sınanmadığındandı. "Dünyadan geçtim" demek kolaydı. İş imtihan edildiğin vakit, dediğin gibi, inandığın, iddia ettiğin gibi davranabilmekteydi. (Sesin Efendisi Itri Mucizem)
  • Zira aşk korkaklara haram! (Yanağımda Soğuk Bir Buse)
  • İnsan olmanın karşılığıdır acı çekmek. Acı insanın gölgesidir. Olgunlaştırır, sağlamlaştırır, bir yandan da çürütür. (Yanağımda Soğuk Bir Buse)
  • Okudukça gönlüm meftun olur, ruhum huzur bulur, derdimin şiddeti, kederimin vahameti asgarileşir.. (Nar-ı Aşk)
  • Felaket, açlık, yokluk, belirsizlik, korku sadece acıyı, feryadı, yoksulluğu, öfkeyi büyütmüyor; çocukların yaşını da büyütüyor. (Yanağımda Soğuk Bir Buse)
  • "Bizim sevdamız vatanımız, Devlet-i Âl-i Osman'dır" (Hilalin İki Ucu)
  • "İyi ile kötü arasındaki ezeli mücadele büyük ordular ile değil, her seferinde bir hayat, bir insan üzerinden verilir." (Çürük)
  • " Sırf ona birşeyler söyleyebilmek adına kitaplar okuyor, şiirler ezberliyordum. Ah birde ezberimdekiler cesaret edip ona okuyabilsem." (Hilalin İki Ucu)
  • "Savaş barışı getirir miydi? Ölümün, vahşetin gölgelediği bir aydınlık mümkün müydü, öldürerek bir gelecek kurmak ihtimali sahiden var mıydı? Allah her şeyi hepimize yetecek kadar yaratmışken paylaşamadığımız neydi?" Peki ya yeryüzünde nizamı, adaleti yaymak, mazlumları zalimlere karşı korumak için kimi zaman savaşmaktan başka bir çare var mıydı? (Sultanın Rüyası)
  • Olsun Aşk yolunda heder olmak ne büyük bir iltifat .. (Nar-ı Aşk)
  • “Derdi olan neylesin?” (Aşk Medeniyetinin Sevda Hikayeleri)

Yorum Yaz