diorex
sampiyon

Kadınların Asırlardır Vazgeçemediği Acılı Güzellik

Güneydoğulu kadınların asırlardır vazgeçemediği acılı güzellik GÜNEYDOĞU Anadolu Bölgesi'nde özellikle kırsal kesimdeki kadınların asırlardır güzel görünmek için vücudunun çeşitli yerlerine yaptığı Kürtçe'de "Deq" olarak adlandırılan dövme geleneği bazı yerler de gerilese de halen bir çok yerde kadınların canını çok acıtmasına rağmen güzelliğin sembolü olarak kullanılmaya devam ediliyor.

  • 07.03.2015 12:35
Kadınların Asırlardır Vazgeçemediği Acılı Güzellik
GÜNEYDOĞU Anadolu Bölgesi'nde özellikle kırsal kesimdeki kadınların asırlardır güzel görünmek için vücudunun çeşitli yerlerine yaptığı Kürtçe'de "Deq" olarak adlandırılan dövme geleneği bazı yerler de gerilese de halen bir çok yerde kadınların canını çok acıtmasına rağmen güzelliğin sembolü olarak kullanılmaya devam ediliyor. Mardin'in Kızıltepe İlçesi Alakuş Köyü'ndeki genç kızlar güzel görünmek için dövme yaptırıyor, bu işin sanatkarı olan yaşlı kadınlardan asırlardır süren dövme sanatını öğrenmeye devam ediyor.

Dünyada bir çok halkın kültüründe yer alan dövme geleneği Kürtlerde ise (Deq) olarak adlandırılıyor. Güneydoğu'da asırlardır özellikle kırsal kesimdeki Kürt kadınlarının vücutlarının çeşitli yerlerine yaptırdığı ve İslam öncesi doğan ve dünyanın bazı bölgelerinde halen devam eden Şamanizm, Paganizm, Budizm, Zerdüştlük gibi bir çok dinde kutsal kabul edilen güneş, ay, yıldız, kuş ve çeşitli geometrik figürler kutsal metinler gibi insan vücuduna işleniyor. Teknolojinin gelişimiyle birlikte Doğu ve Güneydoğu'nun bazı yerlerinde bu gelenek gerilese de, bir çok yerde ise halen kadınların canını çok acıtmasına rağmen güzellik sembolü olarak kullanılıyor. Şakağına, dudağına, çenesine, kaş arasına, alnına, göğüslerine, bacaklarına, burnuna, ayaklarına ve parmaklarına yaptırdıkları güneş, yıldız, kuş, ağaç, bilezik, yarım güneş, ve diğer geometrik bir çok figürün ne anlama geldiğini günümüz kadınları bilmesede yapılan araştırmalarda, bazısının büyüden, nazardan, bazısının aşiretin damgası, bazısının güç gösterisi, bazısının ise güzel görünmeyi sağladığı için yapıldığı belirtiliyor.

NASIL YAPILIYOR ?
Bölgede halen Diyarbakır, Mardin ve Şanlıurfa'nın çevrelediği Karacadağ etekleri ve ovasında yaşayan kadınların ağırlıklı olarak güzelleşmek için tercih ettiği dövme sanatını uygulamakta tam bir tören havasında geçiyor. Öncelikle dövme yapacak genç kızın isteğine göre ve vücudunun istediği bölümüne istediği şekiller, bu şekiller, genelde ay, yıldız, bilezik, kuş figürleri çiziliyor. İkinci aşamada ise dövme yapma konusunda usta olan yaşlı kadınlar, odanın bir köşesinde sürekli yanan idare lambasından duvara bulaşan isi kazıyarak içine kız çocuğu emziren annenin sütünü ekleyerek özel bir karışım elde ediyor ve bir iğne ile bu karışımı söz konusu figürlerin üzerine iğne ile vurarak derinin altına gönderiyor. Kız çocuğu emziren anne sütü kullanılmasının nedeni ise dövmenin ölünceye kadar kalıcı olarak kalması.

Kızıltepe İlçesi'ne 25 kilometre mesafede bulunan Alakuş Köyü'nde de dövme yaptırma geleneği azalsa da halen genç kızlar tarafından tercih ediliyor. Alakuş Köyü'nde dövme yapma konusunda usta olan bazı yaşlı kadınlar, genç kızların isteği üzerine dövme yapımını onlara da öğretiyor. Haftanın belirli günleri bir evde toplanan genç kızlar, bu işi bilen yaşlı kadınlardan adeta tören düzenler gibi dövme sanatını öğreniyor.

Alnında, çenesinde, yanaklarında kollarında, parmaklarında, ellerinde ayaklarında ve hatta göğüslerinde bile usta ressamların ancak çizebileceği ve İslamiyet öncesi bir çok dinde kutsal kabul edilen güneş, ay, yıldız, ağaç, kuş, yarım güneş, bilezik figürleri ile geometrik bir çok şekil bulunan Ayşe Yusufoğlu (75), Zerga Yusufoğlu (77) ile Dure Yusufoğlu (76) asırlar öncesinden gelen geleneğin canlı tarihini taşıyor.

GÜNAH KORKUSU
Yaşlı kadınları, sonradan öğrendikleri "İslam'da dövme yaptırmak günah" söylemi korkutsa da onlar sadece güzellik amacıyla gençliklerinde bunu yaptırdıklarını dile getiriyor. Dövme yapımını annesinden öğrendiğini kaydeden Ayşe Yusufoğlu, "50-60 yıl önce daha çok yaygındı. Dövmede kız çocuğu emziren anne sütü kullanıldığında ölene kadar çıkma ihtimali yoktur. Bu nedenle biz kız çocuğu emziren anne sütü kullanıyorduk. Şimdiki genç kızlar da yaptırıyor ancak eskisi gibi değil. Çünkü çok acı veriyor. Biz yaptırdıktan sonra günlerce yataktan kalkamazdık. Ateşimiz çıkardı, iş yapamazdık taki iğne yaraları iyileşene kadar. Söz konusu figürlerin ne anlama geldiğini de bilmiyoruz. Ancak nesilden nesile gelen bir şey. Dövme yapımını öğrenmek isteyen genç kızları kırmıyor onlara öğretiyoruz. Onlar bizim gibi vücutlarının her tarafına yapmıyorlar. Güzel görünmek için bazısı alnına bir ay, yıldız, güneş veya koluna yıldız yapıyor" dedi.

BU BİZİM KÜLTÜRÜMÜZ
Yaşlı kadınlardan Zerga Yusufoğlu ise, dövmenin Kürtlerin kültüründe asırlardır varolduğunu ve günümüze kadar geldiğini belirterek, "Bu bir gelenek olduğu kadar bir de sanattır. Kürtlerin kültüründe asırlardır var bu dövme işi. Tabii sadece Kürtlere özgü bir şey de değil. Araplar da da çok yaygın şekilde yapılıyor. Sadece bizim köyüzümde değil çevre köylerde de bu gelenek halen kısmende olsa devam ediyor. Acıyı göze alarak güzel görünmek isteyen genç kızlardan halen yaptıranlar var" dedi.

Alnına ay figürü yaptıran 35 yaşındaki Leyla Yusufoğlu, genç kızların vücutlarına çok fazla figür yapmadığını sadece bir iki tane ile yetindiğini belirterek, "Köyümüzdeki genç kızların büyük bölümü yapıyor. Ben evliyim bende alnıma bir ay figürü yaptım. Güneş, ay ve yıldız figürü en çok tercih edilenlerdir. Çok acı veriyor ancak güzelleşmek için buna katlanıyoruz. Birde yaşlılardan nasıl yapıldığını öğreniyoruz. Bu bizim kendi kültürümüzdür.

MİSTİK BİR FİGÜR, RİTÜELDİR
Bölgedeki kadınların vücutlarına asırlardır yaptırdığı dövme geleneğiyle ilgili çeşitli yazılar yazan Diyarbakırlı yazar Şeyhmus Diken, "Binlerce yıldır hangi kavim bu 3 kentin sınırında yaşamışsa dövmeyi kendi bedeninde adeta mistik bir figür, bir ritüel olarak kullanmışlar ve halen kullanıyorlar. Bu figürlerin hepsinin bir anlamı vardır" dedi.

DİYANET'İN "GÜNAH" FETVASINA ELEŞTİRİ
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın dövme'nin günah olduğuyla ilgili açıklamasını eleştiren Şeyhmus Diken, şunları söyledi:

"Diyanet bir açıklama yaptı. 'Vücudunun herhangi bir yerine dövme yaptıran günahkardır, sakın bunu yapmasın, başına iş açar inanç açısından' diye. Aslında bu eksik ve yanlış bir ifadedir. Çünkü dövme aynı zamanda bölge halkı için bu saydığım etnik kimlikler için bir ritüeldir. Bu ritüelle beraber yaşar bölge insanı. İşte gidip herhangi bir vücut salonunda kendi bedeninde bir gösteri yapmak için dile getirmezler. Aslında bunu kendileriyle birlikte yaşamak çin vurgularlar. Mesela vücudunun bir yerine bir göz işaretini dövme olarak koyan biri, nazara göze gelmesin diye oraya koyar. Yada 8 bin yıl önce Harran coğrafyasında yer almış bir kavmin mesela Ay Tanrıcası Sin Mabedi'nin bir figürünü vücuduna geleceğe kalsın diye ay ve çok köşeli yıldızı kazıdığı vakit onun bedende bir karşılığı vardır. ya da sağlam dişini de o figür ile birlikte altın diş haline getirmesi kendi güzelliğine güzellik katmak içindir. Karacadağ coğrafyasıda yaşayan halkların dövme ile içselleşmiş bir hali vardır. Deq'i bir figür gibi, bir küpe, bilezik veya yüzük gibi vaz geçilmez bir aksesuar gibi de düşünmek lazım. Bazı figürler zerdüşt inancından tutun, güneşe tapan mecusilere kadar tek tanrılı dinlere gelinceye kadar bu figürler bir çok inançta vardır. Ayrıca bir çıkıpta diyemezki inançta bunun yeri yoktur. Öyle bir şey derse aslında kendisi çarpılır. Çünkü Karacadağ bölgesindeki insanların tümü inançlı isanlardır. Namazında, niyazında, ibadetinde olan insanlardır. Ama ibadetinde olan isanlar oldukları halde halen Deq'te ısrar etmelerinin nedeni kendi yaşam biçimlerinden kaynaklanan bir figür olmasından dolayı. Öyle olmasa Eğer inanç açısından onlarla çakışan, örtüşmeyen bir tarafı olsa tabiiki bunu kullanmazlar. Kullandıklarına göre kendi yaşamlarıyla ilintili bir figür olarak, yaşam biçimi olarak değerlendirmek en doğrusu olur"

Yorum Yaz