diorex
Dedas

Gizemli kazıda canları pahasına konuştular: Bu geçitten giden bir daha geri dönmüyor!

Tüm Türkiye'yi meraklandıran bir dönemin en ünlü olayıyla ilgili iki arkeoloğun sözleri gündem oldu. Arkeologlar, 12 yıl önce aynı eve giren 15 kişinin geri dönmediğini ve evin altında gizli bir geçit olduğunu iddia etti.

  • 08.11.2022 10:02
Gizemli kazıda canları pahasına konuştular: Bu geçitten giden bir daha geri dönmüyor!

Türkiye'de bir döneme damga vuran en önemli olaylardan biri de Tarsus kazısı oldu.2016 yılında başlayıp 1 yıl süren kazı, o dönem tüm Türkiye'yi ekran başına kilitledi. Kazının bitmesinin ardından ne bulunduğu ise gizli kaldı.

CANLARI PAHASINA KONUŞTUKLARINI ÖNE SÜRDÜLER

Kazıda görev aldıklarını iddia eden iki arkeolog da araştırmacı-yazar Haluk Özdil'e kazıyla ilgili ilginç açıklamalarda bulundu. Arkeologlar, verdikleri bilgileri canları pahasına aktardıklarını ve bu bilgileri verdikten sonra canlarının tehlikede olduğunu ileri sürdüler.

Tarsus'taki gizemli kazıda görev alan iki arkeolog canları pahasına konuştu: Aşağıda gizli bir geçit var

"BAŞKA BOYUTA GEÇEN BİR KAPI VAR"

Arkeologların konuyla ilgili iddiaları şu şekilde:

"Orada telefonlar kesiliyor, kazı boyunca sorun devam etti. Hala bile aynı sorunu yaşayan insanlar var bölgede. Oranın altıyla ilgili olayı bütün Tarsus biliyor. 12 yıl önce oraya 15 kişilik bir işçi grubu kazı amacıyla giriyorlar. Bunlar görevliler ve bir daha çıkmıyorlar. Kazdıkları yerler açık ama kendileri yok. Cesetleri de yok. Herhangi bir yıkım falan da olmamış. Donuk taş diye bir şey var o bölgede çok bilinen. İşte orada geçit kapısı var dendi, herkes o kapının peşindeymiş öyle duyduk. Başka boyuta geçmek amacıyla kullanılıyor. Ama o boyuttaki varlıkların da buraya geçmesini sağlıyor o kapı. Böyle kapılar sadece dünyaya geçmek için açılmaz."

 

 

TARSUS KAZISI HAKKINDA BİLİNMEYENLER

Tarsus’ta yaklaşık bir yıl süren ve hakkında hiçbir açıklama yapılmayan esrarengiz kazıda neler bulunduğuna dair RESMİ kanallardan bir açıklama olmasa da CİMER üzerinden bir cevap verildi.

Arkeoloji akademisyenlerinin bu kazı hakkında hiçbir bilgisi yoksa da Mersin’in Tarsus ilçesinde dört evin avlusunda yaklaşık 150 metrekarelik bir alanda kazılar yapılmış, kazı alanı kimsenin görmemesi için mavi branda ve tel örgü ile çevrilmişti. Ayrıca Özel Harekat ekipleri tarafından uzun namlulu silahlarla korunan alana milletvekilleri dahi sokulmamıştı.


Hal böyle olunca günün her saati korunan alanda neler bulunmuş olabileceğine dair birçok teori ortaya atıldı ve uzun süre gündem kalmıştı.

İŞTE TARSUS KAZISINDA ELE GEÇİRİLEN TARİHİ ESERLER

En nihayetinde, T.C. Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER)’ne 21 Kasım 2018 tarihinde yapılan bir başvuru sonucunda yaklaşık altı ay sonra, 9 Mayıs 2019 tarihinde Müze Kazıları Şubesi tarafından cevaplandı.

Eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, kazı konusunda açıklama yapılmamasının alışılmış bir durum olmadığını söylüyor.
Bilgi Edinme Hakkı kapsamında yaptığımız başvuruya gelen cevap ise cevaptan çok sorular doğuruyor.

Müze denetiminde kazılmış

Yapılan açıklamada, kazıların 2016 yılında başlatıldığı, 2017 yılında da devam ettiği, ayrıca kazıların müze denetiminde yapıldığı belirtildi.

“Mersin İli, Tarsus İlçesi, 82 Evler Mahallesinde, 2015 yılında kaçak kazı çalışmaları gerçekleştirilen 214 ada, 7 parselde; Bakanlığımız Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izni ile Tarsus Müzesi Müdürlüğü Başkanlığı’nda 2016 yılında başlatılan kurtarma kazısı çalışmalarına 2017 yılında da devam edilmiştir.”


Tarsus’taki bu gizemli kazı yaklaşık bir yıl sürdü.
Güvenlik önlemlerinin nedeni kaçak kazılarmış

Müze Kazıları Şubesi, yaptığı açıklamada, kazı alanında alınan geniş güvenlik önlemlerinin nedenini kaçak kazılar olarak belirtiyor.

Hatırlatmak isteriz ki an itibariyle Türkiye’nin her yerinde kaçak kazılar yapılıyor ve kültürel mirasımız yok ediliyor. Ancak daha önce hiçbir yerde böyle bir güvenlik önlemi alındığını görmedik.

Açıklama şu şekilde:

“Söz konusu alana ilişkin Tarsus Müzesi Müdürlüğü’nce hazırlanan uzman raporunda; anılan alanın III. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak tescilli olduğu ve bahse konu alanda bilimsel kazı dışında herhangi bir kazı çalışmasının gerçekleştirilemeyeceği ifade edilmiştir. Anılan alanda daha önce yasa dışı yapılan kaçak kazılar sonucunda gerekli güvenlik tedbirleri alınarak kurtarma kazılarına başlanmıştır.”

Bölgedeli kazılar geniş güvenlik önlemleri altında yürütüldü.
Kazılarda bulunanlar sıralı tam liste

Yapılan açıklamaların yetersiz ve dayanaksız oluşu, Tarsus kazı buluntuları sorumuzda da geçerli oldu. Sorumuza kandil parçası cevabı verildi.

“Tarsus Müzesi Müdürlüğünce 214 Ada, 7 ve 8 no.lu parselde gerçekleştirilen kurtarma kazısında kültür dokusunun ortaya çıkarılarak niteliğinin anlaşılabilmesi için amorf durumda pişmiş toprak kandil parçası, çatı kiremiti, amphora parçaları vb. buluntulara ulaşılmış olup envanterlik nitelikte taşınır-taşınmaz kültür varlığına rastlanmaması nedeniyle kazı çalışmalarının sonlandırılması kanaatine varılmıştır.”

“03.11.2017 tarihinde kazı çalışmaları sonlandırılarak can ve mal güvenliği açısından açılan kazı çukurları kapatılmıştır.”

Kazı yapılırken mavi brandalar ile her yer kapatıldı.
Eski kültür bakanına ve akademisyenlere sorduk

Daha önce eski Kültür Bakanı dahil olmak üzere bölgede çalışan akademisyenlere konuyu sorduğumuzda,

Mersin’deki esrarengiz kazı ile ilgili haberleri basında gördüğünü ve ayrıntısı hakkında bilgisi olmadığını belirten eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, kazı konusunda açıklama yapılmamasının alışılmış bir durum olmadığını söylemişti.

Selçuk Üniversitesi Sualtı Arkeolojisi Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hakan Öniz, konuya ilişkin Arkeofili’ye verdiği demeçte, hiçbir fikri olmadığını belirtmiş ve “Sanıyorum fazla önemli bir alan.” demekle yetinmişti.

1963 yılında İstanbul Üniversitesi Prehistorya Anabilim Dalında başladığı arkeoloji kariyeri boyunca, Türkiye’nin hemen hemen her yerinde arkeolojik çalışmalar yürüten Prof. Dr. Mehmet Özdoğan Arkeofili’ye, kendisinin de gazete havadisleri dışında hiçbir bilgisinin olmadığını, olayın nitelik ve sürecini anlamakta zorlandığını söyledi.

Olayı oldukça garip olarak yorumlayan Özdoğan, arkeoloji ile bağlantılı bir süreç olma olasılığının hemen hemen yok görünümünde olduğunu ve arkasında başka bir olay olması gerektiğini belirtti.

 

Yorum Yaz