matesis
dedas

Faik Bulut kimdir? Faik Bulut kitapları ve sözleri

Araştırmacı Yazar Faik Bulut hayatı araştırılıyor. Peki Faik Bulut kimdir? Faik Bulut aslen nerelidir? Faik Bulut ne zaman, nerede doğdu? Faik Bulut hayatta mı? İşte Faik Bulut hayatı...
  • 23.07.2022 11:00
Faik Bulut kimdir? Faik Bulut kitapları ve sözleri
Araştırmacı Yazar Faik Bulut edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Faik Bulut hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Faik Bulut hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Faik Bulut hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1950

Doğum Yeri: Kars

Faik Bulut kimdir?

1950 yılında Kars'ın Kağızman ilçesinde doğdu. Gazi Eğitim Enstitüsü'nü bitirdi. 68 kuşağı eylemcileri arasında olan Bulut, 12 Mart döneminde Filistin'e geçerek yedi yıl süreyle Ortadoğu'da kaldı ve daha sonra Türkiye'ye döndü. 1985'te gazeteciliğe başlayan Bulut, çeşitli gazetelerde muhabir ve köşe yazarı olarak çalıştı. Arapça, Kürtçe, Farsça, İngilizce, Fransızca biliyor; Türk, Arap, Batı medya kuruluşlarında siyasal analizler yapıyor. 1990'dan itibaren İslam tarihi, İslamcı örgütler, Ortadoğu, Arap dünyası, Filistin ve Kürt sorunları üzerine 25 kitap kaleme aldı.

Faik Bulut Kitapları - Eserleri

  • Dersim Raporları
  • İslam Komüncüleri
  • Ali'siz Alevilik
  • Eşitlikçi Dervişan Cumhuriyetleri ve Hasan Sabbah Gerçeği
  • Allah Devletinde Demokrasi
  • Ehmede Xani'nin Kaleminden Kürtlerin Bilinmeyen Dünyası
  • Ebu Müslim Horasani
  • Filistin Rüyası / İsrail Zindanlarında 7 Yıl
  • Horasan Kimin Yurdu?
  • Ortadoğu'nun Solan Renkleri
  • Türk Basınında Kürtler
  • Kürt Dilinin Tarihçesi
  • Ordu ve Din - Devlet Gözüyle İslamcı Faaliyetler (1826 - 2007)
  • İntifada Dersleri
  • İslamcı Örgütler 2
  • Tarih Boyunca Kürtlerde Diploması
  • Kod Adı: Hizbullah
  • İslamcı Örgütler 3
  • Tarih Boyunca Kürtlerde Diploması
  • Horasandan Nasıl Geldik?-Alevilerin Yol Hikayesi
  • Şeriat Gölgesinde Cezayir
  • Resmi Belgeler Işığında Ordu ve Din
  • Ordu ve Din
  • Arapların Gözüyle Irak İşgali
  • İslamcı Örgütler 1
  • İslamda Cinsel Büyüler
  • Kim Bu Fethullah Gülen
  • İslamcı Örgütler
  • Ortadoğuda İslamcı Örgütler

Faik Bulut Alıntıları - Sözleri

  • Baba Tahir, kasidelerini ve şiirlerini Kürtçe nin Goran lehçesi ile kaleme alınmıştır. Baba Tahir in yüzlerce Rubai, Gazel ilahi ve kasidesi bulunuyor. İlk derlenen eserleri Tahran da 1927 yılında basıldı. (Kürt Dilinin Tarihçesi)
  • Abartılarla öznelcilik, iradeciliğin de ötesinde, kişiyi veya hareketi, beklenmedik olumsuz sürprizlerle karşı karşıya getirebilir; dostlarınızın size olan güvenini zedeleyici bir rol oynayabilir... (Filistin Rüyası / İsrail Zindanlarında 7 Yıl)
  • Ama başka ülkelerde yaşayan yabancıların israil kanunlarında suç sayılan fiillerden ötürü israile kaçırılıp mahkum edilmelerini hukukileştirmek hiçbir şekilde mümkün değildir..... (Filistin Rüyası / İsrail Zindanlarında 7 Yıl)
  • Yanan kömür Kızan demir Örse çekiç Vuran biziz (Ehmede Xani'nin Kaleminden Kürtlerin Bilinmeyen Dünyası)
  • Buna rağmen devrimci romantizmin getirdiği enternasyonalist dayanışma duygusuyla oraya koştuk... (Filistin Rüyası / İsrail Zindanlarında 7 Yıl)
  • Siyasi bilincine göre herkes, dış dünyadan umudunu keserek, yavaş yavaş hapishane hayatının gerçeklerine dönmeye başlamıştı.... (Filistin Rüyası / İsrail Zindanlarında 7 Yıl)
  • ÖNDER'in "İmam hatip mezunlarının yüzde 100 başarılı olduğu yolundaki iddiası, ne yazık ki İslami propaganda tarzının hegemonya kurduğu Türkiye kamuoyunda yanlış biçimde genel kabul görüyor. Oysa, gazeteci Rafet Ballı imzasıyla 16 Şubat 1997 tarihli Aydınlık dergisinde çıkan bir araştırmanın sonuçları şöyledir: İslamcı çevrelerin reklamını yaptıkları imam hatip liselerindeki başarı iddiaları birbirine uymuyor. İmam Hatip mezunları hem meslekleri olan İmamlıkta, hem de üniversiteye girişte yetersizler. İHL mezunlarının sadece % 15'i mesleğinde kalıyor, diğerleri başka alanlara geçiyor. Resmi rakamlara göre, İHL mezunları, üniversiteye giriş başarı sıralamasında 20 çeşit lise ve meslek okulu arasında 15. sırayı işgal edebiliyor. Bizzat Diyanet'in ifadesine göre, "İHL'lerdeki eğitim seviyesi, kendi kuruluş amaçlarına da hizmet etmiyor ve din görevlileri iyi yetişmiyor." (Resmi Belgeler Işığında Ordu ve Din)
  • 1980'lerin ortalarından itibaren Türkiye'de dinin siyasetle "tarihi buluşması" yaşandı. Giderek artan oranda, siyaset kendini dinsel öğe ve kavramlarla ifade etmeye başladı. RP'ye yerel iktidarları ve hükümet ortaklığını bağışlayan ortam, dinin siyaset üzerinde kurduğu fikirsel/ideolojik hegemonyaydı. Sonra, bu hegemonya, sokaktaki sıradan vatandaşla aydınlara kadar uzanan çizgideki hemen tüm insanları etkiledi. Öyleki, siyasetin "S" harfi telaffuz edilir edilmez, yanına "İslam" ibaresini koyma gereği duyuldu. Bu durum, semt pazarcılarının "mevsimine göre sebze-meyve satma" mantığıyla hareket eden siyasi partileri yakından etkiledi. Söz konusu parti yöneticilerinin fikirsel bakımdan "siyasal İslama teslim olma"ları gerçeği bir yana, fırsatçı oy avcılığı nedeniyle de "siyaset pazarında en çok ne isteniyorsa, onun alışverişini yapma" tutumu ortaya çıktı. Her parti, esas olarak en sağdaki milliyetçi MHP ile şeriatçı RP'nin tavırlarına özenerek tavır aldı; olumsuz ve geri zeminde politika üretti. MHP-RP'nin milliyetçi-mukaddesatçı söylemlerini kötü biçimde taklit etti. Olay DP ile başlamıştı. Sözgelimi DP'den Tahsin Tola, Gazi Yiğitbaş, Gıyasettin Emre, Ekrem Ocaklı gibi milletvekilleri Nur Cemaati mensubuydular. (Resmi Belgeler Işığında Ordu ve Din)
  • Yavuz Semerci(Gazeteci): "Allah kimseye göstermesin gördüklerimi....Çocuklar birbirlerine sarılırlardı.Candı, ne yaparsın.Sonra çığlıklar gökyüzüne yükselirdi.Kanları sel olup akardı.O çığlıklar hâlâ kulaklarımda.... (Dersim Raporları)
  • Amacımız, Alevilik-Bektaşilik ve Kızılbaşlık inancının simgesi, baş aktörü, destansı kahramanı ve insanüstü özelliğe sahip rehberi, piri, mürşidi sayılan Hz. Ali'yi, Alevilerin günlük ayinletrinden, anma törenlerinden, deyişlerinden ve hayatlarından çı­karıp atmak değildir. Alevilerin onca değer verdikleri, sevip saydıkları Ehl-i Beyt ve Hz. Ali imajını, Alevilik defterinden silmek hiç değildir. Amacımız, Alevilerin simgesi olan Hz. Ali ile Sünni İslamcıların öne çıkardıkları Hz. Ali arasında ayırım yapmayı sağlamaktır. "Hangi Ali; Kızılbaşlann, Ehl-i hak mensuplannın Ali 'si, hangisi Sünnilerin Ali 'si?'' sorusunun doğru cevabını bulmaktır. (Ali'siz Alevilik)
  • Ezidiler, ateşin ve güneşin çocuklarıdır beyim . (Ortadoğu'nun Solan Renkleri)
  • Ebu Zer in Şam valisi Muaviye ile bir tartışması olur. Eşitlikçi toplumdan yanadır Ebu Zer. Ebu Zer: " Muaviye, mal Allahındır gerekçesiyle onu müslümanlara vermiyorsun,deyince, Muaviye, Ebu Zeri yanına çağırır... Allah istediği kuluna malı verir, der... Ebu Zer ise: ben bunlar Allah'ın değildir demiyorum. Fakat aynı zamanda Müslümanların da ortak malı olduğunu söylüyorum. (Ali'siz Alevilik)
  • Bu çetin yolda, "İmdat" diye çok bağırdım : Birgün sizin de dünyanız gül bahçesi olsun diye... (Dersim Raporları)
  • ... Fakat çok acıdır ki, çoluk-çocuk, kız-oğlan, gelin-yaşlı demeden hepsi katledildi. (Dersim Raporları)
  • Dinsel faaliyetlere karşı ordu içindeki en radikal çıkış, İlhan Uran'ın yazdığı Laiklik mi, Şeriat mı başlıklı kitabında dile getirildi. 1995 yılında Harp Akademileri Komutanlığı'nca bastırılıp TBMM, kamu kurumlarının üst düzey yöneticileri ve özel kişilere dağıtılan kitapta, aralarında Cumhurbaşkanı Demirel'in bulunduğu devlet adamları, "laiklik ilkesini harcamak" la suçlandı. Demirel hakkında saptırıcı nitelemesi yapıldı; eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal için 12 Eylül ürünü, bitirim; Çiller için de sarışın taze tanımı kullanıldı ve Erbakan'a badem bıyıklı yakıştırması yapıldı. Türkiye Cumhuriyeti'nin perişan bir hale gelmesinin sorumluları olarak Adnan Menderes, Celal Bayar, Turgut Özal ve Tansu Çiller gösterildi. Kitabın önsözünde, "Harp Akademileri Komutanlığı'nın eğitim ve öğretim faaliyetleri kapsamında, tarafımdan yazılan bu kitabın yeniden basılması ve bu yayından kurmay subaylarla kurmay subay adaylarının istifade etmesi, benim için onurdur" denildi. Kitap, anılan niteleme ve suçlamaları içerdiğinden, çok geçmeden dağıtımdan kaldırıldı ve toplatıldı. (Resmi Belgeler Işığında Ordu ve Din)
  • İşçi olarak çalışıyordum. Erzincalı bir tanıdık vardı Eyüp bölgsinde. İki kadınla evliydi ve tam 14 çocuğu vardı. Kendisi CHP üyesiydi. Kadınlardan biri Dev-Yol, öyeki Dev-Sol yandaşıydı. 14 çocuktan her biri de TİKKO, Kurtuluş, TKP, PDA, PKK, Partizan vb... gibi örgütlerin yandaşıydı. Bir gece o eve misafir olmaya kalktım. Gittiğimde gördüğüm manzara iç açıcı değildi: Çünkü çeşitli fraksiyonlara ait kardeşler kavga etmiş, iş kanlı-bıçaklı kavgaya dönüşmüştü. Kumalar bile dargındılar. Sorduğumda kumalardan biri şunu söyledi: 'Brejnevci oğlan hır çıkardı. Maocusu karşılık verdi. Öteki bıçak çekti. Reformcu koca karakola haber yetiştirdi. (Filistin Rüyası / İsrail Zindanlarında 7 Yıl)
  • CHP, 77 ilin vali, kaymakam, il ve ilçe emniyet müdürlerinin siyasi eğilimleri üzerine hazırladığı raporu Eylül 1995'te basına açıkladı. Buna göre; A) Valiler: "Fillen valilik görevinde bulunan 77 kişinin % 35'i tarikatçı, köktendinci ve aşırı sağ eğilimlidir. Sosyal demokratların oranı % 17'dir. Tüm valilerin % 23'ü Atatürk ilkeleri ve cumhuriyet rejimine karşıdır. B) Kaymakamlar: 1985'ten itibaren başlayan bilinçli kadrolaşma sonucunda sayısı 800'ü aşan kaymakam arasındaki dinci örgütlenme oranı % 80'i geçiyor. DYP'li kaymakam oranı % 1'i bile bulmaz. Tüm kaymakamların yarısı köktendincidir. Sadece Kastamonu ilinin 14 ilçesindeki kaymakamların hepsi İmam Hatip mezunudur. İzmir'in büyük ve önemli bir ilçesindeki kaymakam, eşinin elinin sıkılmasını (dini nedenlerle) istemediği için 9 Eylül kutlamalarına katılmamıştır. C) Emniyet Müdürleri: 77 il emniyet müdürünün % 48'i köktendincidir. Tüm müdürlerin sadece % 18'i demokrat sayılabilir. % 36'sının ise mafya ile ilişkileri olduğundan kuşkulanılıyor. D) Milli Eğitim: Bu bakanlıktaki kadrolaşmadan, önceleri bizzat bu bakanlıkta bulunmuş Köksal Toptan ve Nevzat Ayaz bile şikayetçidirler. Toptan, "Bakanlığımdaki muhafazakar yapıya söz geçiremiyorum" demiştir. E) Sağlık Bakanlığı: Buradaki kadrolaşmadan, bakanlığın üst düzey bürokratları dahi şikayetçidir." Yaklaşık aynı tarihlerde Başbakan Tansu Çiller'in önüne giden "çok gizli" damgalı istihbarat raporunda şu bilgi yer almaktadır: "Devletin 810 kaymakamından 364'ü, kadın eli sıkmayı (dini nedenlerle) reddedecek kadar bağnaz yapıdadır." Raporu tahlil eden gazeteci Ali Sirmen yazıyor: "Türkiye'de yıllardır devleti şeriata teslim etmeyi amaçlayan girişimler, herkesin gözünün içine baka baka alenen sürdürülmektedir. Milli Eğitim'de cumhuriyetin temelini oluşturan Tevhid-i Tedrisat ilkesi çiğnendiğinden beri, önce, bir laik, öbürü şeriat kökenli olmak üzere ikili biçimde sürdürülen eğitimde İmam Hatiplilere verilen öncelikli ağırlık artan ölçüde dinsel kökenli eğitime doğru kaymaktadır. Milli Eğitim'in köşe başını çoktan ele geçirmiş kadrolar, öğretmen sayısı, araç gereç ve olanak bakımından, İmam Hatip liselerini, laik liselere oranla daha iyi donatılmaktadırlar. Bu liselerden çıkanlar, bilinçli biçimde yargı ve yönetim alanına kaymaktadır." (Resmi Belgeler Işığında Ordu ve Din)
  • Ote yandan soyut/somut tanrı fikri, sadece korku değil; saygı, tutku ve yiğitliğin de ortak bir hamurda yoğrulmasıdır. Yani akıl yetkinleşip evrimleştikçe, kendi özel güçlerine güvenerek dış kuvvetiere karşı kafa tutabiliyor, doğaüstü varlıklarla (varolduğuna inanılan) mücadele sürecinde devrimsel sıçramalar kaydedebiliyor. Bu yiğitlik, bu kafa tutma ve direnç, daha da önemlisi bu arayış kaçınılmaz olarak, somut tann'yı yeryüzünden kovarak semaya yükseltiyor. Bu kez yan somut ama bir o kadar daerişilmez bir konuma koyuyor tanrıyı. Bunun sembolü de ay, güneş ve yıldız . . . vs. gibi göksel cisimler oluyor. Bu nedenle kozmik ve çok tanrılı dinlerin hemen tümünde Güneş/ Ay önemli bir yer tutar ve bu dinlerin mitolojisinde, bir evrendoğum (cosmogonie) ile bir tanrıdoğum (theogonie) edebiyatlı iç içe sergilenir. Neden? Çünkü insanoğlu korktuğu, saygı duyduğu, aynı zamanda kafa tutarak aradığı (Evren, Yaratan, öteki varlıklar, Tanrılar gibi) kavramlara açıklık getirmek istiyor. Yani öteki varlıklarla tannların oluşumu ilişkisinin cevabı aranmaktadır. Daha ilkel dinlerde ise bu arayış, klanların kendi kökenlerini ve etimolojik (ya da insan türü) kaynaklarını arayışa dönüşmekte; basit neden-sonuç ilişkisine cevaplar aranmaktadır. (Allah Devletinde Demokrasi)
  • Direnişimiz karşısında, Türk uçakları kasabaları bombalıyor, yakıyor(...) Zindanlar yumuşak başlı Kürt halkıyla dolup taşıyor, aydınlar kurşuna diziliyor, asılıyor ya da Türkiye'nin tecrit edilmiş bölgelerine sürgün ediliyor. (Dersim Raporları)
  • Kanuni Sultan Süleyman, Şeriata aykırı bir ölüm kararını, kendisi uykudayken uygulatmıştır. Ona bu aklı veren ve Şeriata uyduran (çünkü İslam'a göre uykudakine günah yazılmaz) Şeyhülislam Ebu Suud Efendi'dir. (Allah Devletinde Demokrasi)

Yorum Yaz