tatlidede

Yarım Kalan Bir Hayat: Belaliz Şahin / DERBESİYE -7

Yarım Kalan Bir Hayat: Belaliz Şahin / DERBESİYE -7

Belaliz Şahin hikayesinin yazı serisinin yedinci bölümü...

“Dünya gibi bir güle nasıl ateş edersin gafil!”
“Dünya, şaşkın bir kurşuna kurban gitti!”
“Dünya’yı bizden alan Dünya’ya lanet!”
“Savaş istemiyoruz!”
“Ölüm istemiyoruz!”
Bu sloganların eşliğinde sokakları dolduran çocukların ağlayarak yaptıkları duygu dolu yürüyüşe, yürekleri iğnelenen bütün Derbesiyeliler ağladı.
Büyüklerden uzak bir organizeyle yapılan bu yürüyüş, biz gençleri de tetiklemişti. Sıra bizdeydi ve arkadaşları olarak Dünya’ya son görevimizi yapacaktık elbette ki. Dünya’mızı gözyaşları içinde Dünya’dan uğurlamıştık ama bu uğurlama yeterli değildi. Solin, Jiyan ve Gülçin’le beraber tüm arkadaşlarımızı, sesimizi yükseltmeye davet ettik. Ardından pankartlarımızı hazırladık.
“Ey cennet, sana Dünya’yı gönderdik! Onu güzel kucakla!”
“Şu an meleklerle berabersin biliyoruz ama gülüşünle, sıcaklığınla, dostluğunla hala aramızdasın. Seni asla unutmayacağız!”
“Bizim yerimize kitabını alıp üniversiteye gittin ve biz senin için ağlıyoruz.”
“Kahrolsun savaşlar!”
“Savaşın prensesi Dünya Sino! Seni unutmayacağız!”
“Bizleri gördüğünü biliyoruz! Ve biliyoruz ki bizleri cennetinde görmek istiyorsun!”
“Kahrolsun genç ölümlere neden olan savaşlar!”
“Mezarından meleklerin kokusu yayılıyor Dünya! Hiçbir arkadaşın seni unutmayacak!”
Hazırladığımız bu pankartlarla beraber tüm arkadaşlarımızı toplayarak sokağa döküldük. Ben, Gülçin, Jiyan ve Solin Dünya’nın fotoğrafı ile birlikte en ön safta yerimizi aldık. Derbesiye’nin tüm liseli ve üniversiteli kızlarıyla beraber başlayan yürüyüşümüze, Dünya’ya üzülen herkes katıldı. Taşıdığımız pankartların üzerine kadar süzülen gözyaşlarımızın birbirine karıştığı bir duygu seliyle aktık sokaklara. Bu akıntıya sahne olan sokaklarda, Dünyamıza sesimizi ulaştırmaya çalışır bir çabayla avazımız çıktığı kadar bağırdık. Dünya’ya olan mesajımız; genç üniversitelilerin şaşkın kurşunlara hedef olmaması içi gerekli ortamın yaratılması talebiyle şekilleniyordu.
Gözyaşlarıyla başlayıp gözyaşlarıyla devam eden yürüyüşümüz yine gözyaşları arasında sona erdi. Dünya’ya borcumuzu ödemiş gibi garip bir huzur vardı içimizde ama bu garip huzur, duyduğumuz acıyı bir nebze bile eksiltmedi. Yürüyüşün ardından eve dönüşümüz bildik bir hüznün eşliğinde oldu. Dört arkadaş, bizim eve gittik ve Kessume Teyze’nin bizde olduğunu gördük. Dünya’nın ölümünden beri Kessume Teyzelere gitmiyorduk ya da gidemiyorduk. Bu hassasiyetimizden haberdardı ki kendisi gelmişti bize. Ve bizleri görür görmez sarılıp bağrına bastığı bedenlerimizde Dünya’yı kokladı uzun uzun. Kessume Teyze için Dünya kokan tenimizin burukluğuyla beraber yüreklerimizin derinliklerine sakladık hıçkırıklarımızı. Gözlerimizin buğusuna ise engel olamadık. Bu haliyle bile içimizi dağlayan Kessume Teyze’nin kolları arasına bıraktık kendimizi…
Yaşadığımız olumsuzlukların ardından Suriye’de olup bitenleri daha yakından takip etmeye başladım. Ülkenin durumu her geçen gün daha kötüye gidiyordu. Etkilerini yüreklerimize dahi sirayet ettiren bu vahamet, ebeveynlerimi tam anlamıyla ürkütüyordu artık. Kan kardeşim Dünya’nın başına gelenlerin bizlerin de başına gelebilme ihtimali, ebeveynlerimi uyutmaz olmuştu. Ve sonunda annemin verdiği kararı babam da destekledi.

Belaliz Şahin hikayesinin yazı serisi devam edececek...

Editör: Aydın

Yorum Yaz