tatlidede

Adalet - Michael J. Sandel Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Adalet kimin eseri? Adalet kitabının yazarı kimdir? Adalet konusu ve anafikri nedir? Adalet kitabı ne anlatıyor? Adalet PDF indirme linki var mı? Adalet kitabının yazarı Michael J. Sandel kimdir? İşte Adalet kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 07.12.2022 12:00
Adalet - Michael J. Sandel Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Michael J. Sandel

Çevirmen: Mehmet Kocaoğlu

Orijinal Adı: Justice: What's the Right Thing to Do?

Yayın Evi: Eksi Kitaplar

İSBN: 9786059305075

Sayfa Sayısı: 377

Adalet Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Adalet, genel adalet konsepti ve ahlakî muhakeme üzerine, klasik dönemden günümüzdekilere kadar başlıca filozofların düşüncelerini tartışmaya açar. Sandel da yorumlarıyla okuyucularının çeşitli çağdaş meselelerle yüzleşmesini sağlar. Pozitif ayrımcılık, zorunlu askerlik, gelir dağılımı ve gey hakları gibi birçok ahlakî ikileme ahlakî, hukukî ve siyasî açılardan bakarken aslında siyaset felsefesinin temel sorunlarına çözüm arar: kişisel haklar ve toplumun istekleri, eşitlik ve eşitsizlik, ahlak ve hukuk ve nihayetinde adalet. Bu kitap, düşünceler tarihi kitabı değildir ama ahlakî ve siyasî düşünceye bir yolculuktur. Bu kitabın amacı, siyasî düşünce tarihinde kimin kimden etkilendiğini göstermek değil; okuyucuları, adalet üzerine kendi görüşlerinin ne olduğunu ve niçin böyle düşündüklerini çözümlemek için eleştirel incelemeye davet etmektir. Kitap; öğrenciler, akademisyenler ve büyük ahlâki tartışmalar hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyen herkes için harika bir kaynaktır.

(Tanıtım Bülteninden)

Adalet Alıntıları - Sözleri

  • Bir toplumun adil olup olmadığını sormak, hak ettiğimiz gelirin, sorumlulukların ve hakların, güçlerin ve fırsatların, makamların ve rütbelerin nasıl dağıtıldığını sormaktır.
  • Tatmin olmamış Sokrates olmak tatmin olmuş aptal olmaktan daha iyidir.
  • Akıl kapasitemiz, özgürlük kapasitemiz ile ilişkilidir. İkisi birlikte belirleyicidir ve bizi hayvanlardan ayırır. Bu iki kapasite, bizi arzularına dayanan yaratıklar olmaktan daha öteye taşır.
  • Doğruyu söyleme ödevi, sadece doğruyu hakedenlere uygulanır.
  • Hepimiz hazzı arar, acıdan kaçarız.
  • Bir tüketici malı gibi eğitimi satma bir çeşit yozlaşmadır.

Adalet İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Öncelikle kitap okuma yolumdaki desteklerinden, okulda nadiren yaptığımız sohbetlerde düşüncelerini uzun uzuuun anlatıp diyeceklerimi unutturan(^^) ve yaptığı bu müthiş konuşmalar ile yaştaşlarımın bile ne denli yerlere ulaşabileceklerini bana gösteren Ilgın'a teşekkürler. Arkadaşım olduğun için gerçekten şanslıyım. Harvard Üniversitesi'nde siyaset felsefesi profesörü olan Michael Sandel'ın yazdığı bu kitap olaylara nesnel bir şekilde yaklaşarak henüz bu tip şeylere kafa yormamış insanlara nerede bulunmaya yatkın olduklarını göstermeye çalışmış. Gerçek davalar ve bu davalarda jürilerin veya mahkeme üyelerini düştüğü ayrılıkları ve bu ayrılıkların sebeplerini temellendirmiş. Dünyamızın şu zamanlarında akla daha yatkın gibi gözüken liberteryenizm gibi akımları hiç bilmeyenlere çok güzel şekilde anlatmış. Gerçek olaylar üzerinden gidilmesi okuyucu açısından kitabın anlaşılmasını çok kolaylaştırmış. Çeşitli fikir akımlarına girerken bu akımların tarihçesi ile beraber anlatılması genel kültür olarak da okuyucuyu doyuracak ve yeni alanlara ilgi duymasını sağlayacaktır. Felsefe derslerinde duyulan ve genelde o son gece ezberlenilen isimlerden John Stuart Mill, İmmanuel Kant gibi filozofların düşüncelerini böyle olaylar üzerinden okuyunca onlara olan saygının artacağı ve bu konular hakkında daha fazla kafa yorulması gerektiği anlaşılacaktır. Kitabın anlatım şekli ise şöyle: Olay verilmiş, temelde yatan fikirler, düşünce akımları açıklanmış, bu görüşlere itiraz ve savunmalar yapılmış. Okuyucuya; bilgi sahibi olduğu konu hakkında ve olaydan gidilerek yapılan itiraz ve savunmalar çerçevesinde kendi düşüncelerini sorgulaması, yapılması gereken doğru şeyin üzerine tekrar düşünmesi görevi kalmış. Bu tip konular hakkında kafa yormayan kişiler için tabuları yıkan bir kitap olduğunu düşünüyorum. Ve okuduğunuz kitapları da bu konular etrafında yeniden şekillendireceğiniz görüşündeyim. Tabuları yıkan dedim çünkü itirazlar da savunmalar da size mantıklı geliyor. Zorunlu askerlik insanlara karar şansı tanımıyor zorla onları bir yerlere sürüyor diye düşünüyorsunuz önce, sonra profesyonel askerlik söz konusu olduğunda da mesleği icra eden insanların hayatlarında başarısız oldukları ve bu mesleğe girişenlerin çoğunun ekonomik koşulların zorlamasıyla olduğu gerçeğiyle yüzleşiyorsunuz. Sonra aklınıza ülkenizden bir örnek geliyor bedelli askerlik gibi ve bu konu üzerine düşünüyorsunuz bir süre de.. Güzel bir giriş kitabı olduğu düşüncesindeyim. Sade dille anlatılması fikir kitaplarından hiçbir şey anlamıyorum diyen benim gibi insanlar için iyi bir seçenek. Biraz da ilginiz varsa bu konulara okuyun gitsin gerisi gelir. (ginko)

kitap/kitap--125773 yazar/i13131 Michael J. Sandel, Harvard Üniversitesi'nde siyaset felsefesi profesörü. Hukuk bölümüyle alakalı olması dolayısıyla okuduğum bu kitapta çeşitli tartışmalı toplumsal konularda, geçmişten günümüze bir değerlendirme yapılarak, okuyucunun beyin fırtınası yapması istenmiş. Dava örnekleri, siyasi ve tarihi olaylarla da bunu desteklemiş yazar. Bir kasırganın ardından muhtaç durumdaki insanların zor durumlarını kullanarak yüksek fiyatla mal satmak savunulabilir mi? İnsan organlarının piyasada satılmasının ahlaki temeli olabilir mi? Bir hırsıza yalan söylemek doğru bir davranış mıdır? Pozitif ayrımcılık adil midir? Kardeşin katil olması durumunda onu ele vermek sadakatsizlik sayılabilir mi? Kürtaja, taşıyıcı anneliğe ve eşcinsel evliliklere izin vermenin yahut izin vermemenin ahlaki temeli olabilir mi?... gibi çok çeşitli konularda düşünmemi ve kendi ahlaki değerlerimi gözden geçirmemi sağladı bu eser. Okunmasını önermekle beraber, özellikle tüm hukukçuların okumasını şiddetle tavsiye ediyorum. (Hilal Beyza)

Kitapta farklı konulardan bahsedildiği için ilgimi çeken bölümler hakkında inceleme yazmaya çalışacağım. Gelelim şimdi “Doğru Şeyi Yapmak” isimli ilk bölümümüzdeki Fiyat Şişirme konusuna. Fiyat Şişirme Bu bölümde sorgulanan durum kasırga, deprem gibi ekstrem durumlarından sonra satıcılarının fiyatları aşırı bir şekilde arttırmaları ne kadar doğrudur ve de bu fiyat şişirmelere karşı devletin tutumu ne olmalıdır? İlk başta serbest piyasa ekonomisinden ve de arz talep dengesinden dolayı satıcıların veya üreticilerin fiyatları arttırmaları mantıklı gelebilir. Sonuçta kaynaklar sonsuz değildir ve satıcının elinde istediği kadar ürün yoktur. Bu yüzden yaşanan ekstrem durum sonrası oluşan talep patlamasına fiyatları yükselterek karşılık verecektir. Fiyatların yükseldiğini gören diğer bölgelerdeki üreticilerin de iştahı kabaracak ve de ürünlerini doğal afetin yaşandığı bölgede satmak isteyecektir. Bu sayede afet bölgesinden ürün sıkıntısı minumuma inecektir. Ama sorun şu ki tüketiciler bu satın aldıkları ürünleri hür iradeleri ile değil tamamen mecburiyetten almalarıdır. Yani burada insanın zor durumundan faydalanma konusu vardır. Acaba bu durum ne kadar etiktir? Bir de bu artan fiyatları karşılayamayacak tüketicileri de düşününce işin içinden çıkılmaz bir hal alacaktır. İşte burada devletin müdahalesi şarttır. Devlet serbest piyasa ekonomisi deyip bu yaşanan ekonomik krize karşı tarafsız kalmaya çalışırsa sosyal devlet ilkesinden bir hayli uzaklaşmış olur. Bu yüzden yapacağı denetlemeler ile aşırı bir şekilde fiyat şişirme yapan üretici veya satıcılara para cezası vermesi benim görüşüme göre oldukça mantıklıdır. Tabi bu açgözlü satıcılardan gelen paraların doğal afetin yaşandığı bölge için kullanılması şartıyla. Bu cezalar da öncelikle insanların kullandığı temel ürünlerin fiyatlarını arttıran satıcılara karşı gelebilir. Devlet bu hususta insanların kullanması gerektiği temel ürünleri belirleyip bu ürünler için satıcılarında zor duruma düşmesini engelleyecek şekilde sabit bir fiyat da belirleyebilir. Olaya bir de farklı açıdan bakmak istiyorum. Yazımın başında da söylediğim iktisatın ilk dersinde öğretilen bir laf var: “İhtiyaçlar sınırsız, kaynaklar sınırlıdır.” Bu laf açgözlü insanlar tarafından söylenmiştir. Dünyanın en zengin yüzde 1'lik kesimi küresel servetin %82'sine sahip olursa tabi kaynaklar sınırlı olup kimseye yetmez ve en ufak bir doğal afet ya da ekonomik krizde geri kalan %99luk kesim zor duruma düşer. Ne zamanki Forbes’in en zenginler listesindeki insanların servetlerinin milyardan milyona indiğini görürüz belki o zaman dünyadaki tüm kaynaklar bütün insanlara yetiyor diyebiliriz. Şimdilik bu konuyu burada kesiyorum. İleriki bölümlerde de bolca bu konuya değineceğiz. Dünyadaki adaletsizliğin, aç gözlülüğün çok iyi anlatıldığı bir kitap da tavsiye edeyim. Bu kitabı aynı zamanda 7 Ekimde Bursa okuma Grubu ile de tartışacağız. Kitabın ismi: kitap/filler-sultani-ile-kirmizi-sakalli-topal-karinca--11587 http://ahmedyasirorman.blogspot.com/2018/09/adalet-michael-j-sandel-fiyat-sisirme-1.html (Ahmed Yasir Orman)

Adalet PDF indirme linki var mı?

Michael J. Sandel - Adalet kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Adalet PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Michael J. Sandel Kimdir?

“Sandel, adalet teorilerini sade bir şekilde doğrudan açıklıyor; Aristoteles’in, Jeremy Bentham’ın, Immanuel Kant’ın, John S. Mill’in, Robert Nozick’in ve John Rawls’ın düşünceleri nadiren bu açıklıkta ele alınmıştır… Hepimizin anlayabileceği bir dille, adalet, bizi anlaşmazlıklarımızın altında gizlenen ve sıklıkla fikirbirliğine varılmamış kavramlarla yüzleştiriyor.” The New York Times

“Politikacılar, politika yaparken iki soru sormaya eğilimlidir: Politika seçmenlerin durumunu iyileştirecek midir ve onların özgürlüklerini etkileyecek midir? Sandel haklı olarak bu tür bir tartışmanın sığlığına işaret eder ve üçüncü bir ilkeyi ekler: Politika ortak iyiyi nasıl etkileyecektir?” Guardian

“Dünyadaki en önemli akademisyenlerden biri olan Sandel, modern kamusal hayata egemen olan varsayımlardan biri olan, ahlaki ve dini yaklaşımların modern kamusal müzakerinin dışında tutulması gereken özel konular olduğu varsayımına saldırmaktadır.” Observer

“Profesör Sandel, kendi siyaset felsefesinin gücünü genel huzursuzluğumuzu arttırmak için kullanmaktadır.” The Times

“Sandel basite kaçmadan John S. Mill’i ve John Rawls’ı sadeleştirmeyi başararak en mükemmel akademik populizmi sergilemektedir. Sandel, sadece sağ ve sol arasındaki ayrımı değil aynı zamanda göz ardı edilemeyecek ahlaki inançlarımıza dayanan birey haklarından ve tercihlerinden öte hiçbir şeyi önemsemeyenler ve ortak iyi siyasetini benimseyenler arasındaki temel siyasal bölünmeyi açıklamaktadır.” Washington Post

Michael J. Sandel, Harvard Üniversitesi‘nde siyaset felsefesi profesörüdür. Liberalism and the Limits of Justice (Cambridge University Press, 1982, 2. Baskı, 1998), Democracy's Discontent (Harvard University Press, 1996), Public Philosophy: Essays on Morality in Politics (Harvard University Press, 2005), and The Case Against Perfection: Ethics in the Age of Genetic Engineering (Harvard University Press, 2007), Justice: A Reader (Oxford University Press, 2007) What Money Can't Buy: The Moral Limits of Markets (Farrar, Straus and Giroux, 2012) dahil olmak üzere çok sayıda kitabın yazarı ve editörüdür. Kitapları on dokuz dile çevrilmiştir. 1980’den beri Harvard Üniversitesi’nde siyaset felsefesi dersini vermektedir. Harvard’ın en popüler ve etkileyici derslerinden biri olan Sandel’in “Adalet” dersine her yıl binlerce öğrenci kayıt yaptırmaktadır. Bu ders, 2009 yılında Harvard Üniversitesi tarafından www.justiceharvard.org adresinde interaktif katılıma uygun hale getirilmiştir.

Michael J. Sandel Kitapları - Eserleri

  • Adalet
  • Paranın Satın Alamayacağı Şeyler
  • Liberalizm ve Adaletin Sınırları

Michael J. Sandel Alıntıları - Sözleri

  • Bir tüketici malı gibi eğitimi satma bir çeşit yozlaşmadır. (Adalet)
  • Hepimiz hazzı arar, acıdan kaçarız. (Adalet)
  • Her şeyin satılık olduğu bir toplum mu istiyoruz?Ya da piyasanın giremeyeceği ve paranın satın alamayacağı belli ahlaki ve kamusal şeyler var mıdır? (Paranın Satın Alamayacağı Şeyler)
  • Doğruyu söyleme ödevi, sadece doğruyu hakedenlere uygulanır. (Adalet)
  • Tatmin olmamış Sokrates olmak tatmin olmuş aptal olmaktan daha iyidir. (Adalet)
  • Akıl kapasitemiz, özgürlük kapasitemiz ile ilişkilidir. İkisi birlikte belirleyicidir ve bizi hayvanlardan ayırır. Bu iki kapasite, bizi arzularına dayanan yaratıklar olmaktan daha öteye taşır. (Adalet)
  • Bir toplumun adil olup olmadığını sormak, hak ettiğimiz gelirin, sorumlulukların ve hakların, güçlerin ve fırsatların, makamların ve rütbelerin nasıl dağıtıldığını sormaktır. (Adalet)
  • Para artan ölçüde siyasal güç, kaliteli sağlık hizmeti, suçun yoğun olduğu bölgelerden uzak güvenli bir mahallede ev satın alma, başarısız olanlardan ziyade seçkin okullara giriş hususlarında daha çok etkili olmaya başladığı için gelir eşitsizliği daha da çok önemli olmaktadır. Tüm iyi şeylerin alınıp satıldığı bir yerde para sahibi olmak dünyadaki tüm farkı yaratmaktadır. Hayattaki bazı iyi şeyler piyasada alıp satılan şeylere dönüştürülürse yozlaşırlar ve alçalırlar. Çünkü piyasa sadece şeyleri dağıtmaz aynı zamanda değiş tokuş edilen bu şeylere yönelik belirli tutumları ifade eder ve bu tutumları yüceltir. Kitap okumaları için çocuklara para ödemek, onları daha fazla kitap okumaya sevk edebilir. Fakat bu tutum çocuklara kitap okumanın içkin bir tatmin kaynağı olmaktan çok bir angarya olduğunu da öğretebilir. Piyasa ekonomisi mi yoka piyasa toplumu mu istiyoruz? Piyasa kamusal hayatta ve insanlar arası ilişkilerde nasıl bir yol oynamalıdır? Hangi şeylerin alınıp satılacağına, hangi şeylerin piyasa dışı değerler tarafından yönlendirilmesi gerektiğine nasıl karar verebiliriz? Paranın hükmünün nerede yürümemesi gerekir? Son yıllarda piyasa ve piyasa odaklı düşünme, piyasa dışı normların yönlendirmesi gereken hayat katmanları yayıldı. Gittikçe, ekonomin konusu olmayan şeylere bir fiyat koyuyoruz. (Paranın Satın Alamayacağı Şeyler)
  • Reklamcılık, insanları bir şeyleri istemeye ve bu arzularını tatmin etmeye teşvik eder. Eğitim ise insanları arzuları üzerine eleştirel düşünmeye, onları sınırlamaya ya da ahlaken daha üstün bir seviyeye taşımaya teşvik eder. Reklamcılığın amacı tüketiciler yetiştirmektir; Devlet okullarının amacı ise vatandaşlık bilinci kazandırmaktır. Çocukluğun çok büyük bir kısmı tüketici toplum için temel eğitimi içerdiğinden, öğrencilere etraflarındaki dünya hakkında eleştirel düşünebilen vatandaşlar olmalarını öğretmek kolay değildir. Çok sayıda çocuğun markalarını, orijinal baskılı kiyafetlerin, logoların ayaklı panosu olarak okula geldiği bir zamanda okulların, tüketici etiğinin içine batmış popüler kültürden uzak durması daha da önem kazanmakta ve gittikçe zorlaşmaktadır. (Paranın Satın Alamayacağı Şeyler)

Yorum Yaz