matesis
dedas

Arkadaş Zekai Özger kimdir? Arkadaş Zekai Özger kitapları ve sözleri

Türk Şair Arkadaş Zekai Özger hayatı araştırılıyor. Peki Arkadaş Zekai Özger kimdir? Arkadaş Zekai Özger aslen nerelidir? Arkadaş Zekai Özger ne zaman, nerede doğdu? Arkadaş Zekai Özger hayatta mı? İşte Arkadaş Zekai Özger hayatı... Arkadaş Zekai Özger yaşıyor mu? Arkadaş Zekai Özger ne zaman, nerede öldü?
  • 22.09.2022 22:00
Arkadaş Zekai Özger kimdir? Arkadaş Zekai Özger kitapları ve sözleri
Türk Şair Arkadaş Zekai Özger edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Arkadaş Zekai Özger hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Arkadaş Zekai Özger hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Arkadaş Zekai Özger hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 8 Ocak 1948

Doğum Yeri: Bursa, Türkiye

Ölüm Tarihi: 5 Mayıs 1973

Ölüm Yeri: Ankara, Türkiye

Arkadaş Zekai Özger kimdir?

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu’ndan mezun oldu. TRT'nin Ankara bürolarında çalıştı. 1970 öncesinde okulunun polislerce basıldığı bir gün, çıkan olaylarda başına ağır darbeler aldı. Aradan yıllar geçtikten sonra 5 Mayıs 1973’te sokakta ölü bulundu. Beyin kanamasından öldüğü belirlendi. Arkadaşları, ölümünü okulun basılması sırasında başına aldığı ağır darbelere bağladılar. Dergi ve gazetelerde yayınlanan şiirleri ölümünden sonra "Şiirler" adlı bir kitapta toplandı (1974). Daha sonra aynı kitap "Sevdadır" adıyla Mayıs yayınlarınca Mart 1988’de yayınlandı. Şiir yazdığı yıllardaki üniversite ortamının da etkisiyle ölüm ve cinsellik konularını sık sık işledi. Çoğu arkadaşının aksine dönemin sert siyasi şiir geleneğine uymayıp kendi yalnız yolunu oluşturduysa da ölümünden sonra adı akıllarda kalan arkadaşları değil o olmuştur. Tahir Abacı'nın da dediği gibi en çok da Arkadaş'a yakışmıştır bu kimlik.

Arkadaş Zekai Özger adına, İzmir'de Mayıs Yayınları tarafından 1996'dan bu yana her yıl şiir ödülü verilmektedir.

Arkadaş Zekai Özger Kitapları - Eserleri

  • Sevdadır
  • Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası
  • Şiirler

Arkadaş Zekai Özger Alıntıları - Sözleri

  • Ağlamak acıların yontulmuş biçimidir. (Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası)
  • Yüzümü okşa biraz, Çünkü yorgunum. Uzun bir yoldan gelmişim tabanlarım çatlak. Gövdem kan içinde, yüreğim ağrıyor.. (Sevdadır)
  • Göğü kucaklayıp getirdim sana kokla açılırsın. (Sevdadır)
  • "Sevgilim bugün helva yedim şarap içtim göğe uzandım avuçlarımda hüzünlü bir aşk ince kemikli bir eli okşuyorum göğü okşuyorum yabani bir diken batıyor avuçlarıma bir çakıyla parmağımı kesiyorum yanlışlıkla sanki bilerek yanlışlıkla kesiyorum sanki aşkı kesiyorum aşk parmağımda yanlış bir uçurum.." (Şiirler)
  • Ben hüznün, ben gölgemin kiracısı Yeni bir ev değiştirmekten (Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası)
  • Sevgili acı! Bugün ne de güzelsiniz.. (Sevdadır)
  • Başını omzuma yasla göğsümde taşıyayım seni gövdem gövdene can olsun (Sevdadır)
  • Ben çabuk severim insanı, belki bundandır çabuk yıkılışım. (Sevdadır)
  • dün geldim geç kalsam da bağışlanır bir bahar bozumuydu yola çıktığımda yüzümde suçlu bir merak kalbim heyecandan telaşlı gözlerimde ısırgan bir hüzün vardı hüzün: hep bilinir bir afyon çiçeğidir önceleri dalayan bir ısırgan yoncası olur sonra dalayan ve uyandıran o afyon uykusundan dün geldim acı sırtımda tabiy yolum uzundu yanımda hiç resim yoktu dağlara baktım: dağıldım yollara baktım: yoruldum gece ayışığı içtim, dudaklarım kurudu gündüz böğürtlen yedim, dilim buğulandı siz görmeliydiniz o kanı bir dağ çiçeği sevdasına bin arı öldü tam ordan geçiyordum, gördüm diyebilirim aman nasıl petekti öyle nasıl baldı böğürtlen gibi kırmızıydı kan gibi saydam bir garip kokuydu, onun kokusuydu dayanamadım, eli titrekti ama yedim yedim kalbim çatladı sevdam o dağ çiçeğinde kaldı dün geldim, anca geldim usumda vızıldayan bin arı ölüsü heybemde onarımı gereken bin iğne önce kendi etime dün geldim hoş mu geldim hoş olmayan şeylerden geldim bir kentten geçtim ki canım titredi sıtma kabusuyla sallanıyordu uzaktan girişte insanlar gördüm, hiç görmediğim ama sanki biryerlerden tanıdığım, yemin edebilirim iğrenç suratları vardı, insandan çok cüzzamlı bir köpeğe benziyorlardı kuru birer ağaç dibine çömelmiş çürümüş bir dalı kemiriyorlardı omuzlarında soyulmuş yılan derileri ellerinde pas tutmuş makaslar iki ucu da kırık tam ben yanlarından geçiyorken elma ağaçlarının çiçeklerini kesmeye başladılar ben sanki tarihini bilmiyormuşum gibi bakır çalığı bir kasede elmanın kanını sundular geldim ya, nasıl geldim bir elimde tarih atlası bir elimde güneş humması soğutulmaya zorlanmış bir çöl kızgınlığından bir kum fırtınasının soylu kumcuklarından geldim yorgundum, susamıştım, dilim kuruydu ama gördüğüm serap mıydı, gerçek miydi bilirim ben çölün tam ortasında sonsuz bir ışıltıydı yedibin rengi yansıtan renksiz bir kuyuydu duruydu, aydınlıktı, yaz gökleri gibiydi suyu uzanıp avuçlasam benimdi öyle yakın, öyle kolay, öyle dokunsam ah o kervancıbaşı ah o sırmalı soyguncu ve ellerinde kesik başlar ve zebellah ordusu birden beliriverdiler tam kuyunun başında ellerinde kan sızıtan kesik başları tan kuyunun ağzından sarkıtıyorlardı ki ne olduysa o anda oldu kızıl bir bulut ağdı kuyunun ağzından göğe bulut değil bir devin alev saçan soluğuydu ardından muhteşem bir kum fırtınası kum değil devin çocuklarıydı saçılan ah görmeliydiniz o savaşı ne kanlı kervancıbaşı ne zebellah ordusu dayanamadılar kum fırtınasının şiddetine çöl mü yarıldı kuyu mu büyüttü ağzını kızgın çöl kavuşunca dinginliğine bir ben vardım kuyunun başında diri ve herşeyi görebilen sağlıklı çöl tanığı öğrendim çöl kızgınsa öfkesi nice olur kum fırtınasında neler yapılır nasıl yok edilir çöllerin sırmalı soygun kervancıları gördüğüm serap mıydı, gerçek miydi bilirim ben bir elimde güneş humması bir elimde tarih atlası vardı vakit dardı kanarak içtim de kuyunun duru suyundan uçar gibi aştım çölü o sonsuz ışıltıdan dün geldim dün ben nerden geldim ezberlenip unutulmuş bir sıkıntıdan geldim adı konulmamış bir düşten geldim terlemiş balıklar gördüm, rengi bozulmuş mavilikler kabaran denizler gibi coşkun sürücüler kılçığı beynine saplanmış gözsüz balıklar gördüm trollenmiş deniz tarlası, iyot vurgunu derya içindeydim de hani deryayı gördüm küçük balığı gördüm, peşinde büyük balık bir su ağası gibi kuvvetli ve saldırgan oh balık, küçük balık, can balık anasının kuzusu, deniz kokulum söyle yavrum, söyle gözüm, söyle kılçığım kim dokundu senin pullanmamış derine kim kıydı senin o tazecik gövdene denizde kum gibi dolgun pullarıyla doymaz mı büyük balık küçük balığa ama gördüm ya sonunda derya içindeki deryayı büyük balık küçük balık peşindeydi ya birleşince küçük balık yüzlercesiyle şaşırıp kaldı büyük balık şaşırıp kalmadım amma ne de keskinleşmiş dişleri ol mahilerin unutulmaz bir deniz anası gibi büyüdü gövdeleri kıymık kıymık oldu gövdesi büyük balığın anladım nice olsa da denizde kum, büyük balıkta pul birleşince edemezmiş küçükleri kendine kul (Şiirler)
  • Yıldızlar sayılmaz: hasret uzakta Hasreti bir ben bilirim Bir de gecenin gözlerindeki baykuş (Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası)
  • Elbet geçer bu hüzün mevsimi bir baykuş bir serçe ile arkadaş olduğu gün O gün size sevinci de anlatacağım (Şiirler)
  • “Göğü kucaklayıp getirdim sana..” (Sevdadır)
  • “yoruldum değiştirmekten kanını yüreğimin ne zaman bitecek bu hüzün.”.. (Şiirler)
  • "Ağzıma konacak kış kuşları nerde" (Şiirler)
  • düşürmem sigaramın ucundaki külü ben (Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası)
  • Başını omzuma yasla Göğsümde taşıyayım seni Gövdem gövdene can olsun' (Sevdadır)
  • Çünkü bütün sarhoşluklar biraz Freud'un alkolsüz sayıklamalarıdır. (Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası)
  • üzme kendini bu kadar sana umudu öğretemeyenlerin suçu mu var bak yeryüzü ne kadar geniş ne kadar dar (Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası)
  • yaşamak bizim en eski çağlardan kalma yanık türkümüz öylesine kısık ki sesimiz ne duyurmasını ne söylemesini biliriz Arkadaş Zekai Özger (Şiirler)
  • Sustukça çoğalıyor tekliğim ah benim sıska yüreğim... (Şiirler)

Yorum Yaz