tatlidede
tatlidede

Yarım Kalan Bir Hayat: Raşa Hawari / Şam - 4

Yarım Kalan Bir Hayat: Raşa Hawari / Şam - 4

Raşa Hawari hikayesinin yazı serisinin dördüncü bölümü...

Bu arbedenin içinde yapabileceğimiz tek bir şey vardı, o da cesur olmaktı. Ama maalesef ki bunu başarabilecek bir psikolojiye sahip değildik. Korkuyorduk ve korkularımız her geçen gün daha da büyüyordu.

Şam’ın varoşları sayılabilecek ve Muğayyem-ül Yermuk ismiyle anılan bir semtte mütevazı bir yaşam sürerken ülkemizi basan ateş topu, yavaş yavaş bize doğru da gelmeye başlamıştı. Yaşadığımız semtte kılınan bir Cuma namazı sonrasında toplanan halk, olan bitene tepki göstermek için gösteriye başlamıştı.

Bu gösteriyi onaylamayan Esed güçleri, halkın üzerine ateş açmıştı. Bir yığın yaralının yanında ölenler de olmuştu. Bunların içinde çocuklar da vardı. Ateşin üstüne benzin dökülmüştü adeta. Halk öfkeliydi.

İşte bu öfke, yaşadığımız semtteki halktan bir kısmının silahlanmasına neden olmuştu. Kılıçlar çekilmişti artık…

Yine yaşadığımız semtte yaşanan bir arbedenin içinden sıkılan bir kurşun, halamın oğluna isabet etmiş ve ölümüne neden olmuştu. Semtimizde büyüdükçe büyüyen öfke, Özgür Suriye Ordusuna katılımı arttırmıştı.

Huzur ve sükûnet abidesi olan semtimiz, böylece bir savaş alanına dönmüştü.

Hemen hemen her gün yaşanan çatışmalarda, namlulardan fırlayan kurşunlar adres sormuyordu.

Her an bir yakınımızı kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olarak süren yaşamın nasıl bir yaşam olduğunu düşünmek bile zordur ama bizler böyle bir yaşama mahkûm edilmiştik artık. Herkes bu mahkûmiyetten firar etmek istiyor ve imkânı olanlar bu firarı hemen gerçekleştiriyordu.

Ben, yaşadığım bütün korkularla beraber yaşam kaynağıma, henüz iki yaşında olan oğluma sarılarak dua ediyordum. Ülkem için, ailem için ve en önemlisi küçücük oğlumun geleceği için dua etmekten başka elimden bir şey gelmiyordu. Ben de elimden geleni yapıyordum işte.

Hikayenin yazı serisi devamı gelecek...

Editör: Aydın

Yorum Yaz